Allah’ın Varlığı İspatlanabilir mi ?

preview_player
Показать описание
Instagram : @huzmebursa
Bükre Aktaş instagram : @bukreaktas
twitter : @huzmebursa
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Gören insana perde icap etmez! Görmek istemeyene ışık ne yapsın!.. Gördüğüm her şey bana görmediğim Allah'ı hatırlatıyor
HZ.ALİ❤

salihlerinyolundan
Автор

" Ben inanmak istemiyorum." diye diretmeden düşününce Allah'ın(c.c.) varlığı her yerde görünüyor zâten. ✿♡

ays-md
Автор

Sorgusuz sualsiz inanmıyorsunuz, her şeyi sorgulayıp mantıklı şeye göre yaşamınızı sürdürüyorsunuz. Ki bu çok güzel bir şey, iyi ki varsınız

ekira.
Автор

Fiziğe göre ortada var olan bir iş varsa o işi yapabilecek potansiyel güç olmak zorundadır çünkü Fail muktedirdir. Yani bir fiilin faili olarak gördüğümüz şeyin o işe gücünün yetmesi lazım mesela ;

Uçak çeken bir bebek görseniz o uçağı çekme fiiliyatın onu yapamayacağını onun ona gücünün yetmeyeceği o işte başka bir şeyin olduğunu hemen anlarsınız. Ya uçağın içinde bir kullanıcı olduğunu, ya da onu hareket ettiren mekanik bir sistem var o hareket ettiriyor deriz vs.

Gözle baktığımda bunları gördüğüm zaman gözlerim ;

- uçağı bebek çekiyor.

Dese de akıl hemen devreye girer ;

- o bebekte o uçağı çekecek güç yoktur

Diye düşünürüz ve hemen o işi yapan faili aramaya başlarız..

Tıpkı bu örnekte olduğu gibi kâinata baktığımızda mesela; süt yapma fiilinin faili olarak ineği , bal yapma fiilinin faili olarak arıyı  ve kuru, renksiz, tatsız bir topraktan; sulu, rengarenk tatlı meyve verme fiilinin faili olarak ağacı  görürüm  ve akıl hemen devreye girer  ;

- o faillerde o fiili yapacak güç yoktur derim çünkü;

Kendinde olmayanı karşı tarafa veremezsin bunlar ilim, irade ve kudret gerektirecek işlerdir. 

O inek yaptığı sütün aminoasitlerini bilmezken, o arı yaptığı balın içerisinde ki minarelleri bilmezken, ağaç meyvenin içinde ki vitaminleri bilmezken nasıl olurda bu işi belirli bir ölçüde nizamda bir şekilde yapabilir?

Akıl ve mantık bunu kabul etmez, edemez ve böylece Yaratıcın varlığı kabul edilir

ademreis
Автор

Selamünaleyküm size deprem bölgesi Gaziantep'den yazıyorum. Deprem de birçok akrabamı, arkadaşlarımı ve sevdiklerimi kaybettim. Ve o andan itibaren dünya hayatında bir çok saçma şeye kafa yorduğumu anladım. Aslında asıl yapmam gereken şeyleri yapmadığımı anladım. Ölüm biz insanlara bir nefes kadar yakın. Yarına çıkarmıyız belli değil. Bu yüzden namaz kılmaya başladım. Eksik olan her şeyimin aslında iman olduğunu anladım. Deprem bana dünya hayatında ki birçok şeyin aslında bir hevesten itibaren olduğunu öğretti. İlk olarak ölüm bize her zaman çok yakın o yüzden ibadetlerimizi yapalım. İkinci olarak ise sevdiklerinizin kıymetini bilin. Onlara doya doya sarılıp onlara onu sevdiğiniz söyleyin. Çünkü toprak aldığını geri vermiyor.

Allah'a emanet olun.

belinaykumar
Автор

12 yaşındayım ve bu kanal benim ilham kaynağım gerçekten çok teşekkür ederim 💙🙏

cilek
Автор

"Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü."

gul_
Автор

Bakın bu elimdeki bir kalem, bu kalemi yapan mutlaka bir usta vardır, öyleyse bizi yaratan da bir tanrı vardır

patapatapatapatap
Автор

Kalbi ile bakan göze ispat gerekmez☺️❤️
(Yukardakı sözü yazdığımda kardeşler ~araştırmak gerek diyorlar ben gerek değil demedim ki, kalp gözü bağlı olan birine ne hakikat anlatsan görmüyor. Şu anki zamanda o kadar buna örnek insan varki, delil koysan ortaya "-sen ispat etsende ben inanmam diyor.")
•269. Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.
(Bakara, 2/269)

Ummetin_kizi
Автор

ispatlı olarak görülseydi herkes bildiği için kabul ederdi zaten allah ise ona inanmamızı istediği için kapıyı aralık bıraktı

ilamartine
Автор

SubhânAllâh ya Rabbi,
Sana ve öğretilerine,
Gösterdiğin ahlâka ve hayâta anlam katan âhiret ve sonsuz ve ölümüz cennet vaadine ne kadar muhtâcız ...

Âhiret inşâ edilmeden,
Ahlâk ve huzur inşâ edilemez ...

İnsan için en kötü olan,
Âid olmadığı geçici dünyâya sonradan geldiğini, gideceğini unutup, kalıcı gibi davranmasıdır ...

NİÇİN VARIM ..?

Bir yaratıcıya inanıyorsak, bu durumda yeryüzündeki varlığımızın tatminkâr cevabını,
Vâhiy KURÂN ve İSLÂM dininden başkası veremez.

Her dönemde insanlığa aralıksız olarak, kulluk bilincini hatırlatıcı ve yol gösterici peygamberler gönderilmiştir.
Peygamber ve kitap gönderilme süreci, peygamber efendimiz aleyhisselâm ile son bulmuştur.
Ve yaklaşık 1500 sene insanlığa peygamber ya da kitap gönderilmemiştir.

Bir yaratıcıya inanıp, dinine inanmamak, yani deizm, pratikte ateizm ile aynıdır.
Çünkü, vâroluşa dâir açıklama yine karşılıksızdır
Bu yönüyle, bir yaradıcıya inanıp dîne inanmamanın, insana mânevi olarak katacağı hiç bir şey yoktur.
Öte yandan deist ve ateist düşünce, dînen aynı hükümdedir, yâni dînen ikisi de inkârcı durumdadır.

Dînin gereklerini yerine getirmek zor değildir.
İyi bir dindar olmak için ne çok zeki, ne çok becerikli, ne çok çalışkan, ne çok zengin, ne de güçlü olmak gerekmez.
İyiyi kötüden ayırabilecek kadar aklî yetisi olan herkesin, kapasitesi dâhilindedir iyi bir kul olmak.
Aslolan, gereken, istek ve samimiyettir.
Yaradanına samimiyetle yönelen, dîni hafife almayan, din de yol alır.

Şunu unutmayalım ; eğer hayattaysak, yüce Allâh'ın sâyesindedir.
Öyle birilerinin iddiâ ettiği gibi kör tesâdüfler sonucunda kendimizi hayatta bulmadık.
Dilediğimiz gibi yaşama ve bize bağışlanan özgürlüğü sonuna kadar kullanma imkânımız var.
Çok özgürüz ... Davranışlarımız, tercihlerimiz konusunda gerçekten çok özgürüz.
Ama özgürlük bedelsiz olmaz ..!
Rabbimiz Müddessir Sûresi 38. Âyette ;

" ( O gün ) herkes kazandığına karşılık bir rehindir. " buyurur.

Bu da gösterir ki, kendimizi bildiğimiz andan îtibâren, irâdemizle yaptığımız her eylemin tercihinin sorumlusu biziz ve yaptıklarımızın kıyâmet gününde tutsağı durumundayız.
Dünya içinde bu boyle, âhiret içinde ...

Biz insanların hikâyesi, konma göçme gibi .
Bizim sandığımız şeylerin hiçbirinin sâhibi değiliz.
Uğruna ömrümüzü verdigimiz kazanımlarımızın hepsini geride bırakıp, yanımıza bir çöp bile almadan, geldiğimiz yere toprağa dönüyoruz.
Yapayanlız ve tek başımıza ...

En'am Súresi 94. Âyette ;

" And olsun, sizi ilk yarattığımız gibi tek ve yapayalnız bize geldiniz.
Size verdigimiz dünyâlık nimetleri de arkada bıraktınız. " buyurur.

Evet ; yaşarken hatâdan dönme, yanlışı telâfi etme şansı her zaman var.
Ama hayat bittiğinde telâfi imkânı ebediyyen ortadan kalkıyor.
Geriye dönmek, filmi başa sarmak, böyle bir fırsat yok .
Hayâta duyduğumuz güven bizi aldatmasın.
Yeryüzündeki denge ve sükûnet, işlerin yolunda gitmesi, sağlığımızın o an için yerinde olması, ayaklarımızı yere bastıracak bir hayâti tehlikeyle yüzyüze gelmememiz bizi yanıltmasın.
Her şey yolunda gitse dâhi ölüm var.
Ölümden sonrası koskoca bir karanlık.
Ölümden sonra yeniden yaradılışı inkâr etmek, mayınlı tarlada yürümek gibi.
Bir yanlış adım, hayâtın hedefini ıskalatır insana
Hayâtın anlamını ıskalamanın bedelinin ne olacağını, yaşarken kestirmek mümkün değil.
Rabbimiz ve Kurân' dan aldığımız haberden anlıyoruz ki ; bunun ilk sinyalini alacağımız yer eyvah ! ya da derin bir oh çekeceğimiz, canımızı teslim etme ânı olacak .
Çünkü can alıcı melekler ile, ilk ve son kez bir yüzyüze gelme söz konusu.
Nahl Sûresi 28. Âyetinde zâlimler için bu ân şöyle anlatılır ;

" Melekler canlarını alırken, kendilerine yazık eden kişiler, -- Hiç bir kötülük yapmıyorduk ! diye teslim olurlar. "

Aynı sûrenin 32. âyetinde ise iyiler için bu ân şöyle anlatılır ;

" Melekler iyi kulların canlarını alırken onlara ;
-- Selâm size !
Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete " derler.

Aslında hepimiz, inanmayan bile, bu hayâtın bedelsiz olamayacağını içten içe bilincindeyiz.
Bir kereliğine ve kendi adımıza yaşamaktayız.
Bir fırsatımız daha yok ..!
Biz yaşarken bitmeyecek sanıyoruz.
Oysa hayât çok hızlı tükeniyor.
Hayâtın bizi getirip bıraktığı yerde bir şeyleri geri çevirmeye, önünü almaya ne derman kalıyor ne de zaman ...
İnsan hayâtının dönüm noktası sayılacak bir konuda karar verirken, üzerinde çok özenle durmamız lâzım.
Çünkü verecegimiz karar hem dünyamızı hem âhiretimizi, yâni sonsuz geleceğimizi şekillendirecek.
Tüm insanlığın hesap için bölük bölük gelip toplanacağı büyük mahkemede sonumuzun ne olacağını, hesâbımızın nasıl kapanacağını belirleyecek ...

seyhmusartuc
Автор

En ihtiyacimizin oldugu konular ❤ Sahanesiniz tesekkur ederimmm😊 Daha fazlasi da gelir insallah . Emeginize sağlık ❤❤

emineozdogan
Автор

Daha güzel anlatılamazdı Allah razı olsun huzme❤

Lost.alastone
Автор

Tesetturluyum hafizim ve cok mutluyumm❤🎉🎉

Shinobumuyumneyim
Автор

Allah cc tabi ki var. Aksi düşünülemez bile.

kisakissa
Автор

Sadece Bilimle uğraşan insanların ufku bu kadar açıklamıyor malesef onlar sadece kuru bilgiye sahipler ama bilginin de ötesi var onu da sizlerle öğreniyoruz bakış açımızı degitiriyorsunuz teşekkürler ❤

zeyneptastan
Автор

Emekleriniz için hepinizden Allah razı olsun ♡ Seslendiren kişiyi merak eden bir tek ben değilimdir diye düşünüyorum. Bu sesin üzerimde otoriter şekilde etkisini hissediyorum, güçlü ve objektif bir ses. İyiliği ve kötülüğü ayıran keskin bir çizgi gibi.

berraozlu
Автор

Insanlar "inanmıyorum" derken aslında "Inanmak istemiyorum" veya "Kabul etmek istemiyorum" derler.

gulsumm_islam
Автор

İnsan kendine baksa kendini görse kendini incelese Allah'ın varlığını zaten anlar

srkn
Автор

Bur eczanede bir rüzgar degilse sonsuz eczanede sonsuz ihtimal ile ese rüzgarı düşünün. Bunlardan birinde gercekten tam istenilen ölçülerde bir araya gelme ihtimalini sıfır kabul edebilir misiniz?
Ya da şöyle sorayım.
Yeterince uzun zamanınız var, dilediğiniz kadar tekrar edebilirsiniz. Mesela elinizde iki tane zar var ve hepsinin 6 gelme ihtimalini hesaplayacaksiniz. Muhtemeldir ki 36 kere zar attığınızda 6-6 gelme ihtimali söz konusudur. İlk atisinizda gelmedi diye böyle bir ihtimal yok, demezsiniz. Aynı olasılık zarlarin sayısı arttıkça olasılık azalmakla beraber asla sıfır olmaz. Sıfıra yaklaşır sadece. Ama siz deneme sayısını artirirsanir, yani yeterince tekrar ederseniz sıfır olan ihtimal sonsuz sayıda denediğinde kesine çok yakın bir olasılık halini alır.
Evren için bu ihtimali hesaplarsaniz danke denklemi ile uzayda bizim gibi çok sayıda yaşamın olabileceğine dair formül bile söz konusudur.
13 milyar yıllık evrende dünyadaki kumlardan çok daha fazla sayıda yıldızın ve o yıldızlardan çok daha fazla sayıda gezenin var olduğunu hesaplarsaniz bunlardan birinde degil belki de milyonlarcasinda daha hayatın ortaya çıkması imkansiz degildir, akla uzak da degildir.
Yani eser-muesser söylemi Allah'in varlığının ispatı sayılamaz. Keza bizim duyamizda isler yolunda gitmiş ama diğer 7 gezegende bile isler yolunda gitmemiştir.
Kısaca Allah'in varligi en azından şimdiye kadar ispatlanmış degildir.
Sorulması gereken esas soru zaten Allah'in varligi ispatlanmali mıdır?
Bence hayır!.
Allah varligi ispatlamak istese bunu tartışmaya mahal vermeksizin yapardı zaten.
Allah ispatlamamizi değil, inanmamızı istiyor.
Bilmemizi değil, inanmamızı!.
Sınavın temeli budur zaten. İnanmak yada inanmamak..
Dünyaya gelisimiz bir zeka testi, bir akıl yürütme değil, bir ahlak sınavıdır.
Siz doğru insan olmak istiyorsanız, inanırsınız ve o size ulaşır, kalbinize imanını verir. Siz eğri gitmek istiyorsanız da, o size imanını ulaştırmaz.
Konu bundan ibarettir.
Keza tüm ispatlar risali nurdaki bir yanlış in kabul ile başlıyor. O da kainatta bir düzen olduğu yanılgısı.
Bu yanlıştır.
Fiziğin temel kuralıdır. Madde Minimum enerji ve maksimum düzensizlik temellidir.
Lise fen bilgisi bilgisidir bu!.
Yani evren düzensizlik ister. Siz "düzen var!" dediğinizde zaten baştan yanlış bir in kabul ile başlıyorsunuz ki bu da tezinizi baştan çökertir.
Arkadaşlar.
Allah'ın varlığını ispatlamak için doga düzen, eser müessir kavramlarını kullanmayın.
Öyle güzel inanın, öyle güzel muslumanlar olun, öyle güzel ahlakınız olsun ki; ALLAH'IN VARLIGININ ISPATI AHLAKINIZ OLSUN!. Sizi gören İslami sizde görüp Allah'ı sizin inancinizda tanısın.
Unutmayın;
Din güzel ahlaktır...
Ahlakınız Allah'ın varlığına delil olamıyorsa, çiçekten böcekten meden ummak beyhudedir.

jking