filmov
tv
Âşık Sefil Selimi ~ Ah Edip Çırpınan

Показать описание
İcracı ~ Özlem Özdil · Güler Duman ~
Ah Edip Çırpınan Bülbüle Döndüm
Biçare Dolaşıp Güle Varamam
Aramaktan Bezgin Düştüm Yoruldum
Kendime Gelip Te Dosta Varamam
Âşık Sefil Selimi ~ Sivas / Şarkışla
Asıl adı Ahmet Günbulut olan âşık, şiirlerinde Sefil Selimî mahlasını kullanır. Âşık, 26 Ağustos 1933 tarihinde Sivas’ın Şarkışla ilçesinde dünyaya gelmiştir. Babasının adı Sarı Ali, annesinin adı ise Sıdıka’dır. İlkokulu Şarkışla’da okur. Ortaokula iki yıl devam ettikten sonra yoksulluktan dolayı eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalır. Küçük yaşlarda şiire ilgi duymaya başlayan Ahmet Günbulut, bir yandan halk ozanlarının şiirlerini, destanlarını okur, bir yandan da köy odalarında âşıkların hikâyelerini, türkülerini dinleyerek kendisini yetiştirir. 1949 yılında henüz on altı yaşında iken Şarkışla’da Ümmügülsüm adında bir kıza sevdalanır; ancak maddi olarak evelenme gücü olmayan Ahmet Günbulut, Ümmügülsüm’ü kaçırarak onunla evlenir. Evlendikten sonra geçim derdinin artık omuzlarına binmesiyle Ömer Karslıoğlu adında bir terzinin yanında çırak olarak işe girer. Evliliğinin ikinci yılında bir kız çocukları dünyaya gelir ve bu çocuğun adını Kadriye koyarlar. Bir gün arkadaşlarıyla çıkmış olduğu avda tüfeğin ateş almasıyla kalçasından yaralanır ve tedavi görerek yeniden sağlığına kavuşur. 1954 yılında gittiği Ankara Mamak’ta vatani görevini tamamlayarak 1956 yılında terhis olur. Askerlikten sonra bir terzi dükkânı açarak çalışmaya başlar. Daha sonra ikinci çocukları İsmet dünyaya gelir. 1967 yılında hayatın zor şartları Sefil Selimî’yi çalışmak için yurtdışına gitmeye zorlar. Bu yüzden kaçak olarak Hollanda’ya gider ve burada dört yıl çalıştıktan sonra 1972 yılında Türkiye’ye geri döner. Memleketinde bir süre kuru kahve, kâğıt ve ambalaj işi yapar. 1983 yılında çok sevdiği eşini kaybeder. Eşinin ölümü ozan için bir yıkım olur. Bu acıyı gidermek için yurtiçinde çeşitli etkinliklere katılmak üzere gezilere çıkar ve kendisini daha çok şiire ve tasavvufa verir. Kadriye, İsmet, Güner, Haluk, Hülya, Cemali adlarında üç kız ve üç erkek çocuk sahibi olan Sefil Selimî 30 Aralık 2003 tarihinde vefat eder. Mezarı Şarkışla’da eşinin yanındadır.
"Yar Badesi", "Yalın Kat" ve "Kul Yanmasın" adlarıyla üç şiir kitabı olan Sefil Selimî ve şiirleri hakkında bugüne kadar beş kitap yayınlanmış ve iki mezuniyet tezi hazırlanmıştır. Ortaokul yıllarında âşıklık geleneğine ilgi duymaya başlayan Sefil Selimî saz çalmayı ve şiir söylemeyi kendi kendisine öğrenir. Geleneğin inceliklerini yöresindeki âşıklardan öğrenir. Âşık Veli, Âşık Veysel ve Âşık Ali İzzet gibi âşıklardan etkilenir. 1960 yılında Çoban Mehmet adında bir âşığa çırak olur ve ondan “Sefil Selimî” mahlasını alır. 1961 yılında ozanın şiirleri çeşitli dergilerinde ve yerel gazetelerde görülmeye başlanır. İlk şiir kitabı; “Yar Badesi”ni bu yıllarda yazar. Sefil Selimî 1963 yılında ozanlar arasında saygın bir yer edinir. 1966’da Konya'da düzenlenen âşıklar bayramına katılır ve çok başarılı olur. Bu arada; ozanın “Kevser Irmağı” ve “Ah Edip Çırpınan Bülbüle Döndüm” türkülerini Şarkışlalı sanatçı İhsan Öztürk, dönemin ünlü sanatçılarından Nurettin Dadaloğlu'na vererek plağa okutturur. Sazı ve irticali olan ve kendisine has bir müzikle icra ettiği 100 kadar esere sahip olan (Kaya 2001) Sefil Selimî hitabeti güçlü bir âşık idi. Katıldığı programlarda şiir okumasıyla dikkatleri hemen üzerinde toplar. Şiirlerinin sayısı 2000’den fazla olan âşık, asıl gücünü tasavvufî şiirlerde göstermiştir. Sivas yöresi âşıklarında, lebdeğmez şiir söyleyen ve karşılaşma yapan nadir âşıklardandır. Sefil Selimî’nin 24 türküsü Uğur Kaya tarafından notaya alınmıştır (Kaya 2004: 72-73). Konya Âşıklar Bayramı’nda her yıl tekrarlanan “yılın yedi şiiri” yarışmalarında şiirleri her zaman “ilk yedi seçme şiir” arasında yer almıştır. “1969 yılında Konya Âşıklar Bayramı’nda Kul Mustafa ile yapmış olduğu atışma çok beğenilmiştir.” (Halıcı 1992: 238). Kendisini mutasavvıf bir âşık olarak gören Sefil Selimî âşıklık geleneğinde önemli bir yeri “bade içme” ile ilgili; “Bade, herhangi bir âşığın ve herhangi bir sevenin veya bir talibin, talebenin derslerini veren öğretmenin eğitmenin, ustanın, pîrlerin sunduğu aşk iksiri, sınıfını iftiharla geçen, teşekkür belgesiyle alınan diplomanın bir kat daha üstünü ” (Özdemir 2003: 15) diyerek düşüncelerini açıklar ve bade içmese de kendisini desturlu, izinli halk ozanı olarak tanımlar. Âşık Sefil Selimî, Konya Âşıklar Bayramı’nın dışında Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde düzenlenen birçok etkinliğe katılmış ve birincilik ödülleri almıştır. Sünni bir âşık olarak Alevi-birçok Bektaşi konulu şiirler de yazan âşık bu konuda; “Bu benim taraflı olduğum anlamına gelmez. Gün gelir Nakşî, gün gelir Kadirî üzerine yazar, söylerim. Doğru bulduğum, inandığım her hususta diyeceğimi derim, kimseden çekinmem” (Kaya 1999: 67) diyerek inandığı her konuda şiir yazdığını ifade etmiştir.
Kaynak: Ahmet Yesevi Üniversitesi
Kaynak: Yrd. Doç. Dr. Doğan
Ah Edip Çırpınan Bülbüle Döndüm
Biçare Dolaşıp Güle Varamam
Aramaktan Bezgin Düştüm Yoruldum
Kendime Gelip Te Dosta Varamam
Âşık Sefil Selimi ~ Sivas / Şarkışla
Asıl adı Ahmet Günbulut olan âşık, şiirlerinde Sefil Selimî mahlasını kullanır. Âşık, 26 Ağustos 1933 tarihinde Sivas’ın Şarkışla ilçesinde dünyaya gelmiştir. Babasının adı Sarı Ali, annesinin adı ise Sıdıka’dır. İlkokulu Şarkışla’da okur. Ortaokula iki yıl devam ettikten sonra yoksulluktan dolayı eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalır. Küçük yaşlarda şiire ilgi duymaya başlayan Ahmet Günbulut, bir yandan halk ozanlarının şiirlerini, destanlarını okur, bir yandan da köy odalarında âşıkların hikâyelerini, türkülerini dinleyerek kendisini yetiştirir. 1949 yılında henüz on altı yaşında iken Şarkışla’da Ümmügülsüm adında bir kıza sevdalanır; ancak maddi olarak evelenme gücü olmayan Ahmet Günbulut, Ümmügülsüm’ü kaçırarak onunla evlenir. Evlendikten sonra geçim derdinin artık omuzlarına binmesiyle Ömer Karslıoğlu adında bir terzinin yanında çırak olarak işe girer. Evliliğinin ikinci yılında bir kız çocukları dünyaya gelir ve bu çocuğun adını Kadriye koyarlar. Bir gün arkadaşlarıyla çıkmış olduğu avda tüfeğin ateş almasıyla kalçasından yaralanır ve tedavi görerek yeniden sağlığına kavuşur. 1954 yılında gittiği Ankara Mamak’ta vatani görevini tamamlayarak 1956 yılında terhis olur. Askerlikten sonra bir terzi dükkânı açarak çalışmaya başlar. Daha sonra ikinci çocukları İsmet dünyaya gelir. 1967 yılında hayatın zor şartları Sefil Selimî’yi çalışmak için yurtdışına gitmeye zorlar. Bu yüzden kaçak olarak Hollanda’ya gider ve burada dört yıl çalıştıktan sonra 1972 yılında Türkiye’ye geri döner. Memleketinde bir süre kuru kahve, kâğıt ve ambalaj işi yapar. 1983 yılında çok sevdiği eşini kaybeder. Eşinin ölümü ozan için bir yıkım olur. Bu acıyı gidermek için yurtiçinde çeşitli etkinliklere katılmak üzere gezilere çıkar ve kendisini daha çok şiire ve tasavvufa verir. Kadriye, İsmet, Güner, Haluk, Hülya, Cemali adlarında üç kız ve üç erkek çocuk sahibi olan Sefil Selimî 30 Aralık 2003 tarihinde vefat eder. Mezarı Şarkışla’da eşinin yanındadır.
"Yar Badesi", "Yalın Kat" ve "Kul Yanmasın" adlarıyla üç şiir kitabı olan Sefil Selimî ve şiirleri hakkında bugüne kadar beş kitap yayınlanmış ve iki mezuniyet tezi hazırlanmıştır. Ortaokul yıllarında âşıklık geleneğine ilgi duymaya başlayan Sefil Selimî saz çalmayı ve şiir söylemeyi kendi kendisine öğrenir. Geleneğin inceliklerini yöresindeki âşıklardan öğrenir. Âşık Veli, Âşık Veysel ve Âşık Ali İzzet gibi âşıklardan etkilenir. 1960 yılında Çoban Mehmet adında bir âşığa çırak olur ve ondan “Sefil Selimî” mahlasını alır. 1961 yılında ozanın şiirleri çeşitli dergilerinde ve yerel gazetelerde görülmeye başlanır. İlk şiir kitabı; “Yar Badesi”ni bu yıllarda yazar. Sefil Selimî 1963 yılında ozanlar arasında saygın bir yer edinir. 1966’da Konya'da düzenlenen âşıklar bayramına katılır ve çok başarılı olur. Bu arada; ozanın “Kevser Irmağı” ve “Ah Edip Çırpınan Bülbüle Döndüm” türkülerini Şarkışlalı sanatçı İhsan Öztürk, dönemin ünlü sanatçılarından Nurettin Dadaloğlu'na vererek plağa okutturur. Sazı ve irticali olan ve kendisine has bir müzikle icra ettiği 100 kadar esere sahip olan (Kaya 2001) Sefil Selimî hitabeti güçlü bir âşık idi. Katıldığı programlarda şiir okumasıyla dikkatleri hemen üzerinde toplar. Şiirlerinin sayısı 2000’den fazla olan âşık, asıl gücünü tasavvufî şiirlerde göstermiştir. Sivas yöresi âşıklarında, lebdeğmez şiir söyleyen ve karşılaşma yapan nadir âşıklardandır. Sefil Selimî’nin 24 türküsü Uğur Kaya tarafından notaya alınmıştır (Kaya 2004: 72-73). Konya Âşıklar Bayramı’nda her yıl tekrarlanan “yılın yedi şiiri” yarışmalarında şiirleri her zaman “ilk yedi seçme şiir” arasında yer almıştır. “1969 yılında Konya Âşıklar Bayramı’nda Kul Mustafa ile yapmış olduğu atışma çok beğenilmiştir.” (Halıcı 1992: 238). Kendisini mutasavvıf bir âşık olarak gören Sefil Selimî âşıklık geleneğinde önemli bir yeri “bade içme” ile ilgili; “Bade, herhangi bir âşığın ve herhangi bir sevenin veya bir talibin, talebenin derslerini veren öğretmenin eğitmenin, ustanın, pîrlerin sunduğu aşk iksiri, sınıfını iftiharla geçen, teşekkür belgesiyle alınan diplomanın bir kat daha üstünü ” (Özdemir 2003: 15) diyerek düşüncelerini açıklar ve bade içmese de kendisini desturlu, izinli halk ozanı olarak tanımlar. Âşık Sefil Selimî, Konya Âşıklar Bayramı’nın dışında Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde düzenlenen birçok etkinliğe katılmış ve birincilik ödülleri almıştır. Sünni bir âşık olarak Alevi-birçok Bektaşi konulu şiirler de yazan âşık bu konuda; “Bu benim taraflı olduğum anlamına gelmez. Gün gelir Nakşî, gün gelir Kadirî üzerine yazar, söylerim. Doğru bulduğum, inandığım her hususta diyeceğimi derim, kimseden çekinmem” (Kaya 1999: 67) diyerek inandığı her konuda şiir yazdığını ifade etmiştir.
Kaynak: Ahmet Yesevi Üniversitesi
Kaynak: Yrd. Doç. Dr. Doğan
Комментарии