Room 8 2013 - Beyni Yakan Ödüllü Kısa Film (Müthiş Kesin İzle)

preview_player
Показать описание
Film, bir Rus hapishanesinde geçiyor. 6 dakika süren bu kısa filmde, insanın kişisel özgürlüğü ve ruhunun mahkumiyeti gibi zıt kavramlar metaforlarla güçlendirilerek anlatılıyor.
Bir mahkum, bir hapishane, gizemli bir kırmızı kutu ve kısır döngü...
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

mesaj şöyle olsa gerek`, özgürlüğünü başkasının ellerine teslim edersen onun kuralları ve hayatının içinde mahsur kalırsın!

zeyneptuana
Автор

Lan 2024 ten gelenler kendilerini belli etsin efsane bir film<3

bneozge
Автор

Pişman olacağın şeyleri yaptıkça daha da kötüye gidersin. Ve sonunda çıkmaza sürüklenirsin.
İnsan, pişmanlık duyulacak bir hareketin ardından gerçekten pişmanlık duymalıdır. Hatalarından ders almayan ve suçunu kabullenemeyen insanlar küçük insanlardır.

akdenizli
Автор

Ya tamam güzel iyi herkes yorumlarda bir senaryo yazmış kafasında, bilmem bu bilmem şu derin felsefik konular. Neden basit düşünemiyorsunuz? Mesela bende bir senaryo uydurayım. İlla derin anlamı olmasına da gerek yok Diyelim ki içeride bulunan suçlu alımı yapan kişi: bu doktor olabilir psikiyatrist veya cellat ne bileyim halisilasyon gördüren bilim adamı olabilir ya da paradoksu bulan bilim adamı da olabilir. Her neyse işte bu adam yaşadığımız dünya da suçluları cezalandıracak bir yöntem bulmuş, suçlu cezasını bir koğuşta sıcak yatağı bir penceresi ve yemeği belki de koğuş arkadaşı olarak yaşlı adamla beraber kalıp süresini samimi olarak bitirmek isteyecek veya affedilecek. Ama Islah olması için bir iki şart var. İlki kutuyu açmamak, tamam merak ettin açtın kutuyu, ikinci şart ise o kutudan kaçmamak. Cezan var ve cezanı çekmen gerekiyor, samimi bir şekilde! Suçlu bu kutudan kaçarsa eğer daha ağır ve geri dönüşü olmayan bir cezayla karşılaşır. "Kendisi istedi bunları ve kendi hür iradesiyle yaptı." Ve zaten cezalandırılmasına bahane arayan, cezalandırılmasını isteyen mağdur, bu yöntemi bulan bilim adamı veya cellat tarafından kibrit kutusuna hapsedilir. Sonuç olarak kimsenin özlemediği suç işleyen, belki de katil belki daha da kötü bir şey yapan suçlu kimsenin özlemediği kimse tarafından hatırlanmayacak bir şekilde önemsiz, değersiz, acınası, zavallı ruhu bedeni bir kibrit kutusuna hapsedilip çekmeceye fırlatılır....

Uzun uzun düşünülecek ve 10 larca senaryo üretilebilecek bir kısa film olmuş. Sanırım çok düşünmedim hemen yazdım ama aklıma yorumdakilerin aksine böyle bir senaryo geldi. Basit ve geliştirilebilecek bir senaryo, Neden olmasın? 🙌

Ana fikir; Pişman olup hür iradenle mağdura yaşattığın acının karşılığında cezanı çekmek istemenle veya istememenle ilgilidir :)))

fratulusal
Автор

Bize dayatılmış bir sistem var. Biz bu sistemin dışarısına çıkacak akla sahip değiliz. Çünkü bizim düşüneceğimiz her şeyin bir sonraki hareketi düşünülerek hazırlanmış bir tabiatın, sistemin içerisindeyiz. Fiziki olarak güçlü olmasına rağmen ondan daha yaşlı, daha çelimsiz birisi tarafından kibrit kutusuna hapis ediliyor. Buradaki mesele kimin güçlü olduğu değil. Şöyle düşünün, adam ona dayatılan sınırın ötesine çıkmayı denedi ve diğerine yem oldu. Ama ya kutudan çıkmak yerine bi üst evrendeki kendi eliyle kendi küçük halini yukarı çekseydi? Böyle bir şeyi akıl edemeyeceği bilindiği için kırmızı kutuyu açmasına her zaman izin verildi. Her zaman o kutudan atlayacak ve diğerine yem olacak. En küçüğünden en büyüğüne sistem hep bu şekilde ilerleyecek. Zaten eğerki kutuyu açtığında kendini çekseydi o zaman sistem bozulurdu. Her boyut birleşir bir anda sonsuzluğa ulaşırdı. Zaten evrene sığamazdı. Çünkü sonsuz bir kısır döngü içerisinde. Sistemi aşmaya hiç kimsenin aklı yetmeyeceği gibi aşmaya yaklaşan her insan imha edilir. Doğ, büyü, evlen, üre, öl. Aksini yapmak için varolmadın. Aksini denersen kibrit kutusuna kapatırlar seni 🤣

alperdogan
Автор

diyor ki; kaçma, kaçtıkça daha derine düşersin!

MrSerken
Автор

3:55 Michelangelo'nun Ademin yaradılışı tablosuna bir gönderme olmuş.

Nikola.Tesla
Автор

Etkilendim. Yorumlarda ki bakış açısı ve fikirler de bir o kadar güzel. Ne güzel insanlar var. Ümit dolmamak mümkün değil.

serkankeskin
Автор

En son altı yıl önce öğretmenimiz izletmişti çok aradım. Tekrar karşılaştım, küçükken nasıl bu kadar çok manası olduğunu nasıl düşünebilirdik. O zaman sadece kısa filmdi. Şuan ise, büyüdükçe bunun bir kısa film değil bir eser olduğunu görebildik.

yedekhesabimderslerim
Автор

4.
-Ranzada bulunan kitap mahkumun dikkatini çeken ilk nesne olarak beliriyor. Kitap Agatha Christie’nin ‘Nil’de Ölüm’ polisiyesi. Kitabın konusu özetle şöyle: zengin ve güzel bir kadın hakettiği herşeye sahip biri olarak evlendiği ikinci kocasıyla Nil nehrinde seyahate çıkıyor. Vaktiyle, evlendiği adamın nişanlısı ve kendisinin de en yakın arkadaşı olan bir başka kadın da bu zengin ve güzel kadına bu sebepten ötürü büyük bir kıskançlık ve nefret duygusu besliyor. Ama seyahat ettikleri anda etraflarında bulunan herkes bir sebeple bu zengin ve güzel kadına gizli bir düşmanlık besliyor. Romanın ilerleyen bölümlerinde bu kadın gizemli bir şekilde öldürülüyor. Bundan sonrası da bilindik polisiye-macera anlatısı. Burda ‘doğal güdüler’ arasında bir tarafgirliğin ortaya konduğunu görüyoruz. Özel mülkiyet hakkı ve bu hakkın sınırları içindeki en aşırı hareketler bile(sömürü, yoksulluğa neden oluş, ırkçılık, faşizm, soykırım, dünya savaşları vs vs) normal ve başarıya götüren güdüler olarak nitelenip olumlanırken; bu duruma dönük memnuniyetsizlik şeytanî bir günahkarlığın ifadesi olarak negativize ediliyor; kıskançlık, canilik, ilkel ve terbiye edilmemiş vahşi bir öfke olarak tanımlanıyor. İnsan nüfusunun çoğunluğunun bu pozisyonda olması o güdülerin şeytani günahkarlığa denk olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Romanda kadın zengin, başarılı ve cazibe odağı olma özellikleriyle toplumun içindeki azınlığı -tıpkı burjuva sınıfı gibi!- simgeliyor. Ondan rahatsız olup kıskanan, nefret eden çoğunluk ise şeytani dürtülerin kolayca yoldan çıkartabildiği terbiye edilmemiş ve terbiyeye muhtaç kitleyi. Ve kapitalizm karşıtı/alternatifi hareket ve sistemlerin dayandığı ve ilham aldığı nokta da bu terbiyeye muhtaç ‘baldırı çıplaklar’; ayaklar baş olunca başa gelen bu oluyor demek!
-Baskı mekanizmasını bir fasit daireye dönüştüren meşhur kırmızı kutu hakkında farklı birçok değerlendirme yapılabilir. Bence yapı-özne meselesini görünür kılmak üzere yer verilmiş bu ‘kırmızı kutu’ imgesine. Burada, İncil’deki “Tanrı insanı kendi suretinde yarattı” ayeti ve Kur’an’ın “her toplum layık olduğu şekilde yönetilir” mealindeki ayetine göndermenin yapıldığını görüyoruz. Mahkum’a ilişkin kimi değerlendirmelerde bulunulmuştu. Tamamlayacak nitelikte bir iki hususu da ‘kırmızı kutu’ bağlamında belirterek noktalayalım. Mahkum, her ne kadar metinde eleştirilen bir sistem tarafından mağdur edilmiş olsa da, iticiliği, beceriksizliği, sevimsizliğiyle tam bir anti-kahraman olarak betimleniyor. Kutunun içine parmağını uzattığında, tavanın açılmasıyla büyük bir elin kendisine uzandığını görüyor. Kendisi kutuya ne yapıyorsa, bulunduğu hücreye de o oluyor. Michelangelo’nun Sistine Şapeli’nin tavanına çizdiği “Adem’in Yaratılışı” freskinin ete kemiğe büründüğünü görüyoruz. Yani mağduru olduğu sistem aslında kendisinin layık olduğu, kendi suretinde bir yapı iken; kendisi de ancak böyle bir yapının öznesi, bireyi olmayı hakediyor. Mahkum, mağduru olduğu sisteme karşı ilkel de olsa itiraz ettiğinden ve sistemin zaaflarını teşhir ettiğinden makbul bir öğe. Ama hepsi o kadar. Sonuçta bu sistem onun gibiler sayesinde kendini var etti. Kendisi de sistemin kurucuları, denetleyicileri, yöneticileriyle suç ortağı. Yüzündeki sevimsiz mimikler, antipatik tavırları, beceriksizliği hep bu yüzden. Ve yine bu nedenle bir kahraman değil. Bu nedenle zindan, hayatında bir fasit daire olarak sürekli yer alacak. Agatha Christie romanındaki, içinde katili bulunduran ‘lanetli kalabalığın’ öznesi olarak Romanovları ortadan kaldıran, başarılı zenginlerin mallarını müsadere eden kitlenin ‘suçu’nu alnında taşıyor. Ve kırmızı kutu, tam da böyle bir özneye hak görülecek türden bir mukadder yapı olarak hücrede bulunuyor.

alinedimi
Автор

gizeme ve özgürlüğe olan içsel bi güdü sanırım bu herkeste var ve bunu bilen insanlar diğerlerinin zaafını çok iyi kullanarak onları kendilerine tutsak edebilirler evet harik a bir çalışma olmuş

aysedoganay
Автор

Sedat pekerin kibrt kutusu buradan geliyormuş:)))

cerenakturk
Автор

Merak.. İnsanoğlunun en büyük engellenemez zaafı...Ne yaparsan yap, yazılan kaderinden kaçamiyorsun

sumermete
Автор

arkadaşlar anlatılmak istenene baksanıza neden çözüm yolu arıyonuz manyakmısınız

batuhan
Автор

Sana yardımcı olabilecek tek kişi yine sensin. Kendi potansiyelinin farkına varsaydı kendisini kurtaracaktı ama o başkasına güvenmeyi tercih edip sistemin bir parcası oldu.

saadet_aslan
Автор

başlangıçta kendi sınırlarımızı belirlediğimizi düşünürken filmin sonunda değişitiremeyeceklerimize odaklanmaya başladım.

Автор

11-12 kez izledim nedir bu ya acayip güzel bir film, yapan tam yapmış Abi hâlâ şokundayım...

Автор

Ben anladım hemde çok rahat sadece bi döngü içerisinde ve kötü niyetli olanları kibrit kutusuna tıkıyo ve bu kutunun sınırı yok her kötü niyetli mahkumu direkt ellerinde tutuyolar

atillauslucan
Автор

Neden birsey soylemedin ?
-Bana inanacak miydin?

(Sormadin ki ! Ya da sorgulamadin! ) Sorgulamadan dusunemez insan. Dusunemeyince tehlikenin de farkina varamaz.

ozgurlugesevdal
Автор

gerçektende düşündüğünde sanki sonsuza gidiyo ama sonra beynim yoruluyo düşünmekten..

musaarslan
visit shbcf.ru