filmov
tv
Orkinos 100 Kg+ BlueFintuna 100 Kg+
![preview_player](https://i.ytimg.com/vi/HAbNPK062SM/maxresdefault.jpg)
Показать описание
Destansı Bir Av, “Orkinos 100 kg +”
Geçtiğimiz hafta sonu, klasik bir av günü geçiriyordum. Yaklaşık iki saat kadar dalmış, üç farklı noktaya bakmıştım. Lodos öncesi şartlar (su ısısı, görüş, akıntı vb.) çok iyiydi. Dalıyor, çıkıyor fakat balık göremiyordum. Bölge değiştirmeyi, farklı bir noktada şansımı denemeyi istedim. Dalmayı düşündüğüm noktaya yaklaşırken bot kaptanım Ahmet Abi her zamankinden farklı bir noktaya dalmamı önerdi. O nokta benim de dalmayı düşündüğüm bir yerdi. Kaptanıma da güvenerek orada karar kıldım. Aklımdan geçen diğer cazip noktaları da savuşturarak dalış noktasına vardık. Hazırlanıp suya indim. Su cam gibiydi, yaklaşık 20 metre belki daha da fazla görüş vardı. Yabancısı olmadığım bir yerdi ve uygun bir noktaya dalışımı gerçekleştirdim. Klasik bir dalıştı ve akya olma ihtimalini düşünerek avımı bekliyordum. Hiç hareket yoktu, etraf çok cansızdı. Hafif çapraz üstümden bir anda avım belirdi. Saniyelik bir kararla atış yaptım ve çok iyi bir noktadan vurmayı başardım. Şiş, avın yumuşak yerinden girmiş sert kısmından çıkmıştı. Çift kelebek şişimin balığa oturduğunu net olarak gördüm. Hızlıca yukarı çıkmaya başladım ve bu arada balığın tepkisine bakıyordum.
Asıl macera bundan sonra gerçekleşti.🙂
Balık beni büyük bir güçle çekmeye başladı. Makara ipim yaklaşık 70 metreydi ve neredeyse tamamı açıldı ki bu arada ipi olabildiğince sıkı tutuyor, balığın çektiği yöne doğru palet vuruyordum. Amacım ilk darbeyi hafifletmek ve ilk anda malzemeye binen gücü kısmen düşürmekti. İlk yarım saat çok sert ve güçlü çekti. Eldivenlerim parçalanmış, parmaklarımda kesikler oluşmuştu. Balık beni derin suya çekmiş (50 metre civarı) ve ilk vuruşumun da etkisiyle sanki biraz yorulmuştu. Çekme hızı düşmüş ancak direnci hiç düşmemişti. Makara ipime yüklendiğimde aynı gücü hissediyordum. Bu durum saatlerce bu şekilde sürdü. Zaman geçiyor fakat balığın direnci tükenmek bilmiyordu. Yanımda ikinci bir dalgıç olmadığı için avı bitirecek atışı da benim yapmam gerekiyordu fakat bir türlü fırsat yakalayamıyordum. Balığın yorulması gerekiyordu ki zıpkınımı bota verip ikinci zıpkını alıp tekrar atış yapabileyim. Bunu 2-2.5 saatin sonunda denemeye başladım. Bot kaptanım bana sürekli destek verse de hava şartları ve balığın direncinden dolayı zıpkınımı bota vermek riskliydi. Lodos şiddetliydi ve balık aykırı yöne çektiğinde ipim kopabilirdi. Denemelerim sonuçsuz kalıyor ikinci zıpkını aldığım anlarda balık iyice yükleniyor ve ben hamle yapmaktan vazgeçiyordum. 4-5 kez zıpkınımı kaptanıma verip sonrasında geri almak zorunda kaldım. Amacım kendimi şamandıra gibi kullanıp balığı tüketmekti fakat bu bir türlü olmuyordu. Can havliyle balık inanılmaz bir şekilde mücadele ediyor ve hiç pes etmeyecek gibi benimle savaşıyordu. Tabii bu geçen sürede, özellikle makara ipimin bittiği anlarda, kırılma anları diyebileceğim birkaç an yaşadım. Balık beni 4-5 defa yaklaşık 10-12 metre derinliğe kadar çekti. Yüklendiği anlarda soğukkanlı ve kontrollü olmaya çalışıyordum fakat biraz daha çekse belki de vazgeçip makara ipimi kesecektim. Bu noktaya geldikten sonra da asla bırakmak istemediğimi hissediyor ve olanca gücümle mücadeleye devam ediyordum. Sürekli avıma odaklanmış şekildeydim ve bir an için dahi hata yapmamaya çalışıyordum. Mücadelenin ilk saatleri içinde balığın verdiği boşluklarda makara ipimi toplayabildiğim kadar topluyor, tekrar yüklendiğinde ipi tekrar salıyordum. Bir ara makara ipinin sol bileğime dolandığını ve neredeyse düğüm olduğunu fark ettim. O an avın içinde yaşadığım en riskli andı. Neyse ki balık o sırada yüklenmemişti ve ben de hızlıca o durumdan kendimi kurtarmıştım.
3 saat geçmiş ikimiz de çok yorulmuştuk. Palet vurmaktan ayak bileklerim yara olmuş, ellerimdeki kesiklerin acısı tuzlu suyla beraber direncimi düşürüyordu ama pes etmeye niyetim yoktu. Biliyordum ki yorulacaktı ve ben kazanacaktım. Çünkü aslında ne kadar yorucu olsa da o ana kadar her şey istediğim gibi gitmişti. Şartlar benim lehimeydi. Artık sonlara yaklaşmış balığı görüş mesafeme sokmuştum. Avımın direnci düşmüş ve tükenmişti. Daha önceki denemelerimde 20-25 metre arası dalışlar yaptım ama balığa yaklaşamamıştım. Çok akıllıydı ve ben yaklaşmaya çalıştıkça o hızını ayarlayarak mesafeyi koruyordu. Ama artık pes etmek üzereydi, bunu biliyordum.
İkinci atışımı, zor yaklaştığım için kuyruk kısmına yapmaya karar verdim. Amacım balığın yüzme direncini daha da düşürmekti ve düşündüğüm gibi de oldu. İkinci atış sonrası daha da yorulmuş artık kucaklaşmaya çok az kalmıştı. Garantiye almak için üçüncü atışımı da kafa bölgesine yaparak avımı öldürdüm.
Sonrasındaki mutluluğumun tarifi yok.
Yaşadığım en özel anlardan biriydi ve bir balıkla hiç bu kadar mücadele etmemiştim.
2016 yılında vurmuş olduğum ve hâlâ Türkiye rekoru olan yaklaşık 130 kilogramlık orkinos avımdan daha çok sevinmiştim.
Balığı tartma şansımız olmadı ama 100-110 kg arasında olduğunu tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim.
Geçtiğimiz hafta sonu, klasik bir av günü geçiriyordum. Yaklaşık iki saat kadar dalmış, üç farklı noktaya bakmıştım. Lodos öncesi şartlar (su ısısı, görüş, akıntı vb.) çok iyiydi. Dalıyor, çıkıyor fakat balık göremiyordum. Bölge değiştirmeyi, farklı bir noktada şansımı denemeyi istedim. Dalmayı düşündüğüm noktaya yaklaşırken bot kaptanım Ahmet Abi her zamankinden farklı bir noktaya dalmamı önerdi. O nokta benim de dalmayı düşündüğüm bir yerdi. Kaptanıma da güvenerek orada karar kıldım. Aklımdan geçen diğer cazip noktaları da savuşturarak dalış noktasına vardık. Hazırlanıp suya indim. Su cam gibiydi, yaklaşık 20 metre belki daha da fazla görüş vardı. Yabancısı olmadığım bir yerdi ve uygun bir noktaya dalışımı gerçekleştirdim. Klasik bir dalıştı ve akya olma ihtimalini düşünerek avımı bekliyordum. Hiç hareket yoktu, etraf çok cansızdı. Hafif çapraz üstümden bir anda avım belirdi. Saniyelik bir kararla atış yaptım ve çok iyi bir noktadan vurmayı başardım. Şiş, avın yumuşak yerinden girmiş sert kısmından çıkmıştı. Çift kelebek şişimin balığa oturduğunu net olarak gördüm. Hızlıca yukarı çıkmaya başladım ve bu arada balığın tepkisine bakıyordum.
Asıl macera bundan sonra gerçekleşti.🙂
Balık beni büyük bir güçle çekmeye başladı. Makara ipim yaklaşık 70 metreydi ve neredeyse tamamı açıldı ki bu arada ipi olabildiğince sıkı tutuyor, balığın çektiği yöne doğru palet vuruyordum. Amacım ilk darbeyi hafifletmek ve ilk anda malzemeye binen gücü kısmen düşürmekti. İlk yarım saat çok sert ve güçlü çekti. Eldivenlerim parçalanmış, parmaklarımda kesikler oluşmuştu. Balık beni derin suya çekmiş (50 metre civarı) ve ilk vuruşumun da etkisiyle sanki biraz yorulmuştu. Çekme hızı düşmüş ancak direnci hiç düşmemişti. Makara ipime yüklendiğimde aynı gücü hissediyordum. Bu durum saatlerce bu şekilde sürdü. Zaman geçiyor fakat balığın direnci tükenmek bilmiyordu. Yanımda ikinci bir dalgıç olmadığı için avı bitirecek atışı da benim yapmam gerekiyordu fakat bir türlü fırsat yakalayamıyordum. Balığın yorulması gerekiyordu ki zıpkınımı bota verip ikinci zıpkını alıp tekrar atış yapabileyim. Bunu 2-2.5 saatin sonunda denemeye başladım. Bot kaptanım bana sürekli destek verse de hava şartları ve balığın direncinden dolayı zıpkınımı bota vermek riskliydi. Lodos şiddetliydi ve balık aykırı yöne çektiğinde ipim kopabilirdi. Denemelerim sonuçsuz kalıyor ikinci zıpkını aldığım anlarda balık iyice yükleniyor ve ben hamle yapmaktan vazgeçiyordum. 4-5 kez zıpkınımı kaptanıma verip sonrasında geri almak zorunda kaldım. Amacım kendimi şamandıra gibi kullanıp balığı tüketmekti fakat bu bir türlü olmuyordu. Can havliyle balık inanılmaz bir şekilde mücadele ediyor ve hiç pes etmeyecek gibi benimle savaşıyordu. Tabii bu geçen sürede, özellikle makara ipimin bittiği anlarda, kırılma anları diyebileceğim birkaç an yaşadım. Balık beni 4-5 defa yaklaşık 10-12 metre derinliğe kadar çekti. Yüklendiği anlarda soğukkanlı ve kontrollü olmaya çalışıyordum fakat biraz daha çekse belki de vazgeçip makara ipimi kesecektim. Bu noktaya geldikten sonra da asla bırakmak istemediğimi hissediyor ve olanca gücümle mücadeleye devam ediyordum. Sürekli avıma odaklanmış şekildeydim ve bir an için dahi hata yapmamaya çalışıyordum. Mücadelenin ilk saatleri içinde balığın verdiği boşluklarda makara ipimi toplayabildiğim kadar topluyor, tekrar yüklendiğinde ipi tekrar salıyordum. Bir ara makara ipinin sol bileğime dolandığını ve neredeyse düğüm olduğunu fark ettim. O an avın içinde yaşadığım en riskli andı. Neyse ki balık o sırada yüklenmemişti ve ben de hızlıca o durumdan kendimi kurtarmıştım.
3 saat geçmiş ikimiz de çok yorulmuştuk. Palet vurmaktan ayak bileklerim yara olmuş, ellerimdeki kesiklerin acısı tuzlu suyla beraber direncimi düşürüyordu ama pes etmeye niyetim yoktu. Biliyordum ki yorulacaktı ve ben kazanacaktım. Çünkü aslında ne kadar yorucu olsa da o ana kadar her şey istediğim gibi gitmişti. Şartlar benim lehimeydi. Artık sonlara yaklaşmış balığı görüş mesafeme sokmuştum. Avımın direnci düşmüş ve tükenmişti. Daha önceki denemelerimde 20-25 metre arası dalışlar yaptım ama balığa yaklaşamamıştım. Çok akıllıydı ve ben yaklaşmaya çalıştıkça o hızını ayarlayarak mesafeyi koruyordu. Ama artık pes etmek üzereydi, bunu biliyordum.
İkinci atışımı, zor yaklaştığım için kuyruk kısmına yapmaya karar verdim. Amacım balığın yüzme direncini daha da düşürmekti ve düşündüğüm gibi de oldu. İkinci atış sonrası daha da yorulmuş artık kucaklaşmaya çok az kalmıştı. Garantiye almak için üçüncü atışımı da kafa bölgesine yaparak avımı öldürdüm.
Sonrasındaki mutluluğumun tarifi yok.
Yaşadığım en özel anlardan biriydi ve bir balıkla hiç bu kadar mücadele etmemiştim.
2016 yılında vurmuş olduğum ve hâlâ Türkiye rekoru olan yaklaşık 130 kilogramlık orkinos avımdan daha çok sevinmiştim.
Balığı tartma şansımız olmadı ama 100-110 kg arasında olduğunu tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim.
Комментарии