filmov
tv
Ölmek Üzere Olan İnsan Gördüğünde Mutlaka Bunları Yapmalısın! Her Müslümanın Öğrenmesi Gerekli!
Показать описание
Arkadaşlar Selamünaleyküm! Bu videomda, aklımıza geldiği an zevklerimizi kursağımızda bırakan ve uykularımızı kaçıran ölümün sarhoşluğundan bahsedeceğim. İlave olarak ölüm döşeğinde olan bir yakınımıza nasıl bir müdahalede bulunmalıyız? Ölmek üzere olan insanın dünyada tüketmekte olan son nefeslerini hafifletmek adına Peygamberimizin tavsiyeleri üzere yapmamız ve uygulamamız gereken mühim vazifelerden ve dualardan biraz olsun sizlere bahsetmek istiyorum.
Ölüm, dünya hayatının sonu, sonsuz bir hayatın ise başlangıcıdır. Kur’an-ı Kerim’de ölümün Allah’ın takdiri ile meydana geldiğini, ölümün son olmadığını bilakis yeni bir hayatın başlangıcı olduğunu bildiren birçok ayet-i kerime vardır. Hepimizin bildiği gibi ölüm, ruhun cesetten ayrılışıdır ki, ölümün de sarhoşluğu ve aşamaları vardır.
İnsanlar ölürken yanında bulunan kimseleri güçlükle tanır ve bazen de hiç tanıyamazlar. Bunun sebebi, ölüm anındaki insanın aklî kuvvetinin zayıflaması olduğu sanılıyorsa da, o değildir. Belki hayattakilerin kat’iyyen anlayamadıkları ve anlayamayacakları bazı şeylerin, o durumdaki insana açılması ve gözlerden perdelerin kalkması ile ilgilidir. Ölmek üzere olan hastada görülen ve yanındakiler tarafından anlaşılamayan yüz ifadeleri ve bazı sözler de bu derûnî hal ile ilgilidir. Yani onun görüp, yanındakilerin göremedikleri şeylerle ilgilidir.
Dünya hayatından ahiret hayatına, ölüm denen tabiî bir olayla geçilmektedir. Ölüm, bir anlamda dünya ile âhiretin kavuşma noktası olmakla beraber, herkes için bir evden ötekine göç etmek gibi pek kolay ve basit bir hâdise de değildir. Fevkalâde büyük sıkıntıları ve tehlikeleri olan bir olaydır. İnsanın can derdine düştüğü, nefsin ve şeytanın olanca gücüyle kişiyi sapıtmaya ve öteki dünyadaki hayatını zehir etmeye çalıştığı çok tehlikeli bir geçiş devresidir. İşte bu sahneyi yaşamakta olan yani sekerât-ı mevt halinde bulunan kimsenin yanında olanlar için aşağıdaki hususların dikkatle yapılması gerekir:
Ölüm anında (sekerat hâlinde) olan kişiye nazik ve kibarca seslenilmelidir.
Rahatsız edici bir ortam oluşmamasına azami dikkat edilmelidir. Ölüm döşeğinde olanın yanında bulunanlar saygı ve hürmette kusur etmemelidir.
Eğer ortam müsait ve uygunsa hakların helalliği dilenir; kendi haklarının helal edildiği de tebliğ edilir.
Kur’an okuyup dua edilmelidir, onun yanında Yâsîn ve Ra’d surelerini okumak müstehaptır.
Dünyanın geçici, ahiretin ise ebedi yurt olduğunu, Allah (c.c.)’un sonsuz rahmet ve merhamet sahibi, bağışlayıcı olduğu hatırlatılıp ölüm anındaki korkunun azaltılması sağlanır.
Ölüm anının yaklaştığı hissedildiğinde muhtazarın sevdiği bir kişi tarafından sakin ve latif bir sesle kelime-i tevhid ve kelime-i şehadet cümlelerinin tekrarlanması ve hatırlatılması gerekir. Ona “Sen de söyle.” denmemeli, sadece yanında kelime-i tevhid ve kelime-i şehadet okunmalıdır.
Bir hadîs-i şerifte “Kimin son sözü ‘lâ ilâhe illallah’ olursa, o kişi cennete girer.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 16) buyrulmuştur. Ölümü yaklaşmış kişiye kelime-i tevhid telkin edilmesi sünnettir (Müslim, Cenâiz, 1). Bu telkin, tövbeyi de içine alacak şekilde yapılabilir.
Ölüm anı yaklaşan kişinin eğer mümkünse sağ tarafına doğru gelecek şekilde yüzünün kıbleye doğru döndürülmesi müstehaptır.
Eğer kişiyi çevirme imkânı yoksa sırtına veya ensesine yastık koyup yüzü ve ayaklarının kıbleye bakacak şekle getirilmesi sağlanır.
Eğer bu şekillerde çevirmek ve hareket ettirmek mümkün değilse, kişinin en rahat edeceği şekilde bırakılması daha iyi olur.
Ölüm anında kişi kendinden geçmiş ya da çevresini tanımıyor olabilir. Yakınları buna hazırlıklı olmalıdır.
Ölüm anında bacaklardan yukarı doğru gelen bir hâlsizlik de sıkça müşahade edilen durumlardan biridir.
Kişinin ölüm anında çok şiddetli susaması olabilir. Onun için de ağız ve dudaklarının sulandırılması ve kuruluğun giderilmesi tavsiye edilir.
Ölüm vuku bulunca, ölünün gözleri hafif hareketlerle kapatılır. Geniş bir bezle çeneler bitiştirilerek çene altından başın üstüne bağlanır. Tâ ki ağız açık kalmasın. Ölenin vücudu sertleşmeden önce elleri, ayakları ve kollarının düz bir şekle getirilmesi gerekir. Ayakların tekrar açılmaması için de başparmakları uygun bir şekilde iple bağlanabilir. Şişmemesi için de karnının üzerine bir bıçak veya bir demir parçası konur.
Bunları yapan kimse, şöyle dua eder: “Allah’ın adıyla ve Resûlullah’ın dini üzere… Ey Allahım, onun işini kolaylaştır ve sonrasında güçlük gösterme. Onu, cemalinle mutlu eyle. Gittiği yeri, ayrıldığı yerden daha hayırlı eyle.” diye dua edilir.
Daha sonra meyyitin elbisesi çıkartılır; üzeri temiz bir örtü ile kapatılır.
Bundan sonra gerekli hazırlıkları yapmaları için, ölünün dost ve akrabalarına haber verilir. Techiz ve tekfini için acele edilmelidir. Ölünün sebepsiz yere bekletilmesi de caiz değildir.
Rabbim her birerlerimize son nefeste imanı kâmil ve hüsnü şehadetle ruhumuzu teslim edebilmeyi nasip eylesin. Âmin.
Ölüm, dünya hayatının sonu, sonsuz bir hayatın ise başlangıcıdır. Kur’an-ı Kerim’de ölümün Allah’ın takdiri ile meydana geldiğini, ölümün son olmadığını bilakis yeni bir hayatın başlangıcı olduğunu bildiren birçok ayet-i kerime vardır. Hepimizin bildiği gibi ölüm, ruhun cesetten ayrılışıdır ki, ölümün de sarhoşluğu ve aşamaları vardır.
İnsanlar ölürken yanında bulunan kimseleri güçlükle tanır ve bazen de hiç tanıyamazlar. Bunun sebebi, ölüm anındaki insanın aklî kuvvetinin zayıflaması olduğu sanılıyorsa da, o değildir. Belki hayattakilerin kat’iyyen anlayamadıkları ve anlayamayacakları bazı şeylerin, o durumdaki insana açılması ve gözlerden perdelerin kalkması ile ilgilidir. Ölmek üzere olan hastada görülen ve yanındakiler tarafından anlaşılamayan yüz ifadeleri ve bazı sözler de bu derûnî hal ile ilgilidir. Yani onun görüp, yanındakilerin göremedikleri şeylerle ilgilidir.
Dünya hayatından ahiret hayatına, ölüm denen tabiî bir olayla geçilmektedir. Ölüm, bir anlamda dünya ile âhiretin kavuşma noktası olmakla beraber, herkes için bir evden ötekine göç etmek gibi pek kolay ve basit bir hâdise de değildir. Fevkalâde büyük sıkıntıları ve tehlikeleri olan bir olaydır. İnsanın can derdine düştüğü, nefsin ve şeytanın olanca gücüyle kişiyi sapıtmaya ve öteki dünyadaki hayatını zehir etmeye çalıştığı çok tehlikeli bir geçiş devresidir. İşte bu sahneyi yaşamakta olan yani sekerât-ı mevt halinde bulunan kimsenin yanında olanlar için aşağıdaki hususların dikkatle yapılması gerekir:
Ölüm anında (sekerat hâlinde) olan kişiye nazik ve kibarca seslenilmelidir.
Rahatsız edici bir ortam oluşmamasına azami dikkat edilmelidir. Ölüm döşeğinde olanın yanında bulunanlar saygı ve hürmette kusur etmemelidir.
Eğer ortam müsait ve uygunsa hakların helalliği dilenir; kendi haklarının helal edildiği de tebliğ edilir.
Kur’an okuyup dua edilmelidir, onun yanında Yâsîn ve Ra’d surelerini okumak müstehaptır.
Dünyanın geçici, ahiretin ise ebedi yurt olduğunu, Allah (c.c.)’un sonsuz rahmet ve merhamet sahibi, bağışlayıcı olduğu hatırlatılıp ölüm anındaki korkunun azaltılması sağlanır.
Ölüm anının yaklaştığı hissedildiğinde muhtazarın sevdiği bir kişi tarafından sakin ve latif bir sesle kelime-i tevhid ve kelime-i şehadet cümlelerinin tekrarlanması ve hatırlatılması gerekir. Ona “Sen de söyle.” denmemeli, sadece yanında kelime-i tevhid ve kelime-i şehadet okunmalıdır.
Bir hadîs-i şerifte “Kimin son sözü ‘lâ ilâhe illallah’ olursa, o kişi cennete girer.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 16) buyrulmuştur. Ölümü yaklaşmış kişiye kelime-i tevhid telkin edilmesi sünnettir (Müslim, Cenâiz, 1). Bu telkin, tövbeyi de içine alacak şekilde yapılabilir.
Ölüm anı yaklaşan kişinin eğer mümkünse sağ tarafına doğru gelecek şekilde yüzünün kıbleye doğru döndürülmesi müstehaptır.
Eğer kişiyi çevirme imkânı yoksa sırtına veya ensesine yastık koyup yüzü ve ayaklarının kıbleye bakacak şekle getirilmesi sağlanır.
Eğer bu şekillerde çevirmek ve hareket ettirmek mümkün değilse, kişinin en rahat edeceği şekilde bırakılması daha iyi olur.
Ölüm anında kişi kendinden geçmiş ya da çevresini tanımıyor olabilir. Yakınları buna hazırlıklı olmalıdır.
Ölüm anında bacaklardan yukarı doğru gelen bir hâlsizlik de sıkça müşahade edilen durumlardan biridir.
Kişinin ölüm anında çok şiddetli susaması olabilir. Onun için de ağız ve dudaklarının sulandırılması ve kuruluğun giderilmesi tavsiye edilir.
Ölüm vuku bulunca, ölünün gözleri hafif hareketlerle kapatılır. Geniş bir bezle çeneler bitiştirilerek çene altından başın üstüne bağlanır. Tâ ki ağız açık kalmasın. Ölenin vücudu sertleşmeden önce elleri, ayakları ve kollarının düz bir şekle getirilmesi gerekir. Ayakların tekrar açılmaması için de başparmakları uygun bir şekilde iple bağlanabilir. Şişmemesi için de karnının üzerine bir bıçak veya bir demir parçası konur.
Bunları yapan kimse, şöyle dua eder: “Allah’ın adıyla ve Resûlullah’ın dini üzere… Ey Allahım, onun işini kolaylaştır ve sonrasında güçlük gösterme. Onu, cemalinle mutlu eyle. Gittiği yeri, ayrıldığı yerden daha hayırlı eyle.” diye dua edilir.
Daha sonra meyyitin elbisesi çıkartılır; üzeri temiz bir örtü ile kapatılır.
Bundan sonra gerekli hazırlıkları yapmaları için, ölünün dost ve akrabalarına haber verilir. Techiz ve tekfini için acele edilmelidir. Ölünün sebepsiz yere bekletilmesi de caiz değildir.
Rabbim her birerlerimize son nefeste imanı kâmil ve hüsnü şehadetle ruhumuzu teslim edebilmeyi nasip eylesin. Âmin.
Комментарии