filmov
tv
Çin Ekonomisi Nasıl Büyüdü? | Neler Yapıldı?
Показать описание
1978 yılından önce, Çin ekonomisinde, yabancı yatırıma izin verilmiyor, ve kur devlet tarafından belirleniyordu.
1978’de başlayan dönüşüm süreci, Çin’i 2007 yılında, dünyanın dördüncü büyük ekonomisi hâline getirdi. Peki, bu dönüşüm nasıl başladı, neler yapıldı?
Bölgesel ve küresel düzeydeki ilişkilerini kullanmasını bilen Çin, küresel aktöre dönüştü.
Dünya ticaretindeki payı her geçen gün artan Çin’in gelişiminin izleri, Doğu ve Güneydoğu Asya ülkeleri başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkeler üzerinde belirgin olarak görüldü.
Çin’in, zaman içinde gelişen ticaret hacmi, Türkiye gibi, gelişmekte olan ülkelere, sanayi üretiminde kullanılan mal gruplarına dönüşmüştür. Yani Çin, düşük ücretli oyuncakların yanı sıra, nitelikli ürün üretimine ve ihracatına da başladı.
Çin’in yönetiminde olan Deng, izlediği politikalar sayesinde, 1992’den itibaren ülke ekonomisini ileri götürdü.
Sosyalist pazar ekonomisi modeliyle tarımda, sanayide, bilim ve teknolojide, savunmada, modernleşme yönündeki reformlar, Deng’ in 1997’de, ölümünden sonra da devam etti.
Sosyalist pazar modelini yerleştirmeyi hedefleyen, toprak edinme ve özel mülkiyet hakkının tanınması, bazı alanlarda devlet tekelinin kaldırılması, Şangay Borsası’nın açılması, dış ticaretin kolaylaştırılması ve de Dünya Ticaret Örgütü’ne üyelik gibi atılımlar, Çin’i oldukça ileri taşıdı.
Nüfusun yoğun, ve işçilik maliyetlerinin düşük olması ise, üretim ve büyüme kapasitesini arttırdı.
2000 yılında, kişi başına düşen Gayri safi hâsıla 946 dolar iken, 2007 yılında bu miktar, 2484 dolar oldu.
On yıldan az bir süre içerisinde, kişi başına düşen Gayri safi hâsılayı, sekiz kat arttırmayı başardılar.
Bu muazzam bir şeydi. İstikrar sonucunda, büyüme oranları hiçbir engele takılmadı.
Çin’in uluslararası ticareti geliştirmesi, dünyada büyük değişimlere yol açtı.
Çin, sanayileşme stratejileri uyguladı ve ihracatı, büyüme için itici güç olarak kullandı.
Enflasyonu düştü, fiyatların sabit kalmasını sağladı. Bunun yanı sıra ise, dış borcunu oldukça azalttı.
Günümüzde, Çin’in dış ticaretinin %60’ı, yabancı sermayeli işletmeler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Yabancı yatırımcılar, Otomobil ve cep telefonu üretimi başta olmak üzere, Çin ekonomisinde önemli paya sahiptir.
2002 yılında ihracatın %52’si, Batılı işletmeler tarafından yapıldı.
New Balance, Philips gibi şirketler, Çin’i yabancı yatırımlar bakımından, ön sıralara taşıdılar.
Yerel sermaye oranları ise, %30 ile elbise, ve %40 ile elektronik eşya üretimleri oldu.
Bu oranlar, yıldan yıla artmaktadır.
2016 yılında, Amerika Birleşik Devletleri’nin yüksek teknoloji ihracatı, 154 milyar dolar iken, Çin’in aynı sektörde ihracatı, tam 550 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Yine 2016 yılında, dünya genelinde ki Çin’in patent payı, yüzde 45,4 olarak biliniyor. Yani neredeyse, son yıllarda alınan patentlerin yarısı, Çin tarafında alınıyor.
Çin şirketleri ise, aynı şekilde dünyada üstünlüklerini göstermeye başladılar.
Huawei, 2018 yılında yaklaşık 52 milyon adet satış gerçekleştirdi, Apple ise, yaklaşık 45 milyon adet, akıllı telefon satışı gerçekleştirdi.
Bu verileri yakalamak, gerçekten hiç kolay değil arkadaşlar, işte bu gücü elde edebilmek için, yüksek teknoloji ürünlerine odaklanmak gerekiyor.
Ancak hâlâ dünyada, yatırımda ve ar-ge çalışmalarında, Amerika Birleşik Devletleri’nin Liderliği sürüyor.
Çin ise, hızla gelişiyor ve Amerika’nın tahtını sallamak için hazırlanıyor.
Ticaret savaşları, dünyanın patronunu belirleyecek gibi görünüyor.
Videomuzu beğenmeyi ve kanalımıza abone olmayı unutmayın.
---
---
-~-~~-~~~-~~-~-
Please watch: "İŞTE O ÜLKE! | Salgın Sonrası Yeni Dünya Düzeni..."
-~-~~-~~~-~~-~-
1978’de başlayan dönüşüm süreci, Çin’i 2007 yılında, dünyanın dördüncü büyük ekonomisi hâline getirdi. Peki, bu dönüşüm nasıl başladı, neler yapıldı?
Bölgesel ve küresel düzeydeki ilişkilerini kullanmasını bilen Çin, küresel aktöre dönüştü.
Dünya ticaretindeki payı her geçen gün artan Çin’in gelişiminin izleri, Doğu ve Güneydoğu Asya ülkeleri başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkeler üzerinde belirgin olarak görüldü.
Çin’in, zaman içinde gelişen ticaret hacmi, Türkiye gibi, gelişmekte olan ülkelere, sanayi üretiminde kullanılan mal gruplarına dönüşmüştür. Yani Çin, düşük ücretli oyuncakların yanı sıra, nitelikli ürün üretimine ve ihracatına da başladı.
Çin’in yönetiminde olan Deng, izlediği politikalar sayesinde, 1992’den itibaren ülke ekonomisini ileri götürdü.
Sosyalist pazar ekonomisi modeliyle tarımda, sanayide, bilim ve teknolojide, savunmada, modernleşme yönündeki reformlar, Deng’ in 1997’de, ölümünden sonra da devam etti.
Sosyalist pazar modelini yerleştirmeyi hedefleyen, toprak edinme ve özel mülkiyet hakkının tanınması, bazı alanlarda devlet tekelinin kaldırılması, Şangay Borsası’nın açılması, dış ticaretin kolaylaştırılması ve de Dünya Ticaret Örgütü’ne üyelik gibi atılımlar, Çin’i oldukça ileri taşıdı.
Nüfusun yoğun, ve işçilik maliyetlerinin düşük olması ise, üretim ve büyüme kapasitesini arttırdı.
2000 yılında, kişi başına düşen Gayri safi hâsıla 946 dolar iken, 2007 yılında bu miktar, 2484 dolar oldu.
On yıldan az bir süre içerisinde, kişi başına düşen Gayri safi hâsılayı, sekiz kat arttırmayı başardılar.
Bu muazzam bir şeydi. İstikrar sonucunda, büyüme oranları hiçbir engele takılmadı.
Çin’in uluslararası ticareti geliştirmesi, dünyada büyük değişimlere yol açtı.
Çin, sanayileşme stratejileri uyguladı ve ihracatı, büyüme için itici güç olarak kullandı.
Enflasyonu düştü, fiyatların sabit kalmasını sağladı. Bunun yanı sıra ise, dış borcunu oldukça azalttı.
Günümüzde, Çin’in dış ticaretinin %60’ı, yabancı sermayeli işletmeler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Yabancı yatırımcılar, Otomobil ve cep telefonu üretimi başta olmak üzere, Çin ekonomisinde önemli paya sahiptir.
2002 yılında ihracatın %52’si, Batılı işletmeler tarafından yapıldı.
New Balance, Philips gibi şirketler, Çin’i yabancı yatırımlar bakımından, ön sıralara taşıdılar.
Yerel sermaye oranları ise, %30 ile elbise, ve %40 ile elektronik eşya üretimleri oldu.
Bu oranlar, yıldan yıla artmaktadır.
2016 yılında, Amerika Birleşik Devletleri’nin yüksek teknoloji ihracatı, 154 milyar dolar iken, Çin’in aynı sektörde ihracatı, tam 550 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Yine 2016 yılında, dünya genelinde ki Çin’in patent payı, yüzde 45,4 olarak biliniyor. Yani neredeyse, son yıllarda alınan patentlerin yarısı, Çin tarafında alınıyor.
Çin şirketleri ise, aynı şekilde dünyada üstünlüklerini göstermeye başladılar.
Huawei, 2018 yılında yaklaşık 52 milyon adet satış gerçekleştirdi, Apple ise, yaklaşık 45 milyon adet, akıllı telefon satışı gerçekleştirdi.
Bu verileri yakalamak, gerçekten hiç kolay değil arkadaşlar, işte bu gücü elde edebilmek için, yüksek teknoloji ürünlerine odaklanmak gerekiyor.
Ancak hâlâ dünyada, yatırımda ve ar-ge çalışmalarında, Amerika Birleşik Devletleri’nin Liderliği sürüyor.
Çin ise, hızla gelişiyor ve Amerika’nın tahtını sallamak için hazırlanıyor.
Ticaret savaşları, dünyanın patronunu belirleyecek gibi görünüyor.
Videomuzu beğenmeyi ve kanalımıza abone olmayı unutmayın.
---
---
-~-~~-~~~-~~-~-
Please watch: "İŞTE O ÜLKE! | Salgın Sonrası Yeni Dünya Düzeni..."
-~-~~-~~~-~~-~-
Комментарии