Kuran Mucizeleri 1: Kur'an'ın Bilimsel Mucizeleri (Belgesel) I 4K

preview_player
Показать описание
Bundan 14 asır önce insanlara bir rahmet olarak indirilen Kur’an-ı Kerim, kıyamet gününe kadar insanlığın son ve yegâne yol göstericisidir. Kur'an'ın Allah'ın sözü olduğunu gösteren çok sayıda delil vardır. Kur'an'ın hiçbir insan tarafından taklit edilemeyen olağanüstü edebi özellikleri, hiçbir çelişki taşımaması, geleceği haber vermesi, şifreler ve bazı gizli bilgiler içermesi gibi. Kur'an'ın Allah'ın vahyi olduğunu ispatlayan önemli bir mucizevi özelliği daha vardır. Bu da ancak günümüz teknolojisi ile erişebildiğimiz bazı bilimsel gerçeklerin 1400 yıl önceden kutsal kitabımızda bildirilmiş olmasıdır. O devirde insanlık bilimden yoksundu. Evren ve doğa hakkındaki görüşler, hurafe, batıl inanç ve efsanelere dayanmaktaydı.

Örneğin Araplar dünyanın düz olduğuna, gökyüzününde dağlar sayesinde tepede durduğuna inanırdı. Ancak tüm bu batıl inanışlar Kur'an'ın vahiyle birlikte ortadan kaldırıldı. “Allah O'dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti...” (Rad Suresi, 2) ayeti, Arapların gökyüzü hakkındaki batıl inanışlarını yıktı. Kur'an, evrenin yaratılışından, insanın oluşumuna, atmosferin yapısından, yeryüzündeki dengelere kadar pek çok konuda o dönemde hiçbir insanın bilemeyeceği bilgiler içeriyordu. Bu bilgilerin ne denli mucizevi olduysa, yakın zamandaki bilimsel keşiflerle daha da iyi anlaşıldı.

Evrenin Varoluşu

20. yüzyılın başında astronomların çoğu evrenin sonsuz boyutlarda olduğunu düşünüyordu. Statik yani Durağan evren modeli adı verilen bu görüşe göre evren için herhangi bir başlangıç veya son söz konusu değildi. Uzun yıllar boyunca bilim dünyasında bu inanış hakim oldu. Ta ki bu yanlış inancı kökünden sarsacak bir teorinin kanıtları ortaya çıkanadek.

Big Bang

Yani büyük patlama. Bu teori, tüm evrenin yaklaşık 15 milyar yıl önce tek bir noktanın patlamasıyla yokluktan meydana geldiğini kanıtlıyordu Evren, madde ve zaman boyutlarıyla birlikte sıfır anında büyük bir patlama ile var olmuştu. Günümüzde pek çok bilimsel bulgu Bigbang teorisini desteklemektedir. Evrenin bir başlangıcı olduğu, yokken bir anda büyük bir patlama ile var edildiği artık kanıtlanmış durumdadır. Modern fiziğin uzun çalışmalar sonucunda kanıtladığı bu gerçek Kur'anı Kerim'de açıklanmıştır. Üstelik bundan tam 1400 yıl önce.

“O, gökleri ve yeri yoktan var edendir...” (Enam Suresi, 101)

Evrenin Genişlemesi

Günümüzde ileri teknoloji sayesinde yapılan araştırma, gözlem ve hesaplamalar evrenle ilgili birçok sırrı aydınlığa çıkarmaktadır. Bunlardan biri de evrenin sürekli genişlemekte olduğudur. Bu genişleme ilk kez 20. yüzyılın başlarında gündeme geldi. Rus fizikçi Alexander Friedman ve belçikalı evren bilimci Georges Lemaitre, evrenin sürekli hareket halinde olduğunu ve genişlediğini teorik olarak hesapladılar. Daha sonra bu gerçek 1929 yılında gözlemsel olarak da ispatlandı. Amerikalı astronom Edwin Hubble, kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken ilginç bir gerçekle karşılaştı. Yıldızlar ve galaksiler sürekli olarak birbirlerinden uzaklaşıyordu.

Bu astronomi tarihinin en büyük keşiflerinden biriydi. Çünkü her şeyin sürekli olarak birbirinden uzaklaştığı bir evren sürekli genişleyen bir evren anlamına gelmekteydi. Evrendeki cisimler tıpkı şişirilen bir balonun yüzeyindeki noktalar gibiydi. Balonun yüzeyindeki noktalar balon şiştikçe birbirlerinden nasıl uzaklaşıyorsa evrendeki cisimler de evren genişledikçe birbirlerinden öyle uzaklaşıyordu. Kur'anı Kerim'in indirildiği 14 asır öncesinde ne teknoloji gelişmişti, ne de astronomi bilimi. Henüz hiçbir insan bu bilimsel gerçeğin farkında değildi ama ayetlerde evrenin genişlediği açıkça bildiriliyordu.

“Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz onu genişleticiyiz.” (Zariyat Suresi, 47)

00:00 - Giriş
02:29 - Evrenin Varoluşu
03:00 - Big Bang
03:52 - Evrenin Genişlemesi
05:43 - Çamurdan Yaratılış
07:31 - Parmak İzindeki Kimlik
08:50 - Dünyanın Yuvarlaklığı
09:48 - Dağların Görevi
12:16 - Meniden Bir Damla
13:24 - Bebeğin Rahimdeki Üç Karanlık Evresi
15:14 - İnsan Organlarının Gelişim Sırası
16:41 - Demirdeki Sır
18:34 - Yörüngeler Ve Dönen Evren
21:37 - Geri Döndüren Gök
23:11 - Bulutların Ağırlığı
24:19 - Dişi Bal Arısı
26:29 - Zamanın Göreceliği
27:31 - Yağmurdaki Ölçü
28:40 - Denizlerdeki Sınır
29:40 - Kuran Allah'ın Sözüdür
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Bundan 14 asır önce insanlara bir rahmet olarak indirilen Kur’an-ı Kerim, kıyamet gününe kadar insanlığın son ve yegâne yol göstericisidir. Kur'an'ın Allah'ın sözü olduğunu gösteren çok sayıda delil vardır. Kur'an'ın hiçbir insan tarafından taklit edilemeyen olağanüstü edebi özellikleri, hiçbir çelişki taşımaması, geleceği haber vermesi, şifreler ve bazı gizli bilgiler içermesi gibi. Kur'an'ın Allah'ın vahyi olduğunu ispatlayan önemli bir mucizevi özelliği daha vardır. Bu da ancak günümüz teknolojisi ile erişebildiğimiz bazı bilimsel gerçeklerin 1400 yıl önceden kutsal kitabımızda bildirilmiş olmasıdır. O devirde insanlık bilimden yoksundu. Evren ve doğa hakkındaki görüşler, hurafe, batıl inanç ve efsanelere dayanmaktaydı.

Örneğin Araplar dünyanın düz olduğuna, gökyüzününde dağlar sayesinde tepede durduğuna inanırdı. Ancak tüm bu batıl inanışlar Kur'an'ın vahiyle birlikte ortadan kaldırıldı. “Allah O'dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti...” (Rad Suresi, 2) ayeti, Arapların gökyüzü hakkındaki batıl inanışlarını yıktı. Kur'an, evrenin yaratılışından, insanın oluşumuna, atmosferin yapısından, yeryüzündeki dengelere kadar pek çok konuda o dönemde hiçbir insanın bilemeyeceği bilgiler içeriyordu. Bu bilgilerin ne denli mucizevi olduysa, yakın zamandaki bilimsel keşiflerle daha da iyi anlaşıldı.


Evrenin Varoluşu

20. yüzyılın başında astronomların çoğu evrenin sonsuz boyutlarda olduğunu düşünüyordu. Statik yani Durağan evren modeli adı verilen bu görüşe göre evren için herhangi bir başlangıç veya son söz konusu değildi. Uzun yıllar boyunca bilim dünyasında bu inanış hakim oldu. Ta ki bu yanlış inancı kökünden sarsacak bir teorinin kanıtları ortaya çıkanadek.


Big Bang

Yani büyük patlama. Bu teori, tüm evrenin yaklaşık 15 milyar yıl önce tek bir noktanın patlamasıyla yokluktan meydana geldiğini kanıtlıyordu Evren, madde ve zaman boyutlarıyla birlikte sıfır anında büyük bir patlama ile var olmuştu. Günümüzde pek çok bilimsel bulgu Bigbang teorisini desteklemektedir. Evrenin bir başlangıcı olduğu, yokken bir anda büyük bir patlama ile var edildiği artık kanıtlanmış durumdadır. Modern fiziğin uzun çalışmalar sonucunda kanıtladığı bu gerçek Kur'anı Kerim'de açıklanmıştır. Üstelik bundan tam 1400 yıl önce.

“O, gökleri ve yeri yoktan var edendir...” (Enam Suresi, 101)


Evrenin Genişlemesi

Günümüzde ileri teknoloji sayesinde yapılan araştırma, gözlem ve hesaplamalar evrenle ilgili birçok sırrı aydınlığa çıkarmaktadır. Bunlardan biri de evrenin sürekli genişlemekte olduğudur. Bu genişleme ilk kez 20. yüzyılın başlarında gündeme geldi. Rus fizikçi Alexander Friedman ve belçikalı evren bilimci Georges Lemaitre, evrenin sürekli hareket halinde olduğunu ve genişlediğini teorik olarak hesapladılar. Daha sonra bu gerçek 1929 yılında gözlemsel olarak da ispatlandı. Amerikalı astronom Edwin Hubble, kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken ilginç bir gerçekle karşılaştı. Yıldızlar ve galaksiler sürekli olarak birbirlerinden uzaklaşıyordu.

Bu astronomi tarihinin en büyük keşiflerinden biriydi. Çünkü her şeyin sürekli olarak birbirinden uzaklaştığı bir evren sürekli genişleyen bir evren anlamına gelmekteydi. Evrendeki cisimler tıpkı şişirilen bir balonun yüzeyindeki noktalar gibiydi. Balonun yüzeyindeki noktalar balon şiştikçe birbirlerinden nasıl uzaklaşıyorsa evrendeki cisimler de evren genişledikçe birbirlerinden öyle uzaklaşıyordu. Kur'anı Kerim'in indirildiği 14 asır öncesinde ne teknoloji gelişmişti, ne de astronomi bilimi. Henüz hiçbir insan bu bilimsel gerçeğin farkında değildi ama ayetlerde evrenin genişlediği açıkça bildiriliyordu.

“Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz onu genişleticiyiz.” (Zariyat Suresi, 47)


Çamurdan Yaratılış

İnsan bedeni - hala tüm detayları keşfedilememiş olan kusursuz bir tasarım. Günümüzde ileri teknolojiyle araştırmalar yapan bilim adamları insan bedeniyle ilgili çok şaşırtıcı sonuçlar elde ediyorlar. Bunlardan biri de bedendeki dokuların yapısı ile ilgili. İnsan vücudundaki dokularda toplam 26 element bulunur. Bunların 6 tanesi en çok bulunanlardır; karbon(C), hidrojen(H), oksijen(O2), nitrojen(N), fosfor(P) ve sülfür(S). Bu elementler tüm dokuların toplam %95-ni oluşturur. Buysa çok önemli bir gerçeğin bilimsel kanıtıdır, insanın topraktan yaratılışı. Çünkü insan bedeninin neredeyse tamamını oluşturan bu yapı taşları toprakta serbest ya da bileşik halde bulunurlar. İlk insan Allah'ın çamuru şekillendirip insan bedeni haline getirmesi ve ardından bu bedene ruh üflemesiyle yaratılmıştır. Bu mucizevi olay Kur'an'da şöyle haber verilir:

“Hani Rabbin meleklere: “Gerçekten Ben, çamurdan bir beşer yaratacağım” demişti. “Onu bir biçime sokup ona ruhumdan üflediğim zaman siz onun için hemen secdeye kapanın.” (Sad Suresi, 71-72)

Allah bir başka ayette de şöyle buyurur:

“Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.” (Müminun Suresi, 12)

Bilim, insan bedenindeki malzeme ile toprağın içerdiği temel elementlerin ortak olduğunu göstermektedir. Modern bilimin bize bugün söyledikleri bir kez daha Kur'an'da 1400 yıl önce bildirilen gerçeklerin bir onayıdır.


Parmak İzindeki Kimlik

Şu an dünya üzerinde yaşayan ve tarih boyunca yaşamış olan insanları düşünelim. Bu insanların her birinin parmak izleri birbirinden farklıdır. Hatta aynı DNA dizilimine sahip olan bu tek yumurta ikizlerinin bile. Çünkü parmak izinde çok özel bir tasarım vardır. Parmak izi doğumdan önce cenin üzerinde son şeklini alır ve kalıcı bir yaralanma olmazsa ömür boyu sabit kalır. İşte bu nedenledir ki parmak izi herkese özel çok önemli bir kimlik kartı sayılır. Bilim adamları bu önemli özelliği ancak 19. yüzyılın sonlarında keşfetmişlerdir. Fakat bundan 1400 yıl önce indirilen Kur'an'da o dönemde kimsenin dikkatini dahi çekmeyen parmak izlerinin önemi açıkça vurgulanmıştır.

“İnsan, onun kemiklerini Bizim kesin olarak bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-yeniden düzene koymaya güç yetirenleriz.” (Kıyamet Suresi, 3-4)

BilinmeyenHakikatler