filmov
tv
DENİZLERİN DALGASIYIM - FERHAT TUNÇ
Показать описание
..insan bir şekilde gecelere söz geçiriyor da yağmura söz geçiremiyor.
Yağıyor insanın ciğerine bata çıka. Bir bataklık varlığım ve ilk, en derine saplanan ben hem ölüyor, hem ölmemek için çabalıyor, hem kurtulmayı arzuluyor, hem de tek kurtuluşun ölüm olduğunu bilerek ikilem arası duvardan duvara vuruyorum kendimi burada. Ben çok konuşmam. Yağmurlar çok konuşturur. Ben çok susarım. Şarkılar gereğinden fazla şey anlatıyor. Herkes yaşamış, herkes anlatmış, ben yüzyıllarca sussam da kendimi tanımlayacak bir şey bulurum. Tanımlamıyor olsalar da tanımladıklarını iddia ederim. Uzunca bir süre bana fazlaca benzeyenin en sahte lanetim olduğunu iddia etmedim mi sonuçta? Hiçbir benzerlik yokken kendimi benzemeye zorlayarak benzediğime inandırmadımmı? Mandaya söğüdün üstüne yuva yaptırmışım, aksini iddia ettikçe de ona kızıp bağırmışım. Ben bir çamaşır makinesinden ürünleri soğutmasını istemişim ya. Heh işte tam öyle bir yaradılışa ters inatlaşma. Hep yağmurlar yapıyor bunu bana, yolda görüş açısını tamamen yıkayarak kapatan yağmur yaşarken görüş açımı tamamen berraklaştırıyor, yeryüzüne inen damlalarda şaşkınlığımı, cahilliğimi, küçüklüğümü, var oluş krizlerimi, kişisel imha çalışmalarımı görüyorum. Baş etmesi ne zor bir farkındalık yükü. Kendi gözlerimden utanarak tüm dünyaya karşı kıpkırmızı kesiliyorum ama kan çekiliyor bedenimden. Rüzgar kesiyor tenimi. Sevmiyorum işte. Böyle yaz günü olmaz. Yaz günü unutturmalıydı hepsini, sıcaktan mayışmış ve beynim akmış bir halde hızla ısındığına küfrederek bu bilgisayarın..
Sinirli misiniz? ben de sinirliyim. Bu kadar benzer olmamız ne ilginç değil mi?
Yağıyor insanın ciğerine bata çıka. Bir bataklık varlığım ve ilk, en derine saplanan ben hem ölüyor, hem ölmemek için çabalıyor, hem kurtulmayı arzuluyor, hem de tek kurtuluşun ölüm olduğunu bilerek ikilem arası duvardan duvara vuruyorum kendimi burada. Ben çok konuşmam. Yağmurlar çok konuşturur. Ben çok susarım. Şarkılar gereğinden fazla şey anlatıyor. Herkes yaşamış, herkes anlatmış, ben yüzyıllarca sussam da kendimi tanımlayacak bir şey bulurum. Tanımlamıyor olsalar da tanımladıklarını iddia ederim. Uzunca bir süre bana fazlaca benzeyenin en sahte lanetim olduğunu iddia etmedim mi sonuçta? Hiçbir benzerlik yokken kendimi benzemeye zorlayarak benzediğime inandırmadımmı? Mandaya söğüdün üstüne yuva yaptırmışım, aksini iddia ettikçe de ona kızıp bağırmışım. Ben bir çamaşır makinesinden ürünleri soğutmasını istemişim ya. Heh işte tam öyle bir yaradılışa ters inatlaşma. Hep yağmurlar yapıyor bunu bana, yolda görüş açısını tamamen yıkayarak kapatan yağmur yaşarken görüş açımı tamamen berraklaştırıyor, yeryüzüne inen damlalarda şaşkınlığımı, cahilliğimi, küçüklüğümü, var oluş krizlerimi, kişisel imha çalışmalarımı görüyorum. Baş etmesi ne zor bir farkındalık yükü. Kendi gözlerimden utanarak tüm dünyaya karşı kıpkırmızı kesiliyorum ama kan çekiliyor bedenimden. Rüzgar kesiyor tenimi. Sevmiyorum işte. Böyle yaz günü olmaz. Yaz günü unutturmalıydı hepsini, sıcaktan mayışmış ve beynim akmış bir halde hızla ısındığına küfrederek bu bilgisayarın..
Sinirli misiniz? ben de sinirliyim. Bu kadar benzer olmamız ne ilginç değil mi?