filmov
tv
Zülfü Livaneli - Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz
Показать описание
EŞKİYA DÜNYAYA HÜKÜMDAR OLMAZ
Sene 341 nefsime (Yıl 1341 mevsime) uydum
Sebep oldu şeytan bir cana kıydım
Katil (Katl) defterine adımı koydum (yazdım)
Eşkıya (Eşkiya) dünyaya (anam) hükümdar olmaz
Sen üzülme (ağlama) anam dertlerim çoktur
Çektiğin (Çektiğim) çilenin hesabı yoktur
Yiğitlik yolunda üstüme yoktur
Eşkıya (Eşkiya) dünyaya (anam) hükümdar olmaz
Çok zamandır (zamanlar) çektim kahrı zindanı
Bize (de) mesken (meskan) oldu Sinop'un hanı
Firar etmeyilen buldum amanı
Eşkıya (Eşkiya) dünyaya (anam) hükümdar olmaz
Sinop kalesinden uçtum denize
Tam üç gün üç gece göründü Rize
Karşı ki dağlardan gel oldu bize
Eşkıya (Eşkiya) dünyaya (anam) hükümdar olmaz
Bir yanımı sardı müfreze kolu
Bir yanımı sardı Varilcioğlu
Beş yüz atlı ile (atlıyınan) kestiler yolu
Eşkıya (Eşkiya) dünyaya (anam) hükümdar olmaz
Geleneksel (Anonim)
* Sandıkçı Şükrü için yazıldığı rivayet edilen türküdür.
Bkz. Saffet Uysal - Türküler, Öyküler, Yorumlar (Kasım 2005), Anabasis Yayınları
* Eşkiya Sandıkçı Şükrü’nün hikâyesi;
“Herhangi biridir Sandıkçı Şükrü. Rize’nin Portakallık Köyü’nde bir düğünde değişir hayatı. Köyün ağasının en sadık adamının düğün sırasında kardeşini bıçakladığını öğrenir. Belki bir anlık öfke belki yılların birikimi bilinmez ağayı (ya da ağanın adamını) çekip vurur. Sinop’un geçit vermez kalesine hapsedilir. Fakat bir yolunu bulur hapisten kaçar. Bir kaçak olarak köyüne de dönemez dağa çıkar. Bu sıralar karısına göz koyduğu gerekçesiyle birini daha öldürür. Bundan öteye namı yürür. Ağalarla, beylerle mücadele eder. Yoksula el uzatır. Böylece aleni biçimde halkın kahramanı olur. Gel zaman git zaman yakalanamaz. Dönemin Trabzon Valisi Kadir Paşa bu isyankar eşkıyanın peşine bir dolu süvari gönderir. Süvarilerin yanına Sandıkçı Şükrü’yü tanıyan kolcu kayıklarının başı Varilcioğlu Sadık‘ı da katar. Artık iş birinin eşkıyayı ele vermesine bakar. Haber Of‘un İkizdere Köyü‘nden gelir. Sandıkçı Şükrü’nün etrafı kuşatılır. Varilcioğlu Sadık eski tanışıklığın oluşturduğu güvenle Sandıkçı Şükrü’yü teslim olmaya ikna eder. Ne var ki devletin otoritesini iki paralık eden eşkıyanın ölüsü de dirisi de birdir artık. Süvariler önlerinde yürüyen teslim olmuş eşkıyayı sırtından vurur. İbreti alem için de cesedi meydanlarda teşhir edilir. Bir diğer anlatıya göre eşkıya öldürüleceğini bildiğinden son ana kadar teslim olmamıştır.”
*
Zannedildiği gibi türkü sözleri Sabahattin Ali'e ait değildir.
Bu karıkşıklığın sebebi Sabahattin Ali 'nin Sinop Cezaevi'nde belli bir süre (1932-33 yılları arasında) hükümlü olarak yatmasıdır. Şairin o dönemde yazdığı tahmin edilen "Hapisane Şarkıları" adında şiirleri vardır. Beş adet olan bu şiirler dışında, başka hapis ve mahküm olmak üzerine şiirleri de mevcuttur. Ancak tüm şiirlerinin derlendiği kitaplarında ya da şahsına ait karalamaların ve yazıların bulunduğu arşivlerde bu türküye ait herhangi bir bulgu yoktur.
DERLEME İÇİN;
Zülfü Livaneli, 12 Mart 1971 muhtırası sonrası hapis yatan bir çok aydınlarımızdan biridir. Hapis yattığı o dönemde bir mahkumdan duyduğu bu türküyü, daha sonra sürgündeyken derleyip aynı isim ile 1975 tarihli “Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz” albümünde okumuştur. İlk kayıt daha kısadır. Daha sonra ki konserlerde ve albümlerde diğer kıtalar da kaydedilmiştir.
Türkünün şu ana kadar bilenin bir sürü farklı yorumu ve derlemesi vardır. En bilinen yorumları; Zülfü Livaneli, Edip Akbayram ve Selda Bağcan tarafından okunmuştur.
Bizce önemli olan bir ayrıntı, Sayın Livaneli ’nin türküyü kendi adına kaydettirip telif hakkı alabilecekken ( o zamanlar bir çok yorumcu veya müzisyenin bunu yaptığı biliniyor! ) geleneksel / anonim olarak kaydettirmesidir.
Zülfü Livaneli 'ye
sonsuz sevgi ve saygılarımızla.
"Şiirin Bestesi"
Sene 341 nefsime (Yıl 1341 mevsime) uydum
Sebep oldu şeytan bir cana kıydım
Katil (Katl) defterine adımı koydum (yazdım)
Eşkıya (Eşkiya) dünyaya (anam) hükümdar olmaz
Sen üzülme (ağlama) anam dertlerim çoktur
Çektiğin (Çektiğim) çilenin hesabı yoktur
Yiğitlik yolunda üstüme yoktur
Eşkıya (Eşkiya) dünyaya (anam) hükümdar olmaz
Çok zamandır (zamanlar) çektim kahrı zindanı
Bize (de) mesken (meskan) oldu Sinop'un hanı
Firar etmeyilen buldum amanı
Eşkıya (Eşkiya) dünyaya (anam) hükümdar olmaz
Sinop kalesinden uçtum denize
Tam üç gün üç gece göründü Rize
Karşı ki dağlardan gel oldu bize
Eşkıya (Eşkiya) dünyaya (anam) hükümdar olmaz
Bir yanımı sardı müfreze kolu
Bir yanımı sardı Varilcioğlu
Beş yüz atlı ile (atlıyınan) kestiler yolu
Eşkıya (Eşkiya) dünyaya (anam) hükümdar olmaz
Geleneksel (Anonim)
* Sandıkçı Şükrü için yazıldığı rivayet edilen türküdür.
Bkz. Saffet Uysal - Türküler, Öyküler, Yorumlar (Kasım 2005), Anabasis Yayınları
* Eşkiya Sandıkçı Şükrü’nün hikâyesi;
“Herhangi biridir Sandıkçı Şükrü. Rize’nin Portakallık Köyü’nde bir düğünde değişir hayatı. Köyün ağasının en sadık adamının düğün sırasında kardeşini bıçakladığını öğrenir. Belki bir anlık öfke belki yılların birikimi bilinmez ağayı (ya da ağanın adamını) çekip vurur. Sinop’un geçit vermez kalesine hapsedilir. Fakat bir yolunu bulur hapisten kaçar. Bir kaçak olarak köyüne de dönemez dağa çıkar. Bu sıralar karısına göz koyduğu gerekçesiyle birini daha öldürür. Bundan öteye namı yürür. Ağalarla, beylerle mücadele eder. Yoksula el uzatır. Böylece aleni biçimde halkın kahramanı olur. Gel zaman git zaman yakalanamaz. Dönemin Trabzon Valisi Kadir Paşa bu isyankar eşkıyanın peşine bir dolu süvari gönderir. Süvarilerin yanına Sandıkçı Şükrü’yü tanıyan kolcu kayıklarının başı Varilcioğlu Sadık‘ı da katar. Artık iş birinin eşkıyayı ele vermesine bakar. Haber Of‘un İkizdere Köyü‘nden gelir. Sandıkçı Şükrü’nün etrafı kuşatılır. Varilcioğlu Sadık eski tanışıklığın oluşturduğu güvenle Sandıkçı Şükrü’yü teslim olmaya ikna eder. Ne var ki devletin otoritesini iki paralık eden eşkıyanın ölüsü de dirisi de birdir artık. Süvariler önlerinde yürüyen teslim olmuş eşkıyayı sırtından vurur. İbreti alem için de cesedi meydanlarda teşhir edilir. Bir diğer anlatıya göre eşkıya öldürüleceğini bildiğinden son ana kadar teslim olmamıştır.”
*
Zannedildiği gibi türkü sözleri Sabahattin Ali'e ait değildir.
Bu karıkşıklığın sebebi Sabahattin Ali 'nin Sinop Cezaevi'nde belli bir süre (1932-33 yılları arasında) hükümlü olarak yatmasıdır. Şairin o dönemde yazdığı tahmin edilen "Hapisane Şarkıları" adında şiirleri vardır. Beş adet olan bu şiirler dışında, başka hapis ve mahküm olmak üzerine şiirleri de mevcuttur. Ancak tüm şiirlerinin derlendiği kitaplarında ya da şahsına ait karalamaların ve yazıların bulunduğu arşivlerde bu türküye ait herhangi bir bulgu yoktur.
DERLEME İÇİN;
Zülfü Livaneli, 12 Mart 1971 muhtırası sonrası hapis yatan bir çok aydınlarımızdan biridir. Hapis yattığı o dönemde bir mahkumdan duyduğu bu türküyü, daha sonra sürgündeyken derleyip aynı isim ile 1975 tarihli “Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz” albümünde okumuştur. İlk kayıt daha kısadır. Daha sonra ki konserlerde ve albümlerde diğer kıtalar da kaydedilmiştir.
Türkünün şu ana kadar bilenin bir sürü farklı yorumu ve derlemesi vardır. En bilinen yorumları; Zülfü Livaneli, Edip Akbayram ve Selda Bağcan tarafından okunmuştur.
Bizce önemli olan bir ayrıntı, Sayın Livaneli ’nin türküyü kendi adına kaydettirip telif hakkı alabilecekken ( o zamanlar bir çok yorumcu veya müzisyenin bunu yaptığı biliniyor! ) geleneksel / anonim olarak kaydettirmesidir.
Zülfü Livaneli 'ye
sonsuz sevgi ve saygılarımızla.
"Şiirin Bestesi"
Комментарии