BaBiŞko ASuMaN.. @AkademikLink TED X TED TALK

preview_player
Показать описание
Behçet Yalın Özkara
Torpil Belası
Torpil, toplumu yozlaştıran ve ahlaksızlaştıran çok tehlikeli bir uygulamadır. Torpilin içselleştirildiği bir toplumda, insanlar başkalarının hakkını yemekte herhangi bir beis görmezler. İnsanlar, kendi çıkarlarını maksimuma yükseltmek için bir başkasının hakkını gasp etmekten çekinmezler. Kişi, hakkı olmasa dahi, bir başkasının hakkı olan memurluk kadrosuna, ne yapıp edip, kendisini memur olarak sokmak için elinden gelen her türlü girişimi yapmayı uyanıklık olarak görmeye başlar. Başkasının hakkını yemek normalleştikçe, kişinin manevi değerleri hızla dejenere olur. Toplumun genelinde büyük bir ahlaksızlaşma baş gösterir. Hak yemenin sıradanlaşmasıyla başlayan yozlaşma, doğruluk ve dürüstlüğün önemsenmemesine, iyilik yapmanın küçümsenmesine, yardımseverliğin horlanmasına ve benzeri birçok ahlaki değerin yok olmasına neden olur.
Torpil, insanları karaktersizleştirir ve kişilik yapısını bozar. Memurluğa girişte veya görevde yükselmede Hak ve Adaletin olmadığını gören kişi, iki durumdan birisiyle yüzleşmek zorunda kalır. Ya kendisi Hak ve Adalete bağlı kalarak torpil aramayacak ve başkasının hakkını yemeyecektir; ama bu durumda işe giremeyecek veya görevde yükselemeyecektir. Ya da Hak ve Adaleti hiçe sayarak olanca gücüyle torpil arayacak ve başkasının hakkını yemeyi umursamayarak işe girmeye veya görevde yükselmeye çalışacaktır.
Karakteri sağlam ve kişiliği oturmuş bir kişi, birinci durumu seçecek yani torpil aramayacaktır. Hak ve Adaletten sapmayacak, kendi menfaatini temin etmek için başkasının hakkına tecavüz etmeyecektir. Ama karakterli ve kişilikli olmanın ağır bir bedeli vardır. Kişi, torpil yaptırmadığı için memurluğa giremeyecektir veya görevde yükselemeyecektir. Üstelik torpil aramadığı için, toplum tarafından aptal olarak nitelendirilecek ve keriz muamelesi görecektir. Hem memur olamamak ya da görevde yükselememek hem de insanlar tarafından aptal yerine konup, beceriksizlikle itham olunmak karşısında, kişinin dayanma gücü ne kadar olabilir? Karakteri ne kadar sağlam olursa olsun, kişiliği ne kadar oturmuş olursa olsun, bir insan bunca psikolojik ve sosyal baskıya ne kadar direnebilir? Başkasının hakkını yemekten korkan, ahlak sahibi bir insan, torpil mekanizmasının çarkları arasında ezilmeden ne kadar dik durabilir? Üstelik geçimini temin etmek, aile kurmak veya var olan ailesini geçindirmek için mutlaka bir işe girme zorunluluğu bulunan bir insan, torpil çarkının içine girmemek için ne kadar süre frenleyebilir kendisini. En sonunda direnci kırılan karakter ve kişilik sahibi birçok güzide şahsiyet dahi torpile başvurmakta ve hakkını almak için tek yol olarak gördüğü torpili zaman içinde meşrulaştırmaktadır. İkinci yolun kaçınılmaz olduğu yani torpilin hayatın bir gerçeği olduğu algısı insanların içine işledikçe, karakterleri yavaş yavaş bozulmakta ve kişilikleri dejenere olmaktadır. Karakter ve kişilik yozlaşması başladıktan sonra bunu geriye döndürmek oldukça zor, hatta imkânsızdır. Ahlaki değerlerini yitiren bir kişiye, tekrardan kaybettiği ahlaki değerlerin kazandırılması, çok büyük çaba gerektirir. Ve belki de tüm çabalara rağmen, yitirilen bu ahlaki değerler kişiye hiçbir zaman kazandırılamayacaktır.
Torpil mekanizmasına öyle ya da böyle herhangi bir şekilde bulaşmış birisi, memur olduktan sonra ya da görevde yükselip bir üst makama geldikten sonra, görevini ne kadar sağlıklı ifa edebilecektir. Bulunduğu pozisyona başkasının hakkını yiyerek gelmeyi Hak olarak gören birisi, yaptığı görevde Hakka ve hukuka ne kadar riayet edecektir. Sahip olduğu işi, mevki ve makamı, bir kişiye, bir gruba ya da bir partiye borçlu olduğu duygusuyla ömrü geçen bir memur, ülkesine ne kadar faydalı olabilir. Bu memurun, bilinçli olmasa dahi bilinçaltında her zaman için birilerine, bir gruba ya da bir partiye minnet duygusu beslemesi, yeri geldiğinde ülkesinin menfaati yerine, birilerinin, bir grubun veya bir partinin menfaatini gözetmesi pekâlâ mümkündür. Görevini objektif bir şekilde Hak ve Adalet çerçevesinde yerine getirmekle yükümlü olan memurun, torpil ararken dejenere olmuş karakteri ve bozulmuş kişiliği göz önünde bulundurulduğunda, yaptığı iş ve işlemlerde ne denli hakkaniyetli olacağı şüphelidir.
Pratikte görülmesi zor olsa da teoride yaşanabilecek şöyle bir örnekle konu daha net anlatılabilir. Hâkim olmak isteyen bir kişi, yazılı sınavı geçtikten sonra, sözlü sınavdan yüksek bir not almak için iktidar partisinin il başkanından yardım istemiş olsun. İl başkanının torpiliyle yazılı sınavda aldığı puandan çok daha yükseğini sözlü sınavdan alarak bu kişi hâkimlik sınavını kazanmış olsun. Aradan 3 – 5 yıl geçtikten sonra bu il başkanının çok yakın bir akrabası herhangi bir şekilde suça bulaşmış olsun ve dava dosyası da bu hâkimin önüne gelmiş olsun. Bu il başkanı da bu hâkime giderek, suçlu olan çok yakın akrabasına ceza verilmemesini ya da çok hafif bir cezayla davanın neticelendirilmesini bu hâkimden talep etmiş olsun. Bu durum karşısında bu hâkim ne yapacaktır?
TED X TALK
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Ertesi gün kalktım, hüngür ağlayarak ders çalışmaya devam ettim. Çünkü başka çarem yoktu başka çarem..😔

yazgi
Автор

1:02 işsizliğin çaresizliği kısmından sonra yıkıldım... 😔

mavera
Автор

Sözde dinli imanlı ülkenin hali bu heryer böyle.

RtoL-siem
Автор

Öyle lanet bir yola girdim ki, başaramazsam yok olacağım... Yaşıtlarım meslek sahibi oldu, ev aldı, araba aldı.. Ben? 80 bin TL KYK'den aldığım kredimle, 13. sınavıma girdim geçen ay, şimdi de YÖKDİL çalışıyorum... Ya ben başaracağım, ya ben yok olacağım... Başka şansım yok.

ConnectG
Автор

4 yıl sonraki savcılık mülakatında yaşayacaklarımı izliyorum. 4 yıl sonra gelelim bakalım bazı şeyler değişmiş mi

zspzsp
Автор

ABD nin sokağında yatan giyecek donu olmayan yiyecek ekmeği olmayan insanında, bizim doktorumuzuda profesorumuzde olan özgüvenden on kat yüz kat fazla öz güven var....

mehmetberk
Автор

Allah buna sebep olanların canını hemen almasını. Ölmek için yalvarsinlar. Bu ülkedeki bütün göz yaşları hatırına. Allahım sen affetme onları

esatosmanerdem
Автор

Babisko Asuman gururumuz. Peynir ekmek yeriniz, babisko asumani

tahsinoral
Автор

Ya öyle bir insan da olmak istemezdiniz hocam ya. Varsın (kaldıysa) vicdanıyla bir ömür harcasın kazandığı haram paraları eşliğinde. Doğruyu yapmanın verdiği gönül rahatlığı herşeyden önemlidir. Falan yazmak istiyor insan. Ama bunlar o kadar kendilerine hak görüyor ki devletin herşeyini acı çektirip memleketten sürmek lazım ne kadar fırsatçı pislik varsa. Hatta sürerken de üstlerine vatan haini pislik falan yazmak belki bir nebze de olsa hakkı yenilen insanlara iade-i itibar olabilir.

tufanagzikuru
Автор

ben boşunamı hapis yattım ? işte bu yüzden..

omer
Автор

Bizimde Yozgat gulumuz var sirkette Yozgatlı tanidiklari vasitasiyla itye aldıkalri kiz bombos hsjsjdhsjsjkdkf ahahahhahaha

Dataciiiiiiiii
Автор

0:52 Reddit platformunda olasi aday paylasilmis, * kutlu* olsun...
Reddit ilan basligi Babişko Asuman bulundu

yusufa.
Автор

Sene bilmem kaç astsubaylık sınavına girdim.aynı haksızlıkları orada yasadım..isyan çıkaranlar oldu ama ellerinde yine var sıfır.bu dğzen ne zaman değişecek.bu düzene şakşakcılık yapana lanet olsun

BigNaftalin
Автор

Halbuki o gün orada isyan edip şikayet etseydiniz 2. girecek kişi siz olurdunuz. Maalesef Türkiye de dayanağınız yoksa kavga etmek zorundasınız kavga çözümdür

mr-bot_
Автор

Babişko Asumanın Gerçek Kimliği: Bir Kültür Hazinesi

Türk kültür ve edebiyat dünyasının en gizemli, en renkli ve en çok tartışılan isimlerinden biri olan Babişko Asuman, asırlardır büyük bir merakla araştırılmaktadır. Bu efsanevi şahsiyetin gerçek kimliği, birçok spekülasyona ve farklı yorumlara konu olmuştur. Ancak Babişko Asuman'ın ardında yatan gerçek hikaye, kültürümüzün derinliklerine ışık tutacak niteliktedir.

Babişko Asuman, 16. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen bir Bektaşi dervişidir. Ancak onun gerçek adı, doğum yeri ve hayatının ayrıntıları büyük ölçüde bilinmemektedir. Bu gizemli şahsiyet, dönemin en ünlü ozanları arasında sayılır ve eserlerinde derin tasavvufi anlamlar barındırır. Ancak Babişko Asuman, kendi yazdıklarından çok, ona atfedilen sözleri ve hikayeleri ile ün kazanmıştır.

Babişko Asuman'ın adı, Anadolu'nun dört bir yanında anlatılan efsanelere, atasözlerine ve deyimlere karışmıştır. Onun söylediği rivayet edilen sözler, halkın dilinden düşmemiş ve nesilden nesile aktarılmıştır. Bu sözler, bazen derin felsefi anlamlar taşır, bazen de günlük hayatın inceliklerini ve gerçeklerini yansıtır. Örneğin, "Bir lokma bir hırka" sözü, tasavvufi düşüncenin sadeleştirilmiş halidir. "Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri" deyişi ise, insanoğlunun ardında bıraktıklarının önemini vurgular.

Peki, bu kadar büyük bir yankı uyandıran Babişko Asuman'ın gerçek kimliği nedir? Bazı kaynaklar, onun aslında Hayrüddin Balı adında bir Bektaşi ozanı olduğunu iddia eder. Diğer görüşler ise, Babişko Asuman'ın birden fazla kişinin özünü yansıttığını, bir tür arketip olduğunu savunur. Hatta bazıları, onun tamamen efsanevi bir karakter olduğunu ve asla var olmadığını bile ileri sürer.

Ancak Babişko Asuman'ın gerçekliği ne olursa olsun, onun temsil ettiği değerler ve düşünceler, Anadolu kültürünün en değerli hazinelerindendir. Onun sözleri, halkın arasında dolaşarak nesilden nesile aktarılmış ve böylece kültürel mirasımızın bir parçası haline gelmiştir. Babişko Asuman, belki de hiç var olmamış bir şahsiyet olabilir, ancak onun ardında bıraktığı miras, kültürümüzün derinliklerinde gizlidir ve her zaman yaşayacaktır.

Babişko Asuman üzerine yapılan araştırmalar, onun kimliğine dair kesin bir sonuca ulaşamamış olsa da, bu gizemli şahsiyetin etrafında örülen hikayeler ve sözleri, Anadolu insanının ruhunu ve dünya görüşünü yansıtmaktadır. Her ne kadar gerçek kimliği belirsiz olsa da, Babişko Asuman adeta bir kültür elçisi gibidir. Onun sözleri ve hikayeleri, Anadolu'nun zengin kültürel mirasını günümüze taşımakta ve gelecek nesillere aktarmaktadır.

Sonuç olarak, Babişko Asuman'ın gerçek kimliği, belki de sonsuza dek bir gizem olarak kalacaktır. Ancak onun temsil ettiği değerler ve düşünceler, Anadolu kültürünün vazgeçilmez bir parçası olarak yaşamaya devam edecektir. Babişko Asuman, adeta bir sembol haline gelmiştir: Kültürümüzün derinliklerinden süzülen bir ses, bir hikmet pınarı. Ve her ne kadar onun gerçek kimliği bilinmese de, Anadolu insanının ruhunda ve hafızasında ebediyen yaşayacaktır.

starmaster
Автор

Kyk yurdunda kalıyorum, yemekhanede çalışan 19-20 yaşlarinda bayanlar var aklıma direkt babisko asuman geldi çünkü belli ki onlar da torpilli babişko asuman😂

Veliernbzkrt_
Автор

Akp ve akp'lilere teşekkür etmek lazım bu rezil tablo için.

deryadmn
Автор

Bu arkadaş Nijeryadaki bir olaydan bahsediyor. Ben de oradaydım 😂

rererara
Автор

Sonra bir göreve atanıp profesör olmasından “adamını bulduğunu” mu anlamalıyız?

ilkerylmazturker
Автор

Bu adamın babişko asuman dediği kadının cvsi bundan 10 kat daha iyi

yep