KUVAYİ MİLLİYE ŞEHRİ BALIKESİR'İMİZİN ve İLÇELERİMİZİN KURTULUŞUNUN 99. YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN...

preview_player
Показать описание
ATATÜRK’ÜN, “BALIKESİR HUTBESİ…”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu'yu karış karış gezerek halk ile temas kurduğu günlerden
biri olan 6 Şubat 1923'te, yanında eşi Lâtife Hanım ve Kâzım Karabekir Paşa ile birlikte
İzmir'den Balıkesir'e geçti. 7 Şubat 1923'da, burada bulunan Zağanos Paşa Camii'nde
tertip edilen bir mevlit programına katıldı.

Okunan Kur'an ve mevlidin ardından, cemaatle birlikte kılınan öğle namazını müteakip
Atatürk, minbere çıktı ve tarihe "Balıkesir Hutbesi" olarak geçen şu konuşmasını yaptı:

"Ey millet, Allah birdir! Şanı büyüktür. Allah'ın selâmı, âtıfeti, hayrı üzerinize olsun.
Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav) efendimiz hazretleri Cenâb-ı Hak tarafından
insanlara hakâyık ve akâid-i kat'iyyeyi (kesin inançları) telkin etmek için me'mûr olmuştur
(görevlendirilmiştir), mersûl olmuştur (gönderilmiştir).

Peygamberimiz Efendimiz hazretlerinin delâlet-i peygamberânesiyle tesis etmiş olan
dînimizin kanûn-i aslîsi cümlenizce mâlumdur ki Kur'an-ı Azîmüşşânın ihtivâ ettiği nusûhtur
(öğütlerdir). Bu nusûha istinâden tesis etmiş olan dinimiz 1300 kadar seneden beri âlem-i
beşere feyz-i rûhânî vermiş son dindir ve dîn-i ekmeldir. Çünkü tabiata, akla, mantığa
tamamen muvâfık, mutâbık ahkâmı ihtivâ eder.

Filhakîka böyle olması ve en son din olabilmesi için bu mezâyâyı âliyeyi (yüksek meziyetleri)
câmî bulunması (içine alması) icap eder. Çünkü aksi takdirde kavânîn-i ilâhiye (ilâhî
kanunlar) beyninde tezat olması lâzımdır. Zira bilcümle kavânîn-i dîniyeyi yapan ve kuran
Allah Azîmüşşân'dır.

Biliyorsunuz Cenab-ı Peygamber bütün mesâi-i zâtiyesinde (şahsî çalışmalarında) iki
hâneye mâlik bulunuyordu. Birisi kendi evi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini ekseriyâ
Allah'ın evinde, camide eshâb-ı kirâm ile istişâre ederek yapardı. Biz bu dakikada Allah'ın
evinde bulunuyoruz.

Allah'ın huzurunda, Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâm efendimizin ehl-i imân ile
beraber ictimâ ettiği dâr-ı kudsîde bulunuyoruz. Böyle bir sevaba beni muzahhir eden
(kavuşturan) Balıkesir'in dindar, çok kıymettâr ve kahraman insanlarının huzûrudur.
Bundan dolayı çok memnunum. Çünkü Cenâb-ı Hakk'a karşı en kıymetli bir vazife ifâ
ettiğimizden nâşî (dolayı) en büyük sevaba nail olacağım.

Ey Balıkesir halkı!

Camiler yalnız birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için değildir. Camiler
bilhassa din ve dünya için neler yapmak mecburiyetinde olduğumuzu düşünmek, meşveret
etmek (fikir alışverişinde bulunmak) içindir. Her şey ancak meşveretle iyi tarîka (yola) sevk
edilir.

Biliyorsunuz ki Cenâb-ı Peygamber ekseriya rufekâ-i mesâîsiyle (çalışma arkadaşlarıyla)
meşveret eder, dünya umûrunda (işlerinde) kendinden kuvvetli, daha zekî arkadaşları
olduğunu teslim buyururlardı.

Binâenaleyh, sizin de kendi işlerinizde her birerlerinizin dimağları (beyinleri) mutlaka ayrı
ayrı hâli faaliyette (çalışma hâlinde) bulunmalıdır.

Bugün burada memleketimizin mâmûriyeti için, bütün bunların istinâd ettiği (dayandığı)
istiklâli tâmmemiz (tam bağımsızlığımız) bilâ kayd-ı şart (kayıtsız şartsız) hâkimiyetimiz
(egemenliğimiz) için neler düşündüğümüzü açıkça söyleyelim, hasbihâl edelim (konuşup
dertleşelim).

Ben size yalnız kendi düşündüklerimi söylemek değil, sizin düşündüklerinizi bilmek
istiyorum. Esasen âmâl-i milliye (millî emeller), irâde-i milliye (millî irâdeler), temâyulât-ı
milliye (millî meyiller) demek, halkın içerisinden şu veya bu bir kaç kişinin emelleri değil;
bütün bir milletin muhassalası (hülâsâsı, özü) demektir. Bu muhassalanın fevkine (üstüne)
çıkmak ve tahtında(altında) kalmak mutlaka yanlıştır.

Hakîki yolu bulabilmek için halkın efkârı hissiyâtını (fikrî duygularını) daima bilmek
lâzımdır. Buna binâen sizden çok rica edeceğim; bana ne sormak istiyorsanız sorunuz,
dinleyeceğim. Cenâb-ı Hakka tekrar hamd ve senâ ederek burasını terk ve sizi dinlemek
üzere aşağıya iniyorum."

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

#KuvayiMilliyeŞehriBalıkesir
#AtatürkünBalıkesirHutbesi
Рекомендации по теме