filmov
tv
Burning Man 2018 Vlog | AyseDeniz

Показать описание
Love, friendship, kindness, tolerance, hospitality, trust and lots and lots of emotions are the words I have to describe the days I spent at Burning Man. It truly increased my belief in humanity.
One of the most fascinating and moving experiences was at the temple (of no assigned religion, for everybody) at night where they had a pianist and you would get headphones to listen to his music while looking at all the memories of the deceased including humans and animals, reading their poems. What a spiritual and emotional visit. I still can’t get over it. 💗
I had some amazing jam sessions at the BRC piano lounge (videos might come if I get a hold of it), and watched brilliant performances (see video of Mussorgsky Pictures at an Exhibition by my classmate from uni Brad Hogarth of @art_haus_burn Camp in the footage). I’d like to thank each person who was a part of my journey there which I hope to continue next year.
TURKCE
Her yerim beyaz toz. Ellerim, kollarım, bacaklarım kireçli gibi, yıkayınca da cikmiyor. Sirke lazım. Ama memnunum, çünkü gecen hafta yasadiklarimin bana gercek oldugunu hatırlatsın diye cikmasini istemiyorum uzerimdeki bu beyaz tozların. “Yanan Adam anlatılamaz yaşanılır” demişler. Çok doğru - nitekim gitmeden önce hakkında bildigim ve duydugum seyler bana o zaman çok alakasız gelmişti. “Dünyadan kopuk, ütopik bir sekilde hayal perest insanların partileyerek geçirdiği yapay komün festival” diye önyargılı düşünürken karşıma bambaşka bir gerçeklik çıktı.
Gerçeklik diyorum çünkü günlük yaşadığım hayattaki para, hırs, yarışma, çalma-çırpmanın dominant olduğu bir ortamın asıl gerçeklik olmadığını gördüm. Meğer insanlar isteyince pozitif, sevgi dolu, dürüst, ayrımcılık yapmadan, herkesi olduğu gibi kabul ederek ve kimseye hesap sormadan, birbirini kucaklayarak tepki verdiği bir ortam yaratabiliyormuş.
En basit örnek: Sokakta sizi tanımayan birinin çıkar gözetmeden “Merhaba, nasılsın? Umarım günün iyi geçiyordur. Birşeye ihtiyacın var mi ” diye sorması, ve sizi kucaklayarak ayrılması. Normalde bunun ne kadar absürt olduğuna kendimizi inandırdığımız yabani bir toplum icinde yasamaktan sıkılmıştım. Bu minik, sadece dostça diyalog belki de hayatımızı değiştirecek kapasitede, çünkü birbirimize sevgi ve güven hissi veriyor. İste Burning Man’de her an var olan bu his sizi, sanki 70 bin kişi orada sizin arkadaşınızmış gibi icine alıyor, ve toplumda var olma mutluluğu ile sizi donatıyor.
Kendime “70 bin yapıyorsa milyonlar da yapar mi acaba” diye çok sordum; böyle bir toplum birlikteliğini sağlayan birkaç etken olduğunu düşünüyorum.
1. Paranın geçmemesi; onun yerine herkesin topluma verdiği bir hizmet olması. Mesela bizim kampımız her gün kahve yapıyordu ve geçenlere veriyordu. Başka kamplarda sabah kahvaltı, yoga dersleri, nefes alma verme egzersizleri, giysiler, buhar odası, kazanda çorba, masajlar, insan yıkama makineleri :)) ve turlu yaratıcı hediyeler vardı. Başınıza birşey gelirse herkesin size yardım edeceği ve aç kalmayacağınızı biliyorsunuz.
2. Açık görüşlü ve pozitif bir toplum mantalitesi
3. Kısa bir zaman dilimi olması (1 yıl olsa mesela böyle kalır mıydı bilmiyorum)
4. Doğa karşısında insanların her zaman yenik düşeceğini anlaması ve birbirlerine yardım etme gereklilikleri olduğunu kum fırtınaları çıkınca hatırlamaları
5. Her tarafın sanat eserleri ile donatılmış, görsel ve işitsel hislerin aktif olduğu ve paylaşma hissini getirdiği interaktif bir ortam sağlanmış olması.
6. Internetin olmaması, ve bundan dolayı “an”ı yaşama, etraftakilere yardim sorma, ya da onlarla iletişime gecme zorunluluğu.
Sanat Arabaları
En ince detayına kadar düşünülmüş, kendini renklerle ve müzikle ifade eden bu tekerlekli yapıtlar her yerde karsınıza çıkıyor. Tekne seklinde olanından kocaman bir katedraline, dev pumasından kuyruklu bir piyanoya kadar her turlu müziği calan inanılmaz emek harcanmış, ışık cümbüşü arabalar. Özellikle gece aydınlatılınca muhteşem gorünüyorlar.
Herkesin Tapinagi “Temple/Tapınak” diye isimlendirilen ve her yıl yakılan bu kule, belki de en dokunaklı, din dil ırk ayrımı olmadan herkesin kullanabildigi nadir ruhani yerlerden biri çöldeki. Yakınları vefat etmiş (hayvanlar da dahil) olanların anısına yazılan şiirler ve fotoğrafların asıldığı muhteşem bir yer. Aglamadan duramiyorsunuz… Orada akşamki Silent Disco tarzı piyano konseri ise ile tam tamına meditatif bir tecrübeydi. Sadece kulaklıtkan canlı müziği dinleme şansıniz olup disaridan başkaları birşey duyumuyor.
Muzik!
Yan komşulardan birinde tesadüfen 2 piyano vardı ve gidip orada saatlerce çaldım son gun. Beethoven’dan Bach’a, Coldplay’den Yann Tiersen’a. Yoldan gecen insanlar katıldılar, bazıları şarkı söyleyerek ve birkaçı da enstrumanlarini alıp eşlik ederek. Orada yeni evlenmiş bir kızın gelip “düğün hediyem seni dinlemek oldu” demesi beni o kadar mutlu etti ki! Müziğin birleştirici gücünü tekrar orada yaşadım.
Комментарии