filmov
tv
FERDİ TAYFUR KİMDİR? | Mahşerin Dört Atlısından Biri...
Показать описание
Bu hikaye daha 5 yaşındayken babasını kaybedip hayatın yükünü omuzlayan bir çocuğun, pavyonlarda geç saatlere kadar çalışıp sinema yıldızı olma hayalleri kuran bir gencin, bir ırgatın, bir hamalın, 4 farklı kadından 5 çocuğu olan bir babanın hikayesi.Evet ferdi tayfur’dan bahsediyorum. Klibinde travesty oynatan ilk arabeskçiydi o. (fadimenin düğünü.) Orhan Babaya çok büyüktü sevgisi, müslüm babayla nekadar küs olsalar da yan yana geldiklerinde her şey unutuluverirdi. Mahşerin 4 atlısından biriydi.. Ve daha nicesiydi aslında.
Dünyaya gözlerini açtığında takvimler 15 kasım 1945’i gösteriyordu. babası tarafından o zamanlar çok sevilen düblaj sanatçısı ferdi tayfurun ismi konmuştu ona. Tam adı ferdi tayfur turanbayburttur (ismini söylediği video) Ferdi Tayfur'un babacı cumali bey bu ismi önce büyük oğluna koymuş ama o hayata tutunamamış küçücük yaşta zatürreye yenik düşüp hayatını kaybetmişti. Ailesinin dağılmasına aslında 4-5 yıl kalmıştı sadece. Babası Cumali bey. bir kan davası uğruna vurularak öldürülecekti ve zaten kötü olan hayat şartları iyice zorlaşacaktı. Babasıyla tek bir fotoğrafı vardı ondan da babasının sadece eli görünüyordu. Onu anlatması çok zor ferdi tayfur için.
Tayfur o günleri anlatırken ‘Babam askerden geldiği gecenin ertesi günü gitti, bir daha gelmedi.’ diyordu. Babasını kaybettikten sonra annesi bir bekçiyle evlendi artık bir de üvey babası vardı. Sonrası sefaletti işte. Ferdi Tayfur hep okumak istiyordu ama babasının ölümüyle o halleri de suya düşmüştü. . Sen paşa olacaksın diye övünürdü Cumali bey oğluyla göçüp gitmeseydi belki de ferdi baba ferdi paşa olacaktı Kim bilir..Henüz çocukluğu üzerinden atamamış, babasının acısı hala çok sıcakken üvey babası onu bir şekerci dükkânına çırak olarak verdi. Kötü bir adam değildi aslında ama fakirlik onları n yakasına yapışmıştı. Bu yüzden İş hayatı çok erken başlamıştı. Ferdi, okumayı da işte bu koşuşturma içinde öğrendi. Hem de kendi kendine. Daha sonra şekerci çırağı olarak yaşadığı her şeyi aynı adlı kitapta bir bir anlatacaktı. Yaşıtları okula giderken şekerci dükkânında okul çıkışı başka çocuklara şeker satan boynu bükük bir çocuktu Ferdi.
Çok çalıştı. Irgatlık yaptı çiftçilik yaptı. Pamuk tarlalarında elleri yara içinde kalıncaya kadar pamuk topladı. O yerlerden biri de Sakıp Sabancı’nın Adana Ceyhan’daki Mısırlı Çiftliği’ydi. Eniştesi orada çiftçi başıydı. Ferdi de bir dönem orada çalıştı. Yıllar sonra Sabancı ile karşılaştığında ona ‘Abi, ben sizin ekmeğinizi çok yedim.’ diye anlattı. O da ona şöyle demişti: Müdaleciymişssin. Ferdi çalıştığı yerlerde şarkılar söylüyordu. Sesini duyanlar bir şarkı daha istiyorlardı. Kendi deyimiyle bülbül gibi şakıyordu Ferdi.. Ama arabeskin o büyük sesi şarkıcı olmak istemiyordu aslında onun asıl hayali bir sinema yıldızı olmaktı. Dert ortağı annesiydi. Bu hayallerinden hep ona bahsederdi. Annesi o dönenim sinema yıldızlarının yaptıklarını oğluna anlatır ona küçük nasihatler verirdi.(video dallara tutunarak şarkılar söyle.) O Büyüdükçe sinema hayali de onunla birlikte büyüyordu .. ‘Tanıdık yok, bildik yok, torpil lazım. Nereden bulacağım, fakir çocuğusun…’ diyordu. Bir gün Zeki Müren’in ‘Beklenen Şarkı’ filmini izlediğinde bir ışık yandı ruhunda. Müren, şarkı söylüyordu ve filmde başroldeydi. Ferdi’nin de sesi güzeldi. Öyleyse bu iş tamamdı. Sinemaya giden yol, onun hayatında da pekala müzikten geçebilirdi. Adana radyosunda düzenlenen bir ses yarışması olduğunu öğrenir öğrenmez hemen kendini yarışmada buldu. ikinci olabilmişti. ama olsun demişti müzik onun için sadece araçtan ibaretti.. Ferdi’nin adımları ciddileştikçe üvey babası despotlaşmaya başşlamıştı. Ferdi tüm engellere rağmen istanbula gitti. Ne de olsa yoksulluğua yabancı değildi. Ne iş olsa yapar, hayatta kalmanın bir yolunu bulurdu. Ama beklediği kadar kötü gitmedi hiçbir şey. Lunapark Gazinosu’nda iş buldu. Nurten İnnap’a bağlama çalıyordu. Necla Nazırsa hayallerini süsleyen kadın olmuştu. Ne kadar evli olsa da aşk bu diyordu Ferdi Tayfur. Kırmızı bir vosvos arabanın içinde aşkları başlamış tüm sevenleri onların mutlu olmasını istiyordu. ardından aşklarının meyvesi tuğçe tayfur dünyaya geldi. Ferdi artık şarkılarıyla, filmleriyle aranan bir isim haline gelmişti.. Çeşme’nin hemen ardından 1978’de ‘Derbeder’ filmi çekildi. Film, sadece İstanbul’da üç buçuk milyon izlenmişti. Ferdi’nin Tanınırlığı günden güne artıyor, namı artık ülke sınırlarını aşıyordu. Anadolu turnelerinin yanında Avrupa turneleri de yapmaya başlamıştı.. Turne sonrası Türkiye’ye döner dönmez hemen yeni filmler çekiyordu. Çıktığı Gazinoları tıklım tıklım doluyor, takviminde boş günler kalmıyordu. 1978’de çıkardığı ‘Batan Güneş’ şarkısıyla daha da çok sevilmişti. Onun için artık Batan Güneş’in Kralı denir olmuştu.
#FerdiTayfur #NeclaNazır
Dünyaya gözlerini açtığında takvimler 15 kasım 1945’i gösteriyordu. babası tarafından o zamanlar çok sevilen düblaj sanatçısı ferdi tayfurun ismi konmuştu ona. Tam adı ferdi tayfur turanbayburttur (ismini söylediği video) Ferdi Tayfur'un babacı cumali bey bu ismi önce büyük oğluna koymuş ama o hayata tutunamamış küçücük yaşta zatürreye yenik düşüp hayatını kaybetmişti. Ailesinin dağılmasına aslında 4-5 yıl kalmıştı sadece. Babası Cumali bey. bir kan davası uğruna vurularak öldürülecekti ve zaten kötü olan hayat şartları iyice zorlaşacaktı. Babasıyla tek bir fotoğrafı vardı ondan da babasının sadece eli görünüyordu. Onu anlatması çok zor ferdi tayfur için.
Tayfur o günleri anlatırken ‘Babam askerden geldiği gecenin ertesi günü gitti, bir daha gelmedi.’ diyordu. Babasını kaybettikten sonra annesi bir bekçiyle evlendi artık bir de üvey babası vardı. Sonrası sefaletti işte. Ferdi Tayfur hep okumak istiyordu ama babasının ölümüyle o halleri de suya düşmüştü. . Sen paşa olacaksın diye övünürdü Cumali bey oğluyla göçüp gitmeseydi belki de ferdi baba ferdi paşa olacaktı Kim bilir..Henüz çocukluğu üzerinden atamamış, babasının acısı hala çok sıcakken üvey babası onu bir şekerci dükkânına çırak olarak verdi. Kötü bir adam değildi aslında ama fakirlik onları n yakasına yapışmıştı. Bu yüzden İş hayatı çok erken başlamıştı. Ferdi, okumayı da işte bu koşuşturma içinde öğrendi. Hem de kendi kendine. Daha sonra şekerci çırağı olarak yaşadığı her şeyi aynı adlı kitapta bir bir anlatacaktı. Yaşıtları okula giderken şekerci dükkânında okul çıkışı başka çocuklara şeker satan boynu bükük bir çocuktu Ferdi.
Çok çalıştı. Irgatlık yaptı çiftçilik yaptı. Pamuk tarlalarında elleri yara içinde kalıncaya kadar pamuk topladı. O yerlerden biri de Sakıp Sabancı’nın Adana Ceyhan’daki Mısırlı Çiftliği’ydi. Eniştesi orada çiftçi başıydı. Ferdi de bir dönem orada çalıştı. Yıllar sonra Sabancı ile karşılaştığında ona ‘Abi, ben sizin ekmeğinizi çok yedim.’ diye anlattı. O da ona şöyle demişti: Müdaleciymişssin. Ferdi çalıştığı yerlerde şarkılar söylüyordu. Sesini duyanlar bir şarkı daha istiyorlardı. Kendi deyimiyle bülbül gibi şakıyordu Ferdi.. Ama arabeskin o büyük sesi şarkıcı olmak istemiyordu aslında onun asıl hayali bir sinema yıldızı olmaktı. Dert ortağı annesiydi. Bu hayallerinden hep ona bahsederdi. Annesi o dönenim sinema yıldızlarının yaptıklarını oğluna anlatır ona küçük nasihatler verirdi.(video dallara tutunarak şarkılar söyle.) O Büyüdükçe sinema hayali de onunla birlikte büyüyordu .. ‘Tanıdık yok, bildik yok, torpil lazım. Nereden bulacağım, fakir çocuğusun…’ diyordu. Bir gün Zeki Müren’in ‘Beklenen Şarkı’ filmini izlediğinde bir ışık yandı ruhunda. Müren, şarkı söylüyordu ve filmde başroldeydi. Ferdi’nin de sesi güzeldi. Öyleyse bu iş tamamdı. Sinemaya giden yol, onun hayatında da pekala müzikten geçebilirdi. Adana radyosunda düzenlenen bir ses yarışması olduğunu öğrenir öğrenmez hemen kendini yarışmada buldu. ikinci olabilmişti. ama olsun demişti müzik onun için sadece araçtan ibaretti.. Ferdi’nin adımları ciddileştikçe üvey babası despotlaşmaya başşlamıştı. Ferdi tüm engellere rağmen istanbula gitti. Ne de olsa yoksulluğua yabancı değildi. Ne iş olsa yapar, hayatta kalmanın bir yolunu bulurdu. Ama beklediği kadar kötü gitmedi hiçbir şey. Lunapark Gazinosu’nda iş buldu. Nurten İnnap’a bağlama çalıyordu. Necla Nazırsa hayallerini süsleyen kadın olmuştu. Ne kadar evli olsa da aşk bu diyordu Ferdi Tayfur. Kırmızı bir vosvos arabanın içinde aşkları başlamış tüm sevenleri onların mutlu olmasını istiyordu. ardından aşklarının meyvesi tuğçe tayfur dünyaya geldi. Ferdi artık şarkılarıyla, filmleriyle aranan bir isim haline gelmişti.. Çeşme’nin hemen ardından 1978’de ‘Derbeder’ filmi çekildi. Film, sadece İstanbul’da üç buçuk milyon izlenmişti. Ferdi’nin Tanınırlığı günden güne artıyor, namı artık ülke sınırlarını aşıyordu. Anadolu turnelerinin yanında Avrupa turneleri de yapmaya başlamıştı.. Turne sonrası Türkiye’ye döner dönmez hemen yeni filmler çekiyordu. Çıktığı Gazinoları tıklım tıklım doluyor, takviminde boş günler kalmıyordu. 1978’de çıkardığı ‘Batan Güneş’ şarkısıyla daha da çok sevilmişti. Onun için artık Batan Güneş’in Kralı denir olmuştu.
#FerdiTayfur #NeclaNazır
Комментарии