Gazetecilik Nedir? | Aklımın İplerini Saldım

preview_player
Показать описание
Bu hafta Kutlu Özmakinacı ile birlikte demokratik toplumların yapı taşı olan "gazetecilik" kavramını konuşacağız.

Akşam saat 21:00'de görüşmek üzere...

Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Onlar gazeteci değil halkla ilişkilerci oluyor

senadaglar
Автор

Yorumlarınız baya 'iyi niyetli' ama hayat niyetlerle değerlendirilemeyecek kadar komplike olduğunu düşünüyorum. "herkes biliyor zarların hileli olduğunu.." Bu yeni bir olgu değil Reagan dönemine bakmak oldukça faydalı olurdu keşke değinseydiniz. ABD yasalarında başkanlık kararnameleri Kongre'nin kabul ettiği yasaları yürürlükten kaldırmaz. Lakin Reagan Kongre onayı olmadan Grenada'ya işgal kararnamesi yayınlayarak suç işlemişti. Keza Irangate olayında da konuştuğunuz konudakine benzer bir suç işlemişti. Reagan bu suçlarından yargılanmadı. Gazeteciler CIA'nin psikolojik harp elemaları olarak çalıştı. ABD'de devlet ve mafyanın iç içe geçtiğinin kamuoyunda anlaşılması böyle oldu. Artık dünyada küresel ölçekte gladyo ve mafya diktatörlüğü inşa edilmiş durumda. Bu unsurlara karşı "gazetecilik ya da demokratik mekanizmaların" işe yarama şansı yok. O yayında olanları gazeteci olarak değerlendirmek oldukça masumane bir bakış açısı. Bu kadar masum olmayın... "Ancak Reagan'ın ikinci iktidar döneminde, devrimci-yurtsever Üçüncü Dünya yönetimlerini devirmek, dış politikanın temel bir unsuru haline geldi. Reagan 1985'te Ulusa Sesleniş konuşmasında, "Afganistan'dan Nikaragua'ya kadar bütün kıtalarda", Sovyet yanlısı yönetimlere karşı mücadele eden anti komünist güçlere yardım sözü verdi. Ardından, gerek Reagan gerekse öbür devlet yöneticileri, karşıdevrimci ayaklanmaları desteklemeyi ve bu güçleri palazlandırmayı, yönetimin en önemli politikası haline getirdiler. Önceleri gizli olarak yapılan ve sınırlı tutulan karşı ayaklanmalar tezgâhlamak politikasına "Reagan Doktrini" adı verildi. Bu doktrinin ilk uygulamaları, Ronald Reagan'ın iktidara gelmesinden hemen sonra, Nikaragua'da Kontralara destekle başlamıştı. Dışişleri Bakanı George Shultz, 1985'te, Kongre'nin, Kontralara desteğin kısılması yönündeki isteğine şiddetle karşı çıkıyordu. Shultz, katiller çetesini, "Bu güçler, Orta Amerika'nın ilerlemesi, güvenliği ve özgürlüğü için ön safta savaşıyorlar" diye savunuyor; CIA'nın komutasında yürütülen karşıdevrimci ayaklanma operasyonunu, "dünyayı tekrar saran demokratik devrimin bir parçası" diye niteliyordu...Beyaz Saray'ın karşı devrimci ayaklanmalarla ne kadar yakından ilgilendiği, 1986'da İrangate skandalıyla ortaya çıktı. Sözüm ona ambargo uygulanan İran'a, İsrail üzerinden Amerikan silahları satılıyor. buradan elde edilen parayla uyuşturucu alınıyor ve Nikaragua'daki Kontralara silah ve para olarak aktarılıyordu. Beyaz Saray'in, Ulusal Güvenlik Konseyi eliyle yürüttüğü bu operasyonda Mafya ile Amerikan devlet kurumları iç içe geçmişti." (Adnan Akfırat, Özel Savaş, Sayfa:40-41)

denizalazgurbuz