Kısa ve ÖZ | Şeyh Sait İsyanı’nın Nedenleri ve Sonuçları

preview_player
Показать описание
Şeyh Sait İsyanı’nın Nedenleri ve Sonuçları

Şeyh Said İsyanı, günümüzde Bingöl’e bağlı Genç ilçesinin Piran köyünde 13 Şubat 1925’te başladı. İsyan sonucunda, isyanın bastırılması için Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarıldı ve İstiklal Mahkemeleri kuruldu.

Şeyh Said, Nakşibendi tarikatının önde gelen isimlerinden olması, zenginliği ve Doğunun feodal düzeni içerisindeki ağalık sıfatı ile Kürtler üzerinde oldukça etkili bir isimdi ve bu etkisi sayesinde, Şubat ayı biterken Doğu’da geniş bir alanda üstünlük sağlamıştı.

Şeyh Said İsyanı, Atatürk Devrimlerine karşı dinsel bir tepki olmasının yanıda, İngiliz destekli Kürt milleyetçiliğinin izlerini taşımaktaydı. Amaç genç Cumhuriyeti güçsüz ve aciz göstermekti. Böylece özellikle Musul Sorunu gibi İngiltere-Türkiye arasında sorun oluşturan meselelerin İngiltere lehine çözülmesi sağlanacaktı.

Ankara’daki kimi çevreler ise isyanın yerel nitelikte olduğunu ve kısa bir süre içerisinde bastırılabileceğini düşünmekteydi. Ancak Mustafa Kemal, durumun gerçek mahiyetini çok iyi sezerek hemen harekete geçti ve yakın silah arkadaşı İsmet Paşa’yı Ankara’ya çağırdı.

Bu sırada Başbakan Fethi Okyar’dı. Ancak Okyar, daha çok ‘ılımlı’ kişiliğiyle tanınmaktaydı ve isyanı daha çok yerel nitelikli olarak görüyordu.

Atatürk, isyana gereken hassasiyeti göstermediğini düşündüğü Başbakan Okyar’dan istifasını istedi ve hükûmetin istifa etmesi üzerine, başbakanlık görevini İsmet İnönü’ye verildi.

4 Mart’ta meclisten güvenoyu alan hükümet, aynı gün Takrir-i Sükûn Kanunu’nu çıkarttı.

Takrir-i Sükûn kabul edildiği gün alınan bir başka meclis kararıyla biri Ankara’da diğeri de ayaklanma bölgesinde görev yapmak üzere iki de İstiklal Mahkemesi kurulmuştur.

Bu sırada Diyarbakır önlerine kadar gelen isyancılar, düzenli ordu birlikleri karşısında bozguna uğratılmışlar ve Hani’ye çekilmek zorunda kalmışlardır. Burada tekrar organize olduktan sonra bu kez Varto’ya saldıran isyancılar, burada da başarılı olamamış, Varto çevresindeki kanlı çarpışmalarda Şeyh Said’in oğullarından biri öldürülmüştür.

Bu gelişme üzerine, Şeyh Sait ve beraberindeki isyancılar İran’a sığınmaya çalışmış ancak Murat Nehri üzerindeki Abdurrahmanpaşa Köprüsünde yakalanmışlardır. Böylece yaklaşık iki aylık bir askeri harekat sonucunda Şeyh Said İsyanı bastırılmıştır.

Yakalanmasının ardından 6 Mayıs’ta Diyarbakır’a getirilen Şey Sait ve adamları, burada görev yapan İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanmaya başlanmıştır.

Nihayetinde İstiklal Mahkemesi, 28 Haziran 1925’de açıkladığı kararla, Şeyh Sait ve ayaklanmada doğrudan parmağı olan 47 kişi hakkında idam kararı verdi. Kararlar hemen ertesi sabah 29 Haziran’da infaz edildi.

Şark İstiklal Mahkemesi, yaptığı yargılama sonucunda ayaklanmayı yönetenlerin büyük bölümünün dinsel ünvanlar kullandığını tespit etti. Şeyh olarak anılan bu kişiler, güçlerini “tekke ve zaviye” denilen yapılardan almaktaydı. Bu kapsamda Şark İstiklal Mahkemesi, “şeyhlik” düzenini ortadan kaldırabilmek ve yeni isyanları önlemek amacıyla, görev yaptığı bölgedeki tüm tekke ve zaviyeleri kapatmaya karar verdi.

Ayrıca Türkiye çapındaki tekke ve zaviyelerin kapatılması için de hükümete öneri de bulundu. Bu öneriyi yerinde bulan hükümet ise 30 Kasım 1925’te kabul ettiği bir kanunla, tüm yurtta tekke, zaviye ve türbeleri kapattı. Türbedarlık, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik vb. birtakım unvanları ise kaldırıldı.

Merhabalar;

Kanalımda ilginç hikayeler, sır dolu olaylar, paranormal olaylar, biyografiler ve daha fazlasını bulabilirsiniz. Kitap okumanın çok sevilmediği bir ülkede yaşıyor olmamız sebebiyle, okumamız veya öğrenmemiz gereken konular ile ilgili sesli hikayeleri kanalımdan takip edebilirsiniz. Teşekkürler.

Dikkatinizi çekebilecek diğer içeriklere ulaşmak için;

#şeyhsaid #şeyhsait #şeysaidisyanı
Рекомендации по теме