Beynimizin Ne Kadarını Kullanıyoruz? Beyin Nasıl Gelişir? I 4K

preview_player
Показать описание
Neredeyse hepimizin bir gün bir yerlerde duymuş olabileceği, beynimizin yalnızca %3’nün, %5 veya %10’nu kullanıyoruz diye bir söylem var. Bu söyleme göre beynimizin kullanmadığımız kısmı yedek kapasite olarak boşta bekliyormuş. Bazıları bu esrarengiz söylemi sinir bilime dayanan yöntemlerle açıklamayı amaç edindi. Ancak bu açıklamayı kanıtlamaya çalışırken harcadıkları paralar boşa gitmiş oldu. İnsanların üçte ikisi ve fen öğretmenlerinin neredeyse yarısı beynimizin kabaca %10’nu kullandığımız söylemine inanıyor.

Aslında beynin bir kısmının kullanıldığı algısı Amerikan psikolojisinin babası olan William James’in 1890’larda söylediği bir sözün yanlış anlaşılmasıyla başladı ve o gün bugündür öylece kaldı. William James “çoğumuz zihinsel potansiyelimizi kullanmıyoruz” demişti. James’in anlatmaya çalıştığı beynin sadece bir kısmının çalıştığı değil, insanları daha aktif ve çok yönlü düşünmeye sevk etmekte. Ancak bu yanlış anlaşıldı ve bu yanlış anlaşılma yüzyıla aşkın bir süredir devam ediyor.

Ayrıca bilim insanları uzun süre boyunca bizdeki iri ön lobların ve yan loblardaki geniş alanların amacını anlayamadı. Üstüne üstlük hasar görmeleri, motor ya da duyusal kayıplara sebebiyet vermediğinden uzmanlar hiçbir işe yaramadıkları sonucuna vardılar. Sonraki süreçte ise beynin bu alanları işlevlerinin tanımlanması zor olan sessiz bölgeler olarak adlandırıldı.

Ancak tıp ilerledikçe gelişen görüntüleme ve takip ekipmanları sayesinde bu bölgelerin yönetici ve bütünleştirici yetenekleri olduğunu öğrendik. Ki onlarsız insan bile sayılamazdık. Bu bölgelerin soyut akıl yürütme, tasarlama kararları, kıyaslama ve durumlara uyum sağlamak için çok önemli olduklarını öğrendik.

Beyninizin %90’nın kafatasınızın içinde öylece beklediği düşüncesi, beynin kullandığı enerji miktarı hesaplandığında anlamsız kalmaktadır. Kemirgenlerin ve köpeklerin beyni toplam vücut enerjisinin %5’ni tüketir. Vücut kütlesinin yalnızca %2’ne denk gelen yetişkin insan beyni ise günlük yakılan glikozun %20’ni tüketir. Bu oran çocuklarda %50, bebeklerde %60’tır. Beyin beden boyutu oranına göre bu durum beklenenin çok ötesindedir. İnsan beyni bir buçuk kilogramdır. Fil beyni 5 kg, balina beyni ise 9 kg. Ancak ağırlıklarına oranla insanlarda diğer türlerden çok daha fazla nöron bulunur. Bizi zeki yapan da bu nöron yoğunluğudur.

Beyin inanılmaz bir enerji tüketicisidir. Müthiş bir şekilde, dakikada 34 kentilyon ATP moleküllük enerji harcar. ATP, vücudumuzdaki fırının kömürüdür. 86 milyar nöron arasında kullanılmayan bir potansiyeli beyinde muhafaza etseydik vücudun herhangi bir hareketi için ön koşul olan aksonlara ve sinapslara sinyal göndermek için çok az enerjimiz kalırdı. Deyim yerindeyse beynimizde enerji tasarruf modu olmasaydı kolumuzu kaldıracak halimiz olmazdı. Herhangi bir zamanda herhangi bir yerde küçücük miktarda nöronlar bile etkinleşse ve bu durum beynin tamamında enerji harcanmasına sebep olsaydı enerji yükü kaldırılamaz ve bu enerji ihtiyacı da sürdürülemez olurdu.

Enerji verimliliği burada devreye giriyor. “Seyrek kodlama” adı verilen bir yöntem olan ve birden fazla hücre bölümünün aynı anda sinyal göndermesinin önlenmesi, enerji tüketimini en aza indirir. Ancak gönderilen bilgi miktarını en üst düzeye çıkarır. Bunun nedeni, az sayıdaki sinyalin kendilerini dağıtmak için binlerce farklı yolu takip edebilmesidir. Hücrelerin %1 ile %16’sı aynı anda aktifse maksimum verimlilik elde edilir. Bu enerji sınırı bilincimizin hep açık olması için sahip olmamız gereken sınırdır.

Bu sebeple beyin fonksiyonlarının çoğunun bilinç dışında yani uyku esnasında gerçekleşmesinin sebebi kaynakları koruma ihtiyacındandır. Bu yüzden birçok şeyi aynı anda yapabildiğini düşünmek bir yanılsamadır. 3-5 işi bir yana bırakın 2 işi aynı anda yapacak enerjiden yoksunuz. Bunu denediğinizde her şey tek bir işe odaklandığımız zamankinden daha kötü hale gelir. Zaten rakamlarda bunu söylüyor. Beyin zaten zeki ve güçlü o kadar güçlü ki, böyle kalması için çok fazla enerjiye ihtiyacı var ve o kadar akıllı ki, gerçek bir enerji tasarrufu planına sahip.

Bu yüzden tembel bir beyniniz olduğunu düşündürmek için size anlattıkları hikayeleri dinlemeyin. Bu deli saçması şeyleri ciddiye alarak suçlu hissetmek enerji israfı olur ve bu videodan sonra zihinsel enerjiyi boşa harcamanın aptalca olduğunu da öğrenmiş olmalıyız. Güçlendirilmesi ve yaşatılması gereken milyarlarca nöronumuz var.

Beyninizin ihtiyaç duyduğu kıymetli enerjiyi, boş düşünceleri ve hayal kırıklıklarına harcamayın. Ne kadar güçlü ve zeki olduğunuzu unutmayın ve bilimle kalın.
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Neredeyse hepimizin bir gün bir yerlerde duymuş olabileceği, beynimizin yalnızca %3’nün, %5 veya %10’nu kullanıyoruz diye bir söylem var. Bu söyleme göre beynimizin kullanmadığımız kısmı yedek kapasite olarak boşta bekliyormuş. Bazıları bu esrarengiz söylemi sinir bilime dayanan yöntemlerle açıklamayı amaç edindi. Ancak bu açıklamayı kanıtlamaya çalışırken harcadıkları paralar boşa gitmiş oldu. İnsanların üçte ikisi ve fen öğretmenlerinin neredeyse yarısı beynimizin kabaca %10’nu kullandığımız söylemine inanıyor.

Aslında beynin bir kısmının kullanıldığı algısı Amerikan psikolojisinin babası olan William James’in 1890’larda söylediği bir sözün yanlış anlaşılmasıyla başladı ve o gün bugündür öylece kaldı. William James “çoğumuz zihinsel potansiyelimizi kullanmıyoruz” demişti. James’in anlatmaya çalıştığı beynin sadece bir kısmının çalıştığı değil, insanları daha aktif ve çok yönlü düşünmeye sevk etmekte. Ancak bu yanlış anlaşıldı ve bu yanlış anlaşılma yüzyıla aşkın bir süredir devam ediyor.

Ayrıca bilim insanları uzun süre boyunca bizdeki iri ön lobların ve yan loblardaki geniş alanların amacını anlayamadı. Üstüne üstlük hasar görmeleri, motor ya da duyusal kayıplara sebebiyet vermediğinden uzmanlar hiçbir işe yaramadıkları sonucuna vardılar. Sonraki süreçte ise beynin bu alanları işlevlerinin tanımlanması zor olan sessiz bölgeler olarak adlandırıldı.

Ancak tıp ilerledikçe gelişen görüntüleme ve takip ekipmanları sayesinde bu bölgelerin yönetici ve bütünleştirici yetenekleri olduğunu öğrendik. Ki onlarsız insan bile sayılamazdık. Bu bölgelerin soyut akıl yürütme, tasarlama kararları, kıyaslama ve durumlara uyum sağlamak için çok önemli olduklarını öğrendik.

Beyninizin %90’nın kafatasınızın içinde öylece beklediği düşüncesi, beynin kullandığı enerji miktarı hesaplandığında anlamsız kalmaktadır. Kemirgenlerin ve köpeklerin beyni toplam vücut enerjisinin %5’ni tüketir. Vücut kütlesinin yalnızca %2’ne denk gelen yetişkin insan beyni ise günlük yakılan glikozun %20’ni tüketir. Bu oran çocuklarda %50, bebeklerde %60’tır. Beyin beden boyutu oranına göre bu durum beklenenin çok ötesindedir. İnsan beyni bir buçuk kilogramdır. Fil beyni 5 kg, balina beyni ise 9 kg. Ancak ağırlıklarına oranla insanlarda diğer türlerden çok daha fazla nöron bulunur. Bizi zeki yapan da bu nöron yoğunluğudur.

Beyin inanılmaz bir enerji tüketicisidir. Müthiş bir şekilde, dakikada 34 kentilyon ATP moleküllük enerji harcar. ATP, vücudumuzdaki fırının kömürüdür. 86 milyar nöron arasında kullanılmayan bir potansiyeli beyinde muhafaza etseydik vücudun herhangi bir hareketi için ön koşul olan aksonlara ve sinapslara sinyal göndermek için çok az enerjimiz kalırdı. Deyim yerindeyse beynimizde enerji tasarruf modu olmasaydı kolumuzu kaldıracak halimiz olmazdı. Herhangi bir zamanda herhangi bir yerde küçücük miktarda nöronlar bile etkinleşse ve bu durum beynin tamamında enerji harcanmasına sebep olsaydı enerji yükü kaldırılamaz ve bu enerji ihtiyacı da sürdürülemez olurdu.

Enerji verimliliği burada devreye giriyor. “Seyrek kodlama” adı verilen bir yöntem olan ve birden fazla hücre bölümünün aynı anda sinyal göndermesinin önlenmesi, enerji tüketimini en aza indirir. Ancak gönderilen bilgi miktarını en üst düzeye çıkarır. Bunun nedeni, az sayıdaki sinyalin kendilerini dağıtmak için binlerce farklı yolu takip edebilmesidir. Hücrelerin %1 ile %16’sı aynı anda aktifse maksimum verimlilik elde edilir. Bu enerji sınırı bilincimizin hep açık olması için sahip olmamız gereken sınırdır.

Bu sebeple beyin fonksiyonlarının çoğunun bilinç dışında yani uyku esnasında gerçekleşmesinin sebebi kaynakları koruma ihtiyacındandır. Bu yüzden birçok şeyi aynı anda yapabildiğini düşünmek bir yanılsamadır. 3-5 işi bir yana bırakın 2 işi aynı anda yapacak enerjiden yoksunuz. Bunu denediğinizde her şey tek bir işe odaklandığımız zamankinden daha kötü hale gelir. Zaten rakamlarda bunu söylüyor. Beyin zaten zeki ve güçlü o kadar güçlü ki, böyle kalması için çok fazla enerjiye ihtiyacı var ve o kadar akıllı ki, gerçek bir enerji tasarrufu planına sahip.

Bu yüzden tembel bir beyniniz olduğunu düşündürmek için size anlattıkları hikayeleri dinlemeyin. Bu deli saçması şeyleri ciddiye alarak suçlu hissetmek enerji israfı olur ve bu videodan sonra zihinsel enerjiyi boşa harcamanın aptalca olduğunu da öğrenmiş olmalıyız. Güçlendirilmesi ve yaşatılması gereken milyarlarca nöronumuz var.

Beyninizin ihtiyaç duyduğu kıymetli enerjiyi, boş düşünceleri ve hayal kırıklıklarına harcamayın. Ne kadar güçlü ve zeki olduğunuzu unutmayın ve bilimle kalın.

BilinmeyenHakikatler
Автор

KAFİ - Varlığı varlıqların bütün ehtiyaclarına kifayət edən

quraninyolu
welcome to shbcf.ru