Miskinlikte Buldular - Yunus Emre [ks]

preview_player
Показать описание
Miskinlikte buldular,
Kimde erlik var ise.
Merdivenden ittiler,
Yüksekten bakar ise.

Gönül yüksekte gezer,
Daima yoldan azar,
Dış yüzüne o sızar,
İçinde ne var ise.

Ak sakallı pir hoca,
Hiç bilmez ki hal nice?
Emek vermesin hacca,
Bir gönül yıkar ise.

Sağır işitmez sözü,
Gece sanar gündüzü.
Kördür münkirin gözü,
Âlem münevver ise

Gönül Calabın tahtı,
Calap gönüle baktı.
İki cihan bedbahtı,
Kim gönül yıkar ise.

Az söz erin yüküdür,
Çok söz hayvan yüküdür.
Biline bu söz yeter,
Sende gevher var ise.

Sen sana ne sanırsan,
Ayrugada onu san.
Dört kitabın manası,
Budur eğer var ise.

Bildik gelenler geçmiş,
Konanlar geri göçmüş.
Aşk şarabından içmiş,
Kim mana duyar ise.

Yunus yoldan azmasın,
Yüksek yerde durmasın.
Sinle sırat görmesin,
Sevdiği didar ise.

Yunus Emre Hz [ks]
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

“Miskîn”, fenâya ulaşma yolunda büyük bir çaba hâlindedir. Bu yolda dünyevî bağlarını ve hatta cennet arzusunu terk ederek (terk-i dünyâ ve terk-i ukbâ) nefsini ve onun arzularını bir kenara bırakmıştır. Bütün bunlardan amaç, Allah’a duyulan özlem ve kendi fani varlığını O’nun baki varlığı içinde eritmektir. Ancak bu yolda sarf edilen bütün bu çabanın dinamiği olan “özlem” duygusu, sadece “insan” faktöründen Allah’a yönelik değildir. Zira Yaratıcı da kendisine ulaşma çabası içinde olan kuluna karşı özlem duymakta ve onu kendisine doğru çekmektedir. Ancak “Hak, özlem sahibi olan kula değil, ancak, kulun aynında görünen kendi nefsine ve kul mazharında nefh edilmiş olan kendi ruhuna” özlem duymaktadır. Hatta Ahmed Gazzâlî’nin Bâyezîd-i Bistâmî’den naklettiği bir cümlede, bu karşılıklı özlemin önce kulda değil Yaratıcı’da zuhûr ettiği söylenmektedir: “Bâyezid şöyle demistir: ‘Uzun süredir, benim O’nu istediğim yanılsaması içindeydim; ama beni isteyen önce kendisiymiş’ ” Mevlânâ ise kul ile Yaratıcı arasındaki bu karşılıklı özlemi, “Ya Rabbi, ben mi arıyorum seni, sen mi arıyorsun beni? Ben, ben oldukça benliğimden kurtulmadıkça ne ayıp bana, o vakit ben bir başkasıyım sen bir başkası. / Ey bizi yeryüzünden yemyeşil göğe çeken, ey can, daha çabuk çek, daha çabuk çek, ne de güzel çekmedesin.” şeklinde ifade eder. İnsanın Allah’ın bu lutfuna mazhar olabilmesi, “miskîn”lik yolundan geçmektedir:

Yûnus imdi miskîn olgıl hem miskînlere kul olgıl
Zîrâ miskîn olanları arzulayan Çalap durur

Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk

AliSavasSahbaz
Автор

Yunus Emre rolüne kendini vermiş ve bize bu duyguları en derinden hissettiren değerli oyuncumuz Gökhan Atalaya teşekkürler sunuyoruz..!

alirzadavran
Автор

"Gönül Çalab'ın tahtı
Çalap gönüle baktı
İki cihân bedbâhtı
Kim gönül yıkar ise..."

hakikatyolcusu
Автор

Bizler gönül yolcusuyuz
Kâh gideriz kâh dururuz
Doğruyu haktan buluruz
İlahî aşkın divane kuluyuz

ilkerozmen
Автор

İnşallah bu rolü üstlenen kardeşimiz o duyguları hayatında devam ettirir

Ankebut.
Автор

Herkes ler doğrudur sen doğru isen bulunmaz doğruluk sen eğri isen (yunus emrem pîrîm) 💓

abdulhamidkose
Автор

İnsan ile sevgi arasındaki münasebet neyse, Yunus ile sevgi arasındaki münasebet de odur. Sevgi denince hemen ilk akla gelen Yunus Emre’dir. Yaradılışın manasını nasıl sevgide buluyorsak, insanlık sevgisini de Yunus’ta buluyoruz. Horasan’dan kopup gelen sevgi yumağı, Anadolu peteğine dolan bal gibidir Yunus Emre... İnsanları ilk önce gönüle çağırarak;

“Gönül Çalab’ın tahtı
Çalab gönüle baktı” diyen Yunus Emre,

“Ben gelmedim davi için
Benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldim”

diyerek insanları gönülden ağırlamakta, dili ile üslubu ile iletişim kurarak gönüllere sevgi nakşetmektedir

AliSavasSahbaz
Автор

Mukemmel oyunculuk ictenlik için sonsuz tesekkurlerrŕrr
Dizi dediğin böyle olmalı oyalamak ahlaksizlastirmak yerine değer katmalı tskler #trt tskler senaryo ekibi ve oyuncular

liva
Автор

Başka hiçbir rol yakışmaz bu oyunculuktan sonra her bölümde bizi ağlattı.😢

muratcandemir
Автор

Gönül Çalab’ın tahtı Çalap gönüle baktı
Kim gönül yıkar ise iki cihan bedbahtı

Yunus Emre ks

AliSavasSahbaz
Автор

Çok farklı bişey anlatıyor anlayabilene ne mutlu 👍

xdagg
Автор

Ben unuttum beni seni tanıyalı
Sen unutmazsın kendini unutanı
Kalbe girdi senin ismin
O zaman gerek yoktur cismim

arifcandemircan
Автор

Nasıl bir oyunculuktur bu nasıl. Siz bunu yaşıyorsunuz yaşıyorsunuz.sesinizin tonuda mı rol?? Gözlerinizdeki anlam ortada !!odamı rol??? Allahu teala cc hazretleri sizden Razı olsun Gökhan Dervişim

YCD_GVS
Автор

Emek vermesin hacca
Bir gönül yıkar ise

emrecan
Автор

Keşke Müslümanlar boş işlerle uğraşmak yerine, Yunus gibi Allah ile olan ilişkisini tasavvufi bir boyutta yaşasa.

bartycrouchjr.
Автор

Dervişlik olaydı taç ile hırka
Bizde alırdık otuza kırka

Bir ben vardır
Benden içeri

Yunus idik çiğ idik
Pistik elhamdülillah

leventdogan
Автор

“Ben” hücresinin sultanları, fikir sorunlarıyla yozlaşanlar, kendisine ait olmayanın pençesinde çırpındıkça tutsaklığı daha bir pekişenler, ezilenler, yoksullar, eli yâre eremeyenler yahut sırat üstünde ev yapmak isteyenler çok zaman gönül iniltilerini şiirlerinde dillendirmiş, teselli ve yol tercihlerini onların tarifi üzere belirlemişlerdir. Gönül Sultanı o güzel insanlar “sevelim-sevilelim” anlayışıyla inşa edilen hayatları, hakikatini arayan nicelerinin hikmeti olmuş, insan olmanın huzurunu, onurunu paylaşmışlardır.

“Miskin Yunus erenlere tekebbür etme toprak ol
Topraktan biter küllisi, gülistandır toprak bana”

Yunus Emre (ks)

AliSavasSahbaz
Автор

Aşk şarabından içmiş kim mana duyar ise.

ebruturhan
Автор

Biz sevdik aşuk olduk, sevildük ma'şuk olduk
Her dem yeni doğaruz bizden kim usanası

Yunus Emre ks

AliSavasSahbaz
Автор

TAPDUK’UN TAPUSUNDA
Tapdug'un tapusunda kul olduk kapusunda
Yûnus miskîn çiğ idik pişdik el-hamdülillah
Yûnus günler sonra Tapduk Emre'nin huzurunda idi. Dergah, sırtını dağlara vermişti. Tapduk Sultan bahçede sanki onu bekler gibi bir halet içindeydi. Dervişler, muma kanat vuran pervaneler gibi sessiz sedasız hizmet ediyorlardı. Dergahın ocağı Sakarya nehrine yakın bir ormanın eteğinde tütüyordu. Uzaktan uzağa gelen su dolabının sesi, seherde “Hû” zikriyle yeri göğü inleten bir derviş gibi derinlerden geliyordu.
Ne denirdi, nasıl yaklaşılırdı bilmiyordu. Büyüklerinden duyduğu kadarıyla dervişlere ve Hak dostlarına “Hu!” diye selam verilirdi. Titrek bir sesle:
“Hû Sultanım!”diye yaklaştı.
“İlla Hû!” diye cevap verdi Tapduk. Gel, dedi Tapduk. Yûnus tazimle biraz daha yaklaştı. Yine edeple Hacı Bektaş'ın selâmını söyledi, vâki olan hâli anlattı. Nasip istedi. Tapduk Emre:
“Safâ geldin, hâlin bize mâlûm olmuştu. Hizmet et, emek yetir, nasîbini al.” dedi. Yûnus dedi ki: “Ne hizmet var ise yapalım!”
MT

AliSavasSahbaz