Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) #1 - Katillerin Şeyhi

preview_player
Показать описание
Afganistan'da kurulan, sonra Irak'a ardından Suriye'ye ve en sonunda tüm dünyaya yayılan; Ebu Musab ez-Zerkavi, Ebu Bekir el-Bağdadi gibi kişilerin yöneticiliğini yaptığı, Usame bin Ladin'in direkt olarak desteklediği Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) nasıl kuruldu? Kurucusu "Katillerin Şeyhi" lakaplı Ebu Musab ez-Zerkavi neler yaşadı?

İlk bölümde bu konuyu ele aldık. Sonraki bölümde örgütün Irak'a geçerken gerçekleşen olayları, İran'ın Zerkavi'yi fark etmesini ve İran'da yaşananları, ABD'nin Irak müdahalesi (Irak Savaşı, Irak İşgali) gibi konuları IŞİD penceresinden konu alacağız.

Videoyu beğenmeyi ve abone olmayı unutmayın.
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Allah usamenin, zerkavinin ve abdullah azzamın şehadetini kabul etsin inşallah

seco_babba
Автор

Yalan konustugun belli hic şüphe yok,

eldarquluyev
Автор

Taifetul mansura ile ilgili hadisler var, sizler algı operasyonu yaparak insanların neden algısını değiştiriyorsunuz ?

haticeklc
Автор

Onlar ağızlarıyla Allah'ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır." (Saff, 61/8)

anarquliyev
Автор

Andolsun ki biz her ümmet arasında: “Allah’a ibadet/kulluk edin ve tağuttan kaçının.” (diye tebliğ etmesi için) resûl göndermişizdir. Allah içlerinden kimisine hidayet bahşetti, kimisine ise sapıklık hak oldu. Yeryüzünde gezip dolaşın ve yalanlayanların akıbetinin nasıl olduğuna bir bakın. (16/Nahl, 36)

İmâm Mücâhid (rahimehullâh)’tan rivayet edildiğine göre tâğut: “İnsânların idârecisi konumunda bulunan, halkın kendisine danışıp işlerinin hükme bağlanmasını istedikleri, insân sûretindeki şeytânlardır. Tâğut (Allâh’ın kanunları dışında) kendisine başvurulan insânların efendisidir.” [Suyutî, ed-Durru’l-Mensur: 2/22.]

“Hüküm vermek yalnızca Allah’a aittir: O, size, kendisinden başkasına tapmamanızı emretti. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Yûsuf, 12/40)

İmam Taberi (rahimehullah) şöyle demiştir: “Allah Teala, yarattığı hiçbir mahluku hüküm verme konusunda kendisine ortak kabul etmez. İnsanlar arasında hüküm verecek yalnız O’dur. Hüküm verme, ihtilafları çözme, insanları ve işlerini idare etme konusunda dilediği ve sevdiği şekilde hareket eder. Bu özellik sadece O’nun hakkıdır.” (Câmiu’l-Beyân: 15/234)

"Eğer onlara itaat ederseniz şüphesiz siz de müşrik olursunuz." (En'âm, 6/121)

İmam İbn Kesir (rahimehullah) ayet-i kerimeyi zikrettikten sonra şöyle demiştir; "Yani Allah'ın emrinden ve şeriatından, başkasının dediğine saparsanız başkasını onun önüne geçirirseniz işte bu şirktir!." (Tefsiru'l Kur-an'il Azim, 3/329)

“Onlar, hala cahiliye devrinin (şirk olan) hükmünü mü istiyorlar? Yakinen bilen bir kavim (topluluk) için Allah’tan daha güzel hüküm veren kim vardır?” (Mâide, 5/50)

İbn Kesir (rahimehullah) şöyle demiştir: “Allah Teala, her hayrı kapsayıcı, her şerri yasaklayıcı olan hükümlerinden yüz çevirip, bunun yerine cahiliyede olduğu gibi kişilerin görüşlerine, dalalet ve sapıklığı ihtiva eden değer yargılarına ya da çeşitli dinlerin karışımı ve beşeri görüşlerden meydana gelen Cengiz Han’ın vaaz ettiği Yes’ak gibi İslam dışı hükümlere yönelenin imanını kabul etmiyor. Yes’ak ; Cengiz Han’ın Kur-an, Tevrat, İncil ve kendi görüşlerine dayanarak ortaya koymuş olduğu kanunları ihtiva eden bir kitaptır. Cengiz Han öldükten sonra yerine geçen çocukları, İslam’a girdikleri halde bu kitabı anayasa kitabı olarak görmeye devam ettiler. Allah’ın kitabı ve Rasulullah’ın sünnetini bir kenara atarak bu kitaptaki hükümlerle tatarlara hükmettiler. İşte böyle davranan kimseler kâfirdir. Bunlarla büyük küçük her meselede yalnız Allah’ın hükmüne dönünceye kadar savaşmak farzdır.” (Tefsîr’ul Kur-ân’il Azîm: 5/2364)

Şeyh Ahmed Şakir İbn Kesir’in yukarıdaki geçen sözünü yorumlayarak şöyle demiştir: “Bununla beraber, müslümanların kendi ülkelerinde dinsiz, putperest avrupa kanunlarından alınma bir kanunla hüküm vermeleri nasıl caiz olur ? Hatta o öyle bir kanun ki içine istedikleri gibi bozup değiştirdikleri keyfi arzular, bâtıl görüşler dahil olmuştur. Bunu ortaya koyan, koyduğu kanunun İslam şeriatına uyup uymadığına hiç aldırış etmez. Bu beşeri sistemlerin konumu güneş gibi açıktır. Küfrü nettir. Bundan kesinlikle hiçbir şüphe yoktur. İslam’a mensup olan bir kimsenin bunlarla amel etmede, yahut bunlara uymada, yahut bunları kabul etmede hiçbir mazereti olamaz.” (Umdetu’t-Tefsir: 4/173)

ahmet-sivasi
Автор

Rabbim şehadetini kabul değerli seyhimiz zerkavi Firdevs de peygamber sav ile birlikte olasın

mmterd
Автор

Allah rahmet eylesin şeyhlerimize hilafet sayesinde şeref ve haysiyet yaşamadım.

ابوعليالخير-ذي
Автор

Allah qatında da bunlara terrorist deyə biləcənmi?

turalquliyev
Автор

Bu örgütlerin finansal kaynaklarını ve boyutlarınıda ekler misiniz? Bilgilendirici videonuz için teşekkürler. Girişiminiz hayırlı olsun.

krmzanka
Автор

Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

neadd
Автор

Allah hepsine rahmet etsin. Onlar islamin öncüleri

hayatadair
Автор

Osmanlı'nın son Şeyhulİslam'ı Mustafa Sabri Efendi, Mevkif'ul-Akl adlı eserinde de şöyle anlatıyor 👇

[Şayet devlet İslam çizgisinden çıkarak,

"Dinin emirlerine itaat etmek hükümetin işi değildir. Bu ancak toplumun işidir." derse, bu durum dini devletten ayırmaktır.

Böyle bir durumda devlet irtidat etmiştir (dinden çıkmıştır). Şayet toplum böyle bir hükümetten razı olursa veya hükümet parlamentoda toplumun vekaletini alarak (yani oy kullanmak suretiyle) kanun yapacaksa, hükümet mürted olduğu (dinden çıktığı) gibi toplum da mürted (kafir) olur. Bu durumda hem o hükümetin, hem de o ümmetin üzerine şu ayet tatbik edilir:

"Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir." (Mâide Suresi 44. Ayet)

Laiklik ilkesini kabul eden bir siyasi rejim, İslam hükümlerine baş kaldırmış demektir. Dolayısıyla öncelikle bu hükümet irtidat etmiş (dinden çıkmış) sonra da bu idareye itaat edenler tek tek mürtedleşmişlerdir (dinden çıkmışlardır). Siyasi idarede görev alanlar tek tek mürted (kafir) olduğu gibi, bu hükümete itaat eden kitleler de irtidata (küfre) düşmüş olur.] (Mevkif'ul-Akıl, 4/280)

ahmet-sivasi
Автор

Bu şekilde anlatan i daha ilk sefer duydum anlatımların hepsi doğru. 👏

gozukara
Автор

Amerika ya terörist demeye korkuyor musun

Usame-ii
Автор

Allah celle veala onlardan razı olsun Allahümme amin şeyh usame bin laden şehit usame bin laden buzamanın ashabı bunlar

nuhyilmaz
welcome to shbcf.ru