TÜYLER ÜREPERTİCİ ! - İNSAN VE MAYMUN MELEZİ OLAN İLK EMRİYO

preview_player
Показать описание
Bu videomuzda tüyler ürpertici bir konudan, bilim adamlarının ürettiği insan ve maymun melezi ilk embriyodan bahsedeceğiz.
Alanında oldukça öncü ve etik olarak son derece tartışmalı bir deneyde bilim insanları, canlı bir embriyoda birlikte var olan maymun ve insan hücrelerinin kimerik bir kombinasyonu olan melezleri başarıyla yarattılar! Gelişmekte olan makak maymunu embriyolarına düzinelerce insan kök hücresi enjekte edildi ve ortaya çıkan melezler, laboratuar kaplarında 19 gün kadar hayatta kaldı.
Peki bu tür embriyonik organizmaların daha uzun yaşamasına izin verilseydi, potansiyel olarak bir sinir sisteminin temellerini, hatta bilinç veya duyguların özelliklerini geliştirseydi ne olurdu?
İnsan-hayvan melezleri üzerine yapılan araştırmalar uzun ve tartışmalı bir geçmişe sahipken, son yıllarda araştırmacılar, rejeneratif tıp gibi alanlarda önemli kazanımlar sunan biyoloji sorularını araştırmak için kimerik organizmaları incelemektedirler. 2017'de bilim insanları, nakil ameliyatlarında kullanılmak üzere çiftlik hayvanlarında insan organlarını büyütme hedefiyle, insan kök hücrelerini domuz ve koyun embriyolarına enjekte etmeye çalıştılar.Ancak bu deneylerde, çok az insan hücresi hayatta kalabildi.
Maymunlarla akrabalık daha yakındır ve bu, insan kök hücrelerinin kimeraya entegrasyonunun daha yüksek göreceli verimliliğini açıklayabilir.
Izpisúa Belmonte,
Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde kök hücre biyoloğu olan ve yeni çalışmaya dahil olmayan Alejandro De Los Angeles, bu araştırma hattının tıp biliminde heyecan verici ilerlemelere yol açabileceğini; ancak bununla birlikte ele alınması gereken etik kaygılar olduğunu da belirtiyor. De Los Angeles, şöyle söylüyor:
İnsan-hayvan kimeraları ile ilgili temel endişelerden biri, kimeraların "insanlaştırılmasının" gerçekleşip gerçekleşmeyeceğidir
Araştırmacılar, insan-maymun embriyoları oluşturmak için önce Cynomolgus makaklarından olgun yumurta hücrelerinin öncüsü olan oositleri toplayarak, bu hücreleri bir kültür kabında yetiştirdiler ve ardından döllenmesi için olgunlaşan yumurtalara makak spermi enjekte ettiler. Altı gün sonra, döllenmiş hücreler ek hücrelere bölündü ve sonra blastosistler olarak bilinen içi boş küreler halinde toplandı (normal bir hamilelikte, bir blastosist rahim içine yerleşir ve daha sonra tam teşekküllü bir embriyo oluşturur).
Bu deneyde çalışma ekibi, gelişmekte olan makak blastosistlerini laboratuvar kaplarına aktardı ve zona pellucida adı verilen şeffaf dış kaplamalarını çıkarmak için bir lazer kullandı. Bozulmamış bir zona pellucida olmadan, blastosistler, yerleştirildikleri laboratuar kabına yapışarak, rahim duvarına yerleştirilmiş gibi hareket ettiler. Ekip, daha sonra makak embriyolarının anne bedeni dışında 20 gün boyunca hayatta kalmasını sağlayan, hücreleri çevreleyen kültür solüsyonunda küçük ayarlamalar yapmayı içeren bir teknik uyguladı. Izpisúa Belmonte, buna rağmen koşulların canlı bir organizmada bulunanları mükemmel şekilde kopyalayamadığını belirterek, şöyle söylüyor:
Bu hususlara rağmen, birçok embriyonun uzun bir süre boyunca gelişmesi gerçekten şaşırtıcıdır. Bunun sadece maymun embriyolarının gelişimi üzerinde değil, aynı zamanda donör insan hücreleri üzerinde de etkisi olacaktır.

Makak hücrelerinin döllenmesinden altı gün sonra, araştırmacılar her bir blastosiste 25 insan kök hücresi enjekte ettiler.
132 embriyonun tümü, implantasyondan bir gün sonra halen insan hücrelerini içeriyordu ve 111 embriyo, hazırlanan laboratuar kaplarına rahim duvarına yapışır gibi bağlanmıştı. Bu embriyolardan 103 tanesi, döllenmeden sonraki 10. güne kadar hayatta kaldı. Hayatta kalan embriyoların yarısından fazlası 9. günde halen insan hücreleri içeriyordu. 13. günde ise embriyoların üçte biri halen insan hücreleri içeriyordu. Embriyo sayısı 15. ve 19. günler arasında hızla düştü ve deneyin sonunda sadece üç embriyo hayatta kaldı.
Deneyde insan hücreleri,
Bu tür felsefi sorular bilimde yeni değildir, ancak böyle araştırmalardaki ilerleme hızı o kadar baş döndürücüdür ki, birbirini izleyen her ilerleme, daha önce genellikle dikkate alınmamış yeni belirsizlikler ve bilimsel olasılıklar ortaya çıkarmaktadır. Stanford Hukuk ve Biyolojik Bilimler Merkezi direktörü Henry Greely ve Duke'un Bilim ve Toplum Girişimi direktörü Nita Farahany, yeni çalışmaya şu yorumu yapıyor:
Kimerik embriyoların geleceği hakkında düşünürken, bu tartışmaya bilimsel etik de dahil edilmelidir.

Kanalımıza destek olmak adına;

360 DERECE bir çok konuya ilişkin kapsamlı bilgilerin, araştırmalar neticesinde video olarak hazırlanıp sunulduğu, kaynaklara dayalı bir bilgi platformudur. İzlerken öğrenmeyi, öğrenirken kaliteli ve zevkli bir zaman geçirmenizi amaçlayan 360 DERECE kanalına abone olmayı unutmayın! IYI SEYILER DILERIZ. :)
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Bu bilimsel gelişmelerin etik yönü hakkında sizler neler düşünüyorsunuz?

MiraShow