filmov
tv
Pamukkale'nin JEOSİT Olma Süreci ve Denizli'de ve Türkiye'de Jeoparklar/ TRT1 Gecenin İçinden
Показать описание
Denizli'nin incisi Pamukkale, sahip olduğu jeolojik ve kültürel değerleriyle sadece ülkemizde değil, Dünya'da da özellikle bilimsel çevreler tarafından ilgi çekmektedir. Öyle ki; UNESCO'nun Uluslararası Yerbilimleri Birliği'nin düzenlediği bir proje kapsamında "Dünyanın En Önemli 100 Jeositi" arasında yerini almıştır. Bu tescil bize ne kazandırır?
Dünya'da Pamukkale gibi uluslararası değere sahip birçok jeolojik miras/jeo-değer bulunmaktadır. Bunlar bulunduğu coğrafyaya doğanın en kıymetli emanetidir. Emanet, geri alınmak üzere, geçici olarak bırakılan, teslim alan tarafından korunması gereken olgulardır. Bu sebeple ülkeler jeolojik miras unsurlarını korumak ve gelecek nesillere aktarmakla yükümlüdür. Olduğu haliyle korunan bu unsurlar, yöre halkına tarihi dönemlerden beri nesilden nesile aktarılan bir de kültür inşaa eder. Günümüz toplumları, hem doğanın emaneti jeo-değerleri, hem de tarihi dönemlerden beri süregelen kültürel ögeleri, merak duygusu ile yerinde görüp deneyimlemek isterler. Merakla ikametlerinden ayrılıp yola düşen bireyler, turizmin bir parçası olurlar. Bu şekilde, jeo-değer ziyaretleri turizm kapsamında JEOTURİZM olarak tanımlanabilir. Ve bilindiği gibi turizm, bir ülke için "bacasız sanayi"dir ve önemli bir ekonomik değer üretir.
Tüm bunlardan hareketle; ülkeler jeolojik mirasına sahip çıkmak, korumak, toplumları bilgilendirmek ve bütçelerine katkı sağlamak amacıyla, jeolojik miras ögelerince zengin alanlarda yerel ölçekte JEOPARK kurarlar. Bu jeoparklar boyut olarak yerel bazda olsa da sahip olduğu değer bakımından uluslararası boyuttadır, çünkü bu değerler dünyaya aittir. Jeoparklara duyulan ulusal ve uluslararası ilgi sayesinde yöre halkı, yöreye özgü kültürel normlarını, yiyecekleri, giysileri gibi folklorik özelliklerini farklı toplumlara anlatma fırsatı bulurlar. Bu süreçte barınma, beslenme gibi ihtiyaçlar için ziyaretçilere hizmet sunan yöre halkı da kalkınma sürecine dahil olur. Aynı zamanda yaşadıkları bölgenin sadece bir toprak parçası olmadığını, buranın oluşum sürecini öğrenerek uygulamalı DOĞA EĞİTİMİ almış olurlar. Yaşadıkları ortamı, jeolojik, ekolojik, biyolojik ve kültürel özelliklerini bilip, koruyup, ziyaretçilerine aktararak KÜLTÜR ALIŞVERİŞİ sağlamış olurlar.
Hem jeolojik miras ögelerini koruma, hem kültür alışverişi, hem doğa eğitimi, hem sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya katkı sağlayan bu jeoparklardan ülkemizde de sahip olmayı istemek, çok büyük bir talep olmayacaktır. Çünkü medeniyetler beşiği olarak kabul edilen Anadolu coğrafyası hem doğal hem de kültürel olarak çeşitliliğe ve haliyle büyük bir zenginliğe sahiptir. Buna karşın; ülkemizde mevcut dönemde UNESCO'nun belirlediği kriterlere uygun olarak faaliyet gösteren sadece bir jeoparkımız bulunmaktadır: KULA-SALİHLİ KÜRESEL JEOPARKI. Son 20-30 yıllık süreçte, Prof. Dr. Nizamettin KAZANCI (Ankara Üniversitesi) ve çalışma arkadaşlarının girişimiyle kurulan JEMİRKO (Jeolojik Mirası Koruma Derneği), bilim camiasında ve toplumda farkındalık uyandırmış ve UNESCO kriterlerine uymaya hazırlanan pek çok jeopark kurma girişimlerini desteklemiştir. Zonguldak Kömür Jeoparkı ile Balıkesir İda-Madra Jeoparkı, küresel jeopark olmak için UNESCO'ya başvurmuşlardır. Bunlardan başka, Ankara-Kızılcahamam, Eskişehir, Adıyaman-Nemrut, Mersin gibi bölgelerin de jeopark yolculuğu sürmektedir.
Son olarak, tüm anlatılanların ışığında sorumuzun yanıtına gelecek olursak; Pamukkale, Denizli ili sınırları içerisinde uluslararası tescili bulunan bir jeosit (geosite/jeolojik bölge) olmuştur. Denizli, Pamukkale'de gibi traverten jeositleri bakımından zenginliğe sahiptir. Yanı sıra ilimiz, sahip olduğu jeolojik, jeomorfolojik, coğrafik ve arkeolojik özellikleri ile de dikkat çekmektedir. Hierapolis, Laodikya, Tripolis gibi bir çok arkeolojik alanlara, Çal, Acıpayam, Emecik gibi eşsiz kanyonlara, Acıgöl, Işıklı Gölü, Kartal gölü gibi sulak alanlara, Karahayıt, Sarayköy gibi sıcak/soğuk su kaynaklarına, insana dair en eski bulguya rastlanan litolojilere ve daha nice kültürel özelliklere sahipken Denizli'de neden bir jeopark kurulmasın ki! Travertenlerde ürettiği bilimsel verilerle bölgede çalışmalarına devam eden PAÜ Jeoloji Mühendisliği emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet ÖZKUL başkanlığında 2020'de multidisipliner bir DENİZLİ JEOPARK ÇALIŞMA GRUBU oluşturuldu. Grubumuz JMO, JEMİRKO, Denizli Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerin desteği ile toplumsal farkındalık oluşturmak adına seminerler, çalıştaylar, fotoğraf sergileri gibi etkinlikler yapmaktadır. Hem doğanın emaneti jeolojik miras ögelerimizi korumak, bunları topluma anlatmak, ulusal ve uluslararası boyutta jeoturizm hareketliliğine katılmak, toplumsal kalkınmanın sürdürülebilirliğini sağlamak ve diğer dünya vatandaşları ile kültürel bağ kurmak adına" jeopark kurmak", tüm dünyada olduğu gibi Denizli için de önemlidir. Ve Pamukkale, Denizli Traverten Jeoparkı'nın ve bu gezegenin korunmayı, tanınmayı hak eden en nadide jeolojik değeridir.
Dr.Öğr.Üyesi Arzu GÜL / 03-03-2023
Dünya'da Pamukkale gibi uluslararası değere sahip birçok jeolojik miras/jeo-değer bulunmaktadır. Bunlar bulunduğu coğrafyaya doğanın en kıymetli emanetidir. Emanet, geri alınmak üzere, geçici olarak bırakılan, teslim alan tarafından korunması gereken olgulardır. Bu sebeple ülkeler jeolojik miras unsurlarını korumak ve gelecek nesillere aktarmakla yükümlüdür. Olduğu haliyle korunan bu unsurlar, yöre halkına tarihi dönemlerden beri nesilden nesile aktarılan bir de kültür inşaa eder. Günümüz toplumları, hem doğanın emaneti jeo-değerleri, hem de tarihi dönemlerden beri süregelen kültürel ögeleri, merak duygusu ile yerinde görüp deneyimlemek isterler. Merakla ikametlerinden ayrılıp yola düşen bireyler, turizmin bir parçası olurlar. Bu şekilde, jeo-değer ziyaretleri turizm kapsamında JEOTURİZM olarak tanımlanabilir. Ve bilindiği gibi turizm, bir ülke için "bacasız sanayi"dir ve önemli bir ekonomik değer üretir.
Tüm bunlardan hareketle; ülkeler jeolojik mirasına sahip çıkmak, korumak, toplumları bilgilendirmek ve bütçelerine katkı sağlamak amacıyla, jeolojik miras ögelerince zengin alanlarda yerel ölçekte JEOPARK kurarlar. Bu jeoparklar boyut olarak yerel bazda olsa da sahip olduğu değer bakımından uluslararası boyuttadır, çünkü bu değerler dünyaya aittir. Jeoparklara duyulan ulusal ve uluslararası ilgi sayesinde yöre halkı, yöreye özgü kültürel normlarını, yiyecekleri, giysileri gibi folklorik özelliklerini farklı toplumlara anlatma fırsatı bulurlar. Bu süreçte barınma, beslenme gibi ihtiyaçlar için ziyaretçilere hizmet sunan yöre halkı da kalkınma sürecine dahil olur. Aynı zamanda yaşadıkları bölgenin sadece bir toprak parçası olmadığını, buranın oluşum sürecini öğrenerek uygulamalı DOĞA EĞİTİMİ almış olurlar. Yaşadıkları ortamı, jeolojik, ekolojik, biyolojik ve kültürel özelliklerini bilip, koruyup, ziyaretçilerine aktararak KÜLTÜR ALIŞVERİŞİ sağlamış olurlar.
Hem jeolojik miras ögelerini koruma, hem kültür alışverişi, hem doğa eğitimi, hem sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya katkı sağlayan bu jeoparklardan ülkemizde de sahip olmayı istemek, çok büyük bir talep olmayacaktır. Çünkü medeniyetler beşiği olarak kabul edilen Anadolu coğrafyası hem doğal hem de kültürel olarak çeşitliliğe ve haliyle büyük bir zenginliğe sahiptir. Buna karşın; ülkemizde mevcut dönemde UNESCO'nun belirlediği kriterlere uygun olarak faaliyet gösteren sadece bir jeoparkımız bulunmaktadır: KULA-SALİHLİ KÜRESEL JEOPARKI. Son 20-30 yıllık süreçte, Prof. Dr. Nizamettin KAZANCI (Ankara Üniversitesi) ve çalışma arkadaşlarının girişimiyle kurulan JEMİRKO (Jeolojik Mirası Koruma Derneği), bilim camiasında ve toplumda farkındalık uyandırmış ve UNESCO kriterlerine uymaya hazırlanan pek çok jeopark kurma girişimlerini desteklemiştir. Zonguldak Kömür Jeoparkı ile Balıkesir İda-Madra Jeoparkı, küresel jeopark olmak için UNESCO'ya başvurmuşlardır. Bunlardan başka, Ankara-Kızılcahamam, Eskişehir, Adıyaman-Nemrut, Mersin gibi bölgelerin de jeopark yolculuğu sürmektedir.
Son olarak, tüm anlatılanların ışığında sorumuzun yanıtına gelecek olursak; Pamukkale, Denizli ili sınırları içerisinde uluslararası tescili bulunan bir jeosit (geosite/jeolojik bölge) olmuştur. Denizli, Pamukkale'de gibi traverten jeositleri bakımından zenginliğe sahiptir. Yanı sıra ilimiz, sahip olduğu jeolojik, jeomorfolojik, coğrafik ve arkeolojik özellikleri ile de dikkat çekmektedir. Hierapolis, Laodikya, Tripolis gibi bir çok arkeolojik alanlara, Çal, Acıpayam, Emecik gibi eşsiz kanyonlara, Acıgöl, Işıklı Gölü, Kartal gölü gibi sulak alanlara, Karahayıt, Sarayköy gibi sıcak/soğuk su kaynaklarına, insana dair en eski bulguya rastlanan litolojilere ve daha nice kültürel özelliklere sahipken Denizli'de neden bir jeopark kurulmasın ki! Travertenlerde ürettiği bilimsel verilerle bölgede çalışmalarına devam eden PAÜ Jeoloji Mühendisliği emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet ÖZKUL başkanlığında 2020'de multidisipliner bir DENİZLİ JEOPARK ÇALIŞMA GRUBU oluşturuldu. Grubumuz JMO, JEMİRKO, Denizli Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerin desteği ile toplumsal farkındalık oluşturmak adına seminerler, çalıştaylar, fotoğraf sergileri gibi etkinlikler yapmaktadır. Hem doğanın emaneti jeolojik miras ögelerimizi korumak, bunları topluma anlatmak, ulusal ve uluslararası boyutta jeoturizm hareketliliğine katılmak, toplumsal kalkınmanın sürdürülebilirliğini sağlamak ve diğer dünya vatandaşları ile kültürel bağ kurmak adına" jeopark kurmak", tüm dünyada olduğu gibi Denizli için de önemlidir. Ve Pamukkale, Denizli Traverten Jeoparkı'nın ve bu gezegenin korunmayı, tanınmayı hak eden en nadide jeolojik değeridir.
Dr.Öğr.Üyesi Arzu GÜL / 03-03-2023