filmov
tv
❓ Kolostomi ameliyatı geçiren kişiabdest konusunda nasıl hareket etmelidir?
Показать описание
❓Kolostomi (kalın bağırsağın ameliyatla karın ön
duvarına ağızlaştırılması) ameliyatı geçiren kişi
abdest konusunda nasıl hareket etmelidir?
📚 Kolostomi hastalığında doğrudan karın duvarına yapıştırılan
bir torbaya gelen dışkının kontrolsüz bir şekilde boşaltılması
söz konusudur. Bu durumda olan hastalar, özürlü olarak
kabul edilip ibadetlerinde özürlülere tanınan kolaylıklardan
yararlanırlar. Buna göre sadece abdest durumu, özür sahibi
olmayan insanlardan farklıdır. Abdest dışındaki diğer dinî
görevlerde ise özür sahibi olmayan insanlar gibi davranırlar.
Özürlü kimse Hanefi mezhebine göre her namaz vakti
için abdest alır. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) özürlü bir kadına
böyle yapmasını bildirmiştir (Buhârî, Vudu’, 63). Özürlü, özür
hâlinin abdesti bozmadığını varsayarak o vakit içinde aldığı
abdestle, onu bozan yeni bir durum meydana gelmedikçe,
dilediği kadar farz, vacip, sünnet, eda ve kaza namazı, cuma
ve bayram namazı kılabilir, Kabe’yi tavaf edebilir, Mushaf’ı
tutabilir (Merğînânî, el-Hidaye, I, 219-220). Ancak özür sahibinin
abdesti namaz vaktinin çıkmasıyla bozulur. Dolayısıyla yeni
namaz vaktinde tekrar abdest alması gerekir.
Özür sahibi kimsenin abdesti özür hâli dışında abdesti
bozan diğer şeylerle bozulur (Kâsânî, Bedai’, I, 28). Mesela idrarını
tutamayan ve bu sebeple özürlü sayılan kimsenin, burnu
kanamakla veya yellenmekle abdesti bozulur.
Şafiilere göre özürlü kimsenin bir namaz vakti içinde kılacağı
her farz namaz için ayrı ayrı abdest alması gerekir.
Zira onun abdesti kıldığı namaz bitince son bulmuş olur. Bu
abdest ile dilediği kadar nafile namaz kılabilir (Şirbini, Muğni’l-
muhtac, I, 175).
Maliki mezhebine göre özür sahibinin abdesti, vaktin girmesi
veya çıkması ile değil, özrün dışında abdesti bozan bir şeyin meydana gelmesi ile bozulur (İbn Rüşd, Bidaye, I, 35; Desuki,
Haşiye, I, 114-118).
Bir kimsede bulunan özürlülük durumunun o kişiyi ileri
derecede sıkıntıya sokması ve abdest almada ciddi zorluklarla
karşı karşıya bırakması hâlinde Maliki mezhebinin bu görüşü
ile de amel edilebilir.
Bu noktada ilave edilmelidir ki özürlü kimsenin çamaşırına,
özür yerinden çıkarak bulaşan kan, irin, idrar, dışkı, cerahat
gibi necis (pis) maddeler ise namaza engel değildir. Necasetin
az veya çok olması hükmü değiştirmez. Özür devam ettiğinden
dolayı bundan kaçınılması mümkün değildir. Ancak bu
necis maddeler çamaşırına veya elbisesine tekrar bulaşmayacaksa,
yıkanması gerekir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, 506-507).
KURUL
duvarına ağızlaştırılması) ameliyatı geçiren kişi
abdest konusunda nasıl hareket etmelidir?
📚 Kolostomi hastalığında doğrudan karın duvarına yapıştırılan
bir torbaya gelen dışkının kontrolsüz bir şekilde boşaltılması
söz konusudur. Bu durumda olan hastalar, özürlü olarak
kabul edilip ibadetlerinde özürlülere tanınan kolaylıklardan
yararlanırlar. Buna göre sadece abdest durumu, özür sahibi
olmayan insanlardan farklıdır. Abdest dışındaki diğer dinî
görevlerde ise özür sahibi olmayan insanlar gibi davranırlar.
Özürlü kimse Hanefi mezhebine göre her namaz vakti
için abdest alır. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) özürlü bir kadına
böyle yapmasını bildirmiştir (Buhârî, Vudu’, 63). Özürlü, özür
hâlinin abdesti bozmadığını varsayarak o vakit içinde aldığı
abdestle, onu bozan yeni bir durum meydana gelmedikçe,
dilediği kadar farz, vacip, sünnet, eda ve kaza namazı, cuma
ve bayram namazı kılabilir, Kabe’yi tavaf edebilir, Mushaf’ı
tutabilir (Merğînânî, el-Hidaye, I, 219-220). Ancak özür sahibinin
abdesti namaz vaktinin çıkmasıyla bozulur. Dolayısıyla yeni
namaz vaktinde tekrar abdest alması gerekir.
Özür sahibi kimsenin abdesti özür hâli dışında abdesti
bozan diğer şeylerle bozulur (Kâsânî, Bedai’, I, 28). Mesela idrarını
tutamayan ve bu sebeple özürlü sayılan kimsenin, burnu
kanamakla veya yellenmekle abdesti bozulur.
Şafiilere göre özürlü kimsenin bir namaz vakti içinde kılacağı
her farz namaz için ayrı ayrı abdest alması gerekir.
Zira onun abdesti kıldığı namaz bitince son bulmuş olur. Bu
abdest ile dilediği kadar nafile namaz kılabilir (Şirbini, Muğni’l-
muhtac, I, 175).
Maliki mezhebine göre özür sahibinin abdesti, vaktin girmesi
veya çıkması ile değil, özrün dışında abdesti bozan bir şeyin meydana gelmesi ile bozulur (İbn Rüşd, Bidaye, I, 35; Desuki,
Haşiye, I, 114-118).
Bir kimsede bulunan özürlülük durumunun o kişiyi ileri
derecede sıkıntıya sokması ve abdest almada ciddi zorluklarla
karşı karşıya bırakması hâlinde Maliki mezhebinin bu görüşü
ile de amel edilebilir.
Bu noktada ilave edilmelidir ki özürlü kimsenin çamaşırına,
özür yerinden çıkarak bulaşan kan, irin, idrar, dışkı, cerahat
gibi necis (pis) maddeler ise namaza engel değildir. Necasetin
az veya çok olması hükmü değiştirmez. Özür devam ettiğinden
dolayı bundan kaçınılması mümkün değildir. Ancak bu
necis maddeler çamaşırına veya elbisesine tekrar bulaşmayacaksa,
yıkanması gerekir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, 506-507).
KURUL