filmov
tv
Adile Kurt Karatepe Maraş Maraş Derler Bu Nasıl Maraş

Показать описание
Dulkadirli Beyliğinden Maraş İstiklâl Harbine kadar Hazret-i Ali, Malik bin Eşter, Hazreti Ukkâşe menkıbeleriyle büyüyen Maraşlıların gönlünde türküler daima var olmuştur. Eski Maraşlıların gönül dilini, sevdalarını, acılarını, gurbet hikâyelerini, hamasî duygularını, kahramanlıklarını türkülerde aramak gerek.
Yanık türküler söyleyerek yaylalara göçerlerdi Maraşlı atalarımız. Maraş yaylaklarında türkü söyleyerek at yarıştırırlardı Maraşlı civanlar. Muradını alamayan sevda yüklü ergenlerin arkasından türkü yakarlardı anaları. Bundan dolayıdır ki Maraşlıların âvâzı türkülerdir.
Maraş’ta söylenen, Maraş’a mal’olan birçok türkü, Güney illerinde ikamet eden aşiretlerin barak havalarına, Berit, Binboğa ve Ahır Dağı yaylalarına göçen aşiretlerin bozlak, yani uzun hava türkülerine farklı söz ve üslup uyarlanmasıyla oluştuğu söylenir. Şüphesiz ki Maraş mahreçli, Maraşlının dilinden neşet eden türkü az değildir. Karacaoğlan türkülerinin birçok yörede dolaştığı malum. Maraş türkülerinde de Karacaoğlan şiirlerinden üslup ve söz uyarlamalarının çokça olması, aynı kaynaktan beslenen insanların gönül demlerinin ortaklığını gösterir. Bir ozanın ifadesiyle “Türküler sınır tanımaz.” Yeter ki demleneceği bir gönül ve ezgili bir dil bulsun; orası türkünün vatanıdır. Türküler sınırları, dağları, ovaları aşarak her yeri dolaşır. O yörenin insanları da gönüllerine cemre gibi düşen bu türküleri dillerinde demlendirerek yeni türküler meydana getirirler.
Birçok uyarlaması olan Maraş türkülerinden “Maraş Maraş derler de uy amman amman…” türküsünü hiç dinlememiş birisinin Maraş’a kültürel aidiyeti eksik sayılır. “Maraş Maraş derler de uy amman amman / Bu nasıl Maraş bu nasıl da Maraş / Al kanlar içinde can veren kardaş / Kardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim of of…”
Bu türkünün birden fazla uyarlaması vardır ve birinci mısraı “Maraş Maraş derler de...” mısraıyla başlar. Bunun sebebi, göçebe ve yerleşik köylümüz için Maraş medeniyetin ve idarenin merkezidir, yani bir koca şehirdir. Başına bir sıkıntı geldiğinde çaresini bulmak için yönünü Maraş’a çevirir. Duygularında sitem olduğu gibi, hayranlık ve imrenme de vardır. O bakımdan türkülerinin çoğunda “Maraş Maraş derler de...” mısraı bir girizgâh olarak söylenir.
“Derler de” ifadesinden sonra çeşitli sıfat ve isim getirilmiştir: “Maraş Maraş derler de anam...”, “Maraş Maraş derler bir büyük şehir”, “Maraş Maraş derler bu nasıl Maraş”, “Maraş Maraş derler uy amman amman” gibi farklı ifadeler kullanılmıştır.
Birçok hikâyesi olan bu türkünün bir hikâyesi var ki, her Maraşlının yüreğini yakıp geçer: Bir rivayet göre, ölen kişi Maraş-Fransız Harbi’nde şehit düşmüştür. Türkü, ölenin diliyle söylenmektedir. Çok içlidir, yürek dayanmaz. Şehidin anasına vasiyeti yüreğimizi kanatacak cinstendir: “Anama söyleyin damda yatmasın / Oğlum gelir deyi ümit etmesin /Anama söyleyin atımı satsın / Sıhhıyedir gelsin yaramı sarsın / Nişanlım güzeldir kardaşım alsın / Kardaşım almazsa da dostlara kalsın.”
Şehidimiz yeteri kadar savaşamadan ve Fransız’a haddini bildiremeden şehit olduğuna hayıflanıyor. Bu duygularını türkünün devamından anlamak mümkün: “Sürerim sürerim gitmez kadana / Fransız kurşunu geçmez adama.” Türkünün devamında “Genç Osman Türküsü”nden uyarlama bir söyleyişle “Kılınç Ali der ki, gelsin göreyim / Üç kızımın birisini vereyim /Analar böyle bir yavru beslememiş” sözleriyle biter. Maraşlı mücahitlerin Kılınç Ali dedikleri kişi Maraş Millî Mücadelesine öncülük etmiş Kılıç Ali namıyla bilinen bir yüzbaşıdır. Asıl adı Âsaf Tevfik’tir.
“VALLAH BİR BEN ÖLMEYİNEN DE GARDAŞ MARAŞ YIKILMAZ”
Geçmiş zamandaki Maraşlıların yüreğinde ve hayatında olup bitenleri bilmenin bir yolu da türkülerden geçer. Bu türkülerden biri de “Vallah Bir Ben Ölmeyinen Gardaş Maraş Yıkılmaz” adlı türküdür. Bu türkünün kaynaklarda “anonim” olduğu zikrediliyor. Fakat farklı versiyonlarıyla Maraş’ın diline ve gönlüne mal’olmuş bir türküdür. Bu türküyü bilmeyen ve uyandırdığı duygu ve düşünceleriyle Maraş’ın yüz yıl önceki insan tarihine kanatlanmayan bir Maraşlı düşünülemez. Urfalı Kazancı Bedih’in kendine has uzun havayla söylediği ve güftesinde küçük değişiklikler yapılan bu türkünün Maraş uyarlamasının tamamı şöyle:
“Maraş Maraş da derler bu nasıl Maraş / Al kızıl kan içinde can veren kardaş /Bizim eller kırçıllıdır geçilmez / Yollar çamur kurusun da gidelim / Ufak taşınan da bina yapılmaz / Bir ben ölmeyinen Maraş yıkılmaz / Kardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim / Yollar çamur kurusun da gidelim / Lale sümbül büyüsün de gidelim”
Türkünün farklı bir hikâyesi var: Kan davasında yaralanıp Maraş’a getirilen ve sonra ölen kişinin ağzından yakılan türkünün başka bir uyarlaması daha var: “Evimizin önü duttur geçilmez / Bağımızda gazel sıktır seçilmez / Bir ben ölmeyinen ordu bozulmaz…” Türkünün bu uyarlamasında, şehit düşen askerin ağzından şehitliğe ulaşmanın övgüsü var. “Ben ölmeyinen ordu bozulmaz” diyerek sağ olanlara sesleniyor.
#trttürkü #yadigar #trtistanbulradyosu #deprem özel yayını || 22-02-2023
Yanık türküler söyleyerek yaylalara göçerlerdi Maraşlı atalarımız. Maraş yaylaklarında türkü söyleyerek at yarıştırırlardı Maraşlı civanlar. Muradını alamayan sevda yüklü ergenlerin arkasından türkü yakarlardı anaları. Bundan dolayıdır ki Maraşlıların âvâzı türkülerdir.
Maraş’ta söylenen, Maraş’a mal’olan birçok türkü, Güney illerinde ikamet eden aşiretlerin barak havalarına, Berit, Binboğa ve Ahır Dağı yaylalarına göçen aşiretlerin bozlak, yani uzun hava türkülerine farklı söz ve üslup uyarlanmasıyla oluştuğu söylenir. Şüphesiz ki Maraş mahreçli, Maraşlının dilinden neşet eden türkü az değildir. Karacaoğlan türkülerinin birçok yörede dolaştığı malum. Maraş türkülerinde de Karacaoğlan şiirlerinden üslup ve söz uyarlamalarının çokça olması, aynı kaynaktan beslenen insanların gönül demlerinin ortaklığını gösterir. Bir ozanın ifadesiyle “Türküler sınır tanımaz.” Yeter ki demleneceği bir gönül ve ezgili bir dil bulsun; orası türkünün vatanıdır. Türküler sınırları, dağları, ovaları aşarak her yeri dolaşır. O yörenin insanları da gönüllerine cemre gibi düşen bu türküleri dillerinde demlendirerek yeni türküler meydana getirirler.
Birçok uyarlaması olan Maraş türkülerinden “Maraş Maraş derler de uy amman amman…” türküsünü hiç dinlememiş birisinin Maraş’a kültürel aidiyeti eksik sayılır. “Maraş Maraş derler de uy amman amman / Bu nasıl Maraş bu nasıl da Maraş / Al kanlar içinde can veren kardaş / Kardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim of of…”
Bu türkünün birden fazla uyarlaması vardır ve birinci mısraı “Maraş Maraş derler de...” mısraıyla başlar. Bunun sebebi, göçebe ve yerleşik köylümüz için Maraş medeniyetin ve idarenin merkezidir, yani bir koca şehirdir. Başına bir sıkıntı geldiğinde çaresini bulmak için yönünü Maraş’a çevirir. Duygularında sitem olduğu gibi, hayranlık ve imrenme de vardır. O bakımdan türkülerinin çoğunda “Maraş Maraş derler de...” mısraı bir girizgâh olarak söylenir.
“Derler de” ifadesinden sonra çeşitli sıfat ve isim getirilmiştir: “Maraş Maraş derler de anam...”, “Maraş Maraş derler bir büyük şehir”, “Maraş Maraş derler bu nasıl Maraş”, “Maraş Maraş derler uy amman amman” gibi farklı ifadeler kullanılmıştır.
Birçok hikâyesi olan bu türkünün bir hikâyesi var ki, her Maraşlının yüreğini yakıp geçer: Bir rivayet göre, ölen kişi Maraş-Fransız Harbi’nde şehit düşmüştür. Türkü, ölenin diliyle söylenmektedir. Çok içlidir, yürek dayanmaz. Şehidin anasına vasiyeti yüreğimizi kanatacak cinstendir: “Anama söyleyin damda yatmasın / Oğlum gelir deyi ümit etmesin /Anama söyleyin atımı satsın / Sıhhıyedir gelsin yaramı sarsın / Nişanlım güzeldir kardaşım alsın / Kardaşım almazsa da dostlara kalsın.”
Şehidimiz yeteri kadar savaşamadan ve Fransız’a haddini bildiremeden şehit olduğuna hayıflanıyor. Bu duygularını türkünün devamından anlamak mümkün: “Sürerim sürerim gitmez kadana / Fransız kurşunu geçmez adama.” Türkünün devamında “Genç Osman Türküsü”nden uyarlama bir söyleyişle “Kılınç Ali der ki, gelsin göreyim / Üç kızımın birisini vereyim /Analar böyle bir yavru beslememiş” sözleriyle biter. Maraşlı mücahitlerin Kılınç Ali dedikleri kişi Maraş Millî Mücadelesine öncülük etmiş Kılıç Ali namıyla bilinen bir yüzbaşıdır. Asıl adı Âsaf Tevfik’tir.
“VALLAH BİR BEN ÖLMEYİNEN DE GARDAŞ MARAŞ YIKILMAZ”
Geçmiş zamandaki Maraşlıların yüreğinde ve hayatında olup bitenleri bilmenin bir yolu da türkülerden geçer. Bu türkülerden biri de “Vallah Bir Ben Ölmeyinen Gardaş Maraş Yıkılmaz” adlı türküdür. Bu türkünün kaynaklarda “anonim” olduğu zikrediliyor. Fakat farklı versiyonlarıyla Maraş’ın diline ve gönlüne mal’olmuş bir türküdür. Bu türküyü bilmeyen ve uyandırdığı duygu ve düşünceleriyle Maraş’ın yüz yıl önceki insan tarihine kanatlanmayan bir Maraşlı düşünülemez. Urfalı Kazancı Bedih’in kendine has uzun havayla söylediği ve güftesinde küçük değişiklikler yapılan bu türkünün Maraş uyarlamasının tamamı şöyle:
“Maraş Maraş da derler bu nasıl Maraş / Al kızıl kan içinde can veren kardaş /Bizim eller kırçıllıdır geçilmez / Yollar çamur kurusun da gidelim / Ufak taşınan da bina yapılmaz / Bir ben ölmeyinen Maraş yıkılmaz / Kardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim / Yollar çamur kurusun da gidelim / Lale sümbül büyüsün de gidelim”
Türkünün farklı bir hikâyesi var: Kan davasında yaralanıp Maraş’a getirilen ve sonra ölen kişinin ağzından yakılan türkünün başka bir uyarlaması daha var: “Evimizin önü duttur geçilmez / Bağımızda gazel sıktır seçilmez / Bir ben ölmeyinen ordu bozulmaz…” Türkünün bu uyarlamasında, şehit düşen askerin ağzından şehitliğe ulaşmanın övgüsü var. “Ben ölmeyinen ordu bozulmaz” diyerek sağ olanlara sesleniyor.
#trttürkü #yadigar #trtistanbulradyosu #deprem özel yayını || 22-02-2023
Комментарии