filmov
tv
Kazlıçeşme Sanat Binası

Показать описание
Mozaik müzesi Zeytinburnu Belediyesi tarafından restorasyonu yapılarak bölgeye kazandırılan ve içinde çok eski dönemlere ait Bizans kalıntıları bulunduran bir yapıdır.
2015 yılında Eski Zeytinburnu Belediye Başkanlık Binası’nda başlayan restorasyon çalışmaları sırasında Geç Roma – Erken Bizans dönemine ait mozaik yapısı keşfedildi. Büyük ölçüde sağlam olarak ortaya çıkarılan mozaik figürlerinin bina dışına doğru devam ettiği düşünülerek 2019 yılında çalışmalar bina dışına yani otopark olarak kullanılan alanda da devam etti. İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü ve İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez ve Bölge Laboratuvarı Müdürlüğü’ne bağlı uzmanlarca yapılan tüm çalışmalar sonucunda kazılarda ortaya çıkan mozaik, lahit ve çıkan objelerin büyük bir kısmı müzede sergilenmektedir.
Yuvarlak planlı bir yapıya ait olduğu düşünülen zemin mozaikleri büyük bir titizlikle çıkarıldı. Şu anki binanın zemin kotundan yaklaşık 1.5 mt aşağıda üzeri cam kaplanarak sergilenmektedir. Bulunan Mozaik zemin İstanbul’da Sur dışında bulunan en büyük örnek olduğu için önem arz etmektedir. Figürün bina dışında devam ettiği düşünülerek İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğüne başvurulmuş olup Müdürlük denetiminde yapılan kazı sonucu 2019 yılında mozaiğin bütününe ulaşılmıştır.
Opus tessellatum tekniğiyle yapılmış polikrom (çok renkli) mozaik panonun merkezinde dalga ve örgü motifi bordürlü̈ bir daire içine yerleştirilmiş sekiz köşeli (octagram) ana motif bulunuyor. Bu ana formu çevreleyen birbirine geçmiş düğüm motifleri, paralel kenarların çevrelediği üçgen ve kare kombinasyonu ve dairelerin iç kısmına yerleştirilmiş geometrik motiflerle kompozisyon zenginleştirilmiş. Octagram içindeki merkez dairede açık renk zemin üzerine yeşil, kahverengi, turuncu, mor renklerin tercih edildiği üçgenlerle bir çiçek motifi oluşturulmuş.
Ana kompozisyonun dış kısmında bulunan düğüm motifleri arasında kantharos, sarmaşık, lotus çiçeği, dört yapraklı çiçek bezemeleri var. Düğüm motiflerinin ardından sekiz köşeli yıldız motiflerinden oluşan bir başka kompozisyona geçiliyor. Yıldız motiflerinin arasında kalan kare biçimindeki alanlarda Süleyman düğümü motifleri kullanılmış. Bu desenleri günümüzde de bir çok yerde görüyor ve kullanıyoruz. Bu bölgenin şifahane olması dolayısı ile mozaiklerde şifa motifi olarak tanımlanan motifler de yer almaktadır. bu bölgedeki tarihi şifahaneler, tekkeler , hastaneler bunu kanıtlamaktadır. Kazlıçeşme adının da Kazların yaşadığı bölge olmasından geldiği bilinmekte olup kazların temiz sularda yaşadığı bilindiğinden geçmişte bölgenin temiz ve şifahanelerin olduğu bir bölge olduğu görülmektedir.
Müzenin Mimari projesi Celalettin Çelik’e aittir. Sergi projesi ise Müze ve Sergi İşleri tarafından yapılmıştır. Büyük bir titizlikle yapılan çalışmalar sonucunda 2021 yılında alanda; bir mezar odası ,bir sandık tipi mezar, mermer bir lahit ve iskeletler bulundu. Lahit kapağı açıldığında içinin su dolu olduğu gözlemlenmiş, su titizlikle boşaltılmıştır. Lahit içerisinden çıkan kemiklerin yaşı karbon 14 testi ile belirlendi. TÜBİTAK incelemelerine göre lahit mezarda bulunan 2 iskeletin birinin 1.750 yıllık diğerinin ise 1.775 yıllık olduğunu belirtti. Lahit mezardaki kişilerin 4. ve 5. yüzyıl tarihleri arasında yaşadıkları, kadının 30 – 40 erkeğin ise 40 – 50 yaşlarında olduğu belirtilirken erkeğin kaburgasında bir kırık ve romatizmal hastalığı olduğu raporlandı. Şu anda bu 2 kişinin akrabalık bağlarının tespiti için de çalışmalar devam etmektedir.
2015 yılında Eski Zeytinburnu Belediye Başkanlık Binası’nda başlayan restorasyon çalışmaları sırasında Geç Roma – Erken Bizans dönemine ait mozaik yapısı keşfedildi. Büyük ölçüde sağlam olarak ortaya çıkarılan mozaik figürlerinin bina dışına doğru devam ettiği düşünülerek 2019 yılında çalışmalar bina dışına yani otopark olarak kullanılan alanda da devam etti. İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü ve İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez ve Bölge Laboratuvarı Müdürlüğü’ne bağlı uzmanlarca yapılan tüm çalışmalar sonucunda kazılarda ortaya çıkan mozaik, lahit ve çıkan objelerin büyük bir kısmı müzede sergilenmektedir.
Yuvarlak planlı bir yapıya ait olduğu düşünülen zemin mozaikleri büyük bir titizlikle çıkarıldı. Şu anki binanın zemin kotundan yaklaşık 1.5 mt aşağıda üzeri cam kaplanarak sergilenmektedir. Bulunan Mozaik zemin İstanbul’da Sur dışında bulunan en büyük örnek olduğu için önem arz etmektedir. Figürün bina dışında devam ettiği düşünülerek İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğüne başvurulmuş olup Müdürlük denetiminde yapılan kazı sonucu 2019 yılında mozaiğin bütününe ulaşılmıştır.
Opus tessellatum tekniğiyle yapılmış polikrom (çok renkli) mozaik panonun merkezinde dalga ve örgü motifi bordürlü̈ bir daire içine yerleştirilmiş sekiz köşeli (octagram) ana motif bulunuyor. Bu ana formu çevreleyen birbirine geçmiş düğüm motifleri, paralel kenarların çevrelediği üçgen ve kare kombinasyonu ve dairelerin iç kısmına yerleştirilmiş geometrik motiflerle kompozisyon zenginleştirilmiş. Octagram içindeki merkez dairede açık renk zemin üzerine yeşil, kahverengi, turuncu, mor renklerin tercih edildiği üçgenlerle bir çiçek motifi oluşturulmuş.
Ana kompozisyonun dış kısmında bulunan düğüm motifleri arasında kantharos, sarmaşık, lotus çiçeği, dört yapraklı çiçek bezemeleri var. Düğüm motiflerinin ardından sekiz köşeli yıldız motiflerinden oluşan bir başka kompozisyona geçiliyor. Yıldız motiflerinin arasında kalan kare biçimindeki alanlarda Süleyman düğümü motifleri kullanılmış. Bu desenleri günümüzde de bir çok yerde görüyor ve kullanıyoruz. Bu bölgenin şifahane olması dolayısı ile mozaiklerde şifa motifi olarak tanımlanan motifler de yer almaktadır. bu bölgedeki tarihi şifahaneler, tekkeler , hastaneler bunu kanıtlamaktadır. Kazlıçeşme adının da Kazların yaşadığı bölge olmasından geldiği bilinmekte olup kazların temiz sularda yaşadığı bilindiğinden geçmişte bölgenin temiz ve şifahanelerin olduğu bir bölge olduğu görülmektedir.
Müzenin Mimari projesi Celalettin Çelik’e aittir. Sergi projesi ise Müze ve Sergi İşleri tarafından yapılmıştır. Büyük bir titizlikle yapılan çalışmalar sonucunda 2021 yılında alanda; bir mezar odası ,bir sandık tipi mezar, mermer bir lahit ve iskeletler bulundu. Lahit kapağı açıldığında içinin su dolu olduğu gözlemlenmiş, su titizlikle boşaltılmıştır. Lahit içerisinden çıkan kemiklerin yaşı karbon 14 testi ile belirlendi. TÜBİTAK incelemelerine göre lahit mezarda bulunan 2 iskeletin birinin 1.750 yıllık diğerinin ise 1.775 yıllık olduğunu belirtti. Lahit mezardaki kişilerin 4. ve 5. yüzyıl tarihleri arasında yaşadıkları, kadının 30 – 40 erkeğin ise 40 – 50 yaşlarında olduğu belirtilirken erkeğin kaburgasında bir kırık ve romatizmal hastalığı olduğu raporlandı. Şu anda bu 2 kişinin akrabalık bağlarının tespiti için de çalışmalar devam etmektedir.