10. NEFİY VE İSBAT (Nefy ü isbât) - Miftahü'l Kulûb (KALPLERİN ANAHTARI)

preview_player
Показать описание
Üstteki başlıklardan da anlaşılacağı gibi bu üçüncü kısımda nefiy ve isbat anlatılacaktır. Yani: Kelime-i Tevhid..
Bu mübarek kelime-i tevhid için, tarikat ehli zatlar şöyle demişlerdir:
- Üç manaya gelir; şöyle ki:
Bu yola giren müptedi salik için: (Lâ ma'bude illallah..)
- Allah'tan başka ibadet edilecek zat yoktur. Cümlesini okumak vardır.
İşin ortasında bulunan mütevassıt hak yolcusu salik için; La maksûde illallah
Allah'tan başka maksat yoktur. Cümlesini okumak vardır. İşin sonuna varan hak yolcusu müntehi salik için ise; La mevcude illallah
Allah'tan başka mevcut yoktur. Cümlesini okumak vardır. Ancak Hak yolcusu salikin bu nefiy ve isbata geçmesi için bazı şartlar gerekir. Öncelikle; Önceki kısımda anlatılan yedi latifenin özellikleri olduğu gibi zuhur etmelidir. O zuhur eden halleri mürşid olan şeyhine anlattıktan sonra nefiy ve isbat zikrine geçebilir. Anlatılmak istenen mana daha açık olarak şöyledir.
Yukarıdan beri anlatılan şekilde tam bir temizlik içinde olacaktır. Sonra tenha bir yere oturacak. Bu oturma halinde kıbleye dönecek ve dizi üzerine oturacaktır. Bundan sonra hak yolcusu salik yapmayı adet edindiği teveccühü de yerine getirecektir. Yedi latifenin payları olan ism-i celâli (Allah adını) da okuyup bitirecektir. Bundan sonra anlatılan teveccühü bozmadan nefiy ve isbat zikrine geçecektir. Bu zikri şöyle yapacaktır.
- LÂ.. (YOK..)
Kelimesini okurken, Arapça aslına göre yazılan bu kelimeyi, açık bir şekilde alttan göbeğinin üstüne yazılmış görmeli; bir dalı sağında, diğer dalı ise solunda hissetmelidir. Okurken, sesini beyninin ortasına duyuracak kadar uzatmalıdır.
- İLÂHE.. (İLÂH..)
Kelimesini okurken de; LÂ kelimesini götürdüğü beyninin ortasından başlatmalı, sağ küreğinin üzerine getirdiğini tasavvur etmelidir.
- İLLALLAH.. (Ancak Allah vardır.)
Kelimesini alırken de, bu kelimeyi; sağ omuzundan itibaren yazıldığını ve çam kozası şeklindeki kalbine kadar o şekilde geldiğini tasavvur etmelidir.
Ondan sonra.. göbeğinin altında nefesini tutmalı; bir nefeste üç kere, anlatılan şekilde, işaret edilen manaları düşünerek kelime-i tevhidi okumaya başlamalıdır.
Şöyleki:
- LÂ.. (YOK..)
Kelimesini göbeğinin üstünden alıp yukarıya doğru çekerken; yeryüzünden arşa, arştan dahi yeryüzüne kadar tüm varlığın hemen her zerresini fena bulup yok olmuş kabul etmelidir. Hatta, kendisini dahi, ortada silinmiş görmelidir.
- İLÂHE.. (İLÂH..)
Kelimesini getirip sağ küreği üzerine bırakır. Bu arada:
- Haktan başka bir şey yok.. Ölçüsünü elden bırakmak. Sonra:
- İLLALLAH.. (Ancak Allah vardır.)
Kelimesini, kalbinin üzerine yapıştırır. İçinden şöyle der:
- Ancak, varlığı mutlak gerekli Yüce Zat vardır..
Bundan sonra:
- MUHAMMEDÜN RESÜLULLAH.. (Muhammed, Allah'ın elçisidir.)
Cümlesini, dahi, fikrine getirmeli ve bunu, Yüce Allah'a vuslat için bir vesile bilmelidir.

Ayrıca video ekranı altındaki ''♥ Teşekkürler'' butonuna tıklayarak desteğinizi gösterebilirsiniz.

@AbdullahCANCAN ◄yazısına tıklayarak kanalın tüm VİDEOLAR ve OYNATMA LİSTELERİ 'ni gör.

Youtube @AbdullahCANCAN kanalı Ailesi için, Kur'an ve Hadis nurunda Ehli sünnet itikatı üzere inşa edilmiş hayatımızı bu yönde yineleyerek imanımızı dinç tutmaya yönelik haftalık Allah dostlarının sohbetlerinden kesitler, İslami sohbet, dini sohbet, tasavvuf sohbetleri, şiir, ilahi, kaside ve benzeri videolar seslendirip paylaşıyorum. Bunları yaparken de eğleniyor güzel anlar yaşıyorum. Neden bekliyorsun hadi sende aileye katıl.

00:00 GİRİŞ
00:06 NEFİY VE İSBAT (Nefy ü isbât)
02:07 LÂ.. (YOK..)
02:28 İLÂHE.. (İLÂH..)
02:41 İLLALLAH.. (Ancak Allah vardır.)
03:10 GÖBEĞİNİN ALTINDA NEFESİNİ TUTMALI - LÂ.. (YOK..)
03:33 GÖBEĞİNİN ALTINDA NEFESİNİ TUTMALI - İLÂHE.. (İLÂH..)
03:44 GÖBEĞİNİN ALTINDA NEFESİNİ TUTMALI - İLLALLAH.. (Ancak Allah vardır.)
03:58 MUHAMMEDÜN RESÜLULLAH.. (Muhammed, Allah'ın elçisidir.)
04:09 Nefesini dışarı verir iken de: İlâhî ente maksudî ve rızake matlubî..
05:19 İhsanların ortaya çıkmasında dahi: İlâhî ente maksudî ve rızake matlubî..
06:03 Baştan ayağa kendisini nur görmek: İlâhî ente maksudî ve rızake matlubî..

#MiftahülKulub #abdullahcan
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

9- NEFİY VE İSBAT (Nefy ü isbât) - Miftahü'l Kulûb (KALPLERİN ANAHTARI)
7. KISIM III. BÖLÜM: Nefiy ve isbat..
Üstteki başlıklardan da anlaşılacağı gibi bu üçüncü kısımda nefiy ve isbat anlatılacaktır. Yani: Kelime-i Tevhid..
Bu mübarek kelime-i tevhid için, tarikat ehli zatlar şöyle demişlerdir:
- Üç manaya gelir; şöyle ki:
Bu yola giren müptedi salik için: (Lâ ma'bude illallah..)
- Allah'tan başka ibadet edilecek zat yoktur. Cümlesini okumak vardır.
İşin ortasında bulunan mütevassıt hak yolcusu salik için; La maksûde illallah
Allah'tan başka maksat yoktur. Cümlesini okumak vardır. İşin sonuna varan hak yolcusu müntehi salik için ise; La mevcude illallah
Allah'tan başka mevcut yoktur. Cümlesini okumak vardır. Ancak Hak yolcusu salikin bu nefiy ve isbata geçmesi için bazı şartlar gerekir. Öncelikle; Önceki kısımda anlatılan yedi latifenin özellikleri olduğu gibi zuhur etmelidir. O zuhur eden halleri mürşid olan şeyhine anlattıktan sonra nefiy ve isbat zikrine geçebilir. Anlatılmak istenen mana daha açık olarak şöyledir.
Yukarıdan beri anlatılan şekilde tam bir temizlik içinde olacaktır. Sonra tenha bir yere oturacak. Bu oturma halinde kıbleye dönecek ve dizi üzerine oturacaktır. Bundan sonra hak yolcusu salik yapmayı adet edindiği teveccühü de yerine getirecektir. Yedi latifenin payları olan ism-i celâli (Allah adını) da okuyup bitirecektir. Bundan sonra anlatılan teveccühü bozmadan nefiy ve isbat zikrine geçecektir. Bu zikri şöyle yapacaktır.
- LÂ.. (YOK..)
Kelimesini okurken, Arapça aslına göre yazılan bu kelimeyi, açık bir şekilde alttan göbeğinin üstüne yazılmış görmeli; bir dalı sağında, diğer dalı ise solunda hissetmelidir. Okurken, sesini beyninin ortasına duyuracak kadar uzatmalıdır.
- İLÂHE.. (İLÂH..)
Kelimesini okurken de; LÂ kelimesini götürdüğü beyninin ortasından başlatmalı, sağ küreğinin üzerine getirdiğini tasavvur etmelidir.
- İLLALLAH.. (Ancak Allah vardır.)
Kelimesini alırken de, bu kelimeyi; sağ omuzundan itibaren yazıldığını ve çam kozası şeklindeki kalbine kadar o şekilde geldiğini tasavvur etmelidir.
Ondan sonra.. göbeğinin altında nefesini tutmalı; bir nefeste üç kere, anlatılan şekilde, işaret edilen manaları düşünerek kelime-i tevhidi okumaya başlamalıdır.
Şöyleki:
- LÂ.. (YOK..)
Kelimesini göbeğinin üstünden alıp yukarıya doğru çekerken; yeryüzünden arşa, arştan dahi yeryüzüne kadar tüm varlığın hemen her zerresini fena bulup yok olmuş kabul etmelidir. Hatta, kendisini dahi, ortada silinmiş görmelidir.
- İLÂHE.. (İLÂH..)
Kelimesini getirip sağ küreği üzerine bırakır. Bu arada:
- Haktan başka bir şey yok.. Ölçüsünü elden bırakmak. Sonra:
- İLLALLAH.. (Ancak Allah vardır.)
Kelimesini, kalbinin üzerine yapıştırır. İçinden şöyle der:
- Ancak, varlığı mutlak gerekli Yüce Zat vardır..
Bundan sonra:
- MUHAMMEDÜN RESÜLULLAH.. (Muhammed, Allah'ın elçisidir.)
Cümlesini, dahi, fikrine getirmeli ve bunu, Yüce Allah'a vuslat için bir vesile bilmelidir.
Daha sonra, nefesini bırakır, Nefesini dışarı verir iken de:
İlâhî ente maksudî ve rızake matlubî..
- Allahım, maksadım sensin; talebim hoşnutluğundur. Duasını okur.
Bu şekilde alıp verdiği nefesleri arasındaki boşluğa, düşük düşünceler düşmesinden korumalıdır.
Anlatılan tertibe göre; yirmi bir nefeste, altmış üç kelime-i tevhid okur. Hemen her gün de, bu tertibi sürdürür.
Bu okumalardan bir belirti meydana çıkmaz ise, zikreden Hak yolcusu salik, hiç bırakmadan zikrini tam manası ile sürdürür; ama bu kere başka türlü.. Şöyle ki:
Mübarek kelime-i tevhidi, anlatılan şekilde, yine bir nefeste yedi kere okur. Bu hesaba göre: Yirmi bir nefeste yüz kır yedi kere tevhid-i şerif okumuş olur.
Tevhid zikrine bu şekilde devam edip giderse, Allah'tan inayet gelir. Bu inayetle gelen Allah'ın ihsanı olan ilâhî feyizler ve samedanî belirtiler görülür. Hak yolcusu salik, bu ihsanların ortaya çıkmasında dahi:
İlâhî ente maksudî ve rızake matlubî..
- Allahım, maksadım sensin; talebim hoşnutluğundur. Şeklindeki duasını okumalıdır. Zikrine fikrine devam etmeli; daha da ileri gitmeye bakmalıdır.
Anlatılan ihsanın, feyizlerin birinde eğlenir kalır ise.. ya çamura ya da bir batağa düşmüş olur ki, temizlemesi zordur. Büyük bir uçuruma düşmekle burun burunadır. Bunun için gelen feyizlerin, ihsanların hiç birine bel bağlamamalıdır. Şöyle ki:
Bütün bütün, baştan ayağa kendisini nur görmek ihsan olunsa dahi, daima bunun artmasını dileyerek:
İlâhî ente maksudî ve rızake matlubî..
- Allahım, maksadım sensin; talebim hoşnutluğundur.
Diye okuyup zikirle, fikirle meşgul olup durmalıdır.
Zira, ism-i celâl, zata bağlı beraberlik cezbesini elde etmeye sebep olur. Kelime-i Tevhid ise, zata bağlı kayyumiyet cezbesini elde ettirir.
Edeplerine uygun olarak; zikreden kimse, zikrini sürdürür ise.. zikrin sonucu faydalar elde edilir. Şöyle ki:
Nefiy tarafında, beşeriyet varlığı silinir; isbat canibinde ise, kayyumiyet cezbesi ortaya çıkar. Bu manada şöyle denilmiştir.
-Tevhid tamam olduğu zaman, cezbe zuhur eder. Cezbe zuhur ettiği zaman ise, Yüce Allah'ın zatından başka her şey silinir; Allah tarafından gelen kalır.
Kelâm-ı Kadim' gelen vahiyde (Kur'an'da) Nahl suresinin 96. ayetinde dahi, bu manaya şöyle bir işaret vardır.
- ''Sizdeki tükenir; Allah katındakiler kalır.''
Ancak...
Zikreden Hak yolcusu mürid; zikrini yirmi bire ulaştırdığı halde, hiç bir iyi sonuç meydana gelmez ise.. bu durum, zikir şartlarındaki eksikliğinden ötürüdür. Bu durumda, işi baştan almalıdır. Zikrin şartlarına uygun, huzur ve içten saygı ile yapılan zikirdeki derin manayı düşünmelidir. Bu arada; dünya, ahiret, hayır, şer, ilim, amel çeşidinden şeyleri düşüncesinden silip atmalıdır. Bütün akla gelen şeyleri dahi, nefiy tarafı ile kalbinden sökmelidir. İsbat tarında ise, Yüce Hakkın tekliğini düşünmelidir. Bir süre için olsa dahi, ilmi çalışmaları, kitapları mütalaa etmeyi, ondan bundan söz açmayı, çekişmeyi bırakmalıdır. Zira, tevhidin, akla dayalı şeylerle ilgili kılınması, Hakka yönelmeye perdedir.
Yine kusurlarını tamamlayıp bu yoldaki eksikliğini gidermek için, beş vakit farz namazları, sünnet-i müekkedeleri usulüne uygun olarak tam bir huzurla kılıp bu üstün görevlerini mutlaka yerine getirmelidir. Zira, kudsî bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
-'' Bana yaklaşanlar; kendilerine farz kıldığım görevleri yerine getirmek kadar, başka hiç bir şeyle yaklaşamazlar.''
Bu arada, zarurî durumlar dışında; bilhassa gönül yolu ile, halktan uzak durmayı tercih etmelidir. Böylelikle, vakitlerini boşa gidermeden, tevhid-i şerifle meşgul olmalıdır.

AbdullahCANCAN
Автор

Mesela 7×21 yaptık bunu 9x21 ile devam ederek 11x21 en son 21x21 olacak doğrumu anladım

trade