filmov
tv
Karaköylülerin Gözünden Karaköy Emir Özdemir - Tarihi Galata Simitçisi
Показать описание
Karaköylülerin Gözünden Karaköy serimizin bu bölümünde, 36 yıllık bir aile işletmesi olan Karaköy Galata Simitçisi’nin 3. kuşak sahibi Emir Özdemir ile Karaköy’ün dönüşümü ve en eski sokak lezzetlerimizden biri olan simidin püf noktaları hakkında konuştuk.
In this episode of Karaköy from the eyes of Karaköy people, we talked to Emir Özdemir, the third-generation owner of Karaköy Galata Simitcisi, a 36-year-old family business, about the transformation of Karaköy and the tips and tricks of one of our oldest street flavor: simit, the Turkish bagel.
#Galataportİstanbul #Galataport #İstanbul #KaraköylülerinGözündenKaraköy #KaraköylüOlmak
Kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Ben Emir ÖZDEMİR. Bu Karaköy Galata simitçisinin 3. Kuşak hem temsilcisi hem de sahibiyim. Ben de buraya 2001 2000 yılında başladım. Çocukken başladım. Çıraktım o zamanlar. İşte okul döneminde giderdik. Sabahları babama, dedeme yardım ederdim. Burası bir aile şirketi. Dedede başlıyor kuruluşlar ve 3 kardeşle beraber oğluyla beraber devam ediyorlar.
Yola çıkış hikayenizden bahseder misiniz?
1950’lerde 60’lar döneminde çok bir gıda kültürü yoktu. İşte hamburgerler pizzalar franchise sistemleri yoktu. O zaman simit vardı. Bizim Tokatlı dedem de İstanbul’a göçebe geldiği için bir simit fırınında çırak olarak başlıyor. Çırak olarak başlıyor. Daha sonra simit satmaya başlıyor. Vapur iskelesinin önünde, geçidin ağzında. Bakıyor ki o insanlar o zaman çok bir çeşit olmadığı için, çok alternatif olmadığı için simit yapılıyor o zamanlar simidi de odun ateşinde yapılıyordu. Elektrik, doğalgaz olmadığı için daha yerliydi. Yerli susamımız vardı, yerli unumuz vardı. Daha lezzetliydi.
Bu kültürel mirasın size ve ailenize olan öneminden bahseder misiniz?
Simit bir kültür aslında. Hani bir miras bize kalan. Damak tadı, bir lezzettir. Güzel yapıldığı zaman 7/24 her zaman herkesin yiyebileceği bir gıdadır. Zengin olsun, fakir olsun, öğrenci, yaşlısı, tok bile yenilebilir bu. Milli yiyeceğimiz nedir deseler, 1- ekmektir. 2- simittir. Ben de bunun temsilcisi olduğum için ben bundan gurur duyuyorum şahsen. Çünkü İstanbul en eski tescillenmiş, marka tescili yapılmış en eskisi biziz.
Karaköy’ü üç kelime ile nasıl tarif edersiniz?
Limana yakın olması, sahil tarafından yola yakın olması, iş hanlarının burada olması. Denizi görebilen en ferah bir şekilde ev ortamı olmayıp tamamen kendini kendini döndürebilecek eğlence sektörün tek yeri burası. eğlenme, biraz daha yeme-içme kültürü. Kaliteli restoranlar. Bir merak uyandırabilecek, bir cazibe merkezi oldu. Benim gözümde öyle.
Sizce Galataport İstanbul’un Karaköy’e ve işinize nasıl bir etkisi olacak?
Şu an biz hala bunu 2 senedir fazlasıyla hissediyoruz. Galataport projesi dendiği anda Karaköy dendiği anda daha titiz olmaya başladık. Daha özverili. Gelen insanların kalitesini, potansiyelini anladık. Vizyonumuzu geliştirdik. Neler yapabiliriz ya da geleceklere farklı neler sunabiliriz. Güzel bir karşılamak amaçlı çok güzel bir değişim oldu bizim için.
-
Galataport İstanbul'u takip etmek için;
In this episode of Karaköy from the eyes of Karaköy people, we talked to Emir Özdemir, the third-generation owner of Karaköy Galata Simitcisi, a 36-year-old family business, about the transformation of Karaköy and the tips and tricks of one of our oldest street flavor: simit, the Turkish bagel.
#Galataportİstanbul #Galataport #İstanbul #KaraköylülerinGözündenKaraköy #KaraköylüOlmak
Kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Ben Emir ÖZDEMİR. Bu Karaköy Galata simitçisinin 3. Kuşak hem temsilcisi hem de sahibiyim. Ben de buraya 2001 2000 yılında başladım. Çocukken başladım. Çıraktım o zamanlar. İşte okul döneminde giderdik. Sabahları babama, dedeme yardım ederdim. Burası bir aile şirketi. Dedede başlıyor kuruluşlar ve 3 kardeşle beraber oğluyla beraber devam ediyorlar.
Yola çıkış hikayenizden bahseder misiniz?
1950’lerde 60’lar döneminde çok bir gıda kültürü yoktu. İşte hamburgerler pizzalar franchise sistemleri yoktu. O zaman simit vardı. Bizim Tokatlı dedem de İstanbul’a göçebe geldiği için bir simit fırınında çırak olarak başlıyor. Çırak olarak başlıyor. Daha sonra simit satmaya başlıyor. Vapur iskelesinin önünde, geçidin ağzında. Bakıyor ki o insanlar o zaman çok bir çeşit olmadığı için, çok alternatif olmadığı için simit yapılıyor o zamanlar simidi de odun ateşinde yapılıyordu. Elektrik, doğalgaz olmadığı için daha yerliydi. Yerli susamımız vardı, yerli unumuz vardı. Daha lezzetliydi.
Bu kültürel mirasın size ve ailenize olan öneminden bahseder misiniz?
Simit bir kültür aslında. Hani bir miras bize kalan. Damak tadı, bir lezzettir. Güzel yapıldığı zaman 7/24 her zaman herkesin yiyebileceği bir gıdadır. Zengin olsun, fakir olsun, öğrenci, yaşlısı, tok bile yenilebilir bu. Milli yiyeceğimiz nedir deseler, 1- ekmektir. 2- simittir. Ben de bunun temsilcisi olduğum için ben bundan gurur duyuyorum şahsen. Çünkü İstanbul en eski tescillenmiş, marka tescili yapılmış en eskisi biziz.
Karaköy’ü üç kelime ile nasıl tarif edersiniz?
Limana yakın olması, sahil tarafından yola yakın olması, iş hanlarının burada olması. Denizi görebilen en ferah bir şekilde ev ortamı olmayıp tamamen kendini kendini döndürebilecek eğlence sektörün tek yeri burası. eğlenme, biraz daha yeme-içme kültürü. Kaliteli restoranlar. Bir merak uyandırabilecek, bir cazibe merkezi oldu. Benim gözümde öyle.
Sizce Galataport İstanbul’un Karaköy’e ve işinize nasıl bir etkisi olacak?
Şu an biz hala bunu 2 senedir fazlasıyla hissediyoruz. Galataport projesi dendiği anda Karaköy dendiği anda daha titiz olmaya başladık. Daha özverili. Gelen insanların kalitesini, potansiyelini anladık. Vizyonumuzu geliştirdik. Neler yapabiliriz ya da geleceklere farklı neler sunabiliriz. Güzel bir karşılamak amaçlı çok güzel bir değişim oldu bizim için.
-
Galataport İstanbul'u takip etmek için;