filmov
tv
Kur Korumalı Faiz ile Türk Milleti Nasıl Soyuluyor?
Показать описание
Türk lirası olarak yatırılan mevduata uygulanan banka faizinin yanında paranın yatırıldığı gün yabancı para karşılığı bulunarak takip edilmesi işlemine KUR KORUMALI MEVDUAT deniliyor.
Bu uygulamadaki özellik; yatırılan paraya vade farkının sonunda paranın yatırıldığı bankanın ödediği faize ilaveten, paranın yatırıldığı günün kuru ile vade sonundaki kur arasında fark oluşması durumunda da farkın devlet tarafından ödenmesidir.
Gözleri parıltılı yeni Maliye Bakanının kendi bulmuş ve kur artışı sorununa çözümmüş gibi sunduğu benzer hesapların ilki 1967 yılında, ikincisi, 1974 yılında üçüncüsü 1977 yılında uygulanmış sonra da bu hesaplardan kurtulmak için 1978 yılında IMF’nin kapısı çalınırken, 1981 yılında yaratmış olduğu mali tehditler nedeniyle de geri ödeme yükümlülükleri bankaların üzerinden alınarak devlete aktarılmıştı.
Ancak, burada hemen şunu belirtmek gerekiyor; hesapların tümüyle tasfiye edilmesi ancak 1989 yılında mümkün olmuş hatta 1990’larda ortaya çıkan örneğin 5 Nisan krizlerinin de 2001 krizinin de temellerinin bu hesaplarla atılmıştır. Zamanın Başbakanı Turgut ÖZAL’ın 17 Eylül 1989 tarihinde DÇM hakkında yapmış olduğu açıklama çok önemlidir. “İnşallah gençlerimiz bundan ders alır. Bir daha böyle hesapsız kitapsız hatalar yaparak, gelecek nesilleri zor taşınan yükler altına sokmaz. 84-89 arasında bu ödemeleri yapmasaydık aile başına herkese 1 milyon TL para ödeyebilirdik. 9 bin ilave okul, 900 orta boy fabrika, 500 hastane ve 4 bin km otoyol daha yapardık. 100 bin insan iş sahibi olabilirdi. İşte geçmişin hatalarının bir topluma ne kadara mal olduğunun basit bir bilançosu budur”.
3 aylık 6 aylık ve 1 yılık olarak açılan hesaplar 591 milyar Lirayı bulurken (yaklaşık 40 milyar Dolar) 3. ayının sonu itibarıyla devlet tarafından ödenecek fark % 22,42’ye erişmiş durumda. Bu mevduatın hepsinin 3 ay vadeli olduğunu kabul ederek bir hesap yapmamız durumunda ise; mevduat sahipleri bankalardan 24 Milyar Lira faiz alırlarken, aldıkları bu faize ilaveten devlet onlara kendi hazinesinden 177 milyar lira daha ödemek zorunda yani hepimizin vergisi para sahiplerine dağıtılacak. Tam bir soygun.
Mevduat miktarının yıl sonuna kadar 591 milyar Lirada kaldığını varsaymamız durumunda bile bu kur artışı seyri ile hesap sahipleri bankalardan yıl sonunda 95 milyar lira faiz alırken, ilave olarak devletten 520 milyar lira daha alacaklar. Hepimizin ödediği vergiler bir on kişiden oluşan hesap sahiplerine dağıtılacak.
Merkez Bankasının faizlerini 3-5 puan artırarak durumu kurtarmak mümkün iken, şimdi bu paraya yıllık % 120 faiz verilmiş oluyor. Ama durum kurtarılamadığı gibi çocuklarımızın bile geleceğine ipotek konuluyor.
Anayasanın 10 ve 72. Maddelerine aykırı bu uygulama derhal sona erdirilmeli ve bu hesaplar yıl sonunu beklemeden hemen tasfiye edilmelidir.
Zafer iktidarında akıl ve bilim devlet uygulamalarının esası olacak.
#ZaferPartisi #AslanYaman #KurKorumalıFaiz
Bu uygulamadaki özellik; yatırılan paraya vade farkının sonunda paranın yatırıldığı bankanın ödediği faize ilaveten, paranın yatırıldığı günün kuru ile vade sonundaki kur arasında fark oluşması durumunda da farkın devlet tarafından ödenmesidir.
Gözleri parıltılı yeni Maliye Bakanının kendi bulmuş ve kur artışı sorununa çözümmüş gibi sunduğu benzer hesapların ilki 1967 yılında, ikincisi, 1974 yılında üçüncüsü 1977 yılında uygulanmış sonra da bu hesaplardan kurtulmak için 1978 yılında IMF’nin kapısı çalınırken, 1981 yılında yaratmış olduğu mali tehditler nedeniyle de geri ödeme yükümlülükleri bankaların üzerinden alınarak devlete aktarılmıştı.
Ancak, burada hemen şunu belirtmek gerekiyor; hesapların tümüyle tasfiye edilmesi ancak 1989 yılında mümkün olmuş hatta 1990’larda ortaya çıkan örneğin 5 Nisan krizlerinin de 2001 krizinin de temellerinin bu hesaplarla atılmıştır. Zamanın Başbakanı Turgut ÖZAL’ın 17 Eylül 1989 tarihinde DÇM hakkında yapmış olduğu açıklama çok önemlidir. “İnşallah gençlerimiz bundan ders alır. Bir daha böyle hesapsız kitapsız hatalar yaparak, gelecek nesilleri zor taşınan yükler altına sokmaz. 84-89 arasında bu ödemeleri yapmasaydık aile başına herkese 1 milyon TL para ödeyebilirdik. 9 bin ilave okul, 900 orta boy fabrika, 500 hastane ve 4 bin km otoyol daha yapardık. 100 bin insan iş sahibi olabilirdi. İşte geçmişin hatalarının bir topluma ne kadara mal olduğunun basit bir bilançosu budur”.
3 aylık 6 aylık ve 1 yılık olarak açılan hesaplar 591 milyar Lirayı bulurken (yaklaşık 40 milyar Dolar) 3. ayının sonu itibarıyla devlet tarafından ödenecek fark % 22,42’ye erişmiş durumda. Bu mevduatın hepsinin 3 ay vadeli olduğunu kabul ederek bir hesap yapmamız durumunda ise; mevduat sahipleri bankalardan 24 Milyar Lira faiz alırlarken, aldıkları bu faize ilaveten devlet onlara kendi hazinesinden 177 milyar lira daha ödemek zorunda yani hepimizin vergisi para sahiplerine dağıtılacak. Tam bir soygun.
Mevduat miktarının yıl sonuna kadar 591 milyar Lirada kaldığını varsaymamız durumunda bile bu kur artışı seyri ile hesap sahipleri bankalardan yıl sonunda 95 milyar lira faiz alırken, ilave olarak devletten 520 milyar lira daha alacaklar. Hepimizin ödediği vergiler bir on kişiden oluşan hesap sahiplerine dağıtılacak.
Merkez Bankasının faizlerini 3-5 puan artırarak durumu kurtarmak mümkün iken, şimdi bu paraya yıllık % 120 faiz verilmiş oluyor. Ama durum kurtarılamadığı gibi çocuklarımızın bile geleceğine ipotek konuluyor.
Anayasanın 10 ve 72. Maddelerine aykırı bu uygulama derhal sona erdirilmeli ve bu hesaplar yıl sonunu beklemeden hemen tasfiye edilmelidir.
Zafer iktidarında akıl ve bilim devlet uygulamalarının esası olacak.
#ZaferPartisi #AslanYaman #KurKorumalıFaiz