Byung-Chul Han: Yorgunluk Toplumu Üzerine

preview_player
Показать описание
Byung-Chul Han serisine son hızla olmasa bile duvarlara tutuna tutuna devam ediyoruz. Daha önceki kesitlerde bizlerin sosyal mecralar içerisinde inşasına yardım ve yataklık ettiğimiz gözetim toplumuna değinen Han, özgürlük anlayışının bir nevi baskı ve kısıtlama getirdiğinin altını çiziyordu. Bu kesitte toplumumuzun bir diğer yüzüne odaklanıyor: Yorgunluk toplumu.

Bir metroya bindiğinizde, diyor Han, uyuklayan insanlar görürsünüz: Alamadıkları uykularının peşindedir bu insanlar. Bu örneği Kore için veriyor aslında, ancak sanırım verdiği emeğin karşılığını bir türlü tam olarak alamayan yurttaşların bulunduğu hemen her ülke için geçerlidir bu. Metroda değilse bile başka bir taşıma aracında, şurada veya burada, başını cama yaslayan, gözlerini kapatan, yorgunluktan olduğu koltuğa çökmüş biçimde çevresi ile olan bağı kesmiş insanlarla dolu toplumumuz. Daha da önemlisi, diyor Han, bu insanların hiçbiri içinde bulundukları başarısızlıktan ötürü kendilerini böylesi bir yaşam sürmeye zorlayan toplumu suçlamamaktadır; hatta tam tersine, kendilerini suçlamakta, kendilerinden utanmakta, yetersizliklerinin kaynağını kendilerinde görmekte ve derin bir mutsuzluk ve hoşmnutsuzluğun içine çökmektedirler.

Burada şöyle bir örnek veriyor Han: Köpekbalıkları veya ton balıkları da solungaçlarının yetersizliği yüzünden uyurken bile yüzmek zorundadırlar. Solungaçlarının verimsizliği, onları daha fazla debelenmeye itmektedir. Peki, diyor Han, insanlar da daha verimli olmak uğruna yakın gelecekte uykularından ve hatta rüyalarından feragat edecekler midir? İnsanlar bunu "isteyecekler" midir? Diğer bir deyişle, insanların en temel ihtiyacından vazgeçmesini bile arzualayacak duruma gelmesi söz konusudur Han'a göre ve bu da korkunç bir ihtimaldir.

Tüm bu yabancılaşmanın özünde kapitalist anlayışın yattığını ileri sürüyor Han. İnsanlar kendilerini de birer meta olarak görmeye başladıkları için, aşk dahil tüm duygularını tüketilebilir bir düzen içerisinde değerlendirmeye başlamışlardır. Diğer bir deyişle, her insan somut ölçütlere indirgenebilecek birtakım verimlilik hesabıyla kendi varlığını ve ilişkilerini derecelendirmektedir ve bu yüzden de iki insan arasında gerçek bir dostluk ilişkisi kurulamamaktadır. Bu da daha fazla yabancılaşma ve yalnızlaşma getirmektedir.

Bununla beraber, akıllı telefonların da artık insanların yeni ve hatta en önemli uzvu olduğunu dile getiriyor Han. Metrada şayet uyumayan birilerine rastlarsanız, diyor, onun da elindeki telefona gömüldüğünü görürsünüz. Akıllı telefonlarımız ile neredeyse obsesif bir ilişki içinde bulunduğumuzu ifade eden Han, insanların bu cihazlar aracılığıyla gerçek dünyadan bir kopuş yaşadığını ve sanal dünyanın içerisindeki sahte gerçekliğe kitlenip kaldığını ve böylece köreldiğini belirtiyor.

Peki, bir çözüm yolu sunuyor mu Han? Aslında, felsefenin günümüzde yanlış değerlendirildiğini ifade ederek bir çıkış yolu gösteriyor. Bugün felsefe, bir nevi kılavuz olarak görülüyor. İnsana doğru yolu gösteren bir pusula gibi sunuluyor. Diğer bir anlatımla, ya bir kişisel gelişim nesnesi ya da postmodern ahlaki kriterlerin kitapcığı halini alıyor ve böylece bu anlamıyla felsefeye başvuran insanlar mevcut durumları içerisinde kıpırdanmaktan başka bir şey yapamıyor. Oysa, diyor Han, felsefe insanın yolunu şaşırtmalıdır, onu kafasını karıştırmalıdır. İnsanı yakasından tutmalı, bu duvardan öbürüne çarpmalı, insanın başını kaldırıp da çevresine şöyle bir bakmasını sağlamalı, kaşlarını çatmasını, düşünmeye başlamasını, şüphe ve merak duymasını, içine hapsolduğu panoptikonun farkına varmasını mümkün kılmalıdır.

Byung-Chul Han serisinin üçüncü videosuydu bu ve eğer bir terslik olmazsa ki, her zaman olur, dördüncü ve son bir video daha yayınlayacağım. Orada Han, Oldboy'un yönetmeni Park Chan-Wook ile sohbet ederek bu akıllı telefonları özgürlük alanı mı sunduğunu yoksa insanı daha da köşeye mi sıkıştırdığını irdeliyor olacak. Böylece bu yılı kapatmış olacağız.

Sağlıcakla kalmanızı dileğimi bildiğinizi umarak aynı şeyleri tekrar etmemeyi arzuluyorum.

* * *

Çeviri: Ümid Gurbanov
* * *
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

İnsana derinliğine bakan adam Han.. Kitaplarında olduğu gibi burada da 21. yy toplumunu kalbinden yakalamış.. Bu çok kıymetli sesi memlekete ulaştırdığınız için bilhassa teşekkür ederim

cumalidalkilic
Автор

Allahına Kurbanov, Ellerine sağlık, Tesekkur ederim

yunusyarar
Автор

Teşekkürler çeviri için. O köprüdeki fotoğraflar cidden kötü hissettirdi.

NESoynuyom
Автор

çok teşekkürler böyle faydalı videolar hazırladığınız için, bizlere de çok şey katmış oluyorsunuz.

nidaozkan
Автор

Ümit Gurbanov, emeğinle, çevirdiğin isimler kadar büyüyorsun :) Han, bu saçma akışa yeterince kapılamayanlara, saatlerce NLP semineri alıp motivasyon eksikliği yaşayanlara, tam da orada olmayan bir yerden üflemiş. 5 dk da kağıt kuleyi dağıtır gibi dağıtmış. Ve müthiş bir motivasyon. Yaşamak için, kapılmadan yaşamak. Bu akışa kapılmamak da baya büyük bir tercih ve marifet. Hele felsefenin konumlandırılan yerini tarifi.. Muhteşem hissettirdi. Teşekkürler Ümit Gurbanov

onurerdal
Автор

Hocam elinize sağlık yine nefis bir konuşmayı çevirmişsiniz. Han'ın kitaplarını okumam gerekiyor. Teşekkür ederim.

wernermolders_
Автор

Çok teşekkür ümit bey, emeğinize sağlık

erdemasirt
Автор

Cok tesekkur ederiz, yine harika bir çeviriydi.

havvatopcu
Автор

Adamın tesbitleri çok doğru. Faydalı videolarla bizlere farklı bakış açısı ve farklı dünyaları tanıttığınız için teşekkürler

ezel
Автор

İyi ki varsınız emeği geçen herkese binlerce kez teşekkürler 🍂

mesutgur
Автор

Simdi denk geldim hemen abone oldum, tam ihtiyacim olan zamanlarda bu videolar bana bir ogreti sanki, ' silkelen ve kendine gel artik ' diyor sanki bana🙏

SOFTWAREC..
Автор

“Hepimiz kendimizin müteşebbisiyiz ve bu müteşebbisler arasında dostluğun gelişmesi mümkün değildir”
tüyler ürpertici .. işte felsefe tam da bunu yapmıyor mu: gerçekle karşılaştırmak! (Bakışınıza, bilginize, donanımınıza sağlık) sevgiler..

zehrayumutkan
Автор

teşekkürler şimdi gidip uzun uzun bunu düşüneyim

Kudrasz
Автор

Müthiş bir anlatım. Şu kısacık videonun beni ne kadar etkilediğini anlatamam. Emeğiniz için çok teşekkürler

didemt
Автор

"Felsefe yolumuzu şaşırtmalı bizi kışkırtmalı" bu tanıma uyan tek filozof Karl Marks'tır.

donquijote
Автор

Çok temiz bir çeviri, emeğiniz için teşekkürler. Özel bir kuramcıyı bizimle paylaşmış oldunuz.

MaviSu
Автор

Emekleriniz yerini buluyor keşke daha çok Han çevirisi olsa. Söyleşileri olabilir mesela. Teşekkürler....

sukranozgun
Автор

Bu Videodansonra Han'ın kitabını aldım, çok hoşuma gitti. Teşekkür ederim ümit bey

ahmetselvi
Автор

kanalı yeni keşfettim ve çok hoşuma gitti, böyle kaliteli içeriklere ulaşma imkanı sağladığınız için teşekkürler 🌸

ozunedon
Автор

Video için cok teşekkürler. Metroda telefona bakanlardan olduğum için şuanda bu sayfada bunu izleyip bu yorumu yapabiliyorum. Insanların telefona bakma konusunun artık "tü-kaka" olarak yorumlanmasının modasının geçtiğini düşünüyorum. Elinde kitap olan kişi elestirilmeyecekse telefon olanı da elestirme donemimiz bitti artik çünkü telefondan okuyoruz artik cogu seyi, hatta belki sesli kitap dinliyoruz, podcast dinliyoruz, haberleri inceliyoruz(bunu es gecseniz daha iyi belki) ya da kadim uygarlıklarla ya da herhangi bir konuyla ilgili arastirma yapiyorsunuz, her gün belki o yarim saatiniz var buna ayirabilecek ve o zamani degerlendirmek zorundasiniz. Tabi ki vaktimizi neyle harcadığımız devreye giriyor burada önem konusunda, kişiler dizi bile izlese metroda bunu kinayamayiz, oyun oynasa da kinayamayiz. Burada odaklanmamiz gereken kendimize ne katıyoruz? Eğlence de katabiliriz, bilgi de. Bunu ihtiyaçlarımız belirler. Önemli olan bir şekilde kendine bir sey katmak.
Ayrıca Metroda insanlarin birbirinin yüzüne bakmasınin gerekli olduğunu da düşünmüyorum.
Velhasıl tüm bu sikayet edilen seyler esasinda insanin KENDINDEN VE ÖZ GÜCÜNDEN uzaklasmasi ve KENDINI, KIM OLDUGUNU, NEREDEN GELDIGINI VE NEREYE GIDECEGINI unutmasindan kaynaklanıyor. Yani ne yaparsak yapalim, bizi özümüze yaklastiran şeylerle haşır neşir olalim.
Saygılar

hilaluzun