Efsanevi Kadın Savaşçılar : AMAZONLAR

preview_player
Показать описание
Merhaba Arkadaşlar,
Bugün son zamanlarda ziyaret ettiğim en güzel açık hava müzesindeyim. Samsun’un merkezinde Batı Park’ta 50 dönümlük yapay bir ada oluşturulmuş. Ada, Anakara’dan bir kanal ile ayrılmış. Üzerindeki köprülerden Amazon Adası’na ulaşıyorsunuz.
Adada sizi ilk olarak 12,5 metre yüksekliğinde dev bir Savaşçı Amazon Kadın heykeli karşılıyor. Heykelin 2 yanında yine dev boyutlarda Anadolu Arslanları Heykelleri yer alıyor. Arslan heykellerinin içlerinde Amazonları ve Samsun’u tanıtan 3 boyutlu sinevizyon gösterisini izleyebiliyorsunuz. Yine Arslanların ağızına çıkıp yüksekten etrafı seyredebiliyorsunuz. Kısa süre önce yapılmasına rağmen Samsun’a gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. Samsun Büyükşehir Belediyesi’ni ve Ondokuz Mayıs Üniversitesini hem Amazon tarihine sahip çıktıkları, hem de şehre kazandırdıkları bu muhteşem açık hava müzesi için tebrik ederim.
Anadolu toprakları, efsaneler ile gerçeklerin çoğu zaman birbirine karıştığı yer olarak bilinir. Yaşanan bazı gerçekler, bize hikâyeler ile ulaşmıştır. Amazonlar, Anadolu topraklarında doğmuş ve önemli bir güç olarak hem hikâyelerde hem yazılı kaynaklarda hem de antik dönem sanat eserlerinde anlatılmıştır. Birçok yazılı kaynağa göre anayurtları günümüzdeki Samsun ili Terme ilçesi yakınlarındaki Thermiskyra’dır.
Amazonlar, Batı ve Grek dünyasında çok işlenen konu olduğu için, Grek dünyasının bir parçası olduğu sanılmıştır. Oysa Amazonlar yapılan arkeolojik çalışmalar ve ele geçen buluntularla Anadolu’da yaşayan İskit Türkleri’nden olduğu gün yüzüne çıkmıştır.
Anaerkil dünyanın savaşçıları olan Amazonlar iyi ok atabilmek için tek göğüslerini kesiyorlardı. Bu yüzden Grek tasvirlerde bu şekilde bilinmektedir. Grekler anaerkil dünyanın bu temsilcilerini savaş tasvirlerinde gösterdikleri önemli bir konu olarak algıladılar. Amazon savaş sahnelerinin olduğu eserler ülkemizin birçok müzesinde ve ören yerinde vardır.
İlkçağ insanlarından kalan eserlerde Amazonlardan birçok değer bulunur. İzmirli Ozan Homeros onların Truva savaşlarına katıldığını yazar. Bodrumlu Tarihçi Heredetos, Sicilyalı Tarihçi Diodoros ve Amasyalı Coğrafyacı Strabon onlardan hep söz etmiştir. Herakles ve Achilleus efsanelerinde de Amazonlar’dan bahsedilir. Atinalı Felsefeciler Sokrates ve Platon Amazonlar’ın Atina’ya saldırdıklarını anlatır. Son dönemlerde bulunan Urfa Halepli Bahçe’deki Amazon Mozaikleri görülmeye değerdir.
Efes'in ilk kurucuları Amazonlardır. Anadolu'da Hitit devletlerinin zayıfladığı MÖ.1600 yıllarında atlı, silahlı, cengâver kadınlardan oluşan Amazon birlikleri önce Smyrna adını verdikleri İzmir'i, sonra Küçük Menderes ırmağının Akdeniz'e döküldüğü deltanın yakınlarında Apasa (Efes) şehrini kurmuşlardır.
Amazonlar, Anadolu'nun en eski dini olan Ana Tanrıça Kybele inanışına sıkı sıkı bağlı, dindar ve savaşçı kadınlardır. En büyük amaçları Ana Tanrıça inanışını yaymaktır. Tamamen kadın ve kızlardan oluşan bir tarikat gibi çalışırlar. Aralarına erkek almazlar.
Amazonlar Efes şehrini kurduktan sonra ilk işleri şehrin en iyi görünen yerine bir Ana Tanrıça heykeli dikmek olur. Amazonlar kurdukları bu şehri Ana Tanrıça'ya adamışlardır. Nitekim Efes ve yöresinde yapılan kazılarda hemen her evden tanrıça heykeli çıkması, tanrıça resimlerinin, kabartma ve sembollerinin bulunması Efes'in Ana Tanrıça inanışının merkezi haline getirildiğini kanıtlar.
Bu Ana Tanrıça Kybele inanışı, daha sonra Artemis olarak, ve daha sonra da Hristiyanlığın yayılmasıyla aynı bölgede Hz Meryem olarak günümüze kadar devam ediyor.
Dilerseniz, Efes Artemis Tapınağı Rahibesinden bir öykü dinleyelim:
Ben Myrina, Efes’teki ünlü Artemis Tapınağı rahibesi. Adım çok uzak ülkeleri fetheden bir Amazon kraliçesinin adıdır. Bütün ömrümü atalarımın kurduğu bu şehirde, kutsal tapınakta geçirdim. Her sabah Ana Tanrıçamız için açarım gözlerimi ve gün boyu ona hizmet ederim. Atalarım onu çok uzaklardan getirdiler bu güzel topraklara. Anadolu binlerce yıl onu sevdi ve onun için yaşadı. Bir kayın ağacının altındaki Artemis yontusu dikilirken müzik eşliğinde dans eden savaşçı kadınların sert topuk sesleri yeri göğü inletmişti. Çocukluğum onların efsanevi öykülerini dinleyerek geçti. Bu sakin kent hayatına alışamayan yüreğimin gövdeme sığmadığını hissederim bazen. O zaman tiz kaval sesinin eşliğinde çok uzaklara giderim. Pontus’a dökülen Thermedon Çayı’nın kıyılarındaki yemyeşil bir dünyayı özlerim.
Tanrılar şahittir ki, bu koca diyarın halkları, binlerce yıl kutsal analarının onlara sunduğu huzurlu ve barış dolu yılların mirasını, belki de bilmeden daha sonraki nesillere taşıyacaktır. Onlar her şeye rağmen yüce anamızın bereketinin müjdesini, ölümün simgesi kış sonrası dağlarda karların altından inadına başını uzatan kardelen çiçekleriyle her yıl alacaklar. Ulu Artemis yaşamın ve doğanın kendisidir. O bilir ki, Amazon atalarımız yeni Tanrısal düzenin değer yargılarından farklıdırlar. Onlar erkeklerin hâkim olduğu yeni yaşam düzenine direnen kutsal anamızın kadın savaşçılarıdır.
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Emeğinize sağlık. Çok güzel bir anlatımdı. :)

JustZezee