!f İstanbul 2016 - Suikastçı / The Assassin

Günümüz sinemasının yaşayan en büyük ustalarından Hou Hsiao-Hsien, Kırmızı Balonun Yolculuğu’ndan sekiz yıl sonra çektiği bu ilk uzununda, bizi Tang Hanedanı’nın sınırlarına, entrikaların, imparatorlukla ilgili güç çekişmelerinin yaşandığı bir tarihsel döneme götürüyor. Daha çocukken siyasi nedenlerle ailesinden koparılıp alınan Nie Yinniang, bir suikastçı olarak yetiştirilmiştir. Varoluşu öldürme eylemi üzerine kurulu, güzelliğiyle göz kamaştıran bir kadın savaşçı olan Yinniang, bir gün öldürmek üzere görevlendirildiği kişinin çocukken evlendirilmek istediği kişi olduğunu fark edince duraksar. Bu tereddüt anından sonra tekrar kendi içine bakmasının, bir savaşçıdan tekrar insan olmaya doğru yolculuğunun hikâyesine dönüşür film. Bu büyüleyici filmin sizi içine çeken bir durgunluğu var. Bu durağanlık kesinlikle yavaşlık değil, daha çok dinginlik, görüntünün altındaki şeyleri dikkate almaya çağıran bir zen anı. Hou, bir ressam ve şair titizliğiyle bize dünyanın daha güzel bir yer olabileceğini fısıldıyor adeta.

One of the greatest living filmmakers, Hou Hsiao-Hsien’s first film in eight years takes us into the borders of 9th century China. We are inside the Tang Dynasty where political contrivances, killings and power struggles are at play. As a child, Nie Yinniang was separated from her family for political reasons. Raised to become an assassin, she perches on the margins, eyeing her kill while experiencing the world and its turbulence from a quiet exile. Glamorously beautiful, she is put to the test when she is ordered to kill a man from her past. The film focuses on the spiritual awakening Yinniang is going through, her looking within herself and transforming from a warrior into a human. Hou’s film has a pure stillness in its capturing the world of emotions and the world of actions. It is an enchanting film that invites the viewer to peer beneath the surface, while whispering that the world may eventually grow kinder.