filmov
tv
Major Depresif Bozukluğun Tanı Ölçütleri ve Klinik Görünümler
Показать описание
Major Depresif Bozukluğun Tanı Ölçütleri ve Klinik Görünümler
Bugünkü uygulamalarda depresyonun klinik tanısı ya DSM-TR (Amerikan Psikiyatri Birliği) ya da ICD-10 (Dünya Sağlık Örgütü) ölçütleri dikkate alınarak konulmaktadır.
***Klinik Görünüm Depresyonda gözlenen klinik belirtiler şu şekilde sınıflandırılabilir:
*Çökkün duygudurum; Depresyonun temel özelliklerindendir. Depresif bozukluk tanısının konulabilmesi için depresif duygudurum ve ilgi kabı/zevk alamama belirtilerinden en az birinin mevcut olması gereklidir. Çökkün duygudurumu (disfori) kendini kederli ve elemli hissetme, mutsuzluk, hüzün, moral bozukluğu, umutsuzluk, karamsarlık, kendini boşlukta hissetme, sıkıntı hissi ile karakterize olabilir ve devamlılık gösterir. Çökkün duygu durumu olan bir kişi günlerinin çoğunluğunda ve günün büyük bir bölümünde yukarıdaki belirtileri sergiler. Melankolik ve psikotik özellikli depresyonlarda çökkün duygudurumu daha ağırdır. Bazılarında öfkenin arttığı ve strese karşı toleransın azaldığı da gözlenebilir. Hastaların büyük bir kısmı da özellikle kendilerini sabahları çok karamsar, sıkıntılı ve çökkün hissederler. Depresyon ilerledikçe hastalar kendilerini günün tamamında kötü hissederler.
*İlgi Azlığı ve Anhedoni;
Çökkün duygudurum ya da ilgi azlığından en az biri bulunmadıkça depresyondan söz edilemez. Hastanın çevresine ve işine olan ilgisi azalır, daha önce zevk alarak yaptığı işlerden etkinliklerden zevk alamaz hale gelir.
*Sıkıntı hissi, bunaltı (anksiyete); Anksiyete depresyonun karakteristik bir özelliği olmamasına rağmen, klinik pratikte depresif duygu durumu ve ilgi azlığından sonra üçüncü sıklıkta izlenir. Bunaltı hissi, gerginlik, engellenmeye karşı tahammülsüzlük ve unutkanlık, sinirlilik artışı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bunaltıya sıklıkla çarpıntı, ağız kuruluğu, terleme, karın ağrısı ve ishal gibi bedensel yakınmalar da eşlik eder. Bunaltılı hastalarda baş ağrısı ve dönmesi de sıklıkla izlenir. Ağır depresyonlardaki yoğun bunaltı kendini ajitasyon şeklinde gösterebilir ve klinik görünüme hakim olabilir. Anksiyetesi fazla olan depresif hastalarda tedavi yanıtı da düşük olmaktadır.
*Afektif anestezi:: Ağır depresif hastalar aşırı acı verecek olaylara bile duygusal olarak tepki veremez hale gelebilirler.
*Bilişsel bozukluklar: Akut dönemde özellikle dikkati odaklama, bellek, bilgi işleme süreci ve yürütücü işlevlerde bozukluklar ortaya çıkabilmektedir. Tedaviye rağmen bilişsel belirtilerin devam edebildiği, kalıntı belirtiler olarak sürebildiği birçok çalışmada vurgulanmıştır.
Güncellemelerden anında haberdar olmak için beni takip edin:
Destek olmak için kanalımı "beğen" ve motive edici bir "yorum bırakarak" duyarlılık gösterdiğin için teşekkür ederim.
Dr. Ali GÖK diğer sosyal medya ağlarım:
- Güncel takip etmek için "abone olun"
Bugünkü uygulamalarda depresyonun klinik tanısı ya DSM-TR (Amerikan Psikiyatri Birliği) ya da ICD-10 (Dünya Sağlık Örgütü) ölçütleri dikkate alınarak konulmaktadır.
***Klinik Görünüm Depresyonda gözlenen klinik belirtiler şu şekilde sınıflandırılabilir:
*Çökkün duygudurum; Depresyonun temel özelliklerindendir. Depresif bozukluk tanısının konulabilmesi için depresif duygudurum ve ilgi kabı/zevk alamama belirtilerinden en az birinin mevcut olması gereklidir. Çökkün duygudurumu (disfori) kendini kederli ve elemli hissetme, mutsuzluk, hüzün, moral bozukluğu, umutsuzluk, karamsarlık, kendini boşlukta hissetme, sıkıntı hissi ile karakterize olabilir ve devamlılık gösterir. Çökkün duygu durumu olan bir kişi günlerinin çoğunluğunda ve günün büyük bir bölümünde yukarıdaki belirtileri sergiler. Melankolik ve psikotik özellikli depresyonlarda çökkün duygudurumu daha ağırdır. Bazılarında öfkenin arttığı ve strese karşı toleransın azaldığı da gözlenebilir. Hastaların büyük bir kısmı da özellikle kendilerini sabahları çok karamsar, sıkıntılı ve çökkün hissederler. Depresyon ilerledikçe hastalar kendilerini günün tamamında kötü hissederler.
*İlgi Azlığı ve Anhedoni;
Çökkün duygudurum ya da ilgi azlığından en az biri bulunmadıkça depresyondan söz edilemez. Hastanın çevresine ve işine olan ilgisi azalır, daha önce zevk alarak yaptığı işlerden etkinliklerden zevk alamaz hale gelir.
*Sıkıntı hissi, bunaltı (anksiyete); Anksiyete depresyonun karakteristik bir özelliği olmamasına rağmen, klinik pratikte depresif duygu durumu ve ilgi azlığından sonra üçüncü sıklıkta izlenir. Bunaltı hissi, gerginlik, engellenmeye karşı tahammülsüzlük ve unutkanlık, sinirlilik artışı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bunaltıya sıklıkla çarpıntı, ağız kuruluğu, terleme, karın ağrısı ve ishal gibi bedensel yakınmalar da eşlik eder. Bunaltılı hastalarda baş ağrısı ve dönmesi de sıklıkla izlenir. Ağır depresyonlardaki yoğun bunaltı kendini ajitasyon şeklinde gösterebilir ve klinik görünüme hakim olabilir. Anksiyetesi fazla olan depresif hastalarda tedavi yanıtı da düşük olmaktadır.
*Afektif anestezi:: Ağır depresif hastalar aşırı acı verecek olaylara bile duygusal olarak tepki veremez hale gelebilirler.
*Bilişsel bozukluklar: Akut dönemde özellikle dikkati odaklama, bellek, bilgi işleme süreci ve yürütücü işlevlerde bozukluklar ortaya çıkabilmektedir. Tedaviye rağmen bilişsel belirtilerin devam edebildiği, kalıntı belirtiler olarak sürebildiği birçok çalışmada vurgulanmıştır.
Güncellemelerden anında haberdar olmak için beni takip edin:
Destek olmak için kanalımı "beğen" ve motive edici bir "yorum bırakarak" duyarlılık gösterdiğin için teşekkür ederim.
Dr. Ali GÖK diğer sosyal medya ağlarım:
- Güncel takip etmek için "abone olun"
Комментарии