Uhud Dağı'nda Muhteşem Sohbet

preview_player
Показать описание
#uhuddağı
Tek başına bulunduğu, bölgedeki herhangi bir dağ silsilesine bağlı olmadığı için bu adı almıştır. Uhud Dağı, bugün doğuda Medine Havaalanı yoluyla, batıda Tarîkuluyûn ile kuşatılmış ve gelişen şehre dâhil olmuştur.
Mekke müşrikleriyle yapılan mücadelenin önemli safhalarından olan Uhud Savaşı burada gerçekleşmiş ve adını buradan almıştır.
Hz. Enes (r.a.) buyurdu ki:
“Rasülüllah (s.a.v.) yanında Ebu Bekir, Ömer ve Osman Radıyallahü anhüm ecmain oldukları halde Uhud’a çıktılar. Uhud Dağı sevincinden sallandı. Rasülüllah ayağı ile Uhud’a vurarak şöyle seslendi:
“Sabit ol ey Uhud! Çünkü senin üzerinde bir nebi, bir sıddık, iki de şehit var.”
Diğer hadis-i şeriflerinde buyurdular ki:
“Uhud bir dağdır. O bizi sever, biz de onu severiz.
“Uhud cennet köşelerinden bir köşedir.”
Hz. Abbas’ın Mektubu
Rasulullah’ın [sa] amcası Hz. Abbas [ra], Müslüman olduktan sonra Medine’ye hicret etmek istediğini Hz. Peygamber’e [sallallahu aleyhi vesellem] iletmiş fakat Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] ileride kendisine mühim hizmetler düşeceği düşüncesi ile ona Mekke’de kalmasını söylemişti.

İşte o hizmetlerden biri, müşriklerin intikam hırsı ile Uhud Savaşı için hazırlanışlarını bildirmekti. İslam’ı Mekke’de müşriklerin arasında gizli bir şekilde yaşayan Hz. Abbas, gizli bir mektupla Rasûlullah’ı [sallallahu aleyhi vesellem] yaklaşmakta olan savaştan haberdar etti.

Mektup, Kuba Mescidi’nde Rasulullah’a [sallallahu aleyhi vesellem] ulaştı. Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] ashabtan birini çağırarak mektubu kendisine okumasını ve yazılı olanları gizli tutmasını istedi. Ancak Ashab-ı Kiram arasında kara haber tez yayıldı. Bunun üzerine Efendimiz [sa] seferberlik ilan etti.
İstişare
Vahiy gelmeyen konularda, karar vermeden önce Rasulullah [sa] ashabla istişare ederdi. Muhacirleri ve Ensarları [ra] toplayarak: “Düşmanı Medine dışında mı karşılayalım, yoksa şehir içinde savunma tedbirleri mi alalım?” diye istişarede bulundu.

Bu sırada Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem], önceki gece gördüğü rüyayı ashabına şöyle anlattı:

“Kendimi sağlam bir zırh içinde gördüm. Kılıcım Zü’l-fikar’ın ağzında bir gediğin açıldığını gördüm. Sonra boğazlanmış bir sığır ve arkasından da bir koç gördüm.” Ashabı Kiram [ridvanullahi aleyhim]:

– Bunu tabiri nedir ya Rasulallah?” deyince şöyle buyurdular:

– Sağlam zırh giymek Medine’ye işarettir. Kılıcımın ağzında bir gediğin oluşması ise herhangi bir zarara uğramayacağıma işarettir. Sığırın boğazlanması, sahabelerimden bazılarının şehit edileceğine işarettir. Daha sonra bir koçun getirilmesi ise, bu bir askeri birliğe işarettir ki inşallah Allah onları öldürecektir.” [İbn Hişam]

Gördüğü bu rüya üzerine Efendimizin [sallallahu aleyhi vesellem] kanaati, Medine’yi içeriden müdafaa etmekti. Buna rağmen Sahabe-i Kiram’ı [ra] ile istişare edip kanaatlerini öğrenmek istiyordu.

Sahabe-i Kiram’ın [ridvanullahi aleyhim] ileri gelenlerinin birçoğu da Efendimizin [sa] kanaatindeydi. Ancak Bedir Savaşı’na katılamayan sahabeler Allah ve Rasûlullah [sa] uğrunda gazilik veya şehitlik elde etmek düşüncesi ile düşmanı Medine dışında karşılama hususunda şiddetle ısrar etmişlerdi.

Bedir Savaşı’na ashabın önde gelenlerinin bir kısmı ve Hz. Hamza’nın da [ra] ortak konuşmaları; “Biz böyle bir günü beklemekteydik, düşmanla Medine dışında savaşalım.” yönünde oldu. Hz. Hamza [ra]: “Ey Allahın Rasûlü! Sana kitabı indiren Allah’a yemin ederim ki, Medine dışında Kureyş müşrikleriyle çarpışmadıkça yemek yemeyeceğim.” dedi.
Sonra Hz. Hayseme [ra] söze başladı:“Ya Rasûlallah,” dedi. Müşrikler, bizi evlerimizde kuşatmak üzere bedevi Araplardan ve müttefiklerinden askerler topladılar. Atlılarıyla ve develileriyle sınırlarımıza dayandılar. Onları Medine dışında er meydanında karşılamazsak korktuğumuza yoracaklar.
İstişare kararından çoğunluğunun Medine’nin dışında açık bir meydanda savaşmak olduğu kanaati çıktı ve karar kesinleşti. Bunun üzerine Efendimiz [sa], sağında Hz. Ebu Bekr, solunda da Hz. Ömer [ra] ile zırhını giyinmek üzere Hane-i Saadeti’ne gitti.

Bu sırada Efendimiz [sa] ile aynı kanaati paylaşan Sa’d B. Muaz başta olmak üzere Ashabın ileri gelenleri sahabelere Allah’ın [celle celaluhu]:
“Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; o, arzusuna göre de konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir. Çünkü onu güçlü kuvvetli ve üstün yaratılışlı biri (Cebrail) öğretti.” [Necm, 1,2,3,4] ayetini hatırlatarak şöyle diyorlardı:

“Arkadaşlar! Medine’de mudafaa savaşı yapma kanaatinde olmasına rağmen Medine’den açık araziye çıkma hususunda Rasûlullah’a [sa] ısrar ettiniz. Bilmez misiniz? O kendi hevası ile konuşmaz. Konuştuğu her şey vahiydir. O’na arş-ı âlâdan haber gelir. Geliniz kanaatinizden vazgeçip O’na uyunuz.

Bu sözler karşısında aksi kanaatte olan Ashab ısrarlarında pişman oldular.
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

ALLAH RAZI OLSUN İNŞAALLAH biz ikinci kez dinliyoruz

Jhjjvgjjgtv
Автор

Masallaah bu ne güzel Bi anlatiş yaşattın bize hocaam😢

MuzeyyenErol-pykr
Автор

Maşaallah rabbim kabul etsin inşallah Aamin Aamin Rabbin bizlerde nasip etsin inşallah Aamin Aamin Allah kabul etsin inşallah Aamin doalarinizde onutmayin bizleri rabbimin selamı rahmeti bereketi mağfireti cümlenizin üzerinize olsun hocam 🤲🤲👍🌼🌿🌼🌿👍

safiyehanm
Автор

Allah kabul etsin saygıdeğer hocam bizlerde dua edin hocam bizlerde gelelim hocam bu güzelliği bizlerle paylaştığın için bu ne güzellik masa Allah❤❤❤❤❤❤❤

zeynepcetin
Автор

Rabbim bütün hacca gidenlerin duasını kabul etsin amin 🤲🏻 gidemeyenlere de gitmeyi nasip etsin inşallah ❤😢❤

isisadiqov
Автор

Merhaba muhammed hocam hayırlı olsun hocam

aysellendinizzx
Автор

Hocam uhud harbi hicretin 3. Senesinde olmuştur 2.senesinde bedir olmuştur.

mehmetzeytin