filmov
tv
MUAZZEZ ABACI KİMDİR? Müziğin Efsane İsmi Muazzez Abacı Aslında Kim?
Показать описание
Hicran Muazzez Altoklar… Yani hepimizin tanıdığı ismiyle Muazzez Abacı… O doğduğunda takvimler 12 Kasım 1947’yi gösteriyordu.
Sarı bomba lakaplı ünlü boksör Oktay Altıoklar ile Suzan Hanım’ın kızı olarak Ankara’da dünyaya geldi.
Küçük Muazzez henüz 1,5 yaşındayken babası zatürre nedeniyle hayatını kaybetti.
Yıllarca baba özlemiyle büyüdü. Çok küçük yaşta kaybettiği için babasına dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Muazzez Abacı bir röportajında şunları söylemişti;
“Babamdan geriye bir şey kalmadı. Kalan, bölük pörçük anılar. Arkadaşlarını bulmaya çalıştım yıllar yılı, onlara anlattırdım babamı. Bir noktada ona olan özlemimi, hasretimi böyle giderdim.”
Muazzez Abacı henüz bebekken, babası biricik kızının çok iyi bir ses sanatçısı olacağını söylemişti. Ünlü sanatçı, Nazlı Ilıcak’a verdiği röportajında şöyle konuşmuştu;
“Babam Zatürreden öldüğünde 23 yaşındaymış. Boksördü, antrenmanlardan falan üşütmüş herhalde. Ben hep babamın öyküleri ile büyüdüm. Çok delikanlı, çok mert bir insanmış. Ben doğduğumda beni soğuk, karlı bir günde dışarıya çıkartıp, karın üstüne atıvermiş. Ben ciyak ciyak ağlamaya başlamışım. Babam arkadaşlarına, ‘Bakın, iyi dinleyin, bu ses yarın, öbür gün Türkiye’nin en iyi seslerinden olacak’ demiş.”
Sanki bebekken babasının söylediklerini anlamış gibi, müzikle ilgilenmeye çocuk yaşlarda başladı.
Özellikle ailesi müzikli mekanlara giderken onların peşine takılırdı. Dedesi onu haftasonları Ankara Ulus’taki müzik sevenler cemiyeti’ne götürürdü. Ondaki yeteneği keşfeden kişi ise Cumhurbaşkanı Celal Bayar olmuştu.
Bir gün ailecek, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes gibi devlet erkanının olduğu protokol gecesine gitmişlerdi.
Küçük bir çocuktu ama, büyümüş de küçülmüş gibiydi. Her gittiği yerde şarkılar söylüyordu. Protokol gecesinde de sahneye çıkıp şarkı söylemesi istendi.
Muazzez Abacı o günü şöyle anlatıyor;
'Bir protokol gecesiydi Ankara Palas'taki. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakanı Adnan Menderes'le birlikte katılmıştı, o geceye. Ve ben dizlerim titreyerek çıkarıldığım sahnede 'Üsküdar'a Giderken Aldı da Bir Yağmur' şarkısını söyledim. Öylesine beğenildi ki sesim, pekçok kişi ayağa kalkıp alkışladı beni. Bu kişiler arasında Celal Bayar'la Adnan Menderes de vardı. Derken, Celal Bey yanına çağırdı beni ve anneme 'Bu kızın müziğe büyük istidadı var. Sakın müziğin peşini bırakmasın' dedi.
Celal Bayar daha sonra kucağına oturttuğu küçük Muazzez’e “Sen ne akıllı bir kızsın. Konservatuvara mı gitmek istersin yoksa koleje mi?” diye sordu. Muazzez Kolej cevabını verdi.
Muazzez Abacı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın talimatıyla Ankara Koleji’ne yazdırıldı. Okulda ağırlıklı olarak caz ve batı müziği söyleyen Abacı, aynı zamanda assolistti.
1965 yılında, Diyarbakır emniyetinde görevli polis memuru Abdurrahman Abacı ile nikah masasına oturdu. 1969’da biricik kızı Saba’yı dünyaya getirdi. Fakat, Abdurrahman Bey ile 1970’te boşandı. Evliliği bitmesine rağmen Abacı soyismini kullanmaya devam etti.
Abacı’nın bu evliliğine annesi en başından beri karşıydı. Ünlü sanatçı, Abdurrahman Beyle biten evliliği hakkında şunları söylemişti;
“İlk evliliğimi annem istemedi ve benimle konuşmadı. Annemden ayrı kalmak beni harap etti. Annem çok prensipliydi. Sonra anneme gittim, “anne ben sensiz yapamayacağım” dedim. 2 sene sonra da eşimden ayrıldım
Annesinin zoruyla Ankara Radyosu’nun sınavına başvurdu. Yalnızca 30 kişinin alınacağı Ankara Radyosu’na tam 6 bin başvuru vardı. Muazzez Abacı sınavı kazandı ve 5 sene boyunca burada eğitim gördü.
1967’de stajyer sanatçı olarak girdiği Ankara Radyosu’nda ilk konserini 1970 yılında verdi. İki yıl sonra çıkardığı Silemezler Gönlümden şarkısı ile ismini bir anda tüm Türkiye’ye duyurdu.
1973’te Kervan Plak’ın yapımcılığıyla Bir Sen Kaldın İçimde adlı ilk plağını çıkardı.
Ankara Radyosu’nda eğitim gördüğü yıllarda Müzeyyen Senar’dan yediği tokatı hayatı boyunca unutmadı. Ünlü sanatçı, Cengiz Semercioğlu’na verdiği röportajında şunları söylemişti;
“Ankara Radyosu’nda Devlet Klasik Korosu’nda Ruşen Ferit Kam ile ağır besteler icra ediyorduk. Ben o programda 'Hocam, bunu biraz daha hızlandıramaz mıyız' dedim. Biraz daha böyle giderli gibi. O da bana 'Olur mu kızım? Bu otantik. Böyle olacak' dedi. 'Tamam hocam' dedim.
Ama ben plak döneminde o şarkıları hep hızlı tempoda söyledim. O zaman da Müzeyyen Hanım 'Arkandan atlı mı kovalıyor' dedi ve bir tokat aşk etti bana. 'Aman hocam' dedim... Onun vurduğu yede gül biter”
Muazzez Abacı, 1973 yılında ikinci evliliğini yaptı. Avukat Atilla Kurtbaş ile nikah masasına oturan ünlü sanatçının bu evliliği 2 yıl sürdü.
1974 yılı onun kariyerinde dönüm noktası oldu. Ankara Radyosu’nda verdiği konser ve çıkardığı plaktan sonra artık sahnelere çıkması teklif ediliyordu. O yıl İstanbul’a gittiğinde Bebek’teki meşhur Maksim Gazinosu’nda sahne almaya başladı. Radyo sanatçısı olduğu için sahne tecrübesi yoktu.
#MuazzezAbacı #MuazzezAbacıKimdir #MuazzezAbacıHayatı
Sarı bomba lakaplı ünlü boksör Oktay Altıoklar ile Suzan Hanım’ın kızı olarak Ankara’da dünyaya geldi.
Küçük Muazzez henüz 1,5 yaşındayken babası zatürre nedeniyle hayatını kaybetti.
Yıllarca baba özlemiyle büyüdü. Çok küçük yaşta kaybettiği için babasına dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Muazzez Abacı bir röportajında şunları söylemişti;
“Babamdan geriye bir şey kalmadı. Kalan, bölük pörçük anılar. Arkadaşlarını bulmaya çalıştım yıllar yılı, onlara anlattırdım babamı. Bir noktada ona olan özlemimi, hasretimi böyle giderdim.”
Muazzez Abacı henüz bebekken, babası biricik kızının çok iyi bir ses sanatçısı olacağını söylemişti. Ünlü sanatçı, Nazlı Ilıcak’a verdiği röportajında şöyle konuşmuştu;
“Babam Zatürreden öldüğünde 23 yaşındaymış. Boksördü, antrenmanlardan falan üşütmüş herhalde. Ben hep babamın öyküleri ile büyüdüm. Çok delikanlı, çok mert bir insanmış. Ben doğduğumda beni soğuk, karlı bir günde dışarıya çıkartıp, karın üstüne atıvermiş. Ben ciyak ciyak ağlamaya başlamışım. Babam arkadaşlarına, ‘Bakın, iyi dinleyin, bu ses yarın, öbür gün Türkiye’nin en iyi seslerinden olacak’ demiş.”
Sanki bebekken babasının söylediklerini anlamış gibi, müzikle ilgilenmeye çocuk yaşlarda başladı.
Özellikle ailesi müzikli mekanlara giderken onların peşine takılırdı. Dedesi onu haftasonları Ankara Ulus’taki müzik sevenler cemiyeti’ne götürürdü. Ondaki yeteneği keşfeden kişi ise Cumhurbaşkanı Celal Bayar olmuştu.
Bir gün ailecek, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes gibi devlet erkanının olduğu protokol gecesine gitmişlerdi.
Küçük bir çocuktu ama, büyümüş de küçülmüş gibiydi. Her gittiği yerde şarkılar söylüyordu. Protokol gecesinde de sahneye çıkıp şarkı söylemesi istendi.
Muazzez Abacı o günü şöyle anlatıyor;
'Bir protokol gecesiydi Ankara Palas'taki. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakanı Adnan Menderes'le birlikte katılmıştı, o geceye. Ve ben dizlerim titreyerek çıkarıldığım sahnede 'Üsküdar'a Giderken Aldı da Bir Yağmur' şarkısını söyledim. Öylesine beğenildi ki sesim, pekçok kişi ayağa kalkıp alkışladı beni. Bu kişiler arasında Celal Bayar'la Adnan Menderes de vardı. Derken, Celal Bey yanına çağırdı beni ve anneme 'Bu kızın müziğe büyük istidadı var. Sakın müziğin peşini bırakmasın' dedi.
Celal Bayar daha sonra kucağına oturttuğu küçük Muazzez’e “Sen ne akıllı bir kızsın. Konservatuvara mı gitmek istersin yoksa koleje mi?” diye sordu. Muazzez Kolej cevabını verdi.
Muazzez Abacı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın talimatıyla Ankara Koleji’ne yazdırıldı. Okulda ağırlıklı olarak caz ve batı müziği söyleyen Abacı, aynı zamanda assolistti.
1965 yılında, Diyarbakır emniyetinde görevli polis memuru Abdurrahman Abacı ile nikah masasına oturdu. 1969’da biricik kızı Saba’yı dünyaya getirdi. Fakat, Abdurrahman Bey ile 1970’te boşandı. Evliliği bitmesine rağmen Abacı soyismini kullanmaya devam etti.
Abacı’nın bu evliliğine annesi en başından beri karşıydı. Ünlü sanatçı, Abdurrahman Beyle biten evliliği hakkında şunları söylemişti;
“İlk evliliğimi annem istemedi ve benimle konuşmadı. Annemden ayrı kalmak beni harap etti. Annem çok prensipliydi. Sonra anneme gittim, “anne ben sensiz yapamayacağım” dedim. 2 sene sonra da eşimden ayrıldım
Annesinin zoruyla Ankara Radyosu’nun sınavına başvurdu. Yalnızca 30 kişinin alınacağı Ankara Radyosu’na tam 6 bin başvuru vardı. Muazzez Abacı sınavı kazandı ve 5 sene boyunca burada eğitim gördü.
1967’de stajyer sanatçı olarak girdiği Ankara Radyosu’nda ilk konserini 1970 yılında verdi. İki yıl sonra çıkardığı Silemezler Gönlümden şarkısı ile ismini bir anda tüm Türkiye’ye duyurdu.
1973’te Kervan Plak’ın yapımcılığıyla Bir Sen Kaldın İçimde adlı ilk plağını çıkardı.
Ankara Radyosu’nda eğitim gördüğü yıllarda Müzeyyen Senar’dan yediği tokatı hayatı boyunca unutmadı. Ünlü sanatçı, Cengiz Semercioğlu’na verdiği röportajında şunları söylemişti;
“Ankara Radyosu’nda Devlet Klasik Korosu’nda Ruşen Ferit Kam ile ağır besteler icra ediyorduk. Ben o programda 'Hocam, bunu biraz daha hızlandıramaz mıyız' dedim. Biraz daha böyle giderli gibi. O da bana 'Olur mu kızım? Bu otantik. Böyle olacak' dedi. 'Tamam hocam' dedim.
Ama ben plak döneminde o şarkıları hep hızlı tempoda söyledim. O zaman da Müzeyyen Hanım 'Arkandan atlı mı kovalıyor' dedi ve bir tokat aşk etti bana. 'Aman hocam' dedim... Onun vurduğu yede gül biter”
Muazzez Abacı, 1973 yılında ikinci evliliğini yaptı. Avukat Atilla Kurtbaş ile nikah masasına oturan ünlü sanatçının bu evliliği 2 yıl sürdü.
1974 yılı onun kariyerinde dönüm noktası oldu. Ankara Radyosu’nda verdiği konser ve çıkardığı plaktan sonra artık sahnelere çıkması teklif ediliyordu. O yıl İstanbul’a gittiğinde Bebek’teki meşhur Maksim Gazinosu’nda sahne almaya başladı. Radyo sanatçısı olduğu için sahne tecrübesi yoktu.
#MuazzezAbacı #MuazzezAbacıKimdir #MuazzezAbacıHayatı
Комментарии