Hakan Çakmak - Kimim Ben Hatırlat Bana

preview_player
Показать описание
AŞIK MAHZUNİ ŞERİF (ŞERİF CIRIK)

1940 yılında Kahramanmaraş ilinin Afşin ilçesine bağlı Berçenek köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Zeynel Bey, annesi Döndü Hanım'dır.

“Şerif” ismi ona, kendisi doğmadan bir süre önce vefat eden, çok iyi saz çalan ve şiir okuyan amcasının adını yaşatmak için konulmuştur.

Âşık Mahzuni, doğduğu köyde okul olmadığı için köylerine komşu olan Alembey köyünde Lütfi Mehmet Efendi Medresesi'nde Kur’an eğitimi almıştır. Ancak daha sonra köylerine bir ilkokulun açılmasıyla birlikte medreseden ayrılarak eğitimine köyünde devam etmiştir.

Köyündeki ilkokul eğitimini bitiren Mahzuni, zaman zaman Elbistan’a veya Afşin’e gittiğinde subay kıyafetiyle dolaşan askerlerden etkilendiği için astsubaylığa merak salmıştır. 1956 yılında Mersin Üçüncü Astsubay Hazırlama Okuluna kayıt yaptırmış ve 1959 yılında bu okulunu başarıyla bitirmiştir. Ordonat Tekniker sınıfına ayrılarak Ankara Ordonat Tekniker Okulu'na devam etmiş ancak çeşitli sebeplerden dolayı eğitimini yarıda bırakmak durumunda kalmıştır. 1961 yılında Kuleli Askeri Lisesine devam eden Mahzuni, bu eğitimini de maddi zorluklar sebebiyle yarıda bırakmak zorunda kalmıştır.

Anne ve babasının zoruyla dayısının kızı Emine Hanım ile evlendirilen Mahzuni’nin ilk evliliği kısa sürmüştür. İmam nikâhıyla aldığı karısını bir mektupla boşayan ozanın, bu evlilikten Züleyha adında bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir.

İkinci evliliğini İtalyan asıllı Suna Hanım ile yapmıştır. Ferhat, Şirin ve Emrah adında üç çoçuğu dünyaya gelmiştir. Mahzuni’nin ikinci evliliği de uzun sürmemiş ve eşi Suna, ozanın kötü niyetli arkadaşları tarafından kandırıldığı için evini terk etmiştir.

Mahzuni son evliliğini ise Gaziantep’te bir ilkokul öğretmeni olan Fatma Hanım ile yapmıştır. Derya, Ali, Şeyda ve Yetiş adlı dört çocuk sahibi olmuştur.

Mahzuni hayatı boyunca hep bir derviş gibi yaşamış, her zaman mahcup ve alçak gönüllü tavrını korumuş, bir yanı hep çocuk kalmıştır. Onun bu çocuksu ve saf yönü, çevresindeki dostlarını hep güldürmüştür. On binlerce hayranı olmasına rağmen o kendisini; bir sanatçı gibi görmeyip, Şakir ve Cırık Baba’nın dizi dibinde saz çalıp nefes söyleyen mahcup bir kişi olarak nitelendirmiştir.

Ali İhsan Aktaş onu hem “insanı kâmil” hem de bir “modern derviş” olarak görmektedir.

Türkiye’de ozan kimliği ile tanınmasına rağmen siyasetten de uzak kalmayan Âşık Mahzuni Şerif, bir dönem Cumhuriyet Halk Partisi'nden milletvekili adayı olmuş ancak seçilememiştir.

“Dolunaya Tül Düştü” adlı şiir kitabının önsözünde, Alevi bir aileden geldiğini belirten ozan; “....bir de siyasi rengim vardır onu da açıklayım ki benim hakkımda ki düşünceleriniz netlik kazansın” diyerek “Demokrat Solcu” bir ozan olduğunu ifade etmiştir.

Âşık Mahzuni bir dönem Sosyal Demokrat Halkçı Partinin Genel Başkanı Murat Karayalçın’ın danışmanlığını yapsa da bir müddet sonra bu görevinden kendisine bir şey danışılmadığı gerekçesiyle istifa etmiştir.

Âşıklık geleneğinin güçlü temsilcilerinden biri olan Âşık Mahzuni Şerif; sanatını oluştururken, âşıklık geleneğinin güçlü ozanları; Pir Sultan, Davut Sulari ve Âşık Veysel’den etkilenmiştir. Âşık Mahzuni Şerif’in sanatının arka planında din ve tasavvuf, Alevilik-Bektaşilik, halk kültürü ve toplumcu sanat anlayışı vardır.

Mahzuni Şerif de pek çok ozan gibi ilk başlarda kendi iç dünyasını eserlerine yansıtmayı tercih etmekle birlikte, daha sonraları şiirlerinde toplumsal olayları konu edinmiştir. Türkiye'de 1960 sonrası meydana gelen eylemler, ayaklanmalar, darbeler, siyasi olaylar, ekonomik krizler, hakısızlıklar, işkenceler, yasaklamalar ve baskılar Mahzuni Şerif’in içinde saklı kalmış duyarlılıkları ön plana çıkartmıştır. Bundan dolayı ozan, sadece bir edebiyat adamı olmaktan ziyade, ürettikleriyle toplumun sıkıntılarını tarihe not düşen bir dert ortağı olmuştur.

Arabesk hayat tarzının insanı karamsarlığa sürükleyen söylemlerini reddeden ozan, bu anlamda bir umut ozanıdır.

Âşık Mahzuni ilk eserlerini üretmeye 1960’lı yıllarda başlamıştır. Hayatı boyunca 450 plak, 10 adet uzunçalar, 50 adet kaset, 70 adet albüm ve kendisinin hazırladığı; "Gümüş Yelek" ile "Dolunaya Tül Düştü" adlı 2 adet şiir kitabına sahiptir.

17 Mayıs 2002 tarihinde kalp damarlarının tıkanması sonucu Almanya’nın Köln şehrinde vefat etmiştir. Vasiyeti gereği Nevşehir ilinin Hacı Bektaş ilçesinde ki Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi içerisinde yer alan Çilehane adlı yerde toprağa verilmiştir. Ruhu şad, devri daim olsun.
Рекомендации по теме