filmov
tv
Zülfü Livaneli - Mehmetçik Memet - 'Memleketimden İnsan Manzaraları'
Показать описание
MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI
…
Ve teker teker
kesilmeden tekrarlıyor tıkırdayan tekerlekler
(gitgide daha çabuk, gitgide daha sert):
"Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet."
Ve seferberlik yılları, Memedin yüzü,
simsiyah çalılara lime lime takılarak
karanlıktan zorla çekilip çıkarılarak
bir uzun SEVKİYATTA gözüküyor Kazım’a.
Günün rahatlık duygusu neden bu kadar kolay?
Geçmiş felaketi hatırlamak neden bu kadar güç?
Pozantı’da gardıfrendi Kartallı Kazım
sene üç yüz otus üç…
Gece gündüz cephelere sevkiyat gider.
Nerede başlayıp nerede biter?
Ocağında çam ağacı yakan tirenler
Hat boyları yanmış odun kokusu.
askeride hat boyunun tapısı.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Dört cephe içinde koptu kıyamet.
Vagonların kırk kişilikse yapısı
seksen Memet, yüz Memet yüklü hepisi.
Kilitlenmiş vagonların kapısı.
Tirenler gidiyor Memetçik dolusu.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Kilitli vagonlarda yoktur merhamet…
O devir Pozantı son istasyondu.
Gardıfen Kartallı Kâzım soyundu.
Çömeldi güne karşı, bitlenedursun.
Dağ taş Memet dolu, dağ taş sevkiyat.
Gidenler aç susuz, dönenler sakat.
Ölüm Allahın emri, açlık olmasa fakat.
Aç insan kurt olup saldırmazsa
açlık itten beter insanı elbet.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Bölük emininde yoktur merhamet…
Pozantıda bir dere içi, güneş yakıyor.
Gardıfen Kartallı Kâzım bakıyor:
bir deri bir kemik Memet
düşmüş bıyıklar.
Memedin ayağında yarım çarıklar.
…
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Açlık çıkınca yoluna
Memetten Memede yok mu merhamet?…
Vagonla birlikte sarsılarak
Kartallı Kâzım’ ın başı sallanıyor iki yana
Açılıp kısılıyor sarı kurt gözleri.
Karşıda Sakaryalı Şakir
yaklaşıyor
uzaklaşıyor
yaklaşıyor
Ve Kartallı Kâzım
Geçmiş günlerin gözüken şekilleri arasından
Duyuyor vagonda konuşulan sözleri;
Kâh burda, kâh yılların arkasında yaşıyor.
Bkz. Memleketimden İnsan Manzaraları – Birinci Kitap – (1966-67) – De Yayınevi
*
Nâzım Hikmet (15 Ocak 1902 - 3 Haziran 1963), en büyük eseri olan Memleketimden İnsan Manzaraları ile ne yapmak istediğini, 20 Mart 1940’ta, Kemal Tahir ‘e yazdığı bir mektupta şöyle anlatır:
“1) İstiyorum ki okuyucu 12 000 mısraı bitirdikten sonra vıcık vıcık insan kaynaşan bir mahşerden geçmiş olsun. 2) İstiyorum ki bu insan mahşerinin konkre ifadesi okuyucuya ana hattında muayyen bir devirdeki, muhtelif sınıflara mensup Türkiye insanları vasıtasıyla Türkiye’nin muayyen bir tarihi devredeki sosyal durumunu anlatsın. Tabii donmuş bir halde değil, diyalektik seyri ve akışıyla. 3) İstiyorum ki, ikinci planda, Türkiye cemiyetini çevreleyen dünya durumu – muayyen bir devrede – anlaşılsın. 4) İstiyorum ki – nerden gelinip nerede olunduğu, nereye gidildiği sualine – sahamın içinde azami imkânlarla cevap verilsin. Bu dört nokta ana meselemdir. Tehlike ‘şemacılığa’ düşmektedir. Şemacılıktan kurtulmak için insanları ve hadiseleri mümkün mertebe çok taraflı olarak vermeye çalışmak lazım.”
Bu büyük eserin yazılması, kesintilere uğrayarak, yanı sıra başka işler de yapılarak 10 yıldan fazla sürmüş, ön tasarımını çok aşmış, memleketten dünyaya açılmış, beşinci kitaptan sonra tamamlanmadan kesilmiştir.
Bkz. A’dan Z’ye NÂZIM HİKMET – Mehmet Fuat – 2002 – Yapı Kredi Yayınları
MEMETÇİK MEMET
Zülfü Livaneli (20 Haziran 1946) şiiri besteleyip “Mehmetçik Memet” ismiyle, 1978 tarihli “Nâzım Türküsü” albümünde okumuştur.
Şâirin büyük bir ustalıkla şiirin hece vurgusuna verdiği tren sesleri - yani okunuş itibari ile tren seslerini andıran kelimeler - yine başarılı bir şekilde beste ve armonizasyonla şarkıya aktarılmıştır. Bu başarının sebebini Zülfü Livaneli albüm için yazdığı yazıda şöyle açıklmıştır;
“Yıllarca Nazım’ın şiirlerini ezgilemeye çalıştım. Karşılaştığım hep bir başarısızlıklar zinciriydi. Bir türlü sözle ezgi kaynaşmıyor, zorlama kalıyor, müzik söze göre uzatılıyordu. Derken bütün bu çalışmaları atıp Nazım’ın şiirini incelemekten yola çıktım. O zaman bir kez daha bilinçle kavradım ki Nazım'ın şiirlerinde, hem divan şiiri, hem Batı şiiri, hem de Anadolu halk edebiyatı etkili olmuştu. Bu yoğun estetik bilişimi, sana bağlı bir halk müziğiyle yorumlamaya çalıştıkça başarısızlık kesin oluyordu. Çünkü Nazım halk ozanı değildi. Veysel formunda yazmamıştı ki onun müziğiyle söylenebilsin. Bu şiirle uyuyacak müzik yapısı, halk müziğinden, Batı müziğinden ve divan müziğinden esintiler taşımak zorundaydı.
…ve yeni bir müzik anlayışıyla çalışmaya başladım. Sonunda elinizdeki albümün ezgileri ortaya çıktı. Daha sonra ortak bir çalışma içine girdiğimiz kompozitör Atilla Özdemiroğlu'nun düzenlemelerinin de bu ezgilere çok şey kattığı inancındayım.”
Nâzım Türküsü albümü, bütün olarak şairin şiirlerinden bestelenmiş şarkıları içeren ilk müzik albümüdür.
Etkisi yıllar boyunca sürecek ve kuşaktan kuşağa aktarılacak olan “Karlı Kayın Ormanı”, “Hoşgeldin Bebek”, “Kız Çocuğu”, ”Hoşçakal Kardeşim Deniz” şarkıları da bu albümde yer almaktadır.
Nâzım Hikmet ‘e büyük özlem,
Zülfü Livaneli ’ye sevgi ve saygılarımızla.
"Şiirin Bestesi"
…
Ve teker teker
kesilmeden tekrarlıyor tıkırdayan tekerlekler
(gitgide daha çabuk, gitgide daha sert):
"Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet."
Ve seferberlik yılları, Memedin yüzü,
simsiyah çalılara lime lime takılarak
karanlıktan zorla çekilip çıkarılarak
bir uzun SEVKİYATTA gözüküyor Kazım’a.
Günün rahatlık duygusu neden bu kadar kolay?
Geçmiş felaketi hatırlamak neden bu kadar güç?
Pozantı’da gardıfrendi Kartallı Kazım
sene üç yüz otus üç…
Gece gündüz cephelere sevkiyat gider.
Nerede başlayıp nerede biter?
Ocağında çam ağacı yakan tirenler
Hat boyları yanmış odun kokusu.
askeride hat boyunun tapısı.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Dört cephe içinde koptu kıyamet.
Vagonların kırk kişilikse yapısı
seksen Memet, yüz Memet yüklü hepisi.
Kilitlenmiş vagonların kapısı.
Tirenler gidiyor Memetçik dolusu.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Kilitli vagonlarda yoktur merhamet…
O devir Pozantı son istasyondu.
Gardıfen Kartallı Kâzım soyundu.
Çömeldi güne karşı, bitlenedursun.
Dağ taş Memet dolu, dağ taş sevkiyat.
Gidenler aç susuz, dönenler sakat.
Ölüm Allahın emri, açlık olmasa fakat.
Aç insan kurt olup saldırmazsa
açlık itten beter insanı elbet.
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Bölük emininde yoktur merhamet…
Pozantıda bir dere içi, güneş yakıyor.
Gardıfen Kartallı Kâzım bakıyor:
bir deri bir kemik Memet
düşmüş bıyıklar.
Memedin ayağında yarım çarıklar.
…
Memetçik, Memet,
Memetçik, Memet.
Açlık çıkınca yoluna
Memetten Memede yok mu merhamet?…
Vagonla birlikte sarsılarak
Kartallı Kâzım’ ın başı sallanıyor iki yana
Açılıp kısılıyor sarı kurt gözleri.
Karşıda Sakaryalı Şakir
yaklaşıyor
uzaklaşıyor
yaklaşıyor
Ve Kartallı Kâzım
Geçmiş günlerin gözüken şekilleri arasından
Duyuyor vagonda konuşulan sözleri;
Kâh burda, kâh yılların arkasında yaşıyor.
Bkz. Memleketimden İnsan Manzaraları – Birinci Kitap – (1966-67) – De Yayınevi
*
Nâzım Hikmet (15 Ocak 1902 - 3 Haziran 1963), en büyük eseri olan Memleketimden İnsan Manzaraları ile ne yapmak istediğini, 20 Mart 1940’ta, Kemal Tahir ‘e yazdığı bir mektupta şöyle anlatır:
“1) İstiyorum ki okuyucu 12 000 mısraı bitirdikten sonra vıcık vıcık insan kaynaşan bir mahşerden geçmiş olsun. 2) İstiyorum ki bu insan mahşerinin konkre ifadesi okuyucuya ana hattında muayyen bir devirdeki, muhtelif sınıflara mensup Türkiye insanları vasıtasıyla Türkiye’nin muayyen bir tarihi devredeki sosyal durumunu anlatsın. Tabii donmuş bir halde değil, diyalektik seyri ve akışıyla. 3) İstiyorum ki, ikinci planda, Türkiye cemiyetini çevreleyen dünya durumu – muayyen bir devrede – anlaşılsın. 4) İstiyorum ki – nerden gelinip nerede olunduğu, nereye gidildiği sualine – sahamın içinde azami imkânlarla cevap verilsin. Bu dört nokta ana meselemdir. Tehlike ‘şemacılığa’ düşmektedir. Şemacılıktan kurtulmak için insanları ve hadiseleri mümkün mertebe çok taraflı olarak vermeye çalışmak lazım.”
Bu büyük eserin yazılması, kesintilere uğrayarak, yanı sıra başka işler de yapılarak 10 yıldan fazla sürmüş, ön tasarımını çok aşmış, memleketten dünyaya açılmış, beşinci kitaptan sonra tamamlanmadan kesilmiştir.
Bkz. A’dan Z’ye NÂZIM HİKMET – Mehmet Fuat – 2002 – Yapı Kredi Yayınları
MEMETÇİK MEMET
Zülfü Livaneli (20 Haziran 1946) şiiri besteleyip “Mehmetçik Memet” ismiyle, 1978 tarihli “Nâzım Türküsü” albümünde okumuştur.
Şâirin büyük bir ustalıkla şiirin hece vurgusuna verdiği tren sesleri - yani okunuş itibari ile tren seslerini andıran kelimeler - yine başarılı bir şekilde beste ve armonizasyonla şarkıya aktarılmıştır. Bu başarının sebebini Zülfü Livaneli albüm için yazdığı yazıda şöyle açıklmıştır;
“Yıllarca Nazım’ın şiirlerini ezgilemeye çalıştım. Karşılaştığım hep bir başarısızlıklar zinciriydi. Bir türlü sözle ezgi kaynaşmıyor, zorlama kalıyor, müzik söze göre uzatılıyordu. Derken bütün bu çalışmaları atıp Nazım’ın şiirini incelemekten yola çıktım. O zaman bir kez daha bilinçle kavradım ki Nazım'ın şiirlerinde, hem divan şiiri, hem Batı şiiri, hem de Anadolu halk edebiyatı etkili olmuştu. Bu yoğun estetik bilişimi, sana bağlı bir halk müziğiyle yorumlamaya çalıştıkça başarısızlık kesin oluyordu. Çünkü Nazım halk ozanı değildi. Veysel formunda yazmamıştı ki onun müziğiyle söylenebilsin. Bu şiirle uyuyacak müzik yapısı, halk müziğinden, Batı müziğinden ve divan müziğinden esintiler taşımak zorundaydı.
…ve yeni bir müzik anlayışıyla çalışmaya başladım. Sonunda elinizdeki albümün ezgileri ortaya çıktı. Daha sonra ortak bir çalışma içine girdiğimiz kompozitör Atilla Özdemiroğlu'nun düzenlemelerinin de bu ezgilere çok şey kattığı inancındayım.”
Nâzım Türküsü albümü, bütün olarak şairin şiirlerinden bestelenmiş şarkıları içeren ilk müzik albümüdür.
Etkisi yıllar boyunca sürecek ve kuşaktan kuşağa aktarılacak olan “Karlı Kayın Ormanı”, “Hoşgeldin Bebek”, “Kız Çocuğu”, ”Hoşçakal Kardeşim Deniz” şarkıları da bu albümde yer almaktadır.
Nâzım Hikmet ‘e büyük özlem,
Zülfü Livaneli ’ye sevgi ve saygılarımızla.
"Şiirin Bestesi"