[4038] Yirmi Birinci Lem'a - İhlâs hakkında (Müslim Gündüz Efendi)

preview_player
Показать описание
15.10.2024 Tarihli Aczmendi Risale-i Nur Dersinden
DÖRDÜNCÜ DÜSTURUNUZ

Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şâkirâne iftihar etmektir.

Ehl-i tasavvufun mâbeyninde fenâ fi'ş-şeyh, fenâ fi'r-resul ıstılahatı var. Ben sufî değilim. Fakat onların bu düsturu, bizim meslekte fenâ fi'l-ihvân suretinde güzel bir düsturdur. Kardeşler arasında buna tefânî denilir. Yani, birbirinde fâni olmaktır. Yani, kendi hissiyat-ı nefsaniyesini unutup, kardeşlerinin meziyat ve hissiyatıyla fikren yaşamaktır.

Zaten mesleğimizin esası uhuvvettir. Peder ile evlât, şeyh ile mürid mâbeynindeki vasıta değildir. Belki hakikî kardeşlik vasıtalarıdır. Olsa olsa bir üstadlık ortaya girer. Mesleğimiz halîliye olduğu için, meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise, en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder. Bu hılletin üssü'l-esası, samimî ihlâstır. Samimî ihlâsı kıran adam, bu hılletin gayet yüksek kulesinin başından sukut eder. Gayet derin bir çukura düşmek ihtimali var; ortada tutunacak yer bulamaz.

Evet, yol iki görünüyor. Cadde-i kübrâ-yı Kur'âniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var. İnşaallah, Risale-i Nur yoluyla Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın daire-i kudsiyesine girenler, daima nura, ihlâsa, imana kuvvet verecekler ve öyle çukurlara sukut etmeyeceklerdir.

Ey hizmet-i Kur'âniyede arkadaşlarım! İhlâsı kazanmanın ve muhafaza etmenin en müessir bir sebebi, rabıta-i mevttir. Evet, ihlâsı zedeleyen ve riyâya ve dünyaya sevk eden tûl-i emel olduğu gibi, riyâdan nefret veren ve ihlâsı kazandıran, rabıta-i mevttir. Yani, ölümünü düşünüp, dünyanın fâni olduğunu mülâhaza edip, nefsin desiselerinden kurtulmaktır. Evet, ehl-i tarikat ve ehl-i hakikat, Kur'ân-ı Hakîmin كُلُّ نَفْسٍ ذَۤائِقَةُ الْمَوْتِ 1 اِنَّكَ مَيِّتٌ وَاِنَّهُمْ مَيِّتُونَ 2 gibi âyetlerinden aldığı dersle, rabıta-i mevti sülûklarında esas tutmuşlar; tûl-i emelin menşei olan tevehhüm-ü ebediyeti o rabıta ile izale etmişler. Onlar farazî ve hayalî bir surette kendilerini ölmüş tasavvur ve tahayyül edip ve yıkanıyor, kabre konuyor farz edip, düşüne düşüne, nefs-i emmâre o tahayyül ve tasavvurdan müteessir olup, uzun emellerinden bir derece vazgeçer. Bu rabıtanın fevâidi pek çoktur. Hadiste اَكْثِرُوا ذِكْرَ هَادِمِ اللَّذَّاتِ 1 (ev kemâ kàl) yani, "Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz" diye bu rabıtayı ders veriyor.

Fakat mesleğimiz tarikat olmadığı, belki hakikat olduğu için, bu rabıtayı, ehl-i tarikat gibi farazî ve hayalî suretinde yapmaya mecbur değiliz. Hem meslek-i hakikate uygun gelmiyor. Belki, âkıbeti düşünmek suretinde müstakbeli zaman-ı hazıra getirmek değil, belki hakikat noktasında zaman-ı hazırdan istikbale fikren gitmek, nazaran bakmaktır. Evet, hiç hayale, faraza lüzum kalmadan, bu kısa ömür ağacının başındaki tek meyvesi olan kendi cenazesine bakabilir. Onunla yalnız kendi şahsının mevtini gördüğü gibi, bir parça öbür tarafa gitse asrının ölümünü de görür; daha bir parça öbür tarafa gitse dünyanın ölümünü de müşahede eder, ihlâs-ı etemme yol açar.

İkinci sebep, iman-ı tahkikînin kuvvetiyle ve marifet-i Sânii netice veren masnuattaki tefekkür-ü imanîden gelen lemeât ile bir nevi huzur kazanıp, Hâlık-ı Rahîmin hazır, nâzır olduğunu düşünüp, Ondan başkasının teveccühünü aramayarak, huzurunda başkalarına bakmak, medet aramak o huzurun edebine muhalif olduğunu düşünmekle o riyâdan kurtulup ihlâsı kazanır.
#MüslimGündüz #Aczmendi #Aczmendiwebtv
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

ALLAH KORUSUN MUMINLERI VE ÇOCUKLARI ALLAH RAZI OLSUN ALLAHU EKBER AMIN AMIN AMIN

Ruken-dbvd
Автор

ihlasli olmayı rabbim! bizlere, ailemize ve dostlara nasip eylesin.

ubeydbozbag
Автор

Ya rab yapılan risale i nur derslerinin hak hürmeti için bizlere imanı ekmel ve şefaatcı eyle amin

mehmetuveyk
Автор

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَ تَذْهَبَ رٖيحُكُمْ ۝ وَ قُومُوا لِلّٰهِ قَانِتٖينَ ۝ قَدْ اَفْلَحَ مَنْ زَكّٰيهَا ۝ وَ قَدْ خَابَ مَنْ دَسّٰيهَا ۝ وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَاتٖى ثَمَنًا قَلٖيلًا
Risale-i Nur-Lem'alar/185

MEHMET-ogm
Автор

مَنْ تَمَسَّكَ بِسُنَّتٖى عِنْدَ فَسَادِ اُمَّتٖى فَلَهُ اَجْرُ مِاَةِ شَهٖيدٍ –اَوْ كَمَا قَالَ –

Yani "Bid'aların ve dalaletlerin istilası zamanında sünnet-i seniyeye ve hakikat-i Kur'aniyeye temessük edip hizmet eden, yüz şehit sevabını kazanabilir."

Risale-i Nur-Lem'alar/195

MEHMET-ogm
Автор

Bütün kuvvetinizi ihlasta ve hakta bilmelisiniz.

Risale-i Nur-Lem'alar/188

MEHMET-ogm
Автор

Böyle manevî kahramanları arkanızda zahîr, başınızda üstad bulmak isterseniz

وَ يُؤْثِرُونَ عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ

sırrıyla ihlas-ı tammı kazanınız. Kardeşlerinizin nefislerini nefsinize; şerefte, makamda, teveccühte, hattâ menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz.

Risale-i Nur-Lem'alar/189

MEHMET-ogm
Автор

Ey âhiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur'aniyede arkadaşlarım! Bilirsiniz ve biliniz: Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas en büyük bir kuvvet en makbul bir şefaatçi en metin bir nokta-i istinad en kısa bir tarîk-i hakikat en makbul bir dua-yı manevî en kerametli bir vesile-i makasıd en yüksek bir haslet en safi bir ubudiyet: İhlastır.
Risale-i Nur-Lem'alar/185

MEHMET-ogm
Автор

İşte ey kardeşlerim! Sizleri inşâallah menfaat-i maddiye rekabete sevk etmeyecek. Fakat menfaat-i uhreviye noktasında bir kısım ehl-i tarîkat aldandıkları gibi sizin de aldanmanız mümkündür.
Risale-i Nur-Lem'alar/192

MEHMET-ogm
Автор

BİRİNCİ DÜSTURUNUZ

Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı.

Eğer o razı olsa bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenab-ı Hakk'ın rızasını esas maksat yapmak gerektir.
Risale-i Nur-Lem'alar/186

MEHMET-ogm
Автор

يُوزَنُ مِدَادُ الْعُلَمَاءِ بِدِمَاءِ الشُّهَدَاءِ –اَوْ كَمَا قَالَ–

Yani "Mahşerde ulema-i hakikatin sarf ettikleri mürekkep, şehitlerin kanıyla muvazene edilir; o kıymette olur."

Risale-i Nur-Lem'alar/195

MEHMET-ogm
Автор

Zaten mesleğimizin esası uhuvvettir. Peder ile evlat, şeyh ile mürid mabeynindeki vasıta değildir. Belki hakiki kardeşlik vasıtalarıdır. Olsa olsa bir üstadlık ortaya girer. Mesleğimiz "Haliliye" olduğu için meşrebimiz "hıllet"tir. Hıllet ise en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder.
Risale-i Nur-Lem'alar/189

MEHMET-ogm
Автор

Evet ehl-i tarîkat ve ehl-i hakikat, Kur'an-ı Hakîm'in

كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِ ۝ اِنَّكَ مَيِّتٌ وَاِنَّهُمْ مَيِّتُونَ

gibi âyetlerinden aldığı dersle, rabıta-i mevti sülûklarında esas tutmuşlar;
Risale-i Nur-Lem'alar/190

MEHMET-ogm
Автор

İman-ı tahkikînin kuvvetiyle ve marifet-i Sâni'i netice veren masnuattaki tefekkür‑ü imanîden gelen lemaat ile bir nevi huzur kazanıp, Hâlık-ı Rahîm'in hazır nâzır olduğunu düşünüp, ondan başkasının teveccühünü aramayarak; huzurunda başkalarına bakmak,
Risale-i Nur-Lem'alar/190

MEHMET-ogm
Автор

Bu hizmet-i Kur'aniyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde fazilet-füruşluk nevinden gıpta damarını tahrik etmemektir.

Risale-i Nur-Lem'alar/187

MEHMET-ogm
Автор

Hadîste

اَكْثِرُوا ذِكْرَ هَادِمِ اللَّذَّاتِ –اَوْ كَمَا قَالَ–

yani "Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz!" diye bu rabıtayı ders veriyor.

Risale-i Nur-Lem'alar/190

MEHMET-ogm
Автор

Evet, eğer mesleğimiz şeyhlik olsa idi makam bir olurdu veyahut mahdud makamlar bulunurdu. O makama müteaddid istidatlar namzet olurdu. Gıptakârane bir hodgâmlık olabilirdi. Fakat mesleğimiz uhuvvettir. Kardeş kardeşe peder olamaz, mürşid vaziyetini takınamaz.
Risale-i Nur-Lem'alar/193

MEHMET-ogm
Автор

Ey kardeşlerim! Kur'an-ı Hakîm'in hizmetindeki mesleğimiz hakikat ve uhuvvet olduğu ve uhuvvetin sırrı; şahsiyetini kardeşler içinde fâni edip

(Hâşiye)

onların nefislerini kendi nefsine tercih etmek olduğundan, mabeynimizde bu nevi hubb‑u câhtan gelen rekabet tesir etmemek gerektir. Çünkü mesleğimize bütün bütün münafîdir. Madem kardeşlerin şerefi umumiyetle her ferde ait olabilir; o büyük şeref-i manevîyi, şahsî, hodfüruşane, rekabetkârane, cüz'î bir şerefe ve şöhrete feda etmek; Risale-i Nur şakirdlerinden yüz derece uzak olduğu ümidindeyim.

Risale-i Nur-Lem'alar/193

MEHMET-ogm