Rabıta nedir? Şirktir Diyenler için Ne Düşünüyorsunuz? | Alparslan Kuytul Hocaefendi

preview_player
Показать описание
Rabıta nedir? Kısaca açıklar mısınız? “Şirktir.” Diyenler için ne düşünüyorsunuz?

📺 Ana Sayfaya Dönmek İçin:

📺 Son Yüklenenler:

📺 Oynatma Listeleri:

🌎 Web Sitemiz:

Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz
Twitter:
Instagram:
Facebook:

Bizimle iletişime geçmek için Whatsapp hattı:
Alparslan Kuytul WhatsApp İletişim Hattı: 0543 782 80 40
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Rahmetli ramazan hoca 1 ebu hanzala hoca 2 siz 3 gunumuzde tespitlerine katıldığım 3 değerli insan Allah yolunuzu bahtınızı açık eylesinAllah yar ve yardımcınız olsun

ismailhaciislamoglu
Автор

Niye böyle bir şeye gerek duyuluyor ki Allah Resulü yapmamış sahabe yapmamis biz neden yapıyoruz bidat

celaltekin
Автор

Hocam babam.kolumuzdan tutup camiye götürmedi bizde kendimiz örenmeye calıstık bunların dediklerine inandık simdi bin pismanim anlatamam ne kadar günah anladim sizden Allah razı olsun insanları aydınlatın lütfen

MustafadeliDemir-
Автор

Sadiklarla beraber olunuz ayeti nin manası nedir
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Ey îmân edenler! Allah'tan korkun ve sâdıklarla beraber olun!” (et-Tevbe, 119) Zira gül bahçesinde gezen insanın üzerine gül kokuları siner. Sâlihlerin meclisinde bulunanlara da o güzel insanlardan feyz ve rûhâniyet akseder.gunumuzde insan işlerinden dolayı onlarla sürekli olamıyor maalesef memleket ayrı çor çocuk iş güç vesaire bir hadiste deEbû Hüreyre"den nakledildiğine göre,  Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz,  ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.”
buradan hareketle rabıta şirk değildir insanın şeyhini düşünmesi şirk değildir ki ne zaman ilah yerine koyar o şirktir

mahmutarik
Автор

Allah razı olsun Hocam, kimileri gibi kitle kaybederiz diye ne eksik ve yuvarlak konuşuyorsunuz, doğru neyse kuran ve sünnet ışığında korkusuzca açıklıyorsunuz. Net olmak yine kimileri gibi kafasına göre şu kâfirdir demek değildir bunu bize öğrettiğiniz için Rabbim razı olsun sizden ❤

birgaripyolcu
Автор

Harbiden adam gibi hoca bi sen kaldın. Allah yardımcısı olsun

yavuzbayram
Автор

Azərbaycanan hocamıza Əsələmu əleykum və rahmatullahi və bərəkətuhu الله أكبر

ИванИванов-рюй
Автор

Teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için

Автор

Bir insanın herhangi bir durumda Allah’ın, Peygamberimiz'in (asm) veya bir veli zatın huzurundaymış gibi ya da ölüm anı gelmiş gibi yapılan düşünce ve his alemine rabıta deniliyor. Bu işin esas gaye ve hedefi, her an Allah’ın huzurunda olma şuuruna ermek ve bu vesile ile Onun rızasına uygun yaşamaktır.

Peygamber Efendimiz (asm) sürekli bu hâl üzereydi. O, her an Allah’ın huzurunda olma şuurunda olarak yaşadı. Bu anlamda bir rabıta Peygamberimiz (asm)'in en büyük sünnetlerinden biridir.Tarikattaki rabıtaya gelince: Tasavvuf tarihinde önceleri şeyhi sevmek, kalbini ona bağlamak, bu sayede ondan feyiz almak ve davranışlarını taklit etmek gibi uygulamalar bulunurken zamanla bunlar şeyhin sûretini düşünme şeklini almıştır. Tarikata giren bir mürit rabıta vasıtasıyla şeyhini düşünür ve onun yanındaymış gibi kalp bağı kurmaya çalışır.
Rabıta ile şeyhe olan muhabbet Allah namına olduğundan yapıldmasında bir mahzur yoktur.Kişi şeyhine rabıta yapmadan doğrudan Allah’a rabıta etmesi en güzelidir. Ancak kalbi masivadan çevirip Allah'a yöneltmek kamil manada kolay olmadığı için müridin şeyhine nazar ederek bütün dikkatini onda toplaması ve Cenâb-ı Hak’tan şeyhi üzerine gelen tecellîleri seyre dalması tavsiye edilir. Hatta bu rabıtanın her mürid için değil sadece kabiliyeti olanın yapması istenmiştir. Aksi bir görüş ise râbıta uygulamasının tasavvufî eğitimin sadece başlarında gerekli olduğu şeklinde ifade edilir. Zira kalben Allah’a yönelebilecek seviyeye gelen mürid için lüzumsuz ve mâsivâ olarak telakki edilmektedir.Rabıta; şeyh ile mürid arasındaki muhabbet ve şeyhten müride manevi halin sirayet etmesi olarak da tarif edilir.

Rabıtaya eleştiri yöneltenler onun bidat veya şirk olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu eleştirilere karşılık sûfîler râbıtayı bir ibadet değil şeyh ile mürid arasında sevgi ve feyiz alışverişine vasıta olacak bir metot olarak görülmesi gerektiğini savunmuştur.

Şeyhe yapılan rabıtanın Allah ile mürid arasında bir aracı olarak görülmesi eleştirisi de yanlış bir değerlendirme olarak görülmüştür. Zira sûfîler rabıtayı tabii bir hal olarak nitelendirmişler, râbıtada şeyhin sûretini düşünmek için özel bir gayrete gerek olmadığını, muhabbetin yeterli olduğunu, zaten seven kişinin sevdiğini düşüneceğini belirtmişlerdir.Ölümü düşünüp, "Bir gün bende öleceğim!.." diye rabıta yapmak da güzeldir. Kabir, ahiret, haşir, sırat, cehennem gibi alemleri de rabıta yaparak daha dikkatli yaşamaya çalışmak da tavsiye edilebilir.

onurerdogan
Автор

Geçmişime baktığımda bir zamanlar benim de rabıtayı inkâr ettiğimi hatırladım. O zamanlar Seyyid Kutup, Mevdudi, Ali Şeriati gibi İslam büyüklerinin eserlerini okuyordum. Daha sonra Risale-i Nurları okudum. O zamanlar tasavvuf, hususiyle rabıta beni çok itiyordu. Şeriatın ayaklar altında olduğu bir ortamda bir kenara çekilip şeyhin suretiyle meşgul olma bana çok komik ve acınacak bir durum olarak görünüyordu.

Ama yıllar geçti. Bazı acayip garaip olaylar oldu. Kendisini ve mekânını daha önce görmediğim bir şeyhi mekânıyla birlikte rüyada çok açık bir şekilde gördüm. Bir yıl kadar sonra da bir tesadüfle o şeyhi ve mekânını tanıdım. Tövbe ve zikir aldım. Rabıta dersleri ise bana zor geldiği için pek önem vermedim. Önceleri istemeye istemeye yapmaya başladım. Hem çok kısa tutuyordum hem de pek sevmiyordum. Ama okuduğum kitaplardan rabıtanın önemini bildiğim için istemeden de olsa yapmaya çalışıyordum.

Belki nefsimin bir kusuru, ama bazı işlerde çok işime yaradı. Biraz inatçıyımdır. Rabıtada da öyle oldu. Sebat ettim. Bunda bir sır vardır, diyordum. Nefsime ağır geldiğine göre şeytanlar da bu rabıtadan pek hoşlanmıyordur, diye düşünürdüm. Hâlbuki zikir derslerimi hiç kaçırmıyordum. Her gün yapıyordum. Zikirden müthiş zevk alıyordum. Ama rabıta bana zamanı boşa geçirmek olarak görünüyordu. Vesveseye giriyordum. Rabıtaya çok kısa bir zaman ayırıyordum. Ama onu hiç terk etmedim. Mutlaka her gün kısa da olsa yapmaya çalıştım. Sonra kalp gözümüz sadatların himmetiyle açıldı. Gözlerimizi kapattığımızda nurları müşahade etmeye başladık. Nurlar değişik renktedirler. Kırmızı, sarı, yeşil, siyah, beyaz ve bu renklerin karışımı değişik tonlar da vardır. Bu nurlar insanın kalp, ruh, sır, hafi, ahfa gibi letaif noktalarında çıkar. Letaifler çalışmaya başladığında neyin nereden çıktığını anlamazsınız bile. Nurlar birbirine girer, akıl almaz bir hızla dönmeye başlarlar. Manzara gerçekten harikadır. Hayranlıkla seyredersiniz. Tabii konumuz rabıta. Zikirde bu nurlar sanki insandan neş'et eder gibidir. Yani bildiğimiz de odur. Letaifler çalışır ve nur üretirler. Zikrin feyzi olarak. Ama rabıtada başka türlü olmakta. Gene letaifler çalışır, ama asıl nur, feyz, nisbet yani nur dışında başka şeyler adeta hayal edilen mürşidden sana gelmeye başlar. Sonra bu nurların ortasında çok parlak beyaz, şeffaf bir nur oluşur ve orada bazı sırlı görüntüler olduğu gibi konuşmalar da cereyan edebilir. Bir de nispet kokusu. Bu öyle bir kokudur ki, dünyada böyle bir kokunun eşi benzeri yoktur. Aklınız başınızdan gider. O koku için hayatınızı bile feda edebilirsiniz. Rabıta bazen bu koku da nasip olabilir. Rabıtanızın gücüne göre koku artar veya eksilir ama bazen burnunuzun direğini kırarcasına gelir. Allah’ım al canımı, yeter bu dünya çöplüğünde bunaldığım, diye düşünürsünüz. Yani bu koku için canınızı vermek istersiniz. Rabıta sırasında mürşitten gelen feyz, nisbet ve nur ise sanki bir nisan yağmurunda güneşin altında serinlemek için ıslanmak gibi çok hoştur. Yani rabıtanın başı nefse çok ağır gelir ama sonundaki nimetleri çok büyüktür. Tabii bunlara takılmak tasavvufta hoş görülmez, şeyh de daima önemli olanın Allah (c.c.) rızası olduğunu, bu tür hediyelere aldanmamayı nasihat eder.

Allah’ın üzerine yemin ediyorum ki, bu söylediğim nimetleri kafamdan atmadım, hepsi de bize nasip oldu. Ama şunu da itiraf edeyim ki, eğer şeyhi ve mekânını onu tanımadan önce rüyamda görmeseydim ben ne tasavvuf yoluna girerdim ne de bir şeyhe rabıta yapardım. Çünkü herkes gibi ben de nefsimi seven bir insanım. Daha önce okuduğum ve etkisi altında kaldığım İslam büyüklerinin adlarını söyledim. Rabıta nefsi şeyhin nefsinde yok etmedir. Buna tabii ki insan fıtri olarak karşı koyar. Ben de senelerce buna karşı koydum. Hem de nasıl. Anlatsam ayrı bir konu olur. Hala nefsimde belli bir derecede de var. Ama rabıtanın yararlarını gördükçe bu günden güne azalıyor. Rabıta nefisle savaşmaktır. Emmare, levvame, mülhime nefisleri öldürüp yerine mutmainne nefsi ikame etmedir.

Nefsin mülhime sıfatında Allah ezeli düşmanımız şeytanla bizi karşı karşıya getirmektedir. Özellikle cinni dişi şeytanların cinsel tacizleriyle. Biliyor musunuz sizi bu sırada sadece telebbüsü rabıta ve vahdaniyet murakabesi şeytandan kurtarıyor. Onları yakıyor. Sizden uzaklaşmasını sağlıyor. Sureler, ayetler şeytana biraz zarar veriyor, ama onları uzaklaştıramıyor.

Hz. Yusuf’a da görünen burhan Hz. Yakup’tur. Ben buna aynel yakin inanıyorum. Hz. Yusuf rabıta ile kurtuldu. Yoksa az da olsa meylettiği kadından onu hiç bir şey kurtaramazdı. Ama tabii şeriat yine ölçümüz. Çünkü zina insanı manevi terakkiden alıkor. Zaten şeytanlar zinanın bu özelliğini bildiği için ümmet-i Muhammedi bununla esiri etmiş. TABİİ ZİNANIN ÇEŞİTLERİ İLE. Özellikle göz, hayal zinası… Ne var hayalinde canlandırdığın kadınlar kadar da Allah dostlarını canlandırsan…. Bak buna rabıta derler. Rabıta şirktir. İşte bak nefis nasıl şeytanla işbirliğinde.

Tasavvufta bunların anlatılması hoş karşılanmaz. Çünkü sırdırlar. Hiç bir kitapta açıkça bu anlattıklarım, ben bunları yaşadım ağzıyla, söylenmez. Çünkü söyleyeni mesuliyet altına sokar. Onu gurura, kibre götürebileceği gibi insanların da aleyhlerinde dedikodu yapmalarına, ondan çekinmelerine neden olabilir. Onun için bu tür sohbetleri duyamazsınız. Biz internet sayesinde nick ismimizle bu tehlikelerden korunduğumuz için yazdık. Allah (c.c.) bir kusurumuz varsa affetsin. Âmin.

Şeyhler şeytanlarla, nefisle savaşarak o makama seçilmişlerdir. Silsileye Rasulullahın (s.a.s) onayıyla alınmışlardır. Zincirin halkaları gibidirler. İşte rabıta yapan kişi de böyle bir halkaya girmeye namzettir.

Rabıtayı akılla mantıkla kabul edemezsiniz. Çünkü akıl nefse bağlıdır. Nefis ise başka bir insanı veli de şeyh de olsa kendisinden üstün olarak kabul etmez. Ama Allahtan (c.c.) yardım isterseniz ve nasuh tövbe ile tövbe edip bir kâmil şeyhi size nasip etmesi konusunda dua ederseniz ve bu duanızda ısrarcı olursanız -ki bazı duaların kabulü seneler sonra olur- tarikat nasip olduktan sonra rabıta insana nasip olabilir. Yoksa bu inci, katır boncuğu değildir. Kolay kolay ele geçmez. Ağla, ağla, ağla…. çok ağla belki o zaman nasip olur. Biz de günahlarımıza çok ağladık da Allah o rüyayı ve tarikatı nasip etti. Yoksa kimse kimsenin sözüyle gerçek manada bir yola giremez. Belki etkilenip girer, ama nefsi şeytanın igvasıyla etkilenip hep şüphe içinde kalır. Tarikattan nasibi o kadar çok olmaz. Şeyhte, tasavvufta kusur görmeye başlar. Layıkıyla şeyhe teslim olamaz. Hz. Hızır Aleyhisselam karşısında nefsi Hz. Musa Aleyhisselam gibi homurdanır durur.

Allah dostları da seni Rasulullaha’a (s.a.s) götürür. Rüyada değil, uyanık vaziyette. Öldür bakalım rabıtayla nefsini neler olacak neler. Sen Allah için, Allah dostları için nefsini öldürürsen Allah da fazlı ikramıyla seni diriltir. Burası yiğitlik meydanıdır. Şeyh o yiğit kişidir işte. Tabii silsilesi varsa ve sağlamsa. O da nefsini şeyhinde öldürmüş, sonra Rasulullah’ta (s.a.s) daha sonra da Allah’ta.

Sahte şeyhler Türkiyede çok, dikkat edin. Onlar gerçi sizleri yanlış yola götürmezler ama tarikat yolunda onlardan bir nur, feyz, nisbet alamazsınız. Ama çok çok sevap kazanırsınız. Ben o tür şeyhleri rabıta yaptığımda aynı çürük ceviz gibi içlerini boş gördüm. Nur, nisbet, feyzin gramı yoktur. Onlara da hep hayret ediyorum. Tasavvuf hakkında çok şey biliyorlar ama kendilerinin hakiki şeyh olduklarını nasıl anlamıyorlar. Bir de sitelerine girdim ki rabıtanın faziletinden bahsediyorlar. Asıl buna şaşıyorum. Rabıta onlar için zindan olsa gerek. Bütün müritlerini de karanlıkta bırakıyorlar.

Kolay mı, ucuz mu rabıta nimeti? Doğru şeyhi bulmak bir mesele. Bir de nefsi şeyhte fani kılma. Nefsini şeyhin nefsinde yok etme. Bunlar dağ gibi problemler. Aşana aşk olsun. Bu herkese nasip olan bir nimet değildir. Allah rabıta nimetini herkese nasip etsin. Ümmeti Muhammedi şeytanlardan, nefsin şerrinden kurtarsın. Âmin.

Hiç-dw
Автор

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِق۪ين
Ey iman edenler! Allah’tan korkun, ve (düşmanlarına karşı Allah yolunda aktif savaşan/ silahlı cihat eden/çarpışan/ ve böyle açlık, susuzluk… gibi eziyetlere girişmiş) sadıklarla beraber olun. Birlikte hareket edin. Onların yanında olun (sonra savaşmaktan geri kaçan durumuna düşer, özür istersiniz.)(ve tabii ki Allah çok bağışlayan tövbeleri kabul edendir) (Tövbe suresi)

MustafaAksu-kcsv
Автор

NE KADAR GÜZEL AÇIKLADINIZ HOCAM ..ÇOK MEMNUN OLDUM .NASIL ANLATACAĞIMIZI BİLMEDİĞİMİZ BİR KONUYDU .AYDINLATTIĞINIZ İÇİN ALLAH BİN KERE RAZI OLSUN

ayhancam
Автор

Alparslan hocam biraz bu konular üzerine konuşsa iyi olur. Çoğu insan iyi kotu kim ayirt edemiyor. Bizleri bu konularda bilinclendirin lütfen. Bilerek veya bilmeyerek şirke düşmekten Allaha sığınırım.

emreyasar
Автор

çok güzel bidat türüde var ama türkiyede bunu yapanların çoğu şirle düşerek yapıyor allaha şeyhiyle ulaşacağına inanıyor çok güzel açıkladınız hocam

hakanbasalan
Автор

Rabıta sahabe de nasıl yoktu!?

Âyette geçen takva sahipleri, direnenler, rabıta kuranlar, sabredenler, çeşitli kademelerdeki takvaların sahipleridir. Ve onlar için söz konusu olan şey, felâha ermektir.

3/ÂLİ İMRÂN-200: Yâ eyyuhellezîne âmenusbirû ve sâbirû ve râbitû vettekûllâhe leallekum tuflihûn(tuflihûne).

Ey âmenû olanlar (ölmeden önce, ruhlarını Allah'a ulaştırmayı dileyenler)! Sabredin ve sabır sahibi olun! Ve râbıta kuranlar olun (râbıta kurun)! Ve Allah'a karşı takva sahibi olun! Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.

Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyurur: “ Allah’ın dostları içinde öyle kimseler vardır ki

onlar, Nebi ve Şehid değillerdir. Fakat kıyamet gününde Allah Taala’nın kendilerine bahse-

ttiği lütuf ve makamlardan dolayı Nebi ve Şehidler onlara gıpta ederler.

Ashab: ‘Ya Resulallah! Onlar kimlerdir, haber verir misiniz? Diye sorduklarında; Resulullah (s.a.v.):

‘Onlar, aralarında herhangi bir neseb bağı ve maddi alışveriş bulunmadan Allah’ın

muhabbeti ve rızası için birbirlerini sevenlerdir. Vallahi onların yüzü Nur gibi parlamakta

ve kendileri de Nurdan minberler üzerinde oturmaktadır. İnsanlar korktukları zaman Onlar korkmazlar; insanlar üzüldükleri zaman onlar üzülmezler; buyurdu ve sonra:

‘ Haberiniz olsun! Allah’ın Velilerine asla bir korku ve hüzün yoktur’. (Yunus:62-63)

Kusura bakmayın ama Allah'a ve Sav Efendimize gizli şirk koşarak etrafınızda ki insanlara fetva veriyorsunuz.
Onların vebalini de alıyorsunuz. İlminiz yok ve varmış gibi sadece insanları cehenneme çağırıyorsunuz.

Tevbe edin !!

Rabıta Allah'ın farzıdır
Kuran'da Al İmran 200.ayeti kerimesine.

Khef 15. ve Maide 35. ayetine göre Mürşid' de farzdır.

Zikir de farzdır
Ankebut 45. ayeti kerimeye göre

Ve Le Zikrullahi Ekber!!!

тѕя-ии
Автор

Hoca efendi neden net acik sekilde sirk oldugunu söylemiyorusunuz

ramazanyilmaz
Автор

Rabitanin hem sözlü hem istilahi açıklaması yanlış, verilecek cvpta yuvarlak olmamalı, net olmalı.

meliksahguler
Автор

Hakkı gizlemeyin şirkse şirk diyin kimseden çekinip korkmayın sadece ALLAH tan korkun

LaillaheillallahI
Автор

Allah razı olsun degerli hocam saygılar sevgiler

hmz_
Автор

Hastalanınca niye doktora gidiyoruz.?
Sadece Allah'tan yardım istemiyoruz.?

Erdal-bo