filmov
tv
Cem Çelebi - Karadır Kaşların Ferman Yazdırır

Показать описание
Cem Çelebi'nin seslendirdiği "Karadır Kaşların Ferman Yazdırır" adlı eser yayında.
------------------------------------------------------
Bu dilden dile dolaşan türküyü, yediden yetmişe bilmeyenimiz yoktur. Yıllardır radyolardan, plaklardan, kasetlerden ve televizyonlardan dinledik durduk. Sevgimizi, sevdamızı ve tüm dertlerimizi bu Türkü ile dağarcığımıza yerleştirdik.
Türkünün öyküsü 1944 yılında Seyitgazi’de geçer. İki komşu çocukları olan Mustafa ile Raziye burada doğup büyürler. İkisi de birbirlerine vurgundur. Mustafa, yakışıklı yağız bir delikanlı, Raziye ise güzelliği dilden dile dolaşan kara kaşlı, ela gözlü, fidan boylu bir genç kızdır.
Mustafa konuyu babasını açar, Raziye’yi babasından istemesini söyler. Babası küplere biner, ben bu kızı kapıma koymam, onun babası bir Rum dönmesidir, bize yakışmaz der.
Raziye’nin babası kızını başka bir gençle nişanlar. Bunu duyan Mustafa çılgına döner ve kızı kaçırmaya karar verir. Arkadaşı Raşit‘ten yardım ister. Raşit atını arabaya koşar, ben hazırım der.
Bir sabah Raziye’yi çeşmeden su doldururken iki ellerinden tutup at arabasına koyarlar. Su testisi de parça parça olur. Raziye bağırmaya başlar ve susturulur.
Eskişehir yolunda Kızıltepe ormanına az kala Raşit’i sara hastalığı tutar. Atlar yoldan çıkıp ormana doğru giderler. Arkalarında jandarmalar ve nişanlısı onlara yetişir ve teslim alırlar. ( Türkü de geçen “ormanların gümbürtüsü başıma vurur” ifadesi; eskiden at arabalarının ağaçtan olan tekerleklerinin kasnağı metaldendir ve bu metalin çıkardığı ses ormanda yankılanır, o zamanların yol şartlarını da düşünerek, buradaki anlatım bunu ifade eder.)
Mustafa ilk sorgusunda kız kaçırmadan hapse atılır. Bu türküyü de hapis yattığı bu günlerde yakar. Sorgu hakimi arkadaşıdır, ona yardım eder. 27 gün sonra Mustafa’yı serbest bırakır. Bu 27 gün içinde Mustafa tutuklu iken, babası Raziye’yi Kadir adında bir gençle evlendirir.
Mustafa ile Raziye mahkemeden tekrar ikinci duruşmaya çağrılır. Raziye, Mustafa beni zorla kaçırmadı. Ben kendi isteğimle beraber oldum der. Ve kızın yaşı küçük olduğu için Mustafa’ya bir yıla yakın daha ceza kesilir.
Mustafa hapiste iken Raziye kocasından ayrılır, baba ocağına döner ve hiç evlenmez. Babası hapishaneye Mustafa’ya haber gönderir. Çıkınca yanına gelmesini söyler, kızıyla evlenmesini ister. O babasını ikna edemez ve Ankara’nın yolunu tutar. Ankara’da çalışırken Hikmet hanım ile tanışıp evlenir ve çoluk çocuğa karışır.
Bir ara görevli olarak geçici Zonguldak / Bartın‘a gönderilir. Orada tapu kadastroda çalışır. Bu türkü de o yıllar TRT repertuarına kaydedilir. Aslında Eskişehir Türküsüdür Mustafa bey kimseye zarar gelmesin diye kendi adını ve yöresini vermez. Raziye 1989 yılında, Mustafa bey de 2002 yılında vefat etmiştir.
Hamdi Tanses - Mustafa Tuna ile Röportajından
Sevgili Hamdi Tanses üstada teşekkürler...
Derleyen : Ahmet Yamacı
Kaynak : İsmet Yeşilgül
Mix Mastering : Ergül Akdemir
Karadır kaşların ferman yazdırır
Bu dert beni diyar diyar gezdirir
Karadır kaşların ferman yazdırır
Bu dert beni diyar diyar gezdirir
Lokman Hekim gelse yaram azdırır
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin
Lokman Hekim gelse yaram azdırır
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin
Ormanların gümbürtüsü, başıma vurur
Nazlı yârin hayali karşımda durur
Ormanlardan aşağı aşar gezerim
Nazlı yâri kaybettim ağlar gezerim ah
Ah neyleyim karşımızda ölüm var
Ölüm dedikleri kanlı zalım var
Ah neyleyim karşımızda ölüm var
Ölüm dedikleri kanlı zalım var
Ne ağlayıp ne gülecek halım var
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin
Ne ağlayıp ne gülecek halım var
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin
Ormanların gümbürtüsü başıma vurur
Nazlı yarin hayali karşımda durur
Ormanlardan aşağı aşar gezerim
Nazlı yari kaybettim ağlar gezerim
------------------------------------------------------
Bu dilden dile dolaşan türküyü, yediden yetmişe bilmeyenimiz yoktur. Yıllardır radyolardan, plaklardan, kasetlerden ve televizyonlardan dinledik durduk. Sevgimizi, sevdamızı ve tüm dertlerimizi bu Türkü ile dağarcığımıza yerleştirdik.
Türkünün öyküsü 1944 yılında Seyitgazi’de geçer. İki komşu çocukları olan Mustafa ile Raziye burada doğup büyürler. İkisi de birbirlerine vurgundur. Mustafa, yakışıklı yağız bir delikanlı, Raziye ise güzelliği dilden dile dolaşan kara kaşlı, ela gözlü, fidan boylu bir genç kızdır.
Mustafa konuyu babasını açar, Raziye’yi babasından istemesini söyler. Babası küplere biner, ben bu kızı kapıma koymam, onun babası bir Rum dönmesidir, bize yakışmaz der.
Raziye’nin babası kızını başka bir gençle nişanlar. Bunu duyan Mustafa çılgına döner ve kızı kaçırmaya karar verir. Arkadaşı Raşit‘ten yardım ister. Raşit atını arabaya koşar, ben hazırım der.
Bir sabah Raziye’yi çeşmeden su doldururken iki ellerinden tutup at arabasına koyarlar. Su testisi de parça parça olur. Raziye bağırmaya başlar ve susturulur.
Eskişehir yolunda Kızıltepe ormanına az kala Raşit’i sara hastalığı tutar. Atlar yoldan çıkıp ormana doğru giderler. Arkalarında jandarmalar ve nişanlısı onlara yetişir ve teslim alırlar. ( Türkü de geçen “ormanların gümbürtüsü başıma vurur” ifadesi; eskiden at arabalarının ağaçtan olan tekerleklerinin kasnağı metaldendir ve bu metalin çıkardığı ses ormanda yankılanır, o zamanların yol şartlarını da düşünerek, buradaki anlatım bunu ifade eder.)
Mustafa ilk sorgusunda kız kaçırmadan hapse atılır. Bu türküyü de hapis yattığı bu günlerde yakar. Sorgu hakimi arkadaşıdır, ona yardım eder. 27 gün sonra Mustafa’yı serbest bırakır. Bu 27 gün içinde Mustafa tutuklu iken, babası Raziye’yi Kadir adında bir gençle evlendirir.
Mustafa ile Raziye mahkemeden tekrar ikinci duruşmaya çağrılır. Raziye, Mustafa beni zorla kaçırmadı. Ben kendi isteğimle beraber oldum der. Ve kızın yaşı küçük olduğu için Mustafa’ya bir yıla yakın daha ceza kesilir.
Mustafa hapiste iken Raziye kocasından ayrılır, baba ocağına döner ve hiç evlenmez. Babası hapishaneye Mustafa’ya haber gönderir. Çıkınca yanına gelmesini söyler, kızıyla evlenmesini ister. O babasını ikna edemez ve Ankara’nın yolunu tutar. Ankara’da çalışırken Hikmet hanım ile tanışıp evlenir ve çoluk çocuğa karışır.
Bir ara görevli olarak geçici Zonguldak / Bartın‘a gönderilir. Orada tapu kadastroda çalışır. Bu türkü de o yıllar TRT repertuarına kaydedilir. Aslında Eskişehir Türküsüdür Mustafa bey kimseye zarar gelmesin diye kendi adını ve yöresini vermez. Raziye 1989 yılında, Mustafa bey de 2002 yılında vefat etmiştir.
Hamdi Tanses - Mustafa Tuna ile Röportajından
Sevgili Hamdi Tanses üstada teşekkürler...
Derleyen : Ahmet Yamacı
Kaynak : İsmet Yeşilgül
Mix Mastering : Ergül Akdemir
Karadır kaşların ferman yazdırır
Bu dert beni diyar diyar gezdirir
Karadır kaşların ferman yazdırır
Bu dert beni diyar diyar gezdirir
Lokman Hekim gelse yaram azdırır
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin
Lokman Hekim gelse yaram azdırır
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin
Ormanların gümbürtüsü, başıma vurur
Nazlı yârin hayali karşımda durur
Ormanlardan aşağı aşar gezerim
Nazlı yâri kaybettim ağlar gezerim ah
Ah neyleyim karşımızda ölüm var
Ölüm dedikleri kanlı zalım var
Ah neyleyim karşımızda ölüm var
Ölüm dedikleri kanlı zalım var
Ne ağlayıp ne gülecek halım var
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin
Ne ağlayıp ne gülecek halım var
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin
Ormanların gümbürtüsü başıma vurur
Nazlı yarin hayali karşımda durur
Ormanlardan aşağı aşar gezerim
Nazlı yari kaybettim ağlar gezerim
Комментарии