filmov
tv
Dijital İkiz Teknolojisi Nedir? Dijital İkizlerimizle Ölümsüz Olabilir Miyiz?
Показать описание
Derler ki; İnsanı bu dünyadan silen toprak altına gömen ölüm değil, onu hatırlayan fikirlerini benimsen son kişinin öldüğü gündür. Sanatçılar eserleri var oldukça yaşarlar. Ya da fikir insanları bu dünyada fikirleri benimsendikçe sende bende ya da onda yaşamaya devam eder. Bugün gelişen teknolojiler bunu bir adım daha ileriye taşıyor. Öldükten sonra da sanatçıların üretmeye devam etmesi mümkün mü? Bu videoda sizi dijital ikiz kavramıyla tanıştırmak istiyorum.
Takvimler 11 Nisan 1970’i saatler 13.13’ü gösteriyordu. Florida’dan bir roket ateşlendi. Bu roket 7. İnsanlı uzay görevi ve 3. İnsanlı ay seyahati görevi olan Apollo 13 roketiydi. Amaçları ayda bildikleri fakat keşfedilmemiş bir bölgeye iniş yapmak ve burada deneyler yapmaktı. Tarih 13 Nisanı gösterdiğinde ayın yörüngesine girmek üzerelerdi. Her şey yolunda gidiyordu ta ki saat 21 sularında bir patlama gerçekleşene kadar. Apollo 13’ün komuta modülünün 2 numaralı Oksijen tankı patlamıştı. En hayati ihtiyaçlarının tedarikinde sorun yaşamaya başlamışlardı. Hem de evden 320.000 km uzakta. Kaptan Lovell tarihe geçecek o cümleyi dünyaya iletti. Houston, burada bir sorunumuz var.
İşte dijital ikiz kavramı ilk kez bu olaydan sonra ortaya çıktı. Simülasyonların matematik formülleriyle oluşan veri tabanları fizik kurallarını simüle edebiliyor ama gerçek hayatı tam manasıyla simüle edemiyorlardı. Karşılaşabilecek her sorunu öngöremiyorlardı. Dijital ikiz ise daha öngörülebilir bir ortam hazırlıyor. Apollo 13’e ne oldu merak ediyorsanız sağ salim eve dönmeyi başardılar. Tanktaki bu patlama Allahtan aya inmeden gerçekleşmişti. Çünkü bu arızadan sonra ekip ay örümceğine yani aya inecekleri modüle geçtiler. Çok zorlu şartlar altında eve dönmeyi başararak bu görevi tarihe başarısız bir başarı olarak geçirdiler.
Şimdi gelelim dijital ikizin ne olduğuna. Bir nesnenin sanal bir kopyasıdır aslında. Bugün ürünlerin prototip sürecinde ve üretiminden sonra ömrünü uzatmak için kullanılıyor. Yani üretimin ve üretim sonrasının maliyetlerini azaltıyor. Aslında bu kavram nesnelerin internetine geçişle daha kullanılabilir hale gelmeye başladı. Yeni geliştirilen ya da üretilmiş bir cihaza onun görevleri ve işleyişi doğrultusunda sensorlar yerleştirilir. Bu sensörlerden dijital ikizlere anlık verileri iletilir. Yapay zeka desteği ile gelen veriler işlenir ve olası sonuçlar simüle edilebilir. Mesela apollo 13’ün görevi sırasında bir dijital ikizi olsaydı. Gelen veriler doğrultusunda tanktaki basınç değişikleri patlamadan önce fark edilebilir, olası öngörüler sunabilir ve önlem alınabilirdi. Dijital ikiz teknolojisinde en önemli faktör veri çeşitliliğidir. Sisteme ne kadar veri işlenirse o kadar daha ön gülebilir tahminler ortaya koyulabilir. Sürekli girilen verilerle Hangi parçanın eskidiği hangi çarkın devrinde sıkıntı olduğu anlık görüntülenebilir.
Peki, canlıların hatta insanların dijital ikizleri olabilir mi?
Böyle bir teknolojinin sağlanması ilk önce sağlık alanına büyük katkı sağlar. Fakat bir canlının dijital ikizini üretmek bir nesnenin dijital ikizini üretmekten oldukça zordur. Daha karmaşık ve derin yapay zeka programı gerekmektedir. Ayrıca nesnelerin verilerine sensörlerle anlık olarak erişebilirken insanın verilerine kan testleri ve taramalarla ulaşabiliriz. Fakat yine de bugün birçok sağlık verisi üretebiliyoruz. Akıllı saatler ve telefonlarımız sayesinde kalp atış hızımız, nabzımız ne kadar yürüdüğümüz kaç kat çıktığımız gibi.
Sürekli veriler ürettiğimiz ve kişisel verilerimizi başkalarıyla nasıl paylaştığımızı incelediğim videoma kartlardan ulaşabilirsiniz. Neyse hemen konumuza dönelim.
Peki ya bu verilere ulaşılabilirliğimiz artarsa. İşte bu durumda insan ömrü uzatılabilir. Daha kaliteli bir yaşam oluşturulabilir. İlaçlar kişiselleştirilebilir ve kişisel tedavi planları oluşturulabilir. Hastalıklar kolay teşhis edilebilir. Hatta yediğimiz içtiğimiz şeyler ve yaptığımız aktiviteler doğrultusunda oluşabilecek hastalıklar öngörülebilir. Şimdilik uzak bir hayal…
Bu kadar hayal etmişken sizi biraz daha geleceğe götürmek istiyorum. En başta verdiğim örneğe dönelim. Dijital ikiz sayesinde ölümsüzlüğe yaklaşabilir miyiz? Kendimizi ölümden koruyamasak da başkaları için ölümsüz olabiliriz. Yakın zamanda insanların dijital ikizlerinin oluşturulmaya başlanması olası. Oluşturan dijital ikizine hangi durumda ne tepki verdiğiniz. Nelere güldüğünüz nelere ağladığınız neler düşündüğünüz gibi karmaşık veriler uzun zamanlı ve anlık olarak girilmeye başlandığında derin yapay zeka programları olası durumlara olası tepkilerinizi öngörebilir. Ve yıllarca biriktirdiği verilerle siz öldükten sonra da olası senaryolara olası tepkilerinizi verebilir.
Belki biz sıradan insanlar için oldukça maliyetli olsa da kamuya mal olmuş kişilere uygulanabilir. Bir oyuncu bir sanatçı ya da bir siyasetçi için neden olmasın. Hatta oluşturulan bu ikiz o kişi öldükten sonra gelişmiş bir robot bedenle ölümsüz hale de getirilebilir. Bakalım gelecek bizi nerelere getirecek?
Takvimler 11 Nisan 1970’i saatler 13.13’ü gösteriyordu. Florida’dan bir roket ateşlendi. Bu roket 7. İnsanlı uzay görevi ve 3. İnsanlı ay seyahati görevi olan Apollo 13 roketiydi. Amaçları ayda bildikleri fakat keşfedilmemiş bir bölgeye iniş yapmak ve burada deneyler yapmaktı. Tarih 13 Nisanı gösterdiğinde ayın yörüngesine girmek üzerelerdi. Her şey yolunda gidiyordu ta ki saat 21 sularında bir patlama gerçekleşene kadar. Apollo 13’ün komuta modülünün 2 numaralı Oksijen tankı patlamıştı. En hayati ihtiyaçlarının tedarikinde sorun yaşamaya başlamışlardı. Hem de evden 320.000 km uzakta. Kaptan Lovell tarihe geçecek o cümleyi dünyaya iletti. Houston, burada bir sorunumuz var.
İşte dijital ikiz kavramı ilk kez bu olaydan sonra ortaya çıktı. Simülasyonların matematik formülleriyle oluşan veri tabanları fizik kurallarını simüle edebiliyor ama gerçek hayatı tam manasıyla simüle edemiyorlardı. Karşılaşabilecek her sorunu öngöremiyorlardı. Dijital ikiz ise daha öngörülebilir bir ortam hazırlıyor. Apollo 13’e ne oldu merak ediyorsanız sağ salim eve dönmeyi başardılar. Tanktaki bu patlama Allahtan aya inmeden gerçekleşmişti. Çünkü bu arızadan sonra ekip ay örümceğine yani aya inecekleri modüle geçtiler. Çok zorlu şartlar altında eve dönmeyi başararak bu görevi tarihe başarısız bir başarı olarak geçirdiler.
Şimdi gelelim dijital ikizin ne olduğuna. Bir nesnenin sanal bir kopyasıdır aslında. Bugün ürünlerin prototip sürecinde ve üretiminden sonra ömrünü uzatmak için kullanılıyor. Yani üretimin ve üretim sonrasının maliyetlerini azaltıyor. Aslında bu kavram nesnelerin internetine geçişle daha kullanılabilir hale gelmeye başladı. Yeni geliştirilen ya da üretilmiş bir cihaza onun görevleri ve işleyişi doğrultusunda sensorlar yerleştirilir. Bu sensörlerden dijital ikizlere anlık verileri iletilir. Yapay zeka desteği ile gelen veriler işlenir ve olası sonuçlar simüle edilebilir. Mesela apollo 13’ün görevi sırasında bir dijital ikizi olsaydı. Gelen veriler doğrultusunda tanktaki basınç değişikleri patlamadan önce fark edilebilir, olası öngörüler sunabilir ve önlem alınabilirdi. Dijital ikiz teknolojisinde en önemli faktör veri çeşitliliğidir. Sisteme ne kadar veri işlenirse o kadar daha ön gülebilir tahminler ortaya koyulabilir. Sürekli girilen verilerle Hangi parçanın eskidiği hangi çarkın devrinde sıkıntı olduğu anlık görüntülenebilir.
Peki, canlıların hatta insanların dijital ikizleri olabilir mi?
Böyle bir teknolojinin sağlanması ilk önce sağlık alanına büyük katkı sağlar. Fakat bir canlının dijital ikizini üretmek bir nesnenin dijital ikizini üretmekten oldukça zordur. Daha karmaşık ve derin yapay zeka programı gerekmektedir. Ayrıca nesnelerin verilerine sensörlerle anlık olarak erişebilirken insanın verilerine kan testleri ve taramalarla ulaşabiliriz. Fakat yine de bugün birçok sağlık verisi üretebiliyoruz. Akıllı saatler ve telefonlarımız sayesinde kalp atış hızımız, nabzımız ne kadar yürüdüğümüz kaç kat çıktığımız gibi.
Sürekli veriler ürettiğimiz ve kişisel verilerimizi başkalarıyla nasıl paylaştığımızı incelediğim videoma kartlardan ulaşabilirsiniz. Neyse hemen konumuza dönelim.
Peki ya bu verilere ulaşılabilirliğimiz artarsa. İşte bu durumda insan ömrü uzatılabilir. Daha kaliteli bir yaşam oluşturulabilir. İlaçlar kişiselleştirilebilir ve kişisel tedavi planları oluşturulabilir. Hastalıklar kolay teşhis edilebilir. Hatta yediğimiz içtiğimiz şeyler ve yaptığımız aktiviteler doğrultusunda oluşabilecek hastalıklar öngörülebilir. Şimdilik uzak bir hayal…
Bu kadar hayal etmişken sizi biraz daha geleceğe götürmek istiyorum. En başta verdiğim örneğe dönelim. Dijital ikiz sayesinde ölümsüzlüğe yaklaşabilir miyiz? Kendimizi ölümden koruyamasak da başkaları için ölümsüz olabiliriz. Yakın zamanda insanların dijital ikizlerinin oluşturulmaya başlanması olası. Oluşturan dijital ikizine hangi durumda ne tepki verdiğiniz. Nelere güldüğünüz nelere ağladığınız neler düşündüğünüz gibi karmaşık veriler uzun zamanlı ve anlık olarak girilmeye başlandığında derin yapay zeka programları olası durumlara olası tepkilerinizi öngörebilir. Ve yıllarca biriktirdiği verilerle siz öldükten sonra da olası senaryolara olası tepkilerinizi verebilir.
Belki biz sıradan insanlar için oldukça maliyetli olsa da kamuya mal olmuş kişilere uygulanabilir. Bir oyuncu bir sanatçı ya da bir siyasetçi için neden olmasın. Hatta oluşturulan bu ikiz o kişi öldükten sonra gelişmiş bir robot bedenle ölümsüz hale de getirilebilir. Bakalım gelecek bizi nerelere getirecek?
Комментарии