Türkiye'de Sol Hareketin Tarihi | Türkiye'de İdeolojiler Tarihi IV

preview_player
Показать описание
Türkiye'de Siyasi İdeolojiler Tarihi serisinin bu bölümünde Abdulvahit Gezer Türk Solu'nu anlattı. Aslında cumhuriyet öncesi dönemde etkin olan komünist hareketliliğin siyasi bir partiye dönüşebilmesi için 1960'lı yılların beklenmesi gerekmişti. 1960'larda hem toplumcu gerçekçi sanatçılar hem sendikal hareketler gibi toplumsal ilginin yoğunlaştığı bir dönemde sol hem ana akım siyasette hem devrimci örgütlenmede önemli mesafe kat etmişti. 68 kuşağıyla birlikte sol artık sokakta güçlü bir yapıya kavuşurken 70'li yılların başında Ecevit'in iktidara gelmesiyle kendini merkeze taşıyordu. Peki sol Türkiye'de nasıl güçlendi? Türk Solu'ndaki bölünmelerin kaynağı ne? Türkiye'de ve dünyadaki gelişmeler solu nasıl etkiledi? Cevapları bu videoda.

İleri Okumalar:
Tanıl Bora, Cereyanlar
Mete Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar

Size kahvenizi/çayınızı içerken de eşlik edebilir miyiz? Özel kupamız artık satışta! Şimdi bize kupamızı alarak da destek olabilirsiniz.

Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın:

Ya da aşağıdaki bağlantı üzerinden patronumuz olun.

Sosyal Medya:
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Bu videoyu nar yerken izliyorum . Narlar bile daha toplu duruyor

saas
Автор

Ya ne güzel anlatmışsınız. Sizi buluncaya kadar onlarca video izledim. Oysa en başta seyretseymişim herşey netleşirmiş. Teşekkürler 😊

ofdnmz
Автор

Baküden Anadoludaki Sosialist Devrimci yoldaşlara sevgilerimi yollarim

Devrimci_Azeri
Автор

videolarınız münazara turnuvalarıma hazırlanmakta çok faydalı oluyor teşekkürlerrr

aslcanozturk
Автор

Şahane bir anlatım maksimum bu kadar güzel ve özel anlatılabilirdi emeğinize ağzına sağlık ❤

ogzkgnertn
Автор

doğu perinçeğin olduğu her videoda konunun türk solu olması manidar olmuş :)

taylantaylan
Автор

Yanlış söylemleri olmakla birlikte genel çerçevesi itibariyle solun Türkiye deki yolculuğunu anlatmak bakımından başarılı, kısa ve öz bir yayın olmuş.Tebrikler.

ahmetakifbaldis
Автор

İdris Küçükömer, düzenin yabancılaşması geldi aklıma, sonda sorduğunuz sorunun bendeki cevabı net HAYIR, en azından bugünlerde, ama bir şeyler de değişiyor gibi…

ReyziPamir
Автор

Öncelikle video çok güzel olmuş. Ama biraz belki merkez-sol ile radikal sol ayrımı yapsak daha iyi olurdu gibi geliyor bana. CHP/SHP ve DSP gibi reformist merkez-sol ile devrimci radikal sol grupların Türkiye tarihinde pek anlaştığını söylemeyeceğimiz gibi, bu kesimlerin hedefleri de, hitap ettiği kesimler de hep farklıydı.

Radikal solun askere bakışının 1960 sonrasında olumlu olmasının sebebi aslında oldukça karanlık ve otoriter bir sağ iktidar olan 50lerin Menderes dönemi geliyor. 1960 Darbesi'nden sonra birçok solcu (hepsi değil) askeri gericiliğe karşı bariyer olarak işbirliği yapılabilecek kişiler olarak gördüler ve hatta "Ordu-Gençlik Elele" gibi sloganların yanı sıra, Cemal Madanoğlu gibi sol entelektüellere olumlu bakan askerler de bulunmaktaydı. Videoda Doğan Avcıoğlu'nun bir kez ismi 71 Muhtırası'nın verilme sebebi olan sol cuntanın başa geçirmeye çalıştığı isim olarak birkaç saniyeliğine geçiyor ama Avcıoğlu'nun yarattığı etkiyi hafife almamak lazım. Onun çıkardığı Yön Dergisi (daha sonra devamında Ant ve Devrim dergileri çıkacak) o dönem bu askerin öncülüğünde yapılacak sosyalist devrim için önemli tartışmaları içeriyor ve size o dönemin ruhu hakkında ilginç ipuçları da veriyor. Tabi, videoda da bahsedildiği gibi bu hareketin bir 60larda ortaya çıkan önce Çin Devrimi, sonra Latin Amerika'daki devrimler ve en sonunda Vietnam Savaşı'nda Vietnam'ın ABD'ye karşı direnmesinin yarattığı önemli bir Üçüncü Dünya Ulusçuluğu'nun etkisi var ve Yön'deki yazılarında Doğan Avcıoğlu'nda da bu üçüncü dünyacı direnişin söylemlerini oldukça görebiliyorsunuz. Normalde kendisinin hiç sosyalist bir geçmişi yokken o dönemin ruhu sayesinde bu üçüncü dünyacı anti-emperyalist sosyalist söylemi Kemalizm ile birleştirerek bizim genel olarak "Sol Kemalizm" olarak adlandırdığımız Kemalist Sosyalizm ve Türk Sosyalizmi olarak bilinen bir siyasi yaklaşımı oluşturmaya başlayacak. Bu sol hareketlerin yanı sıra daha ilk sayısından özellikle Mısır'da olan Cemal Abdülnasır'ın devrimi ile çok ilgililer ve çok büyük ihtimal oradaki asker ve sol gençliğin ittifakından esinlenerek kendileri de sosyalist gençlik hareketi ile asker arasında bir üçüncü dünyacı sosyalist devrimin Türkiye'de uygulanabileceğini düşünmüş olsa gerek. 

Avcıoğlu'nun bu Sol Kemalizm'in ana argümanlarını anlattığı kitabı olan "Türkiye'nin Düzeni" sadece o dönemin gençleri değil, bizzat birçok asker tarafından da okunan bir kitaptı. Özetle Avcıoğlu bu kitabında Kemalist Devrim'in yarım kaldığı, henüz Türk aydınlanmasının tamamlanamadığı, insanlara ulus bilincinin aşılanmadığı ve toprak ağasının gücü kırılmadan demokrasiye geçildiğini ("cici demokrasi" diye eleştirir bunu) söyler ve bunun sonucunda da Adnan Menderes gibi nüfuzlu toprak ağalarının köylüyü din ile kandırarak gücü ele geçirdiği ve Türkiye'yi gerek ekonomik, gerek ise diplomatik olarak ABD'ye bağımlı bir ülke haline getirmesinden yakınır. Ona göre çözüm askerin öncülüğünde bir devrim yapılıp, gerekli düzenlemelerin yapılması, gericiliğin ve toprak ağalarının tasfiyesi ile planlamaya dayanan devletçi ve kamucu bir ekonomiye geçilmesi ve sonrasında da yeterlilikler sağlanınca demokrasiye geri dönülmesiydi. Sanılanın aksine kendisi demokrasi fikrine tamamen karşı değil, sadece aydınlanma olmadan ve ekonomik eşitsizlikler giderilmeden gerçek demokrasiye ulaşılamayacağını düşünen birisi, çünkü seçmenin kolaylıkla gericiler tarafından manipüle edildiğini düşünen birisi. Menderes'in 1950lerde seçimleri kazanması ve sonrasında da Menderes'in Demokrat Partisi'nin devamı olan Demirel'in Adalet Partisi'nin seçimleri kazanması sebebiyle varolan "cici demokrasiye" pek güveni olmayan ve "sandıktan gericilik çıkıyor" diyerek varolan demokratik yönteme oldukça karşı çıkan bir isimdi. 60ların sonlarına geldiğimizde ise Latin Amerika'daki foco teorilerinden oldukça etkilenmiş uç-sol gruplar olan Deniz Gezmişlerin veya Mahir Çayanların ekipleri olarak bildiğimiz kesimleri de çok etkilediklerini, yazılarında veya bildirilerinde Avcıoğlu'na ait kavramları da bolca kullandıklarını da görebiliyoruz. Zaten o dönemler Avcıoğlu ile de temasları olduğu biliniyor bu gençlerin.

Fakat ilk büyük şok 1971 Muhtırası ile geliyor. Zaten 60ların sonlarından itibaren Demirel'in Adalet Partisi'nin sürekli olarak seçimleri kazanması üzerine gelen bir hayal kırıklığı solda hakimken, bir de askerin aslında hiç de sandıkları kadar devrimci değil gayet rejimin muhafızı olabilmeleri onlarda bir taktik değişikliğine götürüyor. 70lerde artık devrimci sol gerek sandığa, gerekse askere pek güveni kalmadığından daha da radikalleşiyor ve iyice 70lerde videoda bahsedildiği gibi çatışma dönemi görüyoruz. Videoda yine Ecevit'in haklı bir şekilde aslında devrimci solu durdurmak için ona alternatif olarak "Ortanın Solu" yaklaşımını önerdiğini, sosyal adalet ve refah devleti üzerinden bir siyaset ile Avrupa tipi bir sosyal demokrasiyi önerdiğini görüyoruz. Ama hepsinden önemlisi, özellikle Menderes gibi toprak ağalarının gerçekleşmesini engellemek için CHP'den ayrılarak Demokrat Parti'yi kurmasına sebep olan "Toprak Reformu" meselesinin Ecevit tarafından tekrardan gündeme getirildiğini görüyoruz. Burada bariz bir Avcıoğlu etkisinden bence bahsedebiliriz, çünkü kendisi de Marksist entelektüellerin kavramlarını kullanarak yazdığı "Atatürk ve Devrimcilik" kitabında Atatürk'ün devrimlerinin sadece üst yapı devrimi olarak, yani sadece kültürel ve hukuki alandaki devrimler olarak kaldığını ama alt yapı devrimlerinin, yani ekonomik bölüşümde de daha adil bir devrim yapılması gerektiğini savunuyor ve Ecevit'in ortanın solunu savunan CHP'sinin bu alt yapı devrimlerini de uygulayarak Kemalist Devrimi tamamlama sözü veriyor. Tabi ki Ecevit'in bu yaklaşımı o Soğuk Savaş döneminin anti-komünist paranoyası içerisinde sürekli saldırıya uğruyor, Demirel'in sürekli yaydığı "Ortanın Solu - Moskova'nın Yolu" söylemi ve AP'nin 1979 seçimlerinde Ecevit'i kastederek kullandığı "Komüniste Kanma Zühtü" şarkısı ile Ecevit'in Ortanın Solu yaklaşımını komünizm ile özdeşleştirerek ona bir muhafazakar ve milliyetçi karşıtlık geliştirmeye çalışıyor.

80 darbesinden sonra ise solun üzerinden silindir gibi geçiliyor ve 80 darbesinden sonra sosyalist solda ciddi bir yenilmişlik hali mevcut oluyor. Artık o dönemin radikal solunda biraz daha birleşme çabalarının gelme sebebi biraz bu 80 darbesine karşı direnme çabası, çünkü artık Kenan Evren denilen oldukça otoriter dev bir faşist düşman var sosyalistlerin karşısında. 81 Anayasası'nın yarattığı baskı ortamı ve sıkıyönetim durumu ise 62 Anayasası'nın yarattığı özgürlükçü dönemden çok farklı olduğundan, solcular bu dönem daha çok demokrasi, sivil toplum ve insan hakları söylemlerine geçmeye başlıyorlar. Özellikle Avrupa'daki özellike Prag Baharı'nın 1968 yılında SSCB tarafından bastırılmasından sonra artık eski totaliter kızıl solu bırakmış ama çevreci ve insan haklarına önem veren demokratik özgürlükçü bir sol anlayışı getirmeye çalışan Yeşil Sol Hareketlerinden etkilenerek bunu Türkiye'deki darbe yönetimine karşı oldukça kuvvetli bir yöntem olduğunu düşünen ve bundan sonra sivil toplumu geliştirmeye çalışan hareketler oluşuyor. Bu hareketin temsilcisi olan Alman Yeşiller Partisi'nin sembolü olan kirpiyi kullanan İletişim Yayınları'nın kuruluşu, Kemalizm'e ve onun aydınlanmacı ulusçuluğuna otoriter olduğundan dolayı oldukça eleştirel bakan Mete Tunçay'ın Tarih ve Toplum dergisi ve yine o döneme damgasını vuran Yeşil Barış Dergisi'ni yayınlayan Radikal Demokratik Birlik ile askeri darbenin insan hakları ihlallerini takip eden İnsan Hakları Derneği yine bu 80li yıllarda 12 Eylül Darbesi'nin yarattığı aşırı-milliyetçi, militarist ve otoriter siyasi kültüre karşı bir çoğulcu demokratik sivil toplumcu alternatif yaratmak için kuruluyor. Akademide post-Kemalist ekolün oluşmasını sağlayan akımın kökeni burası, daha sonra burada bilinen isimlerden hepsi değil ama bir kısmı 2010'daki referandumda Yetmez ama Evet'i destekleyecekler.

tanberkak
Автор

🎉tebrik ediyorum 50 bini geçtiniz
Kanal büyüyor 🤝

heysemdonmez
Автор

Cok keyifli bir yayindi, cok tesekkurler!

cemozdes
Автор

Cok guzel bir vidyoydu ben Her zaman soylerim solcu Azerbaycan iyiydi Sovetlerden oncede Transkafkasya Sosialist Federasyonumuz vardi Gurcustan Ermenistan Azerbaycan dan oluşan Transkafkasya Birligi Suanki sizin Turkiyeden katbe kat iyiydi . Azerbaycan Gurcustan Ermenistan her zaman sosialist ve ya diger solcu dusuncelerle yurudu ayakta kaldi gelişti. Azerbaycanda Tum dunya solcularina sevgiler kalpler ❤️

Djav
Автор

Keşke Osmanlı Sosyalist Fırkası’ndan başlatsaydınız videoyu. Türkiye Komünist Partisi’nden 10 sene önce kurulmuş, farklı milletlerden gelen Osmanlı devrimcilerinden teşekkül etmiş bir partiydi.

gorkema
Автор

Vahit baba sen anlatma. Dyson süpürge tutulmuş halı gibi hissediyorum. Tüm enerjim emcükleniyor

deliriiumtremens
Автор

Genetiğinde var hocam. Fraksiyon diyorlar onlar. Çünkü çoğu insan aydınlandığını düşündüğünde kendini daha da özel hissediyor ve bu hissiyat onları diğer gruplardan itip kanaat önderi olma hevesi ile karanlık tarafa geçiriyor.

Özetle olgunlaşma sorunu.

gokhangokce
Автор

Okumak güzel el zevkli ama türkiyede solu en güzel anlatan şey hatırla sevgilidir. Okuduğum hiçbir şeyle çelişmeyen dizi yapmak için gerçeği saçmalamadan anlatan belgesel gibi bir dizi. Sınavlarımın çoğunu hatırla sevgili referansıyla yazdım. 60 darbesinden 12 Eylül'e kadar her şey var

aysenur
Автор

Merhaba ağzınıza sağlık, çok teşekkürler:)

rustucansevilmis
Автор

Dr. Hikmet Kiıvılcımlı ve Demir Kücükaydın.

mucoc
Автор

Chp içinde pek çok mezhebi doğuran bir dindir... Ne bilinen sol ile, ne de kemalizmle örtüşmüyor zaten...
Ayrıca her icraatı iktidarın işine yaradığına göre,
bir solcu olması nasıl düşünülebilir...
Siz düşündünüz ve sordunuz, DİYE DE bu güzel çalışmayı karalayamam elbet...
Emeğinize sağlık...
Sizinle yeni tanıştım ama bu özet beni mest etti... Teşekkür ederim kardeşim...

refikkurtlugil
Автор

Deniz gezmiş'in yüzüne Ömer'i mi montajladınız yoksa gerçekten bu kadar benziyor mu??!

fatihgulercln
visit shbcf.ru