filmov
tv
Kim Bu Zikri 'Seher Vakti' Okursa İmkansız Bir Dileği Bile Gerçekleşir! (Cuma Sabahına Dikkat)
Показать описание
Selamün Aleyküm arkadaşlar.
Ameller niyetlere göredir düstüru ile,amacım insanların pozitif düşünüp,hayata daha olumlu bakmalarını ve daha mutlu olmalarını sağlamak..
Sizlerin de desteğiyle daha fazla insanın hayatına dokunmak ve kısa zamanda milyon aboneye ulaşıp,yaptığım bu çalışmaları çok daha büyük bir kesime ulaştırmak..
Bu yolda bana destek olan herkesin ömrüne bereket gelmesi için rabbime duacıyım..
Beni youtube'da yeni keşfeden arkadaşlara hoşgeldiniz diyerek,abone olmanızı ve youtube aileme katılmanızı istirham ediyorum..
Gıyâsuddîn Muhammed el-Âkûlî (rahimehullah)’ın, senediyle naklettiği bir rivayete göre; Umâre ibni Zeyd (rahimehullah) şöyle anlatmıştır: “Ben Allâhu Te`âlâ’ya âit olan doksan dokuz ismi arıyordum, onları ehli ilme soruyordum. Fakat onlara ulaşamıyordum ve bana onları bildirecek birini de bulamıyordum. Nihayet bir cuma günü Rasülüllâh (sallallahu aleyhi vesellem)’ın Ehl-i Beyti’nden himmet ve istinbat (gizli ilimler çıkartma sıfatının) sahibi bir zâta rastladım, kendisine selam verdim. Selamım’ aldı, evvelce de benim kendisiyle ve şahsına hürmetim vardı. Alim olmakla birlikte vera` (şüphelerden dahi sakınma) ve ibadet sahibi olan bu zat duası makbul biriydi, kendisinin (tayy-i mekan kerâmetine sahip olduğu ve) Medine’den Mekke’ye çıkıp Arefe günü insanlarla birlikte vakfede bulunduğu, sonra dördüncü gün Medine’ye döndüğüne dair birçok kerâmeti insanlar arasında yaygın idi. Ben kendisine (İsm-i Azam’ın da içlerinde bulunduğu) bu isimleri sorduğumda mazeret beyan ederek bir süre bana bunları bildirmekten çekindi, benim ısrarım karşısında dayanamayarak benden adını teşhir etmeyeceğime dair söz aldıktan sonra bana: `Ey Umâre! Senin bana şüphesiz inancın, ilme ve hayra rağbetin olmasaydı bunu sana bildirmez-dim, sen de kendilerine güvenmediğin hiç kimseye bunu öğretme. şüphesiz ki bu isimler Allâh-u Te`ala’nın kitabında mevcuttur’ dedikten sonra o ism-i şerifler hangi surelerde geçtiğini açıkladı ve nihayet: `Ey Umare! Bu isimleri Okuduğun zaman şüphesiz ki bunlarda Allâh-u Te`âlâ’nın İsm-i Azamı (en büyük ismi) mevcuttur (bunları Okuduğunda onu da Okumuş olursun). Bu isimlerle dua etmeye niyetlendiğin zaman öncesinde bir oruç geçmiş olsun ki ben senin perşembe günü oruçlu olup cuma gecesi seher vaktinde bu isimlerle dua yapmanı isterim. Kendisinden başka hiçbir İlah bulunmayan Allâh-u Te`ala’ya yemin ederim ki mümin bir kul Allâh-u Te`alâ’ya bu isimlerle dua ettiğinde Allâh-u Te`ala mutlaka ona icâbet edip kendisine rahmet eder, hatta bu kul suyun üzerinde yahut rüzgarın sırtında yürümek isteyecek olsa da elbette duası kabul edilir’ buyurdu.” Sonra ben kendisinden bu isimleri bana beyan etmesini talep edince bu talebime icabet ederek ism-i şerifleri şöylece saydı:
Allahümme innî eselüke
Yâ Allah! Yâ Rahmân! Yâ Rahîm! Yâ Rabbelâlemîn! Yâ Melik!
Yâ Muhît! Yâ K(k)adîm! Yâ K(k)adîr! Yâ Alîm! Yâ Hakîm! Yâ Aliyy! Yâ Azîm!
Yâ Tevvâb! Yâ Basîr! Yâ Veliyy! Yâ Vâsi ‘! Yâ Kâfîy! Yâ Raûf! Yâ Bedî ‘!
Yâ Şâkir! Yâ Vâhid! Yâ Semî ‘! Yâ K(k)âbid!
Yâ Bâsid! Yâ Hayy! Yâ K(k)ayyûm! Yâ Ganiyy! Yâ Hamîd! Yâ Gafûr!
Yâ Halîm! Yâ İlâh! Yâ K(k)arîb! Yâ Mucîb! Yâ K(k)aviyy! Yâ Serî ‘!
Yâ H(h)abîr! Yâ Vehhâb! Yâ K(k)âim! Yâ Vâhib! Yâ Sâdık(k)! Yâ Bâis(s)!
Yâ Rak(k)îb! Yâ Hasîb! Yâ Şehîd! Yâ Afuvv! Yâ Muk(k)ît! Yâ Vekîl! Yâ Fâtır!
Yâ K(k)âhir! Yâ Latîf! Yâ K(k)âdir! Yâ Muhyî! Yâ Mümît! Yâ Ni’melmevlâ!
Yâ Ni’mennasîr! Yâ Hafîz! Yâ Mecîd! Yâ Vedûd! Yâ Zelarşilmecîd!
Yâ Fe’a’lel li mâ yurîd Yâ Kebîr! Yâ Müteâl! Yâ Hannân! Yâ Mennân!
Yâ Vâris(s)! Yâ Şekûr! Yâ H(h)allâk(k)! Yâ Gaffâr! Yâ Kerîm! Yâ Hakk(k)!
Yâ Mübîn! Yâ Nûr! Yâ Hâdî! Yâ Fettâh! Yâ Gâfir! Yâ K(k)âbilettevb!
Yâ Şedîdel i’kâb! Yâ Zâttavl! Yâ Razzâk(k)! Yâ Zelk(k)uvveh! Yâ Metîn!
Yâ Berr! Yâ Melîk! Yâ Muk(k)tedir! Yâ Zelcelâli vel ikrâm!
Yâ Rabbelmeşrik(k)ayn! Yâ Rabbelmağribeyn! Yâ Bâk(k)î! Yâ Evvel!
Yâ Âh(h)ir! Yâ Zâhir! Yâ Bâtın! Yâ K(k)uddûs! Yâ Selâm! Yâ Mü’min!
Yâ Müheymin! Yâ Azîz! Yâ Cebbâr! Yâ Mütekebbir! Yâ H(h)âlık(k)!
Yâ Bârî! Yâ Musavvir! Yâ Mübdî! Yâ Müîd! Yâ Ehad! Yâ Samed!
Entüsalliye alâ Muhammediv ve âlihi ve en terzuk(k)anî ve cemîa
mey yeteallek(k)u bî bitemâmi niamike vedevâmi âfiyetike
Yâ erhamerrâhimîn!
ZİLHİCCE 9. GÜN (Arefe günü)Zilhicce’nin 9. günü Arefe(umumi af )günüdür. Bir geçmiş, bir gelecek senenin günahlarına kefarettir.AREFE günüdür.O günün orucu ise o seneye de gelecek seneye de kifayet eder.Arefe günü derken, bu bir tanedir. Kurban Bayramından bir önceki gündür.Lakin halkımız Ramazan Bayramından önceki güne de arefe demektedir kio gün, kast olunan arefe günü değildirUmâre (rahimehullah) şöyle anlatmıştır: “Ben bu isimlerle Allâh-u Azze ve Celle’ye birkaç defa duada bulundum ve bunları icâbeti çok yakın olan isimler olarak buldum.
Ameller niyetlere göredir düstüru ile,amacım insanların pozitif düşünüp,hayata daha olumlu bakmalarını ve daha mutlu olmalarını sağlamak..
Sizlerin de desteğiyle daha fazla insanın hayatına dokunmak ve kısa zamanda milyon aboneye ulaşıp,yaptığım bu çalışmaları çok daha büyük bir kesime ulaştırmak..
Bu yolda bana destek olan herkesin ömrüne bereket gelmesi için rabbime duacıyım..
Beni youtube'da yeni keşfeden arkadaşlara hoşgeldiniz diyerek,abone olmanızı ve youtube aileme katılmanızı istirham ediyorum..
Gıyâsuddîn Muhammed el-Âkûlî (rahimehullah)’ın, senediyle naklettiği bir rivayete göre; Umâre ibni Zeyd (rahimehullah) şöyle anlatmıştır: “Ben Allâhu Te`âlâ’ya âit olan doksan dokuz ismi arıyordum, onları ehli ilme soruyordum. Fakat onlara ulaşamıyordum ve bana onları bildirecek birini de bulamıyordum. Nihayet bir cuma günü Rasülüllâh (sallallahu aleyhi vesellem)’ın Ehl-i Beyti’nden himmet ve istinbat (gizli ilimler çıkartma sıfatının) sahibi bir zâta rastladım, kendisine selam verdim. Selamım’ aldı, evvelce de benim kendisiyle ve şahsına hürmetim vardı. Alim olmakla birlikte vera` (şüphelerden dahi sakınma) ve ibadet sahibi olan bu zat duası makbul biriydi, kendisinin (tayy-i mekan kerâmetine sahip olduğu ve) Medine’den Mekke’ye çıkıp Arefe günü insanlarla birlikte vakfede bulunduğu, sonra dördüncü gün Medine’ye döndüğüne dair birçok kerâmeti insanlar arasında yaygın idi. Ben kendisine (İsm-i Azam’ın da içlerinde bulunduğu) bu isimleri sorduğumda mazeret beyan ederek bir süre bana bunları bildirmekten çekindi, benim ısrarım karşısında dayanamayarak benden adını teşhir etmeyeceğime dair söz aldıktan sonra bana: `Ey Umâre! Senin bana şüphesiz inancın, ilme ve hayra rağbetin olmasaydı bunu sana bildirmez-dim, sen de kendilerine güvenmediğin hiç kimseye bunu öğretme. şüphesiz ki bu isimler Allâh-u Te`ala’nın kitabında mevcuttur’ dedikten sonra o ism-i şerifler hangi surelerde geçtiğini açıkladı ve nihayet: `Ey Umare! Bu isimleri Okuduğun zaman şüphesiz ki bunlarda Allâh-u Te`âlâ’nın İsm-i Azamı (en büyük ismi) mevcuttur (bunları Okuduğunda onu da Okumuş olursun). Bu isimlerle dua etmeye niyetlendiğin zaman öncesinde bir oruç geçmiş olsun ki ben senin perşembe günü oruçlu olup cuma gecesi seher vaktinde bu isimlerle dua yapmanı isterim. Kendisinden başka hiçbir İlah bulunmayan Allâh-u Te`ala’ya yemin ederim ki mümin bir kul Allâh-u Te`alâ’ya bu isimlerle dua ettiğinde Allâh-u Te`ala mutlaka ona icâbet edip kendisine rahmet eder, hatta bu kul suyun üzerinde yahut rüzgarın sırtında yürümek isteyecek olsa da elbette duası kabul edilir’ buyurdu.” Sonra ben kendisinden bu isimleri bana beyan etmesini talep edince bu talebime icabet ederek ism-i şerifleri şöylece saydı:
Allahümme innî eselüke
Yâ Allah! Yâ Rahmân! Yâ Rahîm! Yâ Rabbelâlemîn! Yâ Melik!
Yâ Muhît! Yâ K(k)adîm! Yâ K(k)adîr! Yâ Alîm! Yâ Hakîm! Yâ Aliyy! Yâ Azîm!
Yâ Tevvâb! Yâ Basîr! Yâ Veliyy! Yâ Vâsi ‘! Yâ Kâfîy! Yâ Raûf! Yâ Bedî ‘!
Yâ Şâkir! Yâ Vâhid! Yâ Semî ‘! Yâ K(k)âbid!
Yâ Bâsid! Yâ Hayy! Yâ K(k)ayyûm! Yâ Ganiyy! Yâ Hamîd! Yâ Gafûr!
Yâ Halîm! Yâ İlâh! Yâ K(k)arîb! Yâ Mucîb! Yâ K(k)aviyy! Yâ Serî ‘!
Yâ H(h)abîr! Yâ Vehhâb! Yâ K(k)âim! Yâ Vâhib! Yâ Sâdık(k)! Yâ Bâis(s)!
Yâ Rak(k)îb! Yâ Hasîb! Yâ Şehîd! Yâ Afuvv! Yâ Muk(k)ît! Yâ Vekîl! Yâ Fâtır!
Yâ K(k)âhir! Yâ Latîf! Yâ K(k)âdir! Yâ Muhyî! Yâ Mümît! Yâ Ni’melmevlâ!
Yâ Ni’mennasîr! Yâ Hafîz! Yâ Mecîd! Yâ Vedûd! Yâ Zelarşilmecîd!
Yâ Fe’a’lel li mâ yurîd Yâ Kebîr! Yâ Müteâl! Yâ Hannân! Yâ Mennân!
Yâ Vâris(s)! Yâ Şekûr! Yâ H(h)allâk(k)! Yâ Gaffâr! Yâ Kerîm! Yâ Hakk(k)!
Yâ Mübîn! Yâ Nûr! Yâ Hâdî! Yâ Fettâh! Yâ Gâfir! Yâ K(k)âbilettevb!
Yâ Şedîdel i’kâb! Yâ Zâttavl! Yâ Razzâk(k)! Yâ Zelk(k)uvveh! Yâ Metîn!
Yâ Berr! Yâ Melîk! Yâ Muk(k)tedir! Yâ Zelcelâli vel ikrâm!
Yâ Rabbelmeşrik(k)ayn! Yâ Rabbelmağribeyn! Yâ Bâk(k)î! Yâ Evvel!
Yâ Âh(h)ir! Yâ Zâhir! Yâ Bâtın! Yâ K(k)uddûs! Yâ Selâm! Yâ Mü’min!
Yâ Müheymin! Yâ Azîz! Yâ Cebbâr! Yâ Mütekebbir! Yâ H(h)âlık(k)!
Yâ Bârî! Yâ Musavvir! Yâ Mübdî! Yâ Müîd! Yâ Ehad! Yâ Samed!
Entüsalliye alâ Muhammediv ve âlihi ve en terzuk(k)anî ve cemîa
mey yeteallek(k)u bî bitemâmi niamike vedevâmi âfiyetike
Yâ erhamerrâhimîn!
ZİLHİCCE 9. GÜN (Arefe günü)Zilhicce’nin 9. günü Arefe(umumi af )günüdür. Bir geçmiş, bir gelecek senenin günahlarına kefarettir.AREFE günüdür.O günün orucu ise o seneye de gelecek seneye de kifayet eder.Arefe günü derken, bu bir tanedir. Kurban Bayramından bir önceki gündür.Lakin halkımız Ramazan Bayramından önceki güne de arefe demektedir kio gün, kast olunan arefe günü değildirUmâre (rahimehullah) şöyle anlatmıştır: “Ben bu isimlerle Allâh-u Azze ve Celle’ye birkaç defa duada bulundum ve bunları icâbeti çok yakın olan isimler olarak buldum.
Комментарии