Biz Bunları Okulda Neden Öğrendik? - Derdimiz Eğitim Bölüm-1

preview_player
Показать описание
Bir sinirbilimci, bir matematikçi ve bir eğitim bilimcinin gözünden ülkemizdeki eğitim meselesini kapsamlı bir şekilde ele almaya karar verdik. Derdimiz Eğitim adlı yeni serimizin ilk konusu bir öğrenci isyanı.

"İyi de hocam, bu bilgiler gerçek hayatta ne işimize yarayacak?"

Bizce haklı olabilirler :)

Müjdat Ataman:

Burak Karabey:

Çekimler boyunca mekan ve teknik ekibi ile bizi çok güzel bir şekilde ağırlayan Fide Okulları ailesine, öğretmenlerine ve diğer okullardan konuk olarak gelen öğretmenlerimize sonsuz teşekkürler.
Рекомендации по теме
Комментарии
Автор

Bu videodan öğrendiğim en önemli şey Serkan hocanın da ayakları olduğu :)

abdulsametmavzer
Автор

Kaygılarımı paylaşan başka öğretmenlerin olduğunu bilmek çok iyi geldi. Ben doğunun bir ilçesinde yeni göreve başlamış bir sınıf öğretmeni olarak kendimi sürekli suçlu ve yetersiz hissediyorum. Programı yetiştirmek için koşturup duruyor, her gün ''Ben ne yapıyorum?'' diye sorguluyorum. Bazen boşver programı diyorum anlat istediğin gibi ama doğrusu ben de nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Üniversitede öğrenmişim 2 basamaklı çarpma işleminde bir basamak boşluk bırakma nedenimizin ne olduğunu. Geçtiğimiz haftalarda matematik dersi eldeli toplama konusunda bütün ikinci sınıflar; kaynak kitaplar, fotokopiler havada uçuşuyor herkesin dilinde ''Elde var 1.'' Ben de inat ettim modelleyerek öğreteceğim diye. Sonra bir bakmışım nasıl modelleneceğini ezberletiyorum. Heveslendim derslerde lego falan aldım sınıfa. Başlarda güzeldi ama baktım sonra diğer sınıflar her şeyi bir güzel deftere yazıyorlar onluk, birlik nedir, basamak değeri nedir? Üzerine piyasadaki bütün kaynaklardan çeşit çeşit soru çözüyorlar. Eyvah! Geri kalacağız. Türkçe desen çocuklarda sadece ses var anlam yok. 2. sınıf ders kitabında bir metin 'Nasrettin Hoca'nın Köyü'nde'.' Metin anlatıyor ki hocanın köyü nerede. Burada çocuklar hiç Nasrettin Hoca fıkrası öğrenmemiş. Bilenler sadece memur çocukları. Tabi oradan bir ödev Nasrettin Hoca fıkrası öğrenelim. Bir de canlandırsak ne güzel olur aslında fakat zaman... Dediğiniz gibi keşke bütün bir hafta o fıkrayı işleyebilsek keşke... Ben bilirim çocuklarım neyi sever, nelere güler. 2. sınıflar için kırtasiyeden aldığımız okuma setlerini sevmiyorlar mesela. Bazıları onları sevebilir tabi ama bazıları ejderhaları seviyor, bazıları robotları, bazıları da kuaför kızları seviyor. Tabi buraya ilk geldiğimde her şey daha zordu. Çocuklar çok öfkeli, okul bahçesinde her köşede kavga ediyorlar. Sınıfta kalem sokuyorlar birbirlerinin kulaklarına. Okula giren köpekleri hademe kovalıyor elindeki süpürge sapıyla. Bu çocukların başka türlü bir eğitime ihtiyaçları var biliyorum. Eğitim fakültesinden öğretmen olarak mezun oldum drama dersi falan da aldım ama... Bir yolunu bulmak istiyorum. Bir şeyler okuyorum, araştırıyorum falan. Yurt dışındaki öğretmenlerin sınıfları, çalışma kağıtları falan ne güzel. Özeniyor insan. Yeni atanan öğretmenler; biz çok yalnızız. Binbir zorlukla sınava hazırlanıp büyük umutlarla göreve başlayıp zor şartlar altında çalışıyoruz. Ve çözüm bulamadığımızda ortama uyum sağlamak elbette daha kolay. Bu yüzden sizlerin varlığı bizler için çok değerli. Bugün 2. sınıf öğrencilerime deneme sınavı uyguladığımız bir günün ardından karşıma çıktı bu video. İzlerken kendime kızdım, üzüldüm, yine de pes etme daha iyisini yapabilirsin dedim. İyi ki varsınız. ☺

kardelenbelfin
Автор

Matematik hocam çok doğru söyledi erken yaşta branşlaşma şart. Herkes herşeyi öğrenemez ilgi alanları farklıdır

elrony
Автор

tartışma konunuz, üsluplarınız, açıklamalarınız... paha biçilemez bir şey yapıyorsunuz, teşekkür ederiz 💙

esmaplr
Автор

Yemin ederim şu kanalı izlerken çıkan reklamlar bile kaliteli, hastasıyım böyle sorgulama ve bakış açısı geliştiren insanların konuşmalarına 🌼

madam.bovary
Автор

kıymetli öğretmenlerim, o kadar değerli bir konuyu ele almışsınız ki her dakikasını yürekten dinledim. keşke, ülkemizden üniversite eğitimini "öğretmenlik" üzerine alan - buna okul öncesi öğretmenlerimizden üniversitedeki akademisyen hocalarımıza kadar ve tabii ki bunları denetleyen MEB ve Yükseköğretim kurulu dahil - sizler kadar hassas olsa.
Yaşadığım birkaç olayı öğrenci gözünden yazarak değinmek istiyorum.
1. Öncelikle lise hayatım, benim için başlangıçta inanılmaz korkunçtu. İlkokul ve Ortaokulu aynı okulda okumuşum, çevremdeki insanlar beni 6-7 yaşımdan beri tanıyor, benim için okul bir konfor alanı, başarılı da bir öğrenciyim, öğretmenlerin gözdesi olmak da harika her şey yolunda. Ta ki liseye gelene kadar. Gittiğim yerde herkes başarılı, herkes "hırslı" ve öğretmenlerimiz bunun bilincinde, her gelen konusunu anlatıyor anlatıyor... Kaçırdıkları bir nokta var, hiçbirisi bizi tanımak için gelmiyor o sınıfa. İstediğim kadar çalışayım onların gözünde sadece sınav kağıdımdaki notum ben. Bu beni lise ilk yılımda inanılmaz zorlamıştı, müthiş bir anksiyete, kaygı ve kendimi ifade edememe haline bürünmüştüm ve sonrası psikiyatri, dert anlatmaya çalışma, bir yandan bunlarla boğuşurken biriken konular...
2. Kardeşim ilkokul 4. sınıfa gidiyor, başkent Ankara'nın merkezinde yaşıyoruz, kardeşimin şuan 6. öğretmeni ve bunların yarısı ücretli öğretmendi, kadrolu olmadıklarından istedikleri zaman çekip gidebiliyorlar. İlkokul öğrencisi, ilk defa bir ortama giriyor, insan tanımaya başlıyor 6 farklı öğretmenin her biri birbirinden farklıydı. Kimisi sinirli, kimisi anlayışlı, kimisi azarlayan. Kardeşim ve onun gibileri bu uyumu sağlamakta kendilerini ifade etmekte o kadar zorlanıyorlar ki. İnanılmaz üzücü. Felsefe bölümü okumuş birisi, ücretli öğretmenlik olarak sınıf öğretmenliği yapıyor? Allah aşkına öğretmenlerim bu ne kadar doğru? O sırada atama bekleyen binlerce öğretmen varken.
3. Şuan Hacettepe üniversitesinde öğrenim görmekteyim, okuduğum bölümün ülkede en iyisi Hacettepe. Bir dersimiz var, devamında da bir başka dersimiz var o dersin laboratuvarı. Derste öğrendiklerimizin devamında laboratuvarda deneylerini yapıp üzerine konuşuyoruz vs. Bazen o derste laboratuvar dersine dair konular gerçekten anlaşılır işlenirken bazı haftalar hiç konuşmadığımız konular üzerine deneyler yapıyoruz ve bu deneylere çok hakim olmamız, kendi kendimize öğrenmemiz gerekiyor(muş). Bugün bunun nedenini asistan hocamıza sordum: "Hocam geçen hafta ... dersinde lab dersimize dair deneyleri güzel konuştuk, üzerinden biz de çalışınca çok verimli oldu ancak bu hafta derslerde bu deneye değinmedik hiç, neden öyle oluyor?" Hocamızın verdiği yanıt "slaytlarımız için belli bir havuzumuz var yılların birikimi, o deneylerin açıklandığı derste deneylerle ilgili slaytlar vardı çünkü bu haftakinde yok." Yani ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde eğitim görürken birtakım şeylerin büsbütün bizden bekleniyor olması, bilim öğrenmek için gittiğimiz kurumlarda slaytların bile aynı kalması - üstüne ekleme yapılmadığının söylenmesi - beni inanılmaz hayal kırıklığına uğrattı. Kocaman bir ormanın içinde yolumu bulmaya çalışıyor ve soracağım kimse yokmuş gibi hissediyorum çoğu zaman.
Buraya kadar okuyan varsa, yaşadığım sorunların bir kısmını konu olarak direkt yazmak yerine anlatarak dile getirmek istedim. Belki daha anlaşılır olur diye... Daha güzel günler görebilmemiz dileklerimle. Bu video serisi için ağzınıza yüreğinize emeğinize sağlık öğretmenlerim.

beyzareeves
Автор

Oğlum Hollanda'da doğdu ve büyüyor. Burda bizce iyi olan bir montessori ilkokuluna gidiyor. Ben Boğaziçi mezunuyum, fena bir eğitim hayatım olmadığını düşünüyordum. Ama oğluma özeniyorum. 7 yaşında, haftasını kendi planlıyor, hangi konuyu ne zaman çalışacak kendi belirliyor. Cok çeşitli konulardan konusuyorlar okulda (evrim, deprem, farklı kültürler, vs.). Klasik türk eğitimi almış bir çift olarak, eşimle çok şüpheci yaklaşmıştık buradaki eğitim sistemine. Bu çocuk okulda bisiy ogrenmiyor diye endişemiz vardı. Ama yıllar geçtikçe görüyorumki sadece bilmek, bilgiye boğulmak değilmiş esas olan. Bağımsız olabilen, bilgiyi isterse nerde bulabilecegini bilen, yaratıcı, yapabileceğine dair özgüveni olan bir insan olarak yetişmekmis olay sanki.

nazlimedeni
Автор

gerçekten harikasınız Serkan bey bende şuan 16 yaşındayım ve bu bilgi bombardımanını sıcağı sıcağına deneyimliyorum duygularıma tercüman oldunuz ayrıca espirlerde çok zekice çok kafa adamsınız.

mirac
Автор

1 kişi de izlese lütfen devamı gelsin.Cok çok önemli bir meselenin konuşulması gereken en mühim problemli yeri burası

mercanvatan
Автор

Serkan hocam sizin sayenizde dünyaya bakış açım değişti genel olarak hayatımı çok farklı etkilediniz . Bu videoda söylenenlerin bu kadar az kitleye ulaşmış olması beni çok derinden üzüyor . Dersinize giremiyor olabilirim ama ben de sizin bir öğrencinizim lütfen daha fazla video atın

sametoztunc
Автор

Lisede kimya öğretmeniyim. Yıllardır kendi öğretmen arkadaşlarıma dahi anlatamadığım şeyler konuşuldu. Öğretmen arkadaşlarımızın eğitim felsefesine bakışında çok büyük problemler var. Soru çözmek öğrenme sonrası olur. O kolay iş dediğiniz zaman "ama hocam sınav var" deniyor çoğunluğu tarafından. Çok şey var konuşacak da...

chemicerfb
Автор

1:17:10 Hocamın analizi üzerinde hiç durulmadı ama inanılmaz derecede önemli olan ve bu eğitim sistemi sorununun, çekirdekteki sebeplerinden birinden bahsetti. "Bir şeyin matematiksel değeri" olması. İnsanlar hâliyle bir olaya değer biçmek için verilere bakar. Ve gözlemleyebildiği en net veri matematiksel veriler. Bu sınavdan aldığı not, üniversite sıralaması, aldığı maaş gibi veriler. Bunlar basit matematik ve cevapları net. O yüzden insanlar bunlara odaklanıyor ve oraya yöneliyor. Örneğin Serkan hocanın başlarda bahsettiği tıptaki öğrencinin "bu sınavda çıkacak mı" sorusu. O konuya değer biçecek öğrenci ve bu değeri bir veri ile ölçecek. O veri de sınavda çıkacak mı çıkmayacak mı? Ve bu o konunun bir açıdan matematiksel yorumu. Ve çok basit bir yorumu, net bir yorumu. O yüzden öğrenci bu yoruma, bu veriye göre değerlendiriyor. Oysa belki de o konu üzerine çalışsa, gerçekten de çok keyif alabilecek, yeni bir keşif yapabilecek, ufkunu açabilecek. Ama bunların matematiksel karşılıklarını bilmiyor. Yani sınavda çıkacak mı evet mi hayır mı gibi basit bir matematiksel karşılıkları yok bunların. Matematiksel karşılıkları muhakkak vardır. Ama basit matematik değil, ileri matematik ve bu denklemleri bilmiyoruz. Bir yerde basit, kanıtlanmış güvenilir denklemler var, diğer yanda bilinmeyen, karmaşık, kaos denklemleri var belki de. Belki de bu kaos denklemlerini çözmeye çalışmalıyız.

ersinortagenc
Автор

Benim anladığım şey müfredatta bahane tek olay sınav ve bu sınava göre eğitim vermek/vermek zorunda kalmak. Derdimiz öğrenme ve yenilik becerileri, dijital okuryazarlık, kariyer ve hayat becerilerini olması gerekirken ... hatta bu becerileri eğitim içerisinde nasıl etkinleştirebiliriz olması gerekirken hala bunları konuşuyor olmak üzücü. Yeni nesilde de görülen o ki daha önceki nesillerde olduğu gibi çevresi bilinçli olan veya çok çabalayan ve birazda şansı yaver giden çocuklar bir şeyler yapabilecek. Yine de konuyu sürekli gündemde tutmak değişimi bir gün getirecektir diye düşünüyorum. Emeğinize sağlık...

yaseminhergul
Автор

09:43 Kemal Sayar'ın bu konuda güzel bir kitabı var; ''Yavaşla''. Çok isabetli konular hakkında güzel sorular sorup tartışmışsınız. İyi ki varsınız.

orhanevren
Автор

Harika bir yayın olmuş. 9 yıllık bir sınıf öğretmeni olarak dertli olduğum birçok konuya değinmeniz, yalnız olmadığımızı hissettirdi. Bu süreç ve zorluklar içerisinde kendimce sınıflarda uygulanabilir birçok yöntem geliştirdim. işimiz çok zor.

sibelcover
Автор

Harika olmuş... Gerçekten 22 yaşında tıp için hazırlanan biri olarak işime elbet yarar inancıyla severek öğreniyorum ama bazen gerçekten bunu neden biliyorum ben diye sorgulamıyor değilim... Zihnimin en işlek zamanlarını ... Neyse . Başa gelen çekilir. İleride bir şeylere dokunabilmek adına çalışmaktan başka çare de yok ...

intehademmm
Автор

Çok güzeldi bir öğretmen olarak ortak sorunlarımızın olduğunu görmek, üstüne tartışmak .. Devamını bekliyoruz 😊

gizemakay
Автор

Bunca zamandır izlediğim gördüğüm en kaliteli ortam, en kaliteli video ve en kaliteli insanlar 👏🏻👏🏻👏🏻

sinemyldrm
Автор

Bilgilendirici ve aydinlatici bir program olmuş. Keske tartismanin ötesine geçilip aksiyona gecilebilse. Bir de ilgimi ceken bir nokta programda lise ve üniversite öğrencileri icin bile "cocuk" tabiri kullanılması oldu. Bu kisiler genc yetişkin insanlar olmasina ragmen onları "cocuk"diye tanımlayıp, cocuk yerine koyup, çocukmuşcasina muamele ettigimiz icin belki de onlar da yetişkin gibi davranmıyorlar. Neyi nasıl öğrenmeleri gerektiği konusunda sorumluluk almayıp, kendi çözümlerini bulmak yerine hazır verileni alıp kabul etmeye meyilli oluyorlar.

ststststststst
Автор

Üç eğlenceli insan😍sabaha kadar sohbet edilesi üç güzel beyin, beyninize sağlık

tubayardmc