Türk Yıldızları'nın Muhteşem Gösterisi - 30 Ağustos Zafer Bayramı Törenleri - TRT Avaz

preview_player
Показать описание

Bizi sosyal medyadan takip edin:
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

küçükken Türk Yıldızlarından biri olmak hayalimdi şimdi ise tek hayalim astsubay olabilmek büyüdükçe hedefler malesef küçüldü ama Tsk da herhangi uniforma giymek bile büyük gururdur bence umarım benim gibi düşünenlere nasip olur bu şanlı peygamber ocagı Ne mutlu TÜRKÜM diyene!

boromir
Автор

30 agustos genclik ve spor bayrami kutlu olsun.masaallah pilotlarimiza Allah zeval vermesin.amin ins

leeyisonia
Автор

Bakude gorme sansimiz oldu çok qurur vericiydi Azerbaycandan selam aleykum

РаибИбо
Автор

Gurur kuşları türkün selçuludan günümüze atası ismini almış önderliğinde tüm mücadele arkadaşları güzelyurdu gögüsgögüse mücadeleyle günümüze geleceğimize örnek oldukları icin minetle miletle anılmaktadır dualarım sizinle

muratkorkmaz
Автор

Ankarada eskiden ne güzel f16 lae gösteri yapıyordu 30agustoda artık hiç yapılmıyor üzücü

Nathan-vtzw
Автор

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK SİLAH ARKADAŞLARI VE BÜTÜN MİLLİ MÜCADELE ŞEHİTLERİMİZİ KAHRAMANLARIMIZI GAZİLERİMİZİ SAYGI VE MİNNET VE RAHMETLE ANIYORUM BU TOPRAKLARI BİZE VATAN YAPAN BÜTÜN EJDADIMIZA MİNNETTARIZ🇹🇷❤️🇹🇷❤️🙏🤲

kursad
Автор

Allah pilotlarimizi kazalardan belalardan korusun

seymaakbas
Автор

ATATÜRK'ÜN İLKOKUL ANISI: MUSTAFA OKULA BAŞLIYOR
Mustafa okula başlayacaktı. Babası Ali Rıza Bey oğlunun laik eğitim veren Şemsi Efendi İlkokulu’na gitmesini istiyordu. Annesi Zübeyde Hanım ise, mahalle mektebine gitmesini arzu ediyordu. Bu konu etrafında fikir çatışmaları sürüp gidiyordu:
Zübeyde Hanım: “ Ne var yani Şemsi Efendi İlkokulu’nda? Ne öğrenecek orada? Hem orası uzak. Mahalle mektebi şuracıkta. Oraya gitsin istiyorum. “
Ali Rıza Bey: “ Hanım, okulun yakınlığı, uzaklığı önemli değil. Önemli olan, eğitimin iyi olması. Öğretmenlerin iyi eğitim vermesi. “
Zübeyde Hanım: “ Tamam işte. Mahalle mektebindeki hoca çok iyi eğitimciymiş. Mahalle mektebinde okuyanlar hep iyi eğitim almışlardır. Ben de mahalle mektebinden mezun oldum, orada okudum. Bilgide kimden aşağı kaldım, söyler misin bey? “
Ali Rıza Bey: “ Kimseden aşağı kalmadın, Zübeyde. Ben her zaman senin bilgili olmanla övünmüşümdür ama Mustafa, Şemsi Efendi İlkokulu’na gidecek. “
Ali Rıza Bey yine de, Zübeyde Hanım’ın hatırını kırmamak için, oğlu Mustafa’yı birkaç günlüğüne mahalle mektebine gönderdi.
Daha sonra bir bahaneyle Mustafa’yı mahalle mektebinden alarak Şemsi Efendi İlkokulu’na yazdırdı. Bu durum Mustafa’nın da hoşuna gitmişti, çünkü mahalle mektebinin dersleri O’na ağır gelmişti. Ağır gelmesi derslerin zorluğundan değil, konuların ağır yani yavaş işlemesindendi. Mustafa, hocanın birinci derste anlattığı konuyu hemen kavrıyor, ikinci derste yeni bir konuya geçmesini bekliyordu ama hoca sadece birinci derste değil, bütün bir gün aynı konuyu anlatıyordu. Bu durum Mustafa gibi yaşı küçük aklı büyük, yaşına göre, dünyada eşine ender rastlanacak üstün zekâlı bir çocuk için, sıkıcı bir durumdu. Kimse benden koşmam gereken bir durumda yürümemi beklemesin, diyordu.
Mustafa, Şemsi Efendi İlkokulu’nda kısa zamanda tanındı ve sevildi. Hele sınıf öğretmeni Mustafa diyordu da başka bir şey demiyordu. Öğretmenler odasında devamlı olarak bu başarılı öğrencisini anlatıyor, O’nu övüyordu:
“ Arkadaşlar, az önceki matematik dersinde sınıfa çok zor bir problem sordum. Kimse duymasın, soruyu üçüncü sınıfların ders kitabından almıştım. Sınıfta kimsenin problemi çözemeyeceğinden emindim. Problemi önce yüksek sesle okudum, daha sonra tahtaya yazdım. Öğrencilerin çoğu soruyu okumakla meşguldü. Oysa çalışkan öğrenciler defterlerine çözüm işine girişmişlerdi. Problemi doğru çözdüğünü söyleyen altı öğrenciden beşinin bulduğu sonuç yanlıştı. Sadece Mustafa doğru sonuca ulaşmıştı. Siz olsanız böyle bir öğrencinizi alnından öpmez misiniz? Gelecekte Türk Milleti bu çocuktan çok şey bekleyecektir. “


ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: PİYADECİLİK OYUNU
Günlerden bir gün komşumuz Binbaşı Kadri Bey’in oğlu Ahmet izinli gelmişti. Temiz üniforması, anlamlı bakışlarıyla hayranlık duyulacak bir askeri ortaokul öğrencisiydi. Bir an kendimi o üniformanın içinde hissettim. O birkaç gün içinde komşular Ahmet’i görmeye gitti. Biz de annem Zübeyde Hanım ve kız kardeşlerim Makbule ve Naciye ile birlikte Ahmetlerin evine gittik. Ahmet askeri üniformasıyla evin salonunda, misafirlerin yanında sol eli cebinde biçimlice yürüyordu. Asalet ve saadetin ulaştığı en yüksek nokta buydu.
Daha sonra bir gün Ahmet, beni ve komşu çocuklarını bir araya topladı ve şöyle dedi:
“ Gelin bakalım arkadaşlar, şimdi sizlerle piyadecilik oyunu oynayacağız. Şu gördüğünüz tepeyi, Türk çocukları savunacak. Rum çocukları ise, ben başla dediğimde tepeye çıkarak onları aşağı çekmeye çalışacak. Oyunun sonunda, hangi grup tepeyi ele geçirirse o grup kazanmış sayılacak. “
Komşumuzun oğlu Ahmet’in başla demesiyle Rum çocukları ileri atıldılar ve tepeye tırmanmaya başladılar. Takımlar beşer kişiydiler ve ilk tepeye tırmanan Rum çocuğu bir arkadaşımı kolundan tutup aşağı çekti. Rum çocukları çok hırslıydı ve paçasından yakalanan bir arkadaşım daha aşağı çekildi. Aşağı çekilen iki arkadaşımın yukarı çıkma şansı yüzde bir bile değildi. Şimdi tepeyi savunan üç Türk çocuğu kalmıştık. Beş Rum çocuğu tepenin üstüne çıktı ve etrafımızı sardı. Yeniliyorduk.
Bir Türk çocuğu, beş Rum çocuğuna bedeldir, dedim. Onlar bana değil, ben onlara saldırdım. Tepeyi Rum çocuklarına bırakmamaya kararlıydım. Benim kazanma isteğimi gören arkadaşlar da ileri atıldılar. Sonunda tepenin üstünde iki Türk çocuğuyla yalnız kalmıştım. Rum çocuklar, yenilgiyi kabul etmişler ve üstleri toz toprak içinde aşağıdan bakıyorlardı. Biz kazanmıştık.
Mustafa daha sonra gizlice sınava girdi ve Selanik Askeri Rüşdiye’sine kaydını yaptırdı. Mustafa özellikle sınavın yetenek bölümündeki piyadecilik oyununda demir gibi bileği, çelik gibi yüreğiyle komutanların dikkatini çekti.
Kuvvet, kudret, hareket, kabiliyet hepsi Mustafa’da vardı. Gelmedi, dedi komutanlar, bu askeri rüşdiyeye böyle bir öğrenci daha gelmedi. Gelemez, dedi bir başka komutan, dünya durdukça hiçbir askeri rüşdiyeye böylesine bir öğrenci gelemez.

Atatürk'ün Çocukluğu - Ezgi Yayınları - Yayın Yılı: Aralık 1994

ATATÜRK 135 YAŞINDA
Yazan Ve Okuyan: Serdar Yıldırım
Written and Readed: Serdar Yıldırım

aylayldrm
Автор

"Öncü hava kuvvetleri" ama kendi ucagimiz yok... ins. hürjet bitsin onu kullanirlar... solo türkde tf-x i...

Knightfire
Автор

videonun en başında çalan fon müziğinin adı ne

serhatylmaz
Автор

7:55 te 15 temmuzda bombalanan emliyet binasını görünce duygulandım

prpgremix
Автор

Bir daha tv lerde hele 30 ağustosta izleyemeyeceğimiz akrobasi timi.

Ferrari_
Автор

Kameraman oldukça başarısız. Anlatan kişiyle uyumlu çekimleri yok.Herşeyi uzaktan ve cep telefonundan çeken herhangi bir kişi gibi oldukça özensiz.Detayları kaçırmış.Bu kadar çekimi babaannemde yapardı..Zahmet etmiş..

happymarconi