filmov
tv
Eskişehir Mihalıçcık Yunus Emre Türbesi - Dr. Murat
Показать описание
Ankara'dan Eskişehir'e uzanan yoldan ayrılan 27 kilometrelik bir ilçe yolu sizleri bir hümanist, düşünür, tasavvuf ve halk şairi olan Yunus Emre'ye götürecektir. Tüm Anadolu'da ve dünyada tanınan ve sevilen Yunus Emre'yi ziyaret etmek, şiirlerini, duygularını hissedip, okumak, bu kısa yolculuğa fazlasıyla değecektir.
Yunus Emre'nin 13. yüzyılda Eskişehir’de bulunan eski adı Sarıköy olan Yunus Emre beldesinde bulunan mezarı 1921 yılında Yunan işgali sırasında yakılıp yıkılmış, taştan yapılmış bir zaviye içinde bulunan mezar, bölgenin işgalden kurtarılmasından sonra Yüzbaşı Selim Bey tarafındn tekrar açığa çıkarılmıştır.
Yunus Emre'nin mezarının hemen 10 metre yanından demiryolu hattının geçmesi ve anma törenleri için alanın çok dar olması gerekçesi ile mezarın taşınmasına karar verilmiştir. Kabrin 28 Haziran 1947 tarihinde açılması sırasında cenazenin kıbleye doğru yattığı sağ elini baş altında sol elinin avret yeri üzerinde bulunduğu görülmüştür. Antropolojik incelemelerden sonra 6 Haziran 1949 'da sandukası 60 metre doğuda bulunan çeşme arkasındaki ikinci mezara aktarılmıştır.
Ne yazık ki bu kadar önemli bir kişinin mezarı yine yerinde kalamamıştır. Yer darlığı gerekçesi ile 24 Mayıs 1970'de şu anki üçüncü mezara devlet töreni ile nakledilmiştir. Bu son mezar 13. yüzyıl Selçuklu mimarisi üslubunda yapılmış, rumi, palmet dekorlu mezar lahti birbirlerine kemerlerle bağlanmış, sekiz sütunlu etrafı açık anıt mezarın ortasına sanduka yerleştirilmiştir. Ne yazık ki çatı kısmı halen tamamlanmamıştır.
Anıt mezarın bulunduğu yere 1982’de bir kültür evi, cami ve şadırvan eklemiştir. Buraya Yunus Emre’nin bir de heykeli konulmuştur. Heykel Eskişehir Büyükşehir Belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen'in eseridir. Kültür Evinde ise Yunus Emre’yi tanıtan kitaplar, Yunus Emre’nin dörtlüklerini içeren levhalar sergilenmiştir. Burada Yunus Emre’nin ilk mezarından arta kalan mimari parçalar ile bazı etnoğrafik eserler de bulunmaktadır. Ancak müzenin düzenlemesi ve ışıklandırması yeterli değildir.
Yunus Emre (1238-1328), Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsü olan ünlü tasavvuf ve halk şairidir. Yalnızca halk ve tekke şiirini değil, divan şiirini de etkileyen Yunus Emre, tasavvufla beslenen dizelerinde insanın kendisiyle, nesnelerle ve Allah ile olan ilişkilerini işledi ve ölüm, doğum, yaşama bağlılık, ilahi adalet, insan sevgisi gibi konuları ele aldı. Çağının düşünüş biçimini ve kültürünü konuşulan dille, yalın, akıcı bir söyleyişle dile getirdi.
Yunus Emre'nin şiirleri daha söylenip yazıldığı tarihten itibaren ezberlenip okunmaya başlayarak, 14. yüzyıldan itibaren abdallar ve dervişler vasıtasıyla Osmanlı fetihlerine paralel bir şekilde tüm Anadolu ve Rumeli coğrafyasına yayıldı. Onun şiirleri Alevî-Bektâşî edebiyatı ile Melamî-Hamzavî edebiyatını meydana getiren halk edebiyatının kaynağı oldu. Kendisinin tarikatüstü olduğu kabul edilir. Yunus Emre, 20. yüzyılda yeniden dikkat çekti ve yansıttığı insan sevgisi bakımından yeni bir gözle değerlendirildi. 1991 yılı, UNESCO tarafından "Yunus Emre'nin doğumunun 750. yılı olarak anılmıştır.
Bir halk rivayetine göre Yunus Emre 3000 şiir söylemiş, daha sonra Molla Kasım adlı bir zâhid bunları şeriata aykırı bularak 1000 tanesini yakmış, 1000 tanesini suya atmış, kalan 1000 şiiri okurken, “Derviş Yûnus bu sözü eğri büğrü söyleme/Seni sîgaya çeken bir Molla Kasım gelir” beytine rastlayınca pişman olup tövbe etmiş ve Yûnus’un velîliğine inanmıştır. Bu inanışa göre yakılan şiirler gökte melekler, suya atılanlar balıklar, kalan şiirler de insanlar tarafından okunmaktadır. Yûnus Emre'nin 417 şiirinden 138’i aruz, diğerleri hece vezniyle yazılmıştır.
Ülkemizde Yunus Emre Türbesi veya mezarı olduğu iddia edilen çok sayıda yer vardır. Bunlar; Karaman'da Yunus Emre Camii avlusu; Bursa; Aksaray Ortaköy Reşadiye mahallesi Manisa; Emre Sultan mahallesi; Erzurum, Duzcu mahallesi; Ordu'nun Ünye ilçesi; Isparta'nın Gönen ilçesi; Afyonkarahisar ilinin Sandıklı ilçesi; Sivas yakınında bir yol üstü, Tokat'ın Niksar ilçesi,
Azerbaycan'ın Kah Rayonu ve Yunanistan'ın Midilli ilçesinde bulunan türbe ve mezarları ona olan sevginin bir tezahürü olarak birer makam olmalıdır.
Yunus Emre'nin 13. yüzyılda Eskişehir’de bulunan eski adı Sarıköy olan Yunus Emre beldesinde bulunan mezarı 1921 yılında Yunan işgali sırasında yakılıp yıkılmış, taştan yapılmış bir zaviye içinde bulunan mezar, bölgenin işgalden kurtarılmasından sonra Yüzbaşı Selim Bey tarafındn tekrar açığa çıkarılmıştır.
Yunus Emre'nin mezarının hemen 10 metre yanından demiryolu hattının geçmesi ve anma törenleri için alanın çok dar olması gerekçesi ile mezarın taşınmasına karar verilmiştir. Kabrin 28 Haziran 1947 tarihinde açılması sırasında cenazenin kıbleye doğru yattığı sağ elini baş altında sol elinin avret yeri üzerinde bulunduğu görülmüştür. Antropolojik incelemelerden sonra 6 Haziran 1949 'da sandukası 60 metre doğuda bulunan çeşme arkasındaki ikinci mezara aktarılmıştır.
Ne yazık ki bu kadar önemli bir kişinin mezarı yine yerinde kalamamıştır. Yer darlığı gerekçesi ile 24 Mayıs 1970'de şu anki üçüncü mezara devlet töreni ile nakledilmiştir. Bu son mezar 13. yüzyıl Selçuklu mimarisi üslubunda yapılmış, rumi, palmet dekorlu mezar lahti birbirlerine kemerlerle bağlanmış, sekiz sütunlu etrafı açık anıt mezarın ortasına sanduka yerleştirilmiştir. Ne yazık ki çatı kısmı halen tamamlanmamıştır.
Anıt mezarın bulunduğu yere 1982’de bir kültür evi, cami ve şadırvan eklemiştir. Buraya Yunus Emre’nin bir de heykeli konulmuştur. Heykel Eskişehir Büyükşehir Belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen'in eseridir. Kültür Evinde ise Yunus Emre’yi tanıtan kitaplar, Yunus Emre’nin dörtlüklerini içeren levhalar sergilenmiştir. Burada Yunus Emre’nin ilk mezarından arta kalan mimari parçalar ile bazı etnoğrafik eserler de bulunmaktadır. Ancak müzenin düzenlemesi ve ışıklandırması yeterli değildir.
Yunus Emre (1238-1328), Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsü olan ünlü tasavvuf ve halk şairidir. Yalnızca halk ve tekke şiirini değil, divan şiirini de etkileyen Yunus Emre, tasavvufla beslenen dizelerinde insanın kendisiyle, nesnelerle ve Allah ile olan ilişkilerini işledi ve ölüm, doğum, yaşama bağlılık, ilahi adalet, insan sevgisi gibi konuları ele aldı. Çağının düşünüş biçimini ve kültürünü konuşulan dille, yalın, akıcı bir söyleyişle dile getirdi.
Yunus Emre'nin şiirleri daha söylenip yazıldığı tarihten itibaren ezberlenip okunmaya başlayarak, 14. yüzyıldan itibaren abdallar ve dervişler vasıtasıyla Osmanlı fetihlerine paralel bir şekilde tüm Anadolu ve Rumeli coğrafyasına yayıldı. Onun şiirleri Alevî-Bektâşî edebiyatı ile Melamî-Hamzavî edebiyatını meydana getiren halk edebiyatının kaynağı oldu. Kendisinin tarikatüstü olduğu kabul edilir. Yunus Emre, 20. yüzyılda yeniden dikkat çekti ve yansıttığı insan sevgisi bakımından yeni bir gözle değerlendirildi. 1991 yılı, UNESCO tarafından "Yunus Emre'nin doğumunun 750. yılı olarak anılmıştır.
Bir halk rivayetine göre Yunus Emre 3000 şiir söylemiş, daha sonra Molla Kasım adlı bir zâhid bunları şeriata aykırı bularak 1000 tanesini yakmış, 1000 tanesini suya atmış, kalan 1000 şiiri okurken, “Derviş Yûnus bu sözü eğri büğrü söyleme/Seni sîgaya çeken bir Molla Kasım gelir” beytine rastlayınca pişman olup tövbe etmiş ve Yûnus’un velîliğine inanmıştır. Bu inanışa göre yakılan şiirler gökte melekler, suya atılanlar balıklar, kalan şiirler de insanlar tarafından okunmaktadır. Yûnus Emre'nin 417 şiirinden 138’i aruz, diğerleri hece vezniyle yazılmıştır.
Ülkemizde Yunus Emre Türbesi veya mezarı olduğu iddia edilen çok sayıda yer vardır. Bunlar; Karaman'da Yunus Emre Camii avlusu; Bursa; Aksaray Ortaköy Reşadiye mahallesi Manisa; Emre Sultan mahallesi; Erzurum, Duzcu mahallesi; Ordu'nun Ünye ilçesi; Isparta'nın Gönen ilçesi; Afyonkarahisar ilinin Sandıklı ilçesi; Sivas yakınında bir yol üstü, Tokat'ın Niksar ilçesi,
Azerbaycan'ın Kah Rayonu ve Yunanistan'ın Midilli ilçesinde bulunan türbe ve mezarları ona olan sevginin bir tezahürü olarak birer makam olmalıdır.
Комментарии