Ben Beni - Loudingirra Özdemir (Manila, FİLİPİNLER)

preview_player
Показать описание
100 ÜLKEDE 100 TÜRKÜ ÇIĞIRMAK

"Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım" videosunun altında paylaşılan yazının devamıdır.

SARI IŞIKLI VERANDA

Kafamdaki yankı sönene kadar sorduğum sorunun, şaşkınlığımın dışa vurumu olduğunun ayırdına varamamıştım.
"Evet." dedi. "Altı yaşında bir kızım var." Gözyaşlarını sildiği peçete sırılsıklam olmuş, elinin içinde dağılmıştı. Sehpanın üzerinde bulunan brandy şişesinin altındaki son peçeteye uzanırken:
"En son, üç yıl önce kızımı gördüm." diye ekledi.
Mara yirmi iki yaşında bir üniversite öğrencisiydi. Lise yıllarında erkek arkadaşından hamile kalmış; hamileliğini, karnı belirginleşinceye kadar ailesinden gizli tutmuştu. Üç sene önce ise, devletin ilgili kurumu, çocuğun fiziki ve manevi gelişimi tehlike altında olduğu gerekçesiyle çocuğa el koymuştu.
"Bunu duyduğuma çok üzüldüm." diyebildim sadece.
Başımı arkaya doğru pencerenin pervazına yaslayıp ufuktaki birkaç sönük yıldızı izlemeye koyuldum. Göğsümde bir sıcaklık hissettim. Mara, başını göğsüme yaslamıştı. Peçeteler tükendiği için silemediği gözyaşları tişörtümü ıslatıyordu.

Komşular evlerine dağılmıştı. Vins, hamakta uyukluyordu. Kaye'nin gözlerinden uyku akıyordu; fakat Mara'yı teselli etmek için bir süredir ona yerel dilde bir şeyler anlatıyordu. Son cümlesi İngilizceydi:
"Ha şöyle! Sana gülmek daha çok yakışıyor."
Yalan söyleme kabiliyeti; gizem, acı ve belirsizlik üzerine kurulmuş yaşamın, kurbanlarına tanıdığı mühlet dolduğunda onları semiz öğütebilmek için yem dökmekten başka bir şey değildi. Bu yüzden gülmek, hiç kimseye yakışmıyordu.
Gözlem yeteneği kirlenmemiş her birey; mutluluğun, aslında acının tekrar taaruz gücüne ulaşmak için geri çekildiği sırada yaşanan sahte bir rahatlama hissinden kaynaklandığını çok iyi bilir.

Çok geçmeden Kaye'nin gölgesi, önümden kayıp holün kapısında kayboldu. Süngeri deforme olmuş kanapenin yayları, yer yer dışarı fırlamıştı. Yerimi yadırgıyordum. Doğrulmaya yeltendim. Mara'nın göğsümde derin bir uykuya daldığını farkedince vazgeçtim. Başımı tekrar pervaza yasladım. Gecenin bu kırılgan saatlerinde tatlı bir rüzgar esiyor, ara ara horozların sesi duyuluyordu. Güneş, bu topraklarda ilk defa üzerime doğmak üzere ufuk çizgisinin altında oyalanırken kendimi hayal gücünün çelimsiz kollarına bıraktım.
Sayısız deneyime rağmen zihnim birkaç anının kıskacında yine hapsolmuştu. Bir orta çağ filozofunun aşk ile ilgili tanımı aklıma düştü.
"Aşk, bir bütün olan ruhun dünya hayatında bölünüp iki farklı bedene can vermesidir."
O an, bu tanım bütün ilkelliğinden soyunmuş, zihnimde mantıksal değer taşıyan mutlak bir yargıya bürünmüştü. Tanıştığım kadınların bedenine kıtalar arası bölünüp sığınan o kız; kimi zaman mavi mavi, kimi zaman kara kara, kimi zaman çekik çekik bakarken şimdi, sabahın alaca karanlığı, verandada yanan sarı ışığı yuttukça Mara'nın otantik yüzünde sarsıcı mimikleriyle gerçekçi bir imgeye dönüşüyordu.

Öğleye doğru, köylü çocukların gürültüsüne uyandığımızda Kaye, mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Mara ile göz göze geldik. Utangaç bakışlarını benden kaçırdı. Kısık ve uykulu bir ses tonuyla:
"Günaydın." diyebildi.
Birkaç hamleden sonra yattığı yerden doğrulabildi. Avlunun uzak bir köşesinde banyo ve tuvaletin bulunduğu barakaya doğru yöneldi. Öğle güneşi altında gölgesiz yürüyordu. Palmiye korularının arasında kayboluncaya kadar uykulu gözlerle onu izledim.

O geceden yaklaşık iki ay sonra Mara'dan bir mesaj aldım:
"Demek bana veda etmeden ülkeden ayrılıyorsun!"
Mesajı sabah saatlerinde almıştım. Uçağımın kalkış saati, akşam yedide olmasına rağmen tereddüt etmeden taksiye atlayıp onun oturduğu yere vardım. Taksi ücreti, cebimdeki paradan fazla tutunca Mara, aşağıya gelip paranın üstünü tamamladı.

Mara, üniversite yurdunda küçük bir odada kalıyordu. Odanın sağ duvarı, boydan boya kitaplıkla kaplıydı. Hangi yönden vurduğu belirsiz güneşin ışığı içeriyi doldurmuştu. Masada, içinde Mara'nın kızının bebeklik fotoğrafının bulunduğu Albert Camus'un bir kitabı açık duruyordu. Fotoğrafı alıp bir süre inceledikten sonra, onu yerine koyacağım sırada, fotoğrafın altındaki sayfada altı çizili bir cümle gözüme ilişti:
"Yaşamın anlamını aramayı sürdürdüğün sürece hiç yaşayamayacaksın."
Bu cümle, beni uzamdan söküp atmıştı. Odanın atmosferinin her bir zerresine sinmiş masalsı motiflerin olağanüstülüğü de eklenince algılarım, iyice sersemleşmişti... DEVAMI YORUM KISMINDA.
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

YAZININ DEVAMI ...Ne ülkede resmi bulunma süremin o gün sona erecek olması ne de birkaç saat içinde havaalanında bulunma zorunluluğum, artık zihnimi meşgul ediyordu. İçinde bulunduğum duygu seliyle başbaşa kalmak için perdenin arkasına geçtim. Pencerenin pervazına eğilip göz alabildiğine uzanan tropik ormanlara baktım. Mara'nın içerden sesi duyuluyordu:
"Evrende raslantı veya tesadüfe yer olduğunu düşünüyorsan büyük bir yanılgı içerisindesin demektir."
Gözyaşlarım, duvarın dibinde bitmiş yabani otlara damlıyordu. Kısa bir sessizlikten sonra Mara'nın sesi tekrar duyuldu:
"Tanrı istedi ve sen burdasın. Hepsi bu!"
Perdeyi açtım. Mara'ya uzun uzun baktım. İçinde bulunduğu teslimiyete imrenmemek elde değildi. Gün gelecek ben de bu duyguları tadacak mıydım bilmiyorum; fakat artık durulmak istiyordum. Herhangi bir tanrıya koşulsuz bir tevekkülle bağlanıp herhangi bir kadının kucağında evcilleşmek istiyordum. Mara'ya sıkı sıkı sarıldım.
"Bu odaya giren ilk erkek sensin. Bilmeni istiyorum." dedi.
O an için en son ilgileneceğim konu bu olmalıydı. Cinselliği dilediğiyle yaşamak, insanın en temel mahremiyetiydi. Hele hele, sadakat kavramı ve etik kuralları başlığı altında bu konuyu tartışmak, abesle iştigaldi.

Vakit iyice daralmıştı. Sokaktan taksinin kornası duyulduğunda gün ikindi sonrasıydı. Çantalarımı yüklendim. Sazımı Mara taksiye kadar taşıdı. Mara, taksinin ücretini öderken:
"Bana bak! En kısa sürede geri döneceksin diye yol paranı karşılıyorum." dedi.
Espri niyetiyle Mara'nın ağzından çıkan bu söz, önce dudaklarımızda acı bir tebessüm, ardından gözlerimizde kalın bir buğu tabakası bıraktı. SON

Автор

Ne kadar saygıyla ve ilgiyle dinliyorlar. Burada olsa ''abi bi erik dalı çal da neşemizi bulak'' diyen sanat katilleri etrafını sarardı. Yolun bahtın açık olsun kardeşim bu Türküler senin gibiler sayesinde yaşamaya devam ediyor ve devam edecek.

bahadraydogdu
Автор

Mahsuni'yi rahmetle anıyorum. Bu yorumu dinleseydi herhalde şapka çıkarırdı. Loudingirra Özdemir kardeşim sesine, sazına, yüreğine sağlık. Seni huşu içinde dinleyen seyircilerine de selam olsun.

mehmetresatozbilen
Автор

"Nerede bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur..."
NEŞET ERTAŞ

doganantic
Автор

Bu yorumu okuyan olursa beğensin tekrar gelip dinleyelim bu güzel insanın sesini 💐

caglarkilic
Автор

Ulan bu kadar kirli videolar içinde seni keşfetmek bugüne nasip oldu geçen yıllara şimdi üzüldüm yüreğine sağlık kardeşim

seneryetis
Автор

Aşık Mahzuni'nin eseri ile Muhlis Akarsu'nun aynı isimdeki eserini karışık söylemis.
Seyyah oldum pazar pazar dolaştım
Bir tüccara satamadım ben beni
Koyun oldum kuzum ile meleştim
Bir sürüye katamadım ben beni
Ben beni kendimi canımı özümü
Dostlar beni bir kazana koydular
Kırk yıl yandım daha çiğdir dediler
Ölçeğimi gram gram yediler
Bir kantarada tartamadım ben beni
Ben beni kendimi canımı özümü
Deli gönlüm aktı gitti engine
Çok boyandım çok çiçekler rengine
Bir Mahsuni demiş oldum kendime
Olmaz olsun atamadım beni beni
Ben beni kendimi canımı özümü...mahzuni
İşte geldim gidiyorum dünyadan 
Ne yazık ki çözemedim ben beni 
Haksızlık dünyada sürüp giderken 
Şekil verip çizemedim ben beni 

Yalan riyakarın meşrebi şahı 
Gider gariplere yükler günahı 
Güzel olur erenlerin dergahı 
Bir mürşide yazamadım ben beni 

Akarsu'yum halden hale büründüm 
Cahilin gözüne nokta göründüm 
Derya idim damlalara bölündüm 
Çok bulandım süzemedim ben beni
Muhlis Akarsu

huseynseker
Автор

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…

selcukgunes
Автор

Ağzımız yanmasın diye çay bardağına dudak payı koyan biz Yüreğimizi yakanlara bir pay koymayı unuttuk gafildik yandık insandık yanıldık🕊🌺

elisaeva
Автор

bir Türk annesi, Anadolu insanı olarak seninle gurur duydum. yolun açık, Yaradan seninle olsun evlat.

semrakarakas
Автор

BİZ her saz sesi duyduğumuzda ayrı bir şevk'e kapılıyoruz acaba ilk kez duyan ne hissediyor ?
SAZ sevenlere selam olsun :)

nemessis
Автор

Saz çalan bütün ellere hayranım sesine yüreğine sağlık çocuğum aydınlık yollar bizlerin olsun💕💕💕👍👍👍

gulicanbingoltepe
Автор

Harikulade. Eline ağzına sağlık hocam.

qridenadam
Автор

Geldiğin yerin bulutunu yanında taşırsan, gittiğin yerin güneşi hiçbir zaman doğmuyor.

fullxx
Автор

Ne güzel bir proje bu.. Özümüzü her yere taşıyorsunuz, çok güzel gerçekten.. Yolunuz açık olsun..

kubranuraydogmus
Автор

Geç olsa da dinlemenin mutluluğunu yaşıyorum..Yaşasıntürkülerimiz, türkülerimizi yaşatanlara selâm olsun gönlüm dolusu SEVGİMLE...

cemaynurozdilek
Автор

Yaptigin is mükemmel bir şey takdire şayan helal olsun her gördüğüme anlatiyorum yaptiklarini ve dinletiyorum yolun acik olsun güzel insan.

nurdoganates
Автор

bu çocuk sayesinde kültürümüz dünyaya tanıtılıyor. teşekkürler ludingirra

mustafaaygan
Автор

"Yaşamın anlamını aramayı sürdürdüğün sürece hiç yaşayamayacaksın." o nasıl bir söz öyle aman allahım

gosmami
Автор

Bugüne kadar gördüğüm en güzel klip... yaş 41...

Kljbnm
welcome to shbcf.ru