filmov
tv
Ölüler Kabirde Birbirlerini Ziyaret Edip Görüşürler mi? Ruhlar Kabirde Ne Yapar?
Показать описание
Arkadaşlar Selamünaleyküm! Bu videomda vefat edenler kabir âleminde birbirlerini ziyaret eder ve görüşürler mi? Ve henüz hayatta olan eş, dost ve akrabalarının durumlarından haberdar olurlar mı? İşte bu gibi merak edilen konuları ayet ve hadisler ışığında sizlerle paylaşacağım. V…
Kabir hayatı bir bakıma âhiretin giriş kapısı ve başlangıcıdır. Kabir ya cehennem çukurlarından bir çukur veya cennet bahçelerinden bir bahçedir. İnsan ölünce, cesedi ve bedeni çürüse de ruhu yok olmaz. Ölmek, dünyada birbirine en sıkı bağlarla bağlı olan ruhun bedenden ayrılması demektir. Ruh, bedenden ayrılınca, maddi olmayan âleme karışır ve kıyamete kadar yok olmaz.
Kabir âlemindeki ruhların kendilerine göre de bir hayatı vardır, lezzetleri, elemleri, ferah ve sevinçleri hissederler. Fakat henüz madde âleminde bulunanlar, ruhun bedenden sonraki hayatını ve orada kişinin neler hissettiğini, nelerle karşılaşacağını normal duyularıyla hissedip bilemez. Bunlar gaybi konulardır. Fakat bizler bu hususu, ancak ilahi gerçeklere vakıf olan Peygamberimizden öğrenebiliriz.
Mümin ruhların berzah âleminde birbirleriyle görüştüklerini Peygamberimizin hadislerinden anlamaktayız. Ayrıca ölülerin hayattakilerden haber aldıkları ve kabirlerinin başına giden kimseleri gördükleri yine rivayetlerde vardır. Onlar için yapılan dua ve manevi hediyelerin kimlerden geldiğini bilebilirler.
Berzah âlemindeki ruhlar iki kısımdır: Nimet içinde olanlar ve azapta olanlar. İbnü'l-Kayyim'in açıklamasına göre azapta olan ruhlar birbirleriyle görüşmeye fırsat bulamazlar. Onlar bir nevi tutuklu gibidirler. Ama tutuklu olmayıp serbest olan, yani nimet içindeki ruhlar birbirleriyle buluşup görüşürler, cennet nimetlerinden faydalanır ve birbirlerini ziyaret ederler. Dünyadaki olmuş ve olacak şeyleri müzakere ederler. Her ruh, amelde kendi dengi ve kendi derecesinde olan arkadaşlarıyla beraber olur. Hz. Peygamber (asm)'in ruhu ise Refiku'l-A'lâ (en yüksek mertebe) dadır.
Nisa sûresi'nde: "Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve sâlihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştırlar."(Nisa, 4/69)
buyurulmuştur ki, bu beraberlik dünyada, kabirde ve âhirette olmak üzere üç yerdedir. Bu üç âlemin hepsinde de kişi sevdiği ile beraberdir.
Bu âyet-i kerimede ruhların berzah âleminde birbirlerine kavuşacakları haber verilmektedir. Çünkü bu âyetin iniş sebebi olarak şöyle bir olay anlatılmaktadır:
Ashaptan biri, öldükten sonra Hz. Peygamber (asm)'in makamının kendilerinden çok yüce olacağını ve Hz. Peygamber (asm)'den ayrı kalacaklarını düşünerek üzülmüş ve ağlamış. Üzüntüsünün sebebini soran Hz. Muhammed (asm)'e: "Biz dünyada senden ayrılmaya hiç tahammül edemiyoruz ya Rasulullah. Öldükten sonra senin merteben bizden yüce olacağı için seni göremeyeceğiz. Senin ayrılığına nasıl tahammül edebilirim?" diye derdini açar. Bu olay üzerine yukarıdaki âyet nâzil olmuş ve Allah'ı ve Rasulullah'ı sevenlerin berzah âleminde ve âhirette de, dünyadaki gibi, Hz. Rasûl ile birlikte olacakları bildirilmiştir.
Ebu Hureyre, Rasulullah (asm)'in:
"Muhakkak Cennet ehli orada birbirlerini ziyaret ederler." buyruduğunu söylemiştir.( A. Hanbel, Müsned) Böylece mü'min ruhlarının berzah âleminde Cennet'te olacakları bildirilmiştir.
Mü’min bir ruh vefat ettiği zaman, ruhlar âlemindeki onu tanıyan akraba ve arkadaşları haberdar olup karşılamaya giderler. “Sonra melekler bu ruhu elden ele aktararak semanın kapısına kadar getirirler ve mü’minlerin ruhlarının yanına getirirler. Mü’minlerin ruhları, gelen mü’minin ruhuna çok sevinirler, onu sevinçle karşılarlar ve ‘Falan filan nasıldır?’ diye sorarlar.” (Müslim, Cennet, 75)
Bu hadis-i Şeriflerden anladığımıza göre, berzah âlemindeki mü’min ruhlar kendi aralarında irtibat sağlayabildikleri gibi, dünyadan da haber alabilirler. Yani dünya ile irtibatları da bir derece devam etmektedir.
Rabbim her birerlerimize hayırlı ömürler ve hayırlı ölümler nasip eylesin. Bizleri Rasulullah’a komşu eylesin..Amin…
Kabir hayatı bir bakıma âhiretin giriş kapısı ve başlangıcıdır. Kabir ya cehennem çukurlarından bir çukur veya cennet bahçelerinden bir bahçedir. İnsan ölünce, cesedi ve bedeni çürüse de ruhu yok olmaz. Ölmek, dünyada birbirine en sıkı bağlarla bağlı olan ruhun bedenden ayrılması demektir. Ruh, bedenden ayrılınca, maddi olmayan âleme karışır ve kıyamete kadar yok olmaz.
Kabir âlemindeki ruhların kendilerine göre de bir hayatı vardır, lezzetleri, elemleri, ferah ve sevinçleri hissederler. Fakat henüz madde âleminde bulunanlar, ruhun bedenden sonraki hayatını ve orada kişinin neler hissettiğini, nelerle karşılaşacağını normal duyularıyla hissedip bilemez. Bunlar gaybi konulardır. Fakat bizler bu hususu, ancak ilahi gerçeklere vakıf olan Peygamberimizden öğrenebiliriz.
Mümin ruhların berzah âleminde birbirleriyle görüştüklerini Peygamberimizin hadislerinden anlamaktayız. Ayrıca ölülerin hayattakilerden haber aldıkları ve kabirlerinin başına giden kimseleri gördükleri yine rivayetlerde vardır. Onlar için yapılan dua ve manevi hediyelerin kimlerden geldiğini bilebilirler.
Berzah âlemindeki ruhlar iki kısımdır: Nimet içinde olanlar ve azapta olanlar. İbnü'l-Kayyim'in açıklamasına göre azapta olan ruhlar birbirleriyle görüşmeye fırsat bulamazlar. Onlar bir nevi tutuklu gibidirler. Ama tutuklu olmayıp serbest olan, yani nimet içindeki ruhlar birbirleriyle buluşup görüşürler, cennet nimetlerinden faydalanır ve birbirlerini ziyaret ederler. Dünyadaki olmuş ve olacak şeyleri müzakere ederler. Her ruh, amelde kendi dengi ve kendi derecesinde olan arkadaşlarıyla beraber olur. Hz. Peygamber (asm)'in ruhu ise Refiku'l-A'lâ (en yüksek mertebe) dadır.
Nisa sûresi'nde: "Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve sâlihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştırlar."(Nisa, 4/69)
buyurulmuştur ki, bu beraberlik dünyada, kabirde ve âhirette olmak üzere üç yerdedir. Bu üç âlemin hepsinde de kişi sevdiği ile beraberdir.
Bu âyet-i kerimede ruhların berzah âleminde birbirlerine kavuşacakları haber verilmektedir. Çünkü bu âyetin iniş sebebi olarak şöyle bir olay anlatılmaktadır:
Ashaptan biri, öldükten sonra Hz. Peygamber (asm)'in makamının kendilerinden çok yüce olacağını ve Hz. Peygamber (asm)'den ayrı kalacaklarını düşünerek üzülmüş ve ağlamış. Üzüntüsünün sebebini soran Hz. Muhammed (asm)'e: "Biz dünyada senden ayrılmaya hiç tahammül edemiyoruz ya Rasulullah. Öldükten sonra senin merteben bizden yüce olacağı için seni göremeyeceğiz. Senin ayrılığına nasıl tahammül edebilirim?" diye derdini açar. Bu olay üzerine yukarıdaki âyet nâzil olmuş ve Allah'ı ve Rasulullah'ı sevenlerin berzah âleminde ve âhirette de, dünyadaki gibi, Hz. Rasûl ile birlikte olacakları bildirilmiştir.
Ebu Hureyre, Rasulullah (asm)'in:
"Muhakkak Cennet ehli orada birbirlerini ziyaret ederler." buyruduğunu söylemiştir.( A. Hanbel, Müsned) Böylece mü'min ruhlarının berzah âleminde Cennet'te olacakları bildirilmiştir.
Mü’min bir ruh vefat ettiği zaman, ruhlar âlemindeki onu tanıyan akraba ve arkadaşları haberdar olup karşılamaya giderler. “Sonra melekler bu ruhu elden ele aktararak semanın kapısına kadar getirirler ve mü’minlerin ruhlarının yanına getirirler. Mü’minlerin ruhları, gelen mü’minin ruhuna çok sevinirler, onu sevinçle karşılarlar ve ‘Falan filan nasıldır?’ diye sorarlar.” (Müslim, Cennet, 75)
Bu hadis-i Şeriflerden anladığımıza göre, berzah âlemindeki mü’min ruhlar kendi aralarında irtibat sağlayabildikleri gibi, dünyadan da haber alabilirler. Yani dünya ile irtibatları da bir derece devam etmektedir.
Rabbim her birerlerimize hayırlı ömürler ve hayırlı ölümler nasip eylesin. Bizleri Rasulullah’a komşu eylesin..Amin…
Комментарии