Mustafa Öztürk ile Teopolitik: 'Emevi İslamı Efsanesi'

preview_player
Показать описание
“Teopolitik” programının 16. bölümünde ilahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, “Emevi İslamı” şeklindeki kavramsallaştırmayı neden “efsane” olarak gördüğünü, tarihi olaylardan da örnekler vererek açıkladı.

Teşekkürler!
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Allah razı olsun hocam. Emeğinize yüreğinize sağlık. Anlatımınıza yeni bir pencere açıyorsunuz gibi..Allah hayıra anahtar şerre kilit eylesin hepimizi inşallah. Sağlıklı hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Hayırlı yolculuklar.

fevziyebeyaztoglu
Автор

Vatanını, milletini, halkını seven aydınlık yüzlü Mustafa Öztürk gibi bilim insanlarına çok ihtiyacımız var. Mustafa Öztürk gibi cesur insanların çoğalması için dua ediyorum. Allah yolunuzu açık etsin hocam.

talipsahan
Автор

Hocam anlamazlar okumayan toplum sormaz sorgulamaz agzına yüregine saglık iyiki varsın

aha.aha
Автор

İnancın teorisi "Tanrı yoksa her şey mübahtır" üzerinden kurulur ama pratiği "Tanrı varsa her şey mübahtır" üzerinden yaşanır.

metiz
Автор

Hocam bu ülke için bir değersiniz. Sağlığınıza sıhhatinize dikkat edin, kendinize iyi bakın. ❤

muberraguney
Автор

İktidar İslamı tanımlamanız çok doğru bir tespit.

karahan
Автор

Yorumlarınız için teşekkürler, Hat(t) ve Had(d): Emevilerde İtaatin Yapıbozumu da bahsettiğiniz konuları başka yönleriyle kapsamlı bir şekilde ele alıyor. İlgi çekici bi kitap.

eniskarabacak
Автор

Yahudi ve Arap masalları olduğunu açık açık söyle de, rahatla Mustafa Hoca.
Hazır Almanya'ya gelmişken imkanıniz varsa Hamed Abdel Samad ile görüşün. Çok değerli, bilgili bir insan.
İslâm'ı eleştirdiği için ölümüne fetva verilmiş, yanında özel koruma polisleri olmadan dışarı çıkamıyor.

muratarslan
Автор

İnsanlar dini bütün iyilerin toplandığı bir küme olarak düşlüyor. Kafasına yatıyorsa dinden, yatmıyorsa din dışıdır diye düşünüyor. Asla gerçeklerle yüzleşemiyor ya da yüzleşmek istemiyor.

erdemvefali
Автор

Yüreğinize sağlık iyki varsınız gerçek leri anlatmayı bize sunduğunuz için teşekürler

cemaltasyurt
Автор

Hocam sizi seviyoruz, iyi ki Medyascope’tasınız

serdarsabri
Автор

Eyvallah Hocam eyvallah, yüreğine, aklına sağlık.

vahitgunes
Автор

O tren coktan kacti hocam. Ahlak bu topraklarda sadece söylemde kaldi.

bulentoraz
Автор

Hocam, Ebuzer Gıffari'nin "İslam piyasası"nda yer bulamaması ve topluma anlatılmamasının ifade ettiğiniz konuyla bir bağlantısı var mıdır? Şu anda Türkiye'de yaşanan durum, o dönemki mızrak ucuna Kur'an sayfaları takılmasına benziyor mu?

tutulaylaylom
Автор

eskisi kadar kitap okumuyorum, dürüstçe söylemek gerekirse ..
lütfen ''şifahi'' aktarımlarınızı sürdürünüz ..
sağlık ve başarı duasıyla ..

avniakpamuk
Автор

Seferoğulları Tellioğulları benzetmesi 😀, ilk defa mahallem dışına çıkarak ilgi alanım olmayan bir konudaki programı sonuna kadar pür dikkat izleme motivasyonu verdi.
Ağzınıza sağlık hocam.

fattomanak
Автор

hocam sizden bunlari dinlemek cok guzel saygilar emeyine saglik turkiyeye gelirsen tucelide yaşayabilirsin bütün kapilar açik

mustafasaratl
Автор

Ömer Mahir Alper /TDV..

(Mahmut Muhammed TAHA)
1910 yılı civarında Mavi Nil’in kenarında yer alan Rufâa’da doğdu. Dinî bir çevrede büyüdü. 1936’da Gordon Memorial College’dan (Hartum Üniversitesi) hidrolik mühendisi olarak mezun oldu ve Atbara’da Sudan demiryollarında görev aldı. 1930’lardan itibaren Sudan’ın bağımsızlığı için bilfiil rol üstlendi; bağımsızlık mücadelesine daha aktif katılabilmek için 1941 yılında resmî görevinden istifa etti ve Hartum’a yerleşti.

Fikrî oluşumunu Atbara’da kaldığı süre içerisinde tamamlayan Mahmûd Muhammed Tâhâ, Sömürgeci Britanya idaresi altında kalmayı savunan Ümmet Partisi’ne, Mısır’la idarî ve siyasî birliği savunan Eşikkā Partisi’ne ve diğer partilere karşı çıkarak Muhammed el-Mehdî, Mansûr Abdülhamîd, Münîr Sâlih Abdülkādir, Zünnûn Bişrî ve Muhammed Fadlullah Muhammed gibi yazarlarla birlikte Ekim 1945’te Cumhuriyetçi Parti’yi kurdu. Liderliğine kendisinin getirildiği partinin amacı demokratik sosyalizmi benimsemiş federal bir Sudan cumhuriyeti kurmaktı.

Sömürgeci güçlere karşı açıktan tavır alması sonucunda Tâhâ, hükümet aleyhinde propaganda yaptığı iddiasıyla 1946’da elli gün süreyle tutuklu kaldı.
Aynı yıl yaptığı bir konuşma yüzünden halkı yönetime karşı tahrik etmek ve şiddete sevketmek suçlamasıyla yeniden tutuklanarak iki yıl hapse mahkûm edildi. Hapis hayatı boyunca hem kendisi hem de Cumhuriyetçiler için yeni bir dönüm noktası sayılabilecek değişimler geçirerek yoğun bir dinî yaşayışa yönelen Mahmûd Muhammed Tâhâ, hapisten çıktığında arkadaşlarına Cumhuriyetçi Parti’nin misyonunun İslâm olduğunu, kendisini de bu misyonun taşıyıcılığını yapmakla yükümlü gördüğünü açıkladı. Daha sonra ailesiyle buluşmak üzere Rufâa’ya gitti ve orada iki yıl halvette kaldı. Bu süre içerisinde Kur’an’ı ezberledi. Tekrar Hartum’a dönerek burada editörlüğünü Ca‘fer es-Sûrî’nin yaptığı el-Cumhûriyye gazetesini kurdu.

Mahmûd Muhammed Tâhâ, 1951’de tekrar toplum karşısına çıktığında siyasî bir program yerine İslâm’ın yeni bir yorumunu ortaya koydu. Böylece Cumhuriyetçiler faaliyetlerine yeniden başladıkları zaman siyasî bir parti olmaktan ziyade toplumu aydınlatmaya ve İslâm’ın insanî değerlerini yaymaya çalışan dinî bir hareket halini almışlardı. Ca‘fer en-Nümeyrî’nin 1968’deki kanlı darbesinin ardından partilerin yasaklanması üzerine ismini el-İhvânü’l-cumhûriyyûn olarak değiştiren bu hareket siyasî hedefinden tamamen vazgeçmedi. Felsefî bir mistisizmle rasyonel siyaseti kaynaştırıp İslâmî bir ideoloji içinde sözlü ve yazılı olarak görüşlerini topluma duyurmaya çalıştı. Bu çerçevede Kur’an’ın şeriatla ilgili hüküm ve görüşlerinin tarihî olduğunu söylerken evrensel kabul ettiği ahlâk ilkelerini merkeze aldı.
Fakat hareketin "Sudan anayasasına şeriatın dahil edilmesine karşı açık tavır alması" ve Tâhâ’nın ortaya koyduğu İslâm’la alâkalı yeni görüş ve yorumlar,
(DİKKAT İŞBİRLİKÇİ HAREKET) başta İhvân-ı Müslimîn olmak üzere pek çok kesimden büyük tepki gördü. 1968’de Mahmûd Muhammed Tâhâ (dinden çıkma) mürted olmakla suçlandı, bu tür ağır suçlamalar sonraki yıllarda da sürdü. Nihayet 18 Ocak 1985’te idam edildi.

Hâllâc-ı Mansûr, Gazzâlî ve Muhyiddin İbnü’l-Arabî gibi mutasavvıf düşünürlerin yanında Benjamin Kid, Auguste Comte, Herbert Spencer, Hegel ve Marks gibi düşünürlerin görüşlerini de yakından tanımış ve onlardan etkilenmiş bir düşünür olan Mahmûd Muhammed Tâhâ’nın fikrî yapısının esasını Kur’an’ın biri dinin usul, diğeri fürû konularına dair olmak üzere iki ana mesajının bulunduğu tezi teşkil etmektedir. Buna göre Kur’an’ın Mekke’deki usule dair mesajı ferdî ve dinî özgürlük, eşitlik ve eşit mülkiyet hakkı gibi İslâm dininin ahlâkî ve mânevî ilkelerini içerir. Medine’de ortaya konulan fürûa dair mesaj ise şeriatın temelini oluşturan hukuk kuralları bütününü ihtiva eder. Tâhâ’ya göre Kur’an’ın Medine’deki mesajı İslâm ümmetinin I. (VII.) yüzyıldaki içtimaî ve tarihî şartlarıyla sınırlıdır ve bugün için geçerliliğini kaybetmiştir. Şu halde çağımızda İslâmî bir hayatın ve toplumun yeniden inşası için geçerliliğini sürekli koruyan Kur’an’ın Mekke’deki mesajı temel alınmalıdır.

Mahmûd Muhammed Tâhâ’ya göre Kur’an gibi sünnetin anlamı da iki farklı düzeyde gerçekleşmektedir. Buna göre birinci düzeydeki sünnet Hz. Peygamber’in, kendi döneminin tarihî şartları ve o dönemde yaşayan insanların anlayış seviyeleriyle bağlantılı olarak söylediği sözler, ortaya koyduğu davranışlardır. İkinci düzeydeki sünnet ise onun ruh dünyasını dışa vuran ve esas maksadını ortaya koyan söz ve fiilleri olup evrensel olan da sünnetin insanı erdemli ve ahlâklı olmaya götüren şahsî fiillerle alâkalı bu kısmıdır. Esasen sünnetten anlaşılması gereken form değil içerik, yani o formla varılmak istenen mânevî sonuçtur. Bu da Resûl-i Ekrem’in ahlâkî şahsiyetinde ve başkalarına yönelik davranışlarında aranmalıdır.

Tâhâ’nın dinî ve sosyopolitik konularda kaleme aldığı eserleri arasında en önemlisi er-Risâletü’s̱-s̱âniye mine’l-İslâm’dır (Omdurman 1967). Kur’ânî mesajın mahiyetinin incelendiği eser The Second Message of Islam adıyla Abdullahî Ahmed en-Naîm tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir (Syracuse 1987). Diğer önemli eserleri Hz. Peygamber’in sünnetinin anlamıyla ilgili Ṭarîḳu Muḥammed (Omdurman 1966) ve Risâletü’ṣ-Ṣalât’tır (Omdurman 1966).

harungunbatt
Автор

Hocam hasbelkader videonun sesini açıp öyle dinledim. Ne din düşmanlığınız kaldı ne devlet düşmanlığınız. Sizi savunurken Sokrates’i ağlattım. Anam babam bana dinden çıkmışım gibi davranıyor:))) ama aynen devam. Rahatsız etmeye devam :)))

zeynepalbayrak
Автор

Günaydınlar Mustafa hocam tesbitlerinizi, görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler sağlıcakla kalınız, hoscakaliniz, saygilar, sevgiler, iyi yolculuklar diliyorum. 👍👏👏👏Her iş olacağına varır.

ervinkoc