Ses ve Sır - (Kafi) - Drama Köprüsü (Rumeli)

preview_player
Показать описание
8 Kasım 2017 tarihinde İzmir Kırkmerdiven'de düzenlediğimiz "Kafi" isimli dinletiden Drama Köprüsü (Rumeli, Balkan Türküsü)...

Ses ve Sır Müzik Topluluğu (Ses ve Sır Music Ensemble)
Akustik Türküler...

Ses: Özer Aygeç
Kopuz, 2.Ses: Engin Topuzkanamış
Gitar: Ali Özden
Ritm: Abdullah Yaşır

Kayıt: Abdullah Yaşır

Drama Köprüsü

Drama köprüsü Hasan, dardır geçilmez bre Hasan
Dardır geçilmez
Soğuktur suları Hasan bir tas içilmez
Soğuktur suları Hasan bir tas içilmez
Anadan geçilir Hasan, yardan geçilmez bre Hasan
Yardan geçilmez (yardan geçilmez)
At martini debreli Hasan dağlar inlesin
Drama mahpusunda hey dost canlar dinlesin
Mezar taşlarını Hasan, koyun mu sandın bre Hasan
Koyun mu sandın?
Adam öldürmeyi Hasan, oyun mu sandın?
Adam öldürmeyi Hasan, oyun mu sandın?
Drama mahpusunu Hasan, evin mi sandın bre Hasan
Evin mi sandın? (evin mi sandın?)
At martini debreli Hasan dağlar inlesin
Drama mahpusunda hey dost canlar dinlesin
At martini debreli Hasan dağlar inlesin
Drama mahpusunda hey dost canlar dinlesin

Ses ve Sır'ı uzun yıllardır tanıyanlar bilir 90'ların sonu 2000'li yılların başından beri toplanıp devam ettiğimiz serüvenimiz İzmir'de başladı. Türkiye'de kendine has kitlesi olan müzik efsanelerinden feyz alarak ortaya çıkan grubumuz, yaşadığımız mozaik toplum içerisinde yakılmış; sevgiyi ve acıyı en güzel, en doğal ifade eden halk türkülerimiz çerçevesinde şekillendi. Burada başrol büyük usta Erkan Oğur'a aittir.

Hepimizin ortak kapsama alanındaki sanatçı ve eserleri bizim için başlangıç noktası oldu. Bizleri müzik yapmak için cesaretlendiren, aile haline getiren halk müziği yorumları; müzisyen ruhumuzu beslerken "İnsan değil de ağaç olsam" , "Ben müzik yapamıyorum" diyerek başladığı cümleleri de derviş yönüyle insani değerlerimizi sorgulamamızı sağladı. Sanatçının müziklerini yaparak hayat verdiği Yazı-Tura filminde, oyunculuğu ruh göçüne benzeten Uğur Yücel'in bu yüzden "Erkan Oğur çalarken sazlarının ruhuna göçüyor" yakıştırması bizlerin de hissettiğini tam olarak ifade etmektedir. Bizden sonraki nesillere Türkülerimizi aktarmada önemli rolü olan sanatçı; adeta bir köprü görevi görerek, kendi gibi mütevazi ve doğal bir çok sanatçının yolunu açmıştır. İsimleri saymakla bitmeyecek, Türkiye'de Türk Halk Müziği'ne katkıları olan araştırmacılar, derlemeciler ve yorumcular, TRT arşivlerinde yer alan -ama dikkatimizi bazen de maalesef çekmeyen- eserler bir kez daha gün yüzüne çıkma imkanı bulmuştur.

İsmail Hakkı Demircioğlu, Cengiz Özkan, Tolga Çandar, Muammer Ketencoğlu, Okan Murat Öztürk her zaman takip ettiğimiz yorumlarını defalarca dinlediğimiz ve güzel türküler öğrendiğimiz diğer bazı değerli müzisyenlerdir. Ümidimiz müziğimize ve değerlerimize sahip çıkılarak gelecekte yapılacak işlerin sağlam temeller üzerinde inşa edilmesidir. Köklerimizden beslenerek ortaya çıkardığımız eserlerin güzellikleriyle birlikte, saf ve doğal olanı kaybetmemenin önemi büyüktür.

Bugün bunlar dışında Ses ve Sır'ı ortaya çıkaran; en başta Engin, Ersoy , Emre, Onur ve Özer olan isimlerimiz dışında; müziğimizi kalbimizden süzerek, en saf haliyle aktarma isteğidir. Bu gün sahneye çıktığımızda bilim insanı, akademisyen, öğretmen, çalgı yapımcı, avukat, muhasebeci, bilişimci gibi kimliklerimizi bir yana bırakarak sadece "insan" olarak kulağınızda hoş bir ses bırakabildiysek ne mutlu bizlere... Seneler içerisinde ailemizi hep genişlettik. Gazi, Onur, Özgecan, Ali, Abdullah, Burak, Gilad, Bora, Özgür, Galip, Sercan ve sayamadığımız bir sürü isim olduk. Bazen bir okul, bazen bir kütüphane yararına söyledik, bazen üniversite salonu ya da kitabevi, kafede bulduk müziğimizi, evdeymiş gibi çaldık söyledik. Ama çalışma azmimizi doğallığımızı, samimiyetimizi, sohbetimizi, güler yüzümüzü kaybetmemeye çalıştık.

İsteyerek olmasa da kayıtlarımızı genelde mikrofon ya da hoparlör gibi cihazlar kullanmadan, cep telefonu, amatör kamera ve kayıt cihazlarıyla planlamadan ve sesleri filtrelemeden kaydettik. Böylece zaman zaman duyulan insan ve çocuk sesleri, eşlik sesleri ve hışırtılar tamamen doğal olanı o anı yaşamak için aslında bulunmaz bir nimet. Bugün herşeyin doğallığını kaybettiği bir ortamda, birbirinin aynı basılan notaların çoğaltılarak, stüdyolarda insan ve enstrüman sesleriyle oynanarak teknoloji hileleriyle yapıldığı kayıtlarla kıyaslandığında; sizin de bizim yanımızda o anda olduğunuzu hissettirecek canlı ama basit ve zayıf kayıtlarımız, bize daha doğal ve gerçek geliyor. Umarız sizin için de aynısı geçerlidir. Türkülere de sevdalıysanız bizi lütfen takip edin.
Рекомендации по теме
welcome to shbcf.ru