filmov
tv
2020 RÖNESANS HOLDİNG SÜRDÜRÜLEBİLİR GELECEĞİ TASARLA ÖĞRENCİ FİKİR YARIŞMASI BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ
Показать описание
"2020 RÖNESANS HOLDİNG SÜRDÜRÜLEBİLİR GELECEĞİ TASARLA ÖĞRENCİ FİKİR YARIŞMASI" BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ
BİR ÜTOPYANIN GERÇEĞE DÖNÜŞEBİLME POTANSİYELİ
Herkes için tasarım prensibinin ön planda tutulduğu tasarımda, mekansal sürdürülebilirliği sağlayan rampalar, yapının her noktasına ulaşım olanağı ile tüm kullanıcı kitlesine eşitlik sunmakta ve tasarım alanında üç boyutta yaşam oluşturarak bir hayali gerçek kılmaktadır. Sosyal mekanlarda tasarlanan tüm oturma elemanları her yaşa uygun tasarlanarak fiziksel erişebilirlik hedeflenmiştir. Fiziksel erişebilirlik yaklaşımı tüm tasarıma egemen olarak yapıların ve kullanım alanlarının biçimsel formlarını oluşturmuş, alana bir topoğrafya kimliği kazandırmıştır. Yumuşak formlar ve eğrisel yüzeyler, doğa çizgilerine uyum sağlayarak tasarımın kendi benliğini ortaya koymuştur. Kapalı mekanların üst örtüleri yeşil çatı olarak tasarlanmış, bu yöntem; enerji korunumu sağlamak, yapıda bir ekosistem yaratmak gibi sürdürülebilirlik kriterleri açısından etkili olmuş, hem de mekanın her kotta kullanılması durumunu meydana getirerek yapının kullanılabilir alanları arttırılmıştır.
Tasarım ana fikirlerinden bir diğeri ise gelecekte karşımıza çıkması öngörülen ‘kıtlık’ sorununu önlemek ve çözüm niteliği kazanabilecek adımların atılmasına imkan tanıyan permakültür odaları entegrasyonu ile tasarıma önemli bir anlam katabilmektir. Bitki, hayvan ve insanları doğa içerisinde bir araya getirerek bakımı kolay, istikrarlı ve kendi kendine yeten üretim sahaları oluşturmak amacı ile yerli tohum üretimine mahal tanıyacak, kapalı, açık ve yarı açık birimler oluşturulmuştur. Modern hayatımızı doğayla bütünleştirmenin bir yolu olan organik tarımın, kent insanına tanıtılması ve kaybetmiş değerini yeniden bulması adına atılan bu adım, geleceğin gideceği yolu değiştirebilir. Ve bu sayede tasarım, kentin bizlere unutturduğu ‘yeryüzüne özen gösterme’ ve ‘insana özen gösterme’ kavramlarını yeniden hatırlatarak, bu özeni kalplerimizdeki yerine koyacaktır.
BİR ÜTOPYANIN GERÇEĞE DÖNÜŞEBİLME POTANSİYELİ
Herkes için tasarım prensibinin ön planda tutulduğu tasarımda, mekansal sürdürülebilirliği sağlayan rampalar, yapının her noktasına ulaşım olanağı ile tüm kullanıcı kitlesine eşitlik sunmakta ve tasarım alanında üç boyutta yaşam oluşturarak bir hayali gerçek kılmaktadır. Sosyal mekanlarda tasarlanan tüm oturma elemanları her yaşa uygun tasarlanarak fiziksel erişebilirlik hedeflenmiştir. Fiziksel erişebilirlik yaklaşımı tüm tasarıma egemen olarak yapıların ve kullanım alanlarının biçimsel formlarını oluşturmuş, alana bir topoğrafya kimliği kazandırmıştır. Yumuşak formlar ve eğrisel yüzeyler, doğa çizgilerine uyum sağlayarak tasarımın kendi benliğini ortaya koymuştur. Kapalı mekanların üst örtüleri yeşil çatı olarak tasarlanmış, bu yöntem; enerji korunumu sağlamak, yapıda bir ekosistem yaratmak gibi sürdürülebilirlik kriterleri açısından etkili olmuş, hem de mekanın her kotta kullanılması durumunu meydana getirerek yapının kullanılabilir alanları arttırılmıştır.
Tasarım ana fikirlerinden bir diğeri ise gelecekte karşımıza çıkması öngörülen ‘kıtlık’ sorununu önlemek ve çözüm niteliği kazanabilecek adımların atılmasına imkan tanıyan permakültür odaları entegrasyonu ile tasarıma önemli bir anlam katabilmektir. Bitki, hayvan ve insanları doğa içerisinde bir araya getirerek bakımı kolay, istikrarlı ve kendi kendine yeten üretim sahaları oluşturmak amacı ile yerli tohum üretimine mahal tanıyacak, kapalı, açık ve yarı açık birimler oluşturulmuştur. Modern hayatımızı doğayla bütünleştirmenin bir yolu olan organik tarımın, kent insanına tanıtılması ve kaybetmiş değerini yeniden bulması adına atılan bu adım, geleceğin gideceği yolu değiştirebilir. Ve bu sayede tasarım, kentin bizlere unutturduğu ‘yeryüzüne özen gösterme’ ve ‘insana özen gösterme’ kavramlarını yeniden hatırlatarak, bu özeni kalplerimizdeki yerine koyacaktır.