filmov
tv
Fransız Devrimi
Показать описание
Fransız Devrimi, Avrupa Tarihi’nin en büyük düşünsel, toplumsal ve siyasal hareketidir. 14 Temmuz 1789 tarihinde Bastille Hapishanesi’ne yapılan saldırı ile başladı. Geniş kapsamlı bir hareket olan devrim, birçok aşamalardan geçti. Fransa , kuzeyde İngiltere, batıda İspanya, doğuda Almanya ve İtalya komşuluğu ile Avrupa’nın tam ortasındadır. Bir kıta ülkesi olduğu gibi, kuzeyinde Atlantik Okyanusu, güneyinde Akdeniz ile aynı zamanda bir deniz ülkesidir. On bin yıllık yerleşim sürecinde Fransızlar, Avrupa’yı etkileyen her konunun, engin deneyimini de kazanmıştır. Birkaç örnek olarak; 200 yıllık Haçlı Seferleri, Yüzyıl Savaşları sırasında ülkesini savunan Jan Dark karakteri ya da, Huguenot da denilen 20 bin Protestan’ın öldürüldüğü Saint Barthelemy Günü, sayılabilir. Tüm bu yaşananlar, Fransa’nın kültürel zeminine, bedeli ödenmiş önemli kavramlar olur. Devrim öncesinde Fransa, Aydınlanma Dönemi’ne ışık tutan büyük düşünürleri de yetiştirir. Bunlar, kendilerinden daha önce söz edilen aydınlardır. Eserlerinde, eskiyen kurumlar ve yetersiz kalan anlayışlar bağlamında, Fransa’nın sorunlarını cesaretle ele alır, eleştirir ve çözüm önerileri getirirler. Örneğin, Montesquieu’nun Yasaların Ruhu adlı eseri, devlet yönetiminde çığır açar. Rousseau’nun Toplumsal Sözleşme adlı eseri ise, toplumun mutlu insan için ortam oluşturması üzerinde durur. Genel çerçevede Fransız toplumuna; anayasa, doğal insan, siyasal eşitlik, vergi adaleti, oy kullanma gibi yeni deyimler kazandırılır. Daha önce kendilerinden söz ettiğimiz bu aydınlardan, Immanuel Kant dışında hiç biri, 1789 Devrimi’ni göremez. Çünkü onlar, bu görüşlerini, bir devrim olsun diye ortaya koymamıştır. Eğer öyle olsaydı, bu büyük hareket, özümsenmiş bir devrim değil, ancak darbe olurdu. Fransa’nın ekonomik durumunu göz önüne almadan, devrimi tetikleyen etkenler, tam
olarak anlaşılamaz. Bu konuda birbirine karşıt, iki olgu öne çıkar. Birincisi, tarım ekonomisine dayalı hayat tarzının artık yeterli olmayışı; ikincisi, sanayi devriminin getirdiği zenginlik. Toprak geliri ile geçinemeyen nüfus şehirlere yönelirken, artan üretim sayesinde, tüccar ve sanayi sınıfı ortaya çıktı. Bu dengesiz gelişim, ekonomiyi olumsuz yönde etkiler. Fransa henüz bu çelişkili duruma çözüm bulamadan, büyük harcamalar yüzünden ekonomi daha da kötüye gitti. Art arda yapılan harcamaların, ilki Yedi Yıl Savaşları, ikincisi Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda görüldü. Yalnızca Amerika için verilen desteğin Fransa bütçesine getirdiği yük, yaklaşık 2 milyar frank oldu. Bu dönemde, birbiri ardı sıra göreve getirilen maliye bakanları, sorunun üstesinden gelemedi. Amerika’ya yapılan ekonomik yardımın, Fransız Devrimi’ne çok önemli bir yararı oldu ki, o da 4 Temmuz 1776 tarihinde yayınlanan Bağımsızlık Bildirgesi’dir. Bu sayede, güçlü yönetimlere karşı çıkmanın ve temel özgürlükleri elde edilebilmenin, bir hayal olmadığı görüldü. Fransızlar da aynı yolu izleyecek ve 13 yıl sonra, İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’ni yayınlayacaklardır. Bahsettiğim olaylar Fransa’yı sosyal bakımdan sarstı ve devrimin kırılma çizgisini oluşturdu. Zaten Fransızlar, Hindistan örneğindeki kast sistemi kadar olmasa bile, üç tabaka olarak yaşamaktadır. Bunlar; soylular, din adamları ve köylülerdir. Soylular, krala en yakın grubu oluşturur. Feodalite dönemindeki gibi olmasa da, geniş toprak sahibidirler. Buna karşın, topraklarda köylüleri çalıştırır ve düşük oranda vergi öderler. Din adamları da, geniş toprak sahibi oldukları halde, neredeyse hiç vergi vermezler. Ancak, aralarında ayrıcalık farkı olduğu için, kimi din adamları da, içinde bulunduğu durumdan memnun değildir. Sonuçta, Fransa’da verginin tümüne yakınını, halk tabakası ödemektedir. Köylülerin de içinde bulunduğu bu grup, zamanla çeşitli mesleklerin sahibi olarak, burjuvazi sınıfını ortaya çıkardı. İçlerinde büyük boyutta zengin olanlar ise, büyük burjuvaziyi oluşturdu. Yine de halk tabakası arasında, herhangi bir fark yoktu. Toprak gelirinin üçte birine sahip olan bu grup, devletin ekonomik yükünü taşıdığı halde, sosyal haklardan yoksundu. Bu dengesizlik, öteki etkenler ile birleşince, Fransa’da büyük bir toplumsal patlamaya neden oldu. Fransa’nın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı yüzünden, birçok maliye bakanı göreve getirildi. Bunlar içerisinde; Turgot, Calonne, Brienne ve Necker’i sayabiliriz. Ancak hiçbirisi, kalıcı bir çözüm getiremedi. Çünkü soylular ve din adamları, sahip oldukları haklardan ödün vermiyor, yeni bir vergi yükü üstlenmek istemiyordu. Bu isteksizliğe, aşırı harcamaları halkın diline düşmüş olan, saray da katkı sağlıyordu. Fransız Devrimi hakkında sizler için belgesel niteliğinde bir içerik hazırladım. İyi seyirler dilerim.
olarak anlaşılamaz. Bu konuda birbirine karşıt, iki olgu öne çıkar. Birincisi, tarım ekonomisine dayalı hayat tarzının artık yeterli olmayışı; ikincisi, sanayi devriminin getirdiği zenginlik. Toprak geliri ile geçinemeyen nüfus şehirlere yönelirken, artan üretim sayesinde, tüccar ve sanayi sınıfı ortaya çıktı. Bu dengesiz gelişim, ekonomiyi olumsuz yönde etkiler. Fransa henüz bu çelişkili duruma çözüm bulamadan, büyük harcamalar yüzünden ekonomi daha da kötüye gitti. Art arda yapılan harcamaların, ilki Yedi Yıl Savaşları, ikincisi Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda görüldü. Yalnızca Amerika için verilen desteğin Fransa bütçesine getirdiği yük, yaklaşık 2 milyar frank oldu. Bu dönemde, birbiri ardı sıra göreve getirilen maliye bakanları, sorunun üstesinden gelemedi. Amerika’ya yapılan ekonomik yardımın, Fransız Devrimi’ne çok önemli bir yararı oldu ki, o da 4 Temmuz 1776 tarihinde yayınlanan Bağımsızlık Bildirgesi’dir. Bu sayede, güçlü yönetimlere karşı çıkmanın ve temel özgürlükleri elde edilebilmenin, bir hayal olmadığı görüldü. Fransızlar da aynı yolu izleyecek ve 13 yıl sonra, İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’ni yayınlayacaklardır. Bahsettiğim olaylar Fransa’yı sosyal bakımdan sarstı ve devrimin kırılma çizgisini oluşturdu. Zaten Fransızlar, Hindistan örneğindeki kast sistemi kadar olmasa bile, üç tabaka olarak yaşamaktadır. Bunlar; soylular, din adamları ve köylülerdir. Soylular, krala en yakın grubu oluşturur. Feodalite dönemindeki gibi olmasa da, geniş toprak sahibidirler. Buna karşın, topraklarda köylüleri çalıştırır ve düşük oranda vergi öderler. Din adamları da, geniş toprak sahibi oldukları halde, neredeyse hiç vergi vermezler. Ancak, aralarında ayrıcalık farkı olduğu için, kimi din adamları da, içinde bulunduğu durumdan memnun değildir. Sonuçta, Fransa’da verginin tümüne yakınını, halk tabakası ödemektedir. Köylülerin de içinde bulunduğu bu grup, zamanla çeşitli mesleklerin sahibi olarak, burjuvazi sınıfını ortaya çıkardı. İçlerinde büyük boyutta zengin olanlar ise, büyük burjuvaziyi oluşturdu. Yine de halk tabakası arasında, herhangi bir fark yoktu. Toprak gelirinin üçte birine sahip olan bu grup, devletin ekonomik yükünü taşıdığı halde, sosyal haklardan yoksundu. Bu dengesizlik, öteki etkenler ile birleşince, Fransa’da büyük bir toplumsal patlamaya neden oldu. Fransa’nın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı yüzünden, birçok maliye bakanı göreve getirildi. Bunlar içerisinde; Turgot, Calonne, Brienne ve Necker’i sayabiliriz. Ancak hiçbirisi, kalıcı bir çözüm getiremedi. Çünkü soylular ve din adamları, sahip oldukları haklardan ödün vermiyor, yeni bir vergi yükü üstlenmek istemiyordu. Bu isteksizliğe, aşırı harcamaları halkın diline düşmüş olan, saray da katkı sağlıyordu. Fransız Devrimi hakkında sizler için belgesel niteliğinde bir içerik hazırladım. İyi seyirler dilerim.
Комментарии