filmov
tv
Mezarların tümsekleştirilmesi veya üstüne türbe yapılması haram değildir - VEHHABİLERE CEVAP
Показать описание
Ebubekir Sifil Hoca, Videoda Şuna Da Değiniyor:
★ Uhud şehitliğini ve Baki kabristanını dümdüz etmişler. Sahabi ve Selefin uygulaması böyle değil.
★ Buhari’de geçen bir rivayette Sahabi diyor ki biz gençken Osman bin Maz’un’un kabrinin üstünden atlama yarışı yapardık. Demek ki üstü tümsekleştirilmiş bir mezarmış:
★ Kişi kendi mülkünde kabrin üstüne türbe yaptırır bunda beis yok. Alimler umuma açık mezarlıkta kabrin üstüne türbe yapmayı doğru bulmamışlar
AÇIKLAMA: Âlimler, kabir üzerine kubbe, türbe, bina gibi şeyler yapma konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.
Hanefî, Mâlikî ve Şâfiîlere göre, özel mülkiyete tâbi topraklardaki kabirlerin üstüne gösteriş ve övünme maksadıyla ev, kubbe, türbe yapmak haram, böyle bir maksat yoksa mekruhtur. Özel mülkiyet altında olmayan umumi mezarlıklarla sahiplerinin mezarlık için vakfettikleri topraklardaki kabirler üzerine bina vb. bir şey yapmak ise her iki durumda da haramdır. Hanbelîler, böyle bir ayırım yapmaksızın bunu harama yakın derecede mekruh görürler.
Mezarlık içinde mescit yapılması veya namaz kılınması diğer mezheplere göre mekruh iken, Hanbelîler bunu harama yakın derecede mekruh görürler.
…
Ali el-Kârî, meşhur meşâyih ve ulemâ kabirleri üzerine insanların ziyaret ve istirahati için kubbe ve türbe yapılmasının Selef âlimleri tarafından caiz görüldüğünü kaydeder. [Ali el-Kârî Mirkâtü'l-Mefâtih, II, 372;. İbn Âbidîn, I, 237]
“Ben (Ali el-Karî) derim ki: Bu ifadeden elde edilen netice şudur: Eğer (meyyit için) Kur’an okuyan kimselerin (güneş, yağmur vb. etkilerden korunmak maksadıyla) oturması için yapılırsa (çadır vb. bina) nehyedilmiş değildir. İbnu’l-Hümâm şöyle der: “Kur’an okuyucularının (“kari”lerin) Kur’an okusunlar diye kabrin yanına oturtulmalarının hükmü konusunda ihtilaf edilmiştir. Tercih edilen görüş bunun mekruh olmadığıdır.”
“Ulemamızdan bazı şarihler şöyle demiştir: “Selef, insanlar ziyaret ve içinde oturarak istirahat etsin diye meşhur ulema ve meşayıhın kabirlerinin üstüne bina yapılmasının mübah olduğunu söylemiştir…” ( Ali el-Kârî Mirkâtü'l-Mefâtih, IV, 156)
Fıkıh âlimi Halebi İbrahim, Halebi-yi Kebir’in sonunda, âlimlerin, büyüklerin kabirlerini korumak için türbe yapmak caizdir diyor.
İmam-ı Şarani, Mizan-ül Kübra’nın ve İbni Abidin Ukud-üd-dürriyye’nin sonunda kabirleri korumak için türbe yapmanın caiz olduğunu bildirmişlerdir.
Ebû Dâvud’un ceyyid bir isnadla naklettiği şu rivayet de bu konudaki uygulamayı takviye etmektedir: “Resulullah (s.a.v) bir taş alıp Osman b. Maz’ûn’un kabrinin başına koydu ve “Bununla kardeşimin kabrini tanıyacağım ve ailemden vefat edenleri onun yanına defnedeceğim” buyurdu.” Zira yazı, kabri tanımanın yoludur. Evet, anlaşılmaktadır ki, kabre yazı yazma konusunda ruhsat bulunduğuna dair amelî icma, genel olarak yazıya ihtiyaç bulunması durumuyla sınırlıdır…”
Nüfusun çoğaldığı, kabirlerin birbirine bitişik olarak kazılmaya başladığı, dolayısıyla hangi kabrin kime ait olduğunun karıştırılmasının neredeyse kaçınılmaz hale geldiği günümüzde, kabri tanımak için üzerine yazı yazılabilecek bir taş dikmenin ve mevtanın adını yazmanın bir sakıncası olmasa gerektir. Zira Efendimiz (s.a.v) kabri tanımak maksadıyla başına taş koyduğuna göre, maksat kabri tanımak, başkasının kabriyle karışmasını engellemektir. Bu maksat o zaman kabrin başına alelade bir taş dikmekle gerçekleşmiştir. Ancak aynı uygulamayı bugün devam ettirmek mümkün değildir. Zira on binlerce mezarın bulunduğu bir kabristanda kabirlerin başına alelade taş dikmenin maksadı hasıl etmek şöyle dursun, iyice güçleştireceği izahtan varestedir. Bu durumda bir nevi zaruret hali oluşmuştur. Zaruretler halinde haramların bazen helal bazen mubah olduğu göz önünde bulundurulmalı. (Seyyid Ali Hoşafçı)
★ Mezarların üstüne türbe yapılması bidattir görüşü Vehhabilerle birlikte ortaya çıkmış bir görüştür
★ Hz. Ali efendimizin Ebu'l-Heyyac’ı mezarları düzlemesi göreviyle göndermesi…Muhtemeldir ki bu vaka Irak coğrafyasında cereyan etti.
★ Şiilerdeki ifrat Vehhabilerdeki tefriti doğurdu
★ Ulema mezarda kireç ve kiremit kullanılmasını ateş ve yanma çağrışımından dolayı uygun bulmamış
Sahabe-ı kiramdan bazıları vefat ettiğinde, kabri güneşten, yağmurdan korusun diye çadır kurarlarmış. Buna dair pek çok örnek var
★ Dolayısıyla mezar üzerine türbe yapılmasının bidat olduğunu söylemek kaynaklardan desteklenecek gibi gözükmüyor. Evet aşırı uygulamalar var, onlardan uzak durmamız lazım.
★ Uhud şehitliğini ve Baki kabristanını dümdüz etmişler. Sahabi ve Selefin uygulaması böyle değil.
★ Buhari’de geçen bir rivayette Sahabi diyor ki biz gençken Osman bin Maz’un’un kabrinin üstünden atlama yarışı yapardık. Demek ki üstü tümsekleştirilmiş bir mezarmış:
★ Kişi kendi mülkünde kabrin üstüne türbe yaptırır bunda beis yok. Alimler umuma açık mezarlıkta kabrin üstüne türbe yapmayı doğru bulmamışlar
AÇIKLAMA: Âlimler, kabir üzerine kubbe, türbe, bina gibi şeyler yapma konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.
Hanefî, Mâlikî ve Şâfiîlere göre, özel mülkiyete tâbi topraklardaki kabirlerin üstüne gösteriş ve övünme maksadıyla ev, kubbe, türbe yapmak haram, böyle bir maksat yoksa mekruhtur. Özel mülkiyet altında olmayan umumi mezarlıklarla sahiplerinin mezarlık için vakfettikleri topraklardaki kabirler üzerine bina vb. bir şey yapmak ise her iki durumda da haramdır. Hanbelîler, böyle bir ayırım yapmaksızın bunu harama yakın derecede mekruh görürler.
Mezarlık içinde mescit yapılması veya namaz kılınması diğer mezheplere göre mekruh iken, Hanbelîler bunu harama yakın derecede mekruh görürler.
…
Ali el-Kârî, meşhur meşâyih ve ulemâ kabirleri üzerine insanların ziyaret ve istirahati için kubbe ve türbe yapılmasının Selef âlimleri tarafından caiz görüldüğünü kaydeder. [Ali el-Kârî Mirkâtü'l-Mefâtih, II, 372;. İbn Âbidîn, I, 237]
“Ben (Ali el-Karî) derim ki: Bu ifadeden elde edilen netice şudur: Eğer (meyyit için) Kur’an okuyan kimselerin (güneş, yağmur vb. etkilerden korunmak maksadıyla) oturması için yapılırsa (çadır vb. bina) nehyedilmiş değildir. İbnu’l-Hümâm şöyle der: “Kur’an okuyucularının (“kari”lerin) Kur’an okusunlar diye kabrin yanına oturtulmalarının hükmü konusunda ihtilaf edilmiştir. Tercih edilen görüş bunun mekruh olmadığıdır.”
“Ulemamızdan bazı şarihler şöyle demiştir: “Selef, insanlar ziyaret ve içinde oturarak istirahat etsin diye meşhur ulema ve meşayıhın kabirlerinin üstüne bina yapılmasının mübah olduğunu söylemiştir…” ( Ali el-Kârî Mirkâtü'l-Mefâtih, IV, 156)
Fıkıh âlimi Halebi İbrahim, Halebi-yi Kebir’in sonunda, âlimlerin, büyüklerin kabirlerini korumak için türbe yapmak caizdir diyor.
İmam-ı Şarani, Mizan-ül Kübra’nın ve İbni Abidin Ukud-üd-dürriyye’nin sonunda kabirleri korumak için türbe yapmanın caiz olduğunu bildirmişlerdir.
Ebû Dâvud’un ceyyid bir isnadla naklettiği şu rivayet de bu konudaki uygulamayı takviye etmektedir: “Resulullah (s.a.v) bir taş alıp Osman b. Maz’ûn’un kabrinin başına koydu ve “Bununla kardeşimin kabrini tanıyacağım ve ailemden vefat edenleri onun yanına defnedeceğim” buyurdu.” Zira yazı, kabri tanımanın yoludur. Evet, anlaşılmaktadır ki, kabre yazı yazma konusunda ruhsat bulunduğuna dair amelî icma, genel olarak yazıya ihtiyaç bulunması durumuyla sınırlıdır…”
Nüfusun çoğaldığı, kabirlerin birbirine bitişik olarak kazılmaya başladığı, dolayısıyla hangi kabrin kime ait olduğunun karıştırılmasının neredeyse kaçınılmaz hale geldiği günümüzde, kabri tanımak için üzerine yazı yazılabilecek bir taş dikmenin ve mevtanın adını yazmanın bir sakıncası olmasa gerektir. Zira Efendimiz (s.a.v) kabri tanımak maksadıyla başına taş koyduğuna göre, maksat kabri tanımak, başkasının kabriyle karışmasını engellemektir. Bu maksat o zaman kabrin başına alelade bir taş dikmekle gerçekleşmiştir. Ancak aynı uygulamayı bugün devam ettirmek mümkün değildir. Zira on binlerce mezarın bulunduğu bir kabristanda kabirlerin başına alelade taş dikmenin maksadı hasıl etmek şöyle dursun, iyice güçleştireceği izahtan varestedir. Bu durumda bir nevi zaruret hali oluşmuştur. Zaruretler halinde haramların bazen helal bazen mubah olduğu göz önünde bulundurulmalı. (Seyyid Ali Hoşafçı)
★ Mezarların üstüne türbe yapılması bidattir görüşü Vehhabilerle birlikte ortaya çıkmış bir görüştür
★ Hz. Ali efendimizin Ebu'l-Heyyac’ı mezarları düzlemesi göreviyle göndermesi…Muhtemeldir ki bu vaka Irak coğrafyasında cereyan etti.
★ Şiilerdeki ifrat Vehhabilerdeki tefriti doğurdu
★ Ulema mezarda kireç ve kiremit kullanılmasını ateş ve yanma çağrışımından dolayı uygun bulmamış
Sahabe-ı kiramdan bazıları vefat ettiğinde, kabri güneşten, yağmurdan korusun diye çadır kurarlarmış. Buna dair pek çok örnek var
★ Dolayısıyla mezar üzerine türbe yapılmasının bidat olduğunu söylemek kaynaklardan desteklenecek gibi gözükmüyor. Evet aşırı uygulamalar var, onlardan uzak durmamız lazım.
Комментарии